Tunus Cumhurbaşkanı uyardı: Orduyu siyasete alet etmeyin

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Arşiv- Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Arşiv- Reuters)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı uyardı: Orduyu siyasete alet etmeyin

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Arşiv- Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Arşiv- Reuters)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, yaptığı açıklamada Tunus’un güneyindeki Tatavin vilayetinde gerçekleşen protestolar üzerinden orduyu iç siyasi çekişmelere sürükleme girişiminde bulunanları “darbe tehlikesi” konusunda uyardı.
Tunus Cumhurbaşkanı, Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısında yaptığı açıklamada "birçok bölgede yönetimi ortadan kaldırma çabaları ve devletin tüm kurumlarına darbe vurma yoluyla devleti içeriden dinamitlemek isteyenlere” karşı uyarıda bulundu.
Şarku’l Avsat’ın DPA’dan aktardığı habere göre genç bir sivilin kaçakçılık operasyonu sırasında ordu tarafından  öldürülmesine cevap olarak çarşamba akşamı ve bir gün öncesinde güneydeki Tatavin ve Remada şehirlerinde gerçekleşen protestoların ardından Cumhurbaşkanı Kays Said açıklama yaptı.
Remada bölgesi protestocular, askeri birlikler ve vur-kaç operasyonları arasında çatışmalara tanık oldu.
Said açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Şuan ki tehlikelerden biri, orduyu siyasi çekişmelere sürükleme çabaları ve silahlı kuvvetler ve diğer kurumlar aracılığıyla sivil siyasete müdahil olma girişiminde bulunanların olması. Son iki gün içinde güneyde yaşananlar hiçbir şekilde kabul edilemez.”
Tatavin vilayeti, hükümetin 2017'de imzaladığı anlaşmanın hükümlerini yerine getirerek yaklaşık 2 bin işsiz istihdam etmeye çağıran bölgedeki işsizlerin öncülüğünde gerçekleşen ve haftalardır süren gerginlik ve protestolara tanık oluyor.
Ülkedeki en yüksek işsizlik oranına sahip Tatavin, geçen cumadan beri yakındaki petrol ve doğalgaz sahaları ve tüm kamu kurumlarını kapsayan genel bir grev başlattı.



Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

TT

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzilerin önde gelen liderlerinden Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, Suveyda'da varılan ateşkes anlaşmasının, kendisi ve Şeyh Hamud el-Hanavi tarafından temsil edilen Dürziler ile Suveyda Vilayeti İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Ahmed ed-Dalati ve diğer yetkililer tarafından temsil edilen Suriye hükümeti arasında imzalandığını duyurdu.

Suriye hükümeti, son günlerde şehirde devam eden ve çok sayıda ölü ve yaralıya neden olan çatışmalara son vermek için dün Suveyda halkıyla ateşkes anlaşması imzaladı.

Şarku'l Avsat'ın incelediği anlaşma, tüm askeri operasyonların derhal durdurulmasını ve tüm tarafların güvenlik güçlerine ve kontrol noktalarına yönelik her türlü saldırıyı durdurma taahhüdünde bulunmasını öngörüyor.

Anlaşmaya göre, ateşkesin uygulanmasını denetlemek ve uyulmasını sağlamak için Suriye devleti ve Dürzi şeyhlerinden oluşan bir gözetim komitesi kurulması planlanıyor.

hyujı8o9
Dürzi cemaatinin ruhani liderlerinde Şeyh Hikmet el-Hicri, Suveyda'da kendisini destekleyen ‘Askeri Konsey’ üyeleri ile birlikte (Arşiv)

Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Suriye'deki Dürzi Cemaati Meclisi’nin üç şeyhi, yani Şeyh Yusuf Carbu, Şeyh Hamud el-Hanavi ve Şeyh Hikmet el-Hicri'yi bünyesinde barındırdığını belirterek, Hikmet el-Hicri'nin ‘farklı bir yönelime sahip olduğu’ için ‘anlaşmanın tarafı olmadığını’ söyledi.

Anlaşmanın tüm taraflarca imzalanmadığını, çünkü Suveyda'daki güvenlik durumunun seyahat ve toplantılara izin vermediğini belirten Şeyh Yusuf Carbu, anlaşmanın ‘yazışmalar yoluyla’ kabul edildiğini belirtti. Anlaşmanın ardından iyimser olsa da, Şeyh Yusuf Carbu “Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor” ifadesini kullandı.

Şeyh Hikmet el-Hicri, çok geçmeden, ‘kendilerini sahte bir şekilde hükümet olarak adlandıran silahlı çetelerle herhangi bir anlaşma, müzakere veya yetki devri olmadığını’ teyit eden bir açıklama yayınladı. Bu ortak tutumdan sapan, tek taraflı iletişim veya anlaşma yapan herhangi bir kişi veya kuruluşun ‘istisnasız ve müsamahasız bir şekilde yasal ve toplumsal hesap verebilirliğe tabi tutulacağı’ uyarısında bulundu.