Küresel ölçekte toplam vaka ve ölüm sayılarının yaklaşık dörtte birinin kaydedildiği ABD’de karantina çağrıları artıyor

Trump, Florida eyaletinde uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili bir toplantıya katıldı (Reuters)
Trump, Florida eyaletinde uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili bir toplantıya katıldı (Reuters)
TT

Küresel ölçekte toplam vaka ve ölüm sayılarının yaklaşık dörtte birinin kaydedildiği ABD’de karantina çağrıları artıyor

Trump, Florida eyaletinde uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili bir toplantıya katıldı (Reuters)
Trump, Florida eyaletinde uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili bir toplantıya katıldı (Reuters)

ABD’de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vaka sayısı Perşembe günü 65 bine ulaşarak rekor seviyeye ulaştı. Ölüm sayılarında 6 gün üst üste artış kaydedilirken, son 24 saatte 900 kişi hayatını kaybetti. ABD’nin toplam 50 eyaletinin 41’inde vaka sayılarında rekor artış gözlendi. Önümüzdeki haftalarda bu artışın sürmesi bekleniyor.
ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Direktörü Dr. Fauci, uyarılarının dozunu artırarak, “Kendimizi diğer ülkelerle kıyasladığımızda, iyi iş çıkardığımızı söyleyebileceğimizi sanmıyorum. Durum bu kadar basit değil” dedi.
Salgınla mücadele kapsamında alınan kısıtlamaların kaldırılmasına ve ABD halkını ‘tehlikeye atılmasına’ tepki gösteren Fauci, ülkenin güneyinde vaka sayılarının artabileceğine dair uzun bir süredir uyarı çanlarını çalıyordu.
AFP’nin haberine göre, ülkede yaşanan durumdan salgının siyasileştirilmesini sorumlu tutan Fauci, “Aramızdaki bölünmeler olmasaydı, daha tutarlı bir yaklaşımımız olurdu” ifadesini kullandı.
Trump, Fauci’nin sözlerine tepki gösterdiği Twitter paylaşımında, “Bizden daha iyi durumda olmayan diğer ülkelere kıyasla bu sayıların kaydedilmesinin sebebi, çok daha büyük ve daha iyi testler yapmamızdan kaynaklanıyor” diye yazdı.
Ancak vaka sayısının test sayısından daha fazla olduğunu gösteren resmi verilere işaret eden uzmanlar, Trump’ın bu ifadesine şüpheyle yaklaşıyorlar.
ABD’de yaklaşık 5 ay önce test imkanının güçlendirilmesine rağmen, söz konusu imkanlar yeni durum karşısında yetersiz kalıyor. 13’ü aşkın eyalet koronavirüs tanı kiti, sağlık ve koruyucu malzemelerin tedariği noktasında sıkıntı çektiğini bildirdi. Birçok eyalet yetkilisine karantina kısıtlamasının yeniden uygulanması hususunda baskı uygulanıyor. Harvard Üniversitesi Küresel Sağlık Enstitüsü araştırmacıları, Florida, Georgia, Arizona, Louisiana ve Güney Carolina eyaletinde karantinanın zorunlu hale getirilmesi gerektiğini, diğer 15 eyaletin ise bu seçeneği gözden geçirmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Dr. Fauci, bazı eyaletlerin hızlı normalleşerek kısıtlamaları kaldırdığına işaret ederek, vaka sayısı artan eyaletlerin kısıtlamaları yeniden hayata geçirmeyi ciddi bir şekilde düşünmesi gerektiğini belirtti. Ancak bazı eyalet yetkilileri sıkı karantina kısıtlamalarının ekonomide vahim sonuçlara neden olabileceğinden endişe ediyor.
30'dan fazla eyalet, uyguladıkları testlerde nüfusun yüzde 5'inden fazlasının test sonucunun pozitif çıktığını duyurdu. Böylece ülke genelinde test sonucu pozitif çıkanların oranı yüzde 9'a yükseldi. ABD Federal Acil Durum Yönetim Ajansı'nın Çarşamba günü Güney Carolina eyaletine gönderdiği yazıda test sonucu pozitif çıkanlarının oranını yüzde 2 olarak bildirdi. Kovid-19 salgınından en çok etkilenen New York eyaletinde ise farklı bir durum gözlemlendi. Zira New York’ta pozitif çıkan testlerin oranı yüzde 1 seviyelerinde kaldı.
Resmi istatistiklere göre, küresel ölçekte toplam vaka ve ölüm sayılarının yaklaşık dörtte biri ABD’de kaydedildi. ABD’de ilk 100 gün içinde vaka sayısı 1 milyona ulaştı. Kovid-19 salgını patlak verdiği ilk günden itibaren vaka sayısının 1 milyona ulaşması 99 gün sürdü. Ancak bunun ardından vaka sayısı 43 gün içinde 2 milyona ve yalnızca 28 gün içinde de 3 milyona ulaştı. Uzmanlar bu artışı ‘korkunç’ diye nitelendirdi. Mayıs ayında ABD’de günde yaklaşık 2 bin vaka tespit ediliyordu. Ancak bu hafta içinde günlük vaka sayısı 60 bine yükseldi. ABD’de toplam vaka sayısı 3 milyonu aşarken, virüs kaynaklı can kaybı 133 bini geçti. ABD’de normalleşme sürecine girişle birlikte mağaza ve iş yerlerinin açılması ve tedbirlerin yumuşatılması sonrasında vaka sayılarının en çok artış kaydettiği eyaletlerin başında Florida, Teksas, Arizona ve Kaliforniya geliyor.
Florida ve Kaliforniya ise bu durumdan özellikle etkilenen iki eyalet olarak öne çıkıyor. Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, artan vaka sayıları nedeniyle hastane ve laboratuvar sıkıntısı çektiklerini belirterek, sağlık malzemelerinin tedariki noktasında uyardı. Sağlık Bakanlığı, Florida eyaletindeki yeni vaka sayısını 244 bin olarak duyurdu. Ancak bu rakamlara rağmen Başkan Donald Trump, uyuşturucuyla mücadele operasyonlarını görüşmek amacıyla Florida’nın güneyindeki ABD Güney Komutanlığı’nı ziyaret etti.
ABC News ve Ipsos Araştırma Şirketi’nin ortak yürüttüğü anket sonuçlarına göre, ABD vatandaşlarının yüzde 33’ü Başkan Trump’ın Kovid-19 ile mücadele performansına destek verirken, yüzde 60’ı ise bu performanstan memnun olmadıklarını belirtti.

Amerika kıtasında durum!
Brezilya, ABD’den sonra günlük vaka artışlarının en yüksek olduğu ülke konumunda. Amerika kıtasında salgının yayılması sürüyor. Nitekim virüs bu bölgedeki bazı ülkelerin liderlerine bulaştı. Bolivya Devlet Başkanı ve Venezuela’nın Ulusal Meclis Başkanı’na Kovid-19 teşhisi konuldu. Akabinde Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro da virüse yakalandığını duyurdu. Brezilya’da Kovid-19 kaynaklı can kaybı 69 bini geçerken, vaka sayısı 1,75 milyona ulaştı. 65 yaşındaki Bolsonaro, Brezilya’da ilk vaka tespitinden sonraki süreçte düzenlenen toplantılarda tedbirlere uymadığı için eleştirilerin odağı haline gelmişti.



Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
TT

Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)

Alman Haber Ajansı'nın (DPA) haberine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) toplantısında Rus silahlarının etkinliği hakkında konuştu.

Rus haber ajansı Interfax'ın aktardığına göre Putin, bugün Kırgızistan'da düzenlenen askeri ittifak toplantısında, "Gerçek muharebe operasyonlarında etkili olduğu kanıtlanmış modern Rus silahları ve teknolojisiyle birleşik silahlı kuvvetleri donatmak için geniş çaplı bir program başlatmayı öneriyoruz" dedi.

Rusya, Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta düzenli olarak yeni silah sistemleri test ediyor.

Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te konuşan Putin, hava ve savunma kabiliyetlerine odaklanan ortak askeri tatbikatların planlandığını söyledi.

 KGAÖ, Rusya'nın hakim olduğu bir askeri ittifaktır.

Şu anda eski Sovyet cumhuriyetleri olan Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Belarus'u kapsamaktadır.

Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesindeki anlaşmazlıkta Azerbaycan'a yenilmesinin ardından Rusya ile gerginliğin artması üzerine Şubat 2024'te ittifak üyeliğini dondurdu.


Beyaz Saray yakınlarındaki saldırıyı gerçekleştiren Rahmanullah Lakanwal kimdir?

Beyaz Saray yakınlarında iki Ulusal Muhafız mensubunu hedef alan silahlı saldırının gerçekleştiği yerde bekleyen kolluk kuvvetleri (EPA)
Beyaz Saray yakınlarında iki Ulusal Muhafız mensubunu hedef alan silahlı saldırının gerçekleştiği yerde bekleyen kolluk kuvvetleri (EPA)
TT

Beyaz Saray yakınlarındaki saldırıyı gerçekleştiren Rahmanullah Lakanwal kimdir?

Beyaz Saray yakınlarında iki Ulusal Muhafız mensubunu hedef alan silahlı saldırının gerçekleştiği yerde bekleyen kolluk kuvvetleri (EPA)
Beyaz Saray yakınlarında iki Ulusal Muhafız mensubunu hedef alan silahlı saldırının gerçekleştiği yerde bekleyen kolluk kuvvetleri (EPA)

Aralarında AP’nin de bulunduğu Amerikan medya kuruluşları, Beyaz Saray yakınlarında iki Ulusal Muhafız mensubunun vurulmasıyla ilgili olarak aranan şüphelinin Rahmanullah Lakanwal adlı, Eylül 2021’de ABD’ye giriş yapan Afgan kökenli bir kişi olduğunu bildirdi.

ABD güvenlik güçleri, dün Beyaz Saray’dan birkaç sokak ötede iki askere ateş açtığından şüphelenilen kişiyi kısa süre içinde gözaltına aldı. ABD Başkanı Donald Trump, şüpheliyi ‘hayvan’ olarak nitelendirdi.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre saldırı, Beyaz Saray’ın kuzeybatısında, bir metro istasyonu yakınlarında meydana geldi. Olayın ardından kimliği henüz açıklanmayan iki Ulusal Muhafız görevlisinin vurulduğu bildirildi.

Rahmanullah Lakanwal kimdir?

New York Post’un emniyet kaynaklarına dayandırdığı habere göre, saldırganın 29 yaşındaki Afgan vatandaşı Rahmanullah Lakanwal olduğu belirtildi.

Lakanwal’ın 2021 yılında ABD güçlerinin Afganistan’dan çekilmesi sırasında ülkeye giriş yaptığı ifade edildi.

Olayla ilgili güvenlik kaynakları, şüphelinin metro istasyonu yakınında pusuya yattığını ve saat 14.15 sularında önce bir askerin göğsüne ve başına ateş ederek saldırdığını aktardı. Ardından ikinci askeri de vurduğu, bölgede konuşlu üçüncü bir muhafızın müdahalesiyle etkisiz hâle getirildiği kaydedildi.

Saldırganın dört kurşunla vurulduğu, ambulansla yarı çıplak halde hastaneye kaldırıldığı ve olayın münferit bir saldırı olarak değerlendirildiği bildirildi.

Lakanwal’ın ülkede Operation Allies Welcome (Müttefikleri Karşılama Operasyonu) programı kapsamında bulunduğu ve Washington eyaletinin Bellingham kentine yerleştirildiği ifade edildi.

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth, saldırının ardından Başkan Trump’ın başkent Washington’a 500 ek Ulusal Muhafız askeri konuşlandırılması talimatı verdiğini açıkladı. Hegseth, “Bu olay Beyaz Saray’ın birkaç adım ötesinde gerçekleşti. Bu durum böyle devam etmeyecek” dedi.


‘Şimdi harca, sonra öde’ stratejisi, Starmer hükümetini mali erteleme tuzağına düşürüyor

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, Londra'daki Avam Kamarası'nda konuşma yapıyor. (Reuters)
Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, Londra'daki Avam Kamarası'nda konuşma yapıyor. (Reuters)
TT

‘Şimdi harca, sonra öde’ stratejisi, Starmer hükümetini mali erteleme tuzağına düşürüyor

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, Londra'daki Avam Kamarası'nda konuşma yapıyor. (Reuters)
Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, Londra'daki Avam Kamarası'nda konuşma yapıyor. (Reuters)

Birleşik Krallık Maliye Bakanı Rachel Reeves, değer olarak ‘devasa’ ancak yapısı bakımından alışılmışın dışında bir bütçe sundu. Bütçe, geçen yıl yapılan artışa yakın seviyede, 26 milyar sterlinlik (34 milyar dolar) büyük bir vergi artışı içeriyor. Ancak bu bütçe, kısa vadede borçlanmayı artırmaya ve halk arasında popüler olmayan vergi artışlarına dayanırken, harcama disiplinini sağlama önlemlerini parlamentonun son yıllarına erteleyen alışılmadık bir yaklaşıma sahip.

Bu yaklaşım, Birleşik Krallık Finansal Araştırmalar Enstitüsü’nün (IFS) tanımıyla ‘şimdi harca, sonra öde’ stratejisini temsil ediyor. Buna göre, ek harcamalar şu anda yapılırken, gelecekte harcama disiplinini sağlamak ve vergi artışlarını uygulamak için verilen vaatler üzerinden mali denge sağlanması hedefleniyor.

Reeves’in bütçesi tahvil piyasalarını yatıştırmış olabilir, ancak yüksek vergilerin İngilizlerin yaşam standardı üzerindeki etkilerini hafifletmesi veya ülke genelindeki olumsuz ruh halini ve partisinin sıkıntılarını kısa vadede gidermesi pek olası değil. Reeves’in açıkladığı vergi artışları, resmi bütçe tahminlerini hazırlayan kurum tarafından da, yaşam standartları üzerinde ciddi etkiler yaratabileceği uyarısına yol açtı. Ayrıca bütçenin hazırlık sürecindeki kaotik durum (Bütçe Sorumluluk Ofisi’nin, Reeves konuşmasını yapmadan önce tüm temel detayları yanlışlıkla internet üzerinden yayımlaması) İşçi Partisi milletvekillerini hükümetin yönetim kapasitesi konusunda ikna etmedi.

frgt
Birleşik Krallık Maliye Bakanı Rachel Reeves, hükümetin yıllık bütçe sunumu sırasında Londra'daki Avam Kamarası'nda konuşuyor. (AFP)

Bütçe Sorumluluk Ofisi (OBR) Başkanı Richard Hughes bugün, hem Reeves’e hem de Avam Kamarası Maliye Komitesi Başkanı’na yazdığı bir mektupta, OBR’nin Kasım 2025 ekonomik ve mali tahminlerine ‘yanlışlıkla’ 26 Kasım’da erişim sağlanmasına izin verdiğini belirtti.

Vergi dilimlerinin erimesi

OBR’nin tahminlerinde öne çıkan sürpriz, Reeves’in beklenmedik şekilde kamu harcamalarını artırma baskısıyla karşılaşması oldu. Yükselen enflasyon tahminleri, hükümeti sosyal yardım ödenekleri ve devlet emekli maaşları için ayrılan bütçeyi artırmaya ve özel eğitim ihtiyaçlarını finanse etme baskısını tanımaya zorladı.

Ancak durumu dengelemek için bu ek harcamalar, vergi gelirlerindeki artışla karşılandı. Bu artış yeni vergilerden kaynaklanmadı; temel sebep ‘vergi dilimlerinin erimesi’ fenomeniydi. Bu durum, hükümetin vergi dilimlerini dondurduğu sırada, enflasyon nedeniyle nominal ücretlerin artmasıyla, daha fazla kişinin otomatik olarak daha yüksek vergi dilimlerine girmesi anlamına geliyor. Böylece, resmi bir vergi artışı yapılmadan hazine gelirleri artıyor.

Bu dinamikler, Rachel Reeves’in büyük mali zorluğu aşmasını sağladı. Beklenmedik gelirler sayesinde, bütçe için mali rezervi 22 milyar sterline çıkarma kararı aldı. IFS, bu adımı ‘akıllıca’ olarak nitelendiriyor; çünkü 2026 yılında meydana gelebilecek ekonomik şoklara karşı bir güvence sağlıyor.

Taahhütleri aşan vergi paketi

Reeves, iki amaçla vergi artışı yaptı; mali rezervi güçlendirmek ve ek tahmini harcamaları finanse etmek, bunların başında ise evrensel kredi sisteminde iki çocuk sınırının kaldırılması yer alıyor. Ana gelir vergisi oranlarını, katma değer vergisini veya ulusal sigorta katkılarını artırmaktan kaçındı. Bunun yerine, kişisel vergi dilimlerinin dondurulmasını 2030-2031’e kadar üç yıl daha uzatarak milyonlarca kişiyi ya vergi ödemeye ya da daha yüksek gelir dilimine taşımayı seçti. Bu uzatma, ulusal sigorta eşiklerini de kapsayarak İşçi Partisi’nin seçim taahhüdünü ihlal ediyor ve açık bir şekilde ‘çalışanlar’ üzerinde vergi artışı anlamına geliyor. Buna ek olarak, emeklilik katkıları, yatırım gelirleri ve sermaye kazançlarındaki diğer artışlar, tasarruf ve yatırım teşviklerini zayıflatıyor.

Mali disiplinin güvenilirliği

Bu bütçede asıl belirleyici konu, açıklanan mali disiplin paketinin güvenilirliği oluyor. Kesintiler vaat edilmiş olsa da, önümüzdeki üç yılda borçlanmanın hâlâ beklenenden yüksek olması öngörülüyor. Borçlanmanın önceki tahminlerin altına düşmeye başlaması ancak 2029-2030 yıllarında mümkün olacak ve bu tamamen ertelenmiş vergi artışları ile gelecek harcama inceleme döneminde verilen disiplin vaatlerine dayanıyor. Kısa vadede ek borçlanma ve harcama uygulanabilir görünse de, özellikle yaklaşan seçimler öncesi harcama disiplininin sağlanabilirliği büyük ölçüde şüpheyle karşılanıyor. IFS’ye göre bu bütçe, toplam vergi yükünü 2030-2031’de gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 38,3’üne çıkarıyor; bu, mevcut parlamentoda açıklanan vergi artışlarının onlarca yılın en yüksek seviyesi anlamına geliyor.

Kısmi reformlar

Bütçe, bazı olumlu adımlar da içeriyor. Büyük aileleri desteklemek amacıyla iki çocuk sınırının kaldırılması, çocuk yoksulluğunu azaltmaya yönelik etkili bir uygulama olarak öne çıkıyor. Ayrıca özel eğitim harcamalarının aşılması riskinin yerel yönetimlerden merkezi hükümete aktarılması, hükümetin reform yapma teşviklerini artırıyor ve şeffaflığa doğru bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak bütçe, net bir büyüme planı olmaksızın kısa vadeli istikrarı hedefliyor.

axsd
Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer ve Maliye Bakanı Rachel Reeves, hükümetin bütçe sunumu sırasında Avam Kamarası'nda görülüyor. (AFP)

Özetle bu bütçe, Başbakan Keir Starmer liderliğindeki İşçi Partisi hükümetinin karşı karşıya olduğu zor ikilemi gözler önüne seriyor. Hükümet, uzun süren kriz dönemlerinin ardından kamu hizmetlerini yeniden inşa etme ve istikrar sağlama sözü verirken, piyasaları yatıştırmak ve gelirleri güvence altına almak için onlarca yılın en yüksek vergi artışını kabul etmek zorunda kalıyor. Bu adım, kreditörler açısından mali disiplin anlamına gelse de, seçmenler üzerinde büyük bir baskı yaratıyor ve ciddi bir siyasi zorluk oluşturuyor. Ek harcamalar, parti içindeki sol kanadı sakinleştirmek için hızlıca geçirildi, ancak acı veren mali önlemler ve gerçek harcama disiplini gelecek seçimlerden sonrasına ertelendi. Bu ‘ertelenmiş disiplin’ yaklaşımı, partinin güvenilirliğini tehlikeye atıyor ve Starmer’ın vaat ettiği değişimi gerçekleştirme görevini zorlaştırıyor; finansal istikrarın gerçek maliyeti, esas olarak mevcut dönemi takip eden dönemlere bırakılıyor.