Türkiye, Libya’ya silah transferini sürdürüyor: S-400'ler gündemde

Trablus sokakları (Arşiv_Reuters)
Trablus sokakları (Arşiv_Reuters)
TT

Türkiye, Libya’ya silah transferini sürdürüyor: S-400'ler gündemde

Trablus sokakları (Arşiv_Reuters)
Trablus sokakları (Arşiv_Reuters)

Askeri uçak takibinde uzman Itamilradar, Türkiye’nin Libya’nın batısına askeri kargo uçakları göndermeye devam ettiğini bildirdi.
İtalya merkezli Itamilradar’ın web sitesinde yer alan bilgilere göre, Türkiye’ye ait 63-13188 kuyruk numaralı Lockheed C-130 ve 16-0055 kuyruk numaralı Airbus A400M tipi nakliye uçakları önceki gece Libya hava sahasında görüldü. Silah ve mühimmat taşıyan uçaklar Mitiga Havaalanı'na indi.
Söz konusu gelişmeyle eş zamanlı olarak, Libyalı aktivistler başkentin batısına yönelen askeri araçların Trablus sokaklarından geçişini gösteren fotoğrafları sosyal medyada paylaştılar. Askeri araçların, Cumartesi gecesi bombalanan Vatiyye Havalimanı’na hava savunma sistemi taşıdığı yönünde değerlendirmeler yapılıyor.
Türk Deniz Kuvvetleri, önceki gün Libya açıklarındaki 3 bölgede NAVTEX ismiyle deniz tatbikatı gerçekleştirmişti.

S-400 iddiaları
Hükümete yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesi, Ankara’nın Temmuz 2019’da teslim aldığı Rus S-400 hava savunma sistemini Libya’ya konuşlandırma ihtimalini gündeme getirdi. Gazete, Rusya ve ABD arasında denge politikasını izleyen Türkiye’nin iki ülkeyle ilişkilerini tehlikeye atmamak adına böyle bir adım atabileceğini yazdı.
Sabah’ın haberine göre, Türkiye ve Libya’nın Kasım 2019’da imzaladığı güvenlik ve askeri işbirliği mutabakatı uyarınca S-400’lerin Libya’ya konuşlandırılması, üç tarafın üzerinde uzlaşması mümkün olan en uygun senaryolardan biri olarak görülüyor. Bu adımın Moskova ve Washington ile müzakere edildikten sonra atılması bekleniyor.
Rusya ve Türkiye’nin 2017’de S-400’lerin satışıyla ilgili imzaladığı sözleşmede, Türk tarafının nihai kullanıcı sertifikası sunması halinde bu sistemi ihraç etme hakkına sahip olduğunu belirten bir madde bulunuyor. Ancak uzmanlar, Rusya’nın ‘sistemin yeniden ihraç edilmesini kabul etmeme’ prensibinden hareketle Türkiye’nin bu sistemi üçüncü bir ülkeye ihraç etme önerisini kabul etmeyeceğini belirtiyorlar. Ayrıca Ankara’nın Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne verdiği destek karşısında Moskova’nın da Halife Hafter öncülüğündeki Libya Ulusal Ordusu’nu desteklediğine işaret ediyorlar. ABD’nin de böyle bir adıma, Rusya’nın bölgedeki etkinliğinin artmasına neden olabileceği endişesiyle destek vermeyeceği değerlendirmesi yapılıyor.
Öte yandan Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Libya’daki Türk askeri varlığına gerekçe olarak, ‘Türkiye ulusal güvenliğinin yalnızca ulusal sınırlar içinde sağlanmasının mümkün olmamasını’ gösterdi.
Kalın, “Güvenlik kavramının küreselleştiği bir çağda siz ulusal güvenliğinizi sadece kendi ulusal sınırlarınızla çizemezsiniz. Türkiye'nin güvenliği söz konusu ise bu aynı zamanda Irak'ın güvenliği ile İran'ın güvenliği ile bütün komşularımızın güvenliği ile ilgilidir, Akdeniz'deki hadiselerle doğrudan ilgilidir” ifadelerini kullandı.
Kalın açıklamasının devamında ise şu ifadeleri kaydetti:
“Libya'da yaşanan hadiseler de hem Akdeniz'in güvenliğini hem NATO'nun güvenliğini doğrudan ilgilendiren konulardır. Bir diğer önemli konu da Türkiye Libya'nın yabancısı yahut yenisi olan bir ülke değil. Bizim orayla çok eskiye giden tarihi bağlarımız, güçlü ilişkilerimiz var. Kaddafi döneminde güçlü ekonomik ilişkilerimiz vardı. Libya'nın altyapısını büyük oranda Türk şirketleri yaptılar. Hem Sayın Serrac hem kendi ekibi Türk firmalarını bir an önce Libya'ya davet etmek istediklerini de söylediler. Başka alanlarda da enerji, petrol, doğal gaz, elektrik üretimi, inşaat, altyapı, bu alanlarda da Türkiye ile iş birliği içerisinde olmak istediklerini kendileri ifade ediyorlar.”



Faşir’den kaçanlar: Ağaçlara asılı cesetler gördük

HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Faşir’den kaçanlar: Ağaçlara asılı cesetler gördük

HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)
HDK’nın saldırısından kaçan yerinden edilmiş kişiler için kurulan et-Tavile Mülteci Kampı’ndaki Sudanlı bir kadını, 15 Kasım 2025 (Reuters)

Faşir’deki saldırılardan sağ kalanlar, geçtiğimiz ekim ayında Sudan'ın Kuzey Darfur eyaletinin yönetim şehri Faşir'in Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) eline geçmesinden bu yana maruz kaldıkları veya tanık oldukları korkunç ihlalleri anlattılar.

Yedi yakın aile üyesiyle birlikte Faşir’den kaçan, ancak beraberindekilerin başlarına ne geldiğini bilmeyen Ahmed Cibril, “O gece çıplak ayakla ve pijamalarımızla yola çıktık ve yolda HDK üyelerinin yoğun ateşi altında kaldık... Birçoğu öldü ve yaralandı” dedi. Faşir’den yaklaşık 60 kilometre uzaklıktaki et-Tavile Mülteci Kampı’na giderken onlarca kişinin açlık ve susuzluktan öldüğünü, diğerlerinin ise aldıkları ağır yaralar nedeniyle hayatını kaybettiğine tanık olduğunu ekledi.

Telefonla Şarku’l Avsat’a konuşan sağ kalanlar, HDK’nın yüzlerce aileyi gözaltı merkezlerinde ve barınaklarda zorla alıkoymaya devam ettiğini ve birçoğunun açlıktan öldüğünü veya vurulduğunu söyledi.

Sağ kalanlardan biri şöyle dedi:

Ağaçlara asılmış kadın ve erkeklerin cesetlerini gördük, kimse onlara yaklaşamadı.

Faşir'in HDK’nın eline geçmesinden birkaç gün sonra şehirden ayrılan Avukat Adam İdris şöyle konuştu:

“HDK bizi camilere gitmeye zorladı, orada bizi videoya aldı ve ardından her şeyin normal seyrinde gittiğini söyleyen videolar yayınladı, oysa gerçekte silahsız vatandaşları gözaltına alıyor ve serbest bırakılmaları karşılığında büyük miktarlarda para talep ediyordu.”

İki çocuk annesi bir kadın ise şöyle anlattı:

“Kadınları sıraya dizip silahlarını bize doğrulttular ve sonra para ve altın var mı diye bakmak için giysilerimizi aradılar. HDK üyeleri tarafından cinsel şiddete ve insanlık dışı muameleye maruz kaldık. Bize ırkçı hakaretler ettiler.”

Sudan’da 2023 yılının nisan ayı ortalarında, tüm güçleri tek bir ordu altında birleştirme çabaları sırasında ordu ile HDK arasında başlayan anlaşmazlık silahlı çatışmaya dönüştü.


Suriyeliler, Suriye'nin kurtuluşu ve Beşşar Esed’in kaçışının yıldönümünü kutluyor

Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
TT

Suriyeliler, Suriye'nin kurtuluşu ve Beşşar Esed’in kaçışının yıldönümünü kutluyor

Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)

Şam, bugün ‘kurtuluşunun’ birinci yıldönümünde Suriyelilerin ülkelerine dönüşünü, eski rejimin çöküşünü ve lideri Beşşar Esed'in ülkeden kaçışını kutluyor.

Adeta bir tatil havasının hakim olduğu başkentte, geri dönüş hakkının sevinci, hatıraların ağırlığıyla iç içe geçmiş durumda. Sokaklar ise ‘karanlık dönemin’ sembollerinin yerini alan yeni bir kimliği yansıtıyor. Silahlı grupların üyeleri yeni devletin güvenlik kurumlarına entegre edilirken Şamlılar gelecekleriyle ilgili endişelerinin bir kısmından kurtulmuş durumdalar.

Süslemelerin, kalabalıkların, dolu otellerin ve yıllarca süren sürgünün ardından geri dönenlerin ardında, hala kayıp olanların aileleri ve yıkılmış bölgelerin sakinleri arasında hiç bitmeyecek bir hüzün var. Yine de insanlar, sanki ‘duvarların artık kulakları yokmuş’ gibi, açıkça konuşma cesaretini yeniden kazandılar ve bireysel karar verme gücünü ve geri dönme hakkını yeniden kazandıklarına dair genel duygularını ifade ettiler.

Bu değişim, 8 Aralık 2024 tarihinde Beşşar Esed'in ülkenden kaçışının ardından yaşanan hareketli gecenin hatıralarını silebilmiş değil. O gece, güvenlik kurumları çöktü, silahlı gruplar kritik öneme sahip karargahları yağmalamak için acele etti ve eski rejimin üyeleri üniformalarını sokaklarda bıraktı. Şam kaosun eşiğine gelmişti.

Ancak Cisr el-Ebyad, Bab Tuma ve el-Kassa gibi mahalleler, doktorlar, öğrenciler ve tüccarlardan oluşan geçici mahalle komiteleri sayesinde kendilerini korumayı başardılar. Bu girişimler sayesinde 200'den fazla hırsız tutuklandı ve mezhep çatışmaları önlerken halkın durumun kontrolden çıkmasını engelleme yeteneğini ortaya koydu.

Öte yandan Tahran'da bugün, İran'ın Suriye'deki dayanak noktasını kaybetmesi, İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney’in ‘dış komplo’ hakkındaki konuşması, Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) Suriye'yi ‘35. Eyalet’ olarak görmesi, diplomasinin savunulması ve milletvekillerinin on milyarlarca doların israf edildiği yönündeki suçlamaları arasında ‘direniş çadırının ana direğinin’ çöküşüyle ilgili çelişkili haberler basında yer alıyor.


Caca: Hizbullah Lübnan’ın en büyük sorunudur

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
TT

Caca: Hizbullah Lübnan’ın en büyük sorunudur

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)

(Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi (LK) lideri Samir Caca, Hizbullah'ın askeri kanadının Lübnan'ın en büyük sorunu olduğunu söylerken Hizbullah’ın askeri yapısının tasfiyesini geciktirmek için hiçbir neden olmadığını savunuyor.

Caca, LK’nin ilk genel konferansında, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Başbakan Nevvaf Selam'a açık bir mesaj göndererek şunları söyledi:

“Hizbullah'ın askeri kanadının, yaşadığımız büyük sorunun merkezinde olduğu artık açıkça ortada. Herkes, bu sorunun çözülmesinin mali durumu hafifletmek için bir ön koşul olduğu konusunda hemfikir.”

Caca ayrıca, önümüzdeki bahar için planlanan parlamento seçim yasası ile ilgili olarak Meclis Başkanı Nabih Berri'ye bir mesaj gönderdi. Ona, iç düzenlemelerin uygulanmak için oluşturulduğunu, partizan amaçlara ulaşmak, parlamentonun işleyişini bozmak ve parlamento seçimlerini sekteye uğratmaya çalışmak için kullanılmak üzere oluşturulmadığını söyledi.