Türkiye’nin Libya için ateşkes şartı: Hafter güçleri Sirte ve Cufra'dan çekilsinhttps://turkish.aawsat.com/home/article/2386816/t%C3%BCrkiye%E2%80%99nin-libya-i%C3%A7in-ate%C5%9Fkes-%C5%9Fart%C4%B1-hafter-g%C3%BC%C3%A7leri-sirte-ve-cufradan-%C3%A7ekilsin
Türkiye’nin Libya için ateşkes şartı: Hafter güçleri Sirte ve Cufra'dan çekilsin
Ankara/Said Abdurrazık
TT
TT
Türkiye’nin Libya için ateşkes şartı: Hafter güçleri Sirte ve Cufra'dan çekilsin
Libya’da Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) Sirte ve Cufra’daki eylemlerini destekleyen Türkiye, ülkede ateşkesin tek şartının Libya Ulusal Ordusu’nun (LUO) Sirte'den geri çekilmesine bağlı olduğunu duyurdu.
İngiliz Financial Times (FT) gazetesine konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Mareşal Halife Hafter'e bağlı güçlerin sahil kenti Sirte ve stratejik askeri hava üssüne ev sahipliği yapan Cufra bölgelerinden çekilmediği sürece, UMH’nin taarruza devam etmekte kararlı olduğunu aktardı.
Dün yayınlanan röportajda Çavuşoğlu, ülkesinin mantıklı ‘önkoşullarla’ UMH’nin eylemlerini destekleyebileceğini söyledi. Rusya'nın İstanbul'da Rus ve Türk yetkililerle yapılan görüşmelerde somut bir tarih ve saat belirterek ateşkes teklifi sunduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, UMH ile yapılan istişareler sonrasından Hafter'e bağlı güçlerin Sirte ve Cufra’dan çekilmesini ön koşul olarak öne sürdüklerini aktardı. Çavuşoğlu açıklamasında, “Şimdi süreç diğer tarafa bağlı. Sürdürülebilir ateşkes için bu ön koşulları kabul etmeliler” ifadelerini kullandı.
Türkiye destekli UMH üçlerince kontrol altında tutulan Libya’nın batısındaki Vatiyye Üssü’ne yapılan hava saldırısı konusuna da değinen Bakan, saldırıyla ilgili soruşturma yürütüldüğünü ve sorumluların hesap vereceğini söyledi. Çavuşoğlu üste Türk eğitmenlerin ve teknik personelin de bulunduğunu ancak hiçbirinin zarar görmediğini belirtti. Saldırı, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in, UMH Başkanı Fayez es-Serrac ile 3 Temmuz'da bir araya geldiği sırada yaşanmıştı. Saldırı sırasında söz konusu hava üssünde hava savunma sistemleri imha edilmişti.
Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin kararlı tavrı sayesinde Hafter ile destekçilerinin Trablus'u ‘işgal’ planının tutmadığını ifade etti. Erdoğan Kriter dergisindeki söyleşisinde, UMH’nin kısa sürede darbecileri Trablus'tan söküp atmayı başardığına işaret ederek, “Sahada elde edilen bu kazanımlar, inşallah Libya'nın tamamında barış ve huzurun müjdecisi olacaktır. Libya’nın bir an önce istikrara kavuşması sadece Libya halkının değil, tüm bölgenin çıkarınadır. Bu ülkenin siyasi ve ekonomik açıdan güçlenmesi hem Kuzey Afrika’yı hem de Avrupa’yı rahatlatacaktır” dedi.
Öte yandan Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Türkiye siyasetinin bölge ülkelerini istikrarsızlaştırmaya yönelik olduğunu söyleyerek, Türkiye’nin es-Serrac ile imzalanan anlaşmayı kullanarak, BMGK’nın Libya’ya silah ambargosu kararlarını ihlal ettiğini iddia etti. Yunan Bakan açıklamasında, ülkesinin Yunanistan'ın uluslararası hukuk ve Yunan anayasasında tanımlandığı gibi egemenlik haklarını savunmadaki tutumunda kararlı olduğunu vurguladı. Dendias, ülkesinin bugün Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin Brüksel’de gerçekleştireceği toplantı sırasında Yunanistan’ın egemenlik haklarının olası ihlaline yönelik Türkiye’ye karşı katı önlemler alma olasılığının incelenmesi talebinde bulunacağını bildirdi.
Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’nde artık bir tampon bölge yokhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5162280-suriye%E2%80%99nin-i%C5%9Fgal-alt%C4%B1ndaki-golan-tepeleri%E2%80%99nde-art%C4%B1k-bir-tampon-b%C3%B6lge-yok
Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’nde artık bir tampon bölge yok
Stratejik öneme sahip Şeyh Dağı'nın zirvesindeki İsrail askerleri (Reuters)
Halil Musa
İsrail ordusu, ‘ileri savunma cephesi’ kurmak amacıyla Suriye'nin işgal altındaki toprakları Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgede askeri üsler kurmaya devam ediyor. Bu üsler, tampon bölgenin ötesine geçerek Golan Tepeleri’nin doğusundaki Suriye topraklarının derinliklerindeki köylere kadar ilerliyor.
Söz konusu askeri üsler, Şeyh Dağı'nın (Hermon Dağı) kuzeyinden batıya doğru Dera'nın batı kırsalındaki Yermuk Havzası’na kadar uzanan Suriye-Ürdün-İsrail sınır üçgeninde yer alıyor.
İsrail'in 8 Aralık 2024 tarihinden bu yana Suriye’de işgal ettiği toprakların yüzölçümü 500 kilometrekareyi aşarak Golan Tepeleri’nin yarısı kadar bir alana ulaştı.
En büyük ve stratejik açıdan en önemli üs, deniz seviyesinden 2 bin 814 metre yüksekliğindeki Şeyh Dağı'nın zirvesinde yer almakta ve başkent Şam’a, Lübnan'ın Bekaa Vadisi’ne ve İsrail’in kuzeyine hâkim bir konumda.
İsrail ordusu, bu üssü Suriye ordusunun geçen yılın sonunda Esed Beşşar rejiminin düşüşüyle birlikte çekilmeden önce kullandığı yerlerde kurdu.
Üs, 1974 yılında İsrail ile Suriye arasında imzalanan Ayrışma Anlaşması ile kurulan tampon bölgenin dışında yer alıyor.
Her sabah Şam'da
Birkaç ay önce üssü ziyaret eden İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın her sabah Şam'daki başkanlık sarayında gözlerini açtığında İsrail Savunma Ordusu'nun onu Şeyh Dağı'nın tepesinden izlediğini ve bizim burada, Suriye’nin güneyindeki tüm güvenlik bölgesinde Golan Tepeleri ve Celile halkını onun tehditlerinden korumak için bulunduğumuzu hatırlayacak” ifadelerini kullandı.
İsrail’in söz konusu askeri üslerinde, İsrail ordusunun üç tugayı konuşlu. Bu tugaylar 210. Bölgesel Bashan Tümeni'ne bağlı. İsrail, Şeyh Dağı'nın eteklerinden Dera’nın batı kırsalındaki Hamma bölgesine (Yermuk Nehri havzası) kadar uzanan 70 kilometre uzunluğundaki tampon bölge boyunca 10'dan fazla askeri üs kurdu.
Üsler, Cibata el-Haşeb, el-Hamidiye, Kuneytra, Kahtaniye, Tel Kuna, Tel el-Ahmer eş-Şarki ve Tel el-Ahmer el-Garbi köylerine kuruldu.
İndependent Arabia’ya konuşan kaynaklar, İsrail ordusunun şu anda Kenitra kırsalındaki Kudna kasabası yakınlarındaki Tel Ahmer’in doğusunda bir askeri üs inşa ettiğini ve bu üssün Tel Ahmer'in batısındaki başka bir askeri üsse ekleneceğini söyledi.
İsrail ordusu, bu askeri üslerin yakınlarındaki evleri yıkıyor. Son haftalarda, Kuneytra kırsalında yer alan Hamidiye köyünde 16 evi yıktı.
İsrail ordusu, Dera’nın batı kırsalında güvenlik ve askeri operasyonlar yürütmek üzere Mariye beldesi yakınlarında bir askeri üs kurdu.
İsrail, bu üsleri kurarak ordusunun bölge üzerindeki kontrolünü güçlendirmeyi ve iki taraf arasındaki ‘çatışmayı önleme anlaşmasına’ aykırı olarak Suriye'nin güneyinde yeni bir gerçeklik oluşturmayı hedefliyor.
Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF), Kuneytra’daki başlıca karargahı ve Nebe el-Fevvar köyündeki başka bir karargahı ile Şeyh Dağı eteklerindeki diğer karargahları aracılığıyla tampon bölgede çalışmalarını sürdürüyor.
Dişleri olmayan bir ülke Suriye
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Suriye’nin Golan Tepeleri’nde kontrol ettiği bölge, bin 800 kilometre karelik yüzölçümüyle Suriye'nin yüzölçümünün yaklaşık yüzde birini oluşturuyor. İsrail 1967 yılında Golan Tepeleri’nin bin 160 kilometre karelik kısmını ele geçirmişti. Son aylarda ise kontrolünü 500 kilometre karelik bir alana daha genişletti.
İsrail ordusu bu üsler aracılığıyla kuzeyde Şeyh Dağı'ndan güneyde sınır üçgenine kadar uzanan onlarca Suriye köyüne baskınlar ve aramalar düzenleyerek, ‘terörizmin altyapı tesisleri’ olarak adlandırdığı yerleri hedef alıyor ve ‘kuzey cephesinden gelebilecek tehditleri önlemek’ için askeri faaliyetlerde bulunuyor.
İsrail ordusu, birkaç gün önce ‘Suriye'nin güneybatısındaki Ummu el-Lahs ve Ayn el-Bustali bölgelerinde İran'a bağlı dört silahlı kişiyi’ tutukladığını duyurdu.
İsrail ordusundan yapılan açıklamada, ‘İsrail'in kuzey sınırlarının güvenliğini sağlamak için tampon bölgede ve ona yakın birkaç ek noktada faaliyet gösterildiği’ belirtilirken nerelerde konuşlandığına değinmekten kaçındı.
Suriyeli kaynaklara göre İsrail ordusu birkaç hafta önce bu köylerde, özellikle de Yermuk Havzası'nda bulunan Dera ilinin batı kırsalında ve Kuneytra kırsalında nüfus ve sosyal araştırmalarını tamamladı.
İsrail ordusu, Suriye'nin güneyindeki güvenlik bölgesinin silahsız ve tehditlerden arındırılmış olmasını sağlamak amacıyla Suriye'de süresiz olarak kalmaya hazır olduğunun altını çizdi.
Suriyeli stratejist Fayez el-Esmer, “İsrail, Beşşar Esed rejiminin düşüşünü fırsat bilerek Suriye'yi dişsiz ve pençesiz hale getirmeye ve Golan Tepeleri’ndeki kontrol alanını genişletmeye çalışıyor” yorumunda bulundu.
Tel Aviv'in bunun durumun perde arkasında Ayrışma Anlaşması dışında yeni bir anlaşma dayatmak istediğini düşünen Esmer, “Bu anlaşma, Tel Aviv'e tampon bölgede erken uyarı istasyonları kurma ve güvenliğini sağlama bahanesiyle bölgeye ABD askerleri konuşlandırma imkanı verecek” dedi.
Suriyeli stratejist, İsrail’in Ahmed eş-Şara liderliğindeki yeni Suriye yönetimine güvenmediği için tıpkı 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail'e düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu gibi bu kez Suriye topraklarından yeni bir saldırı düzenlenmesinden çekindiğini söyledi.
1974 tarihli Ayrışma Anlaşması’nın çöküşü
Stratejist Anan Vehbi ise İsrail'in bu üsler aracılığıyla güvenlik tehditlerine karşı önleyici saldırılar düzenlemeye dayanan yeni çatışma kuralları dayatmak istediğini düşünüyor. Bu yeni üslerin çatışmanın devam etmesini sağlamak, ancak büyük bir savaşa değil, düşük yoğunluklu bir çatışmaya yol açmak amacıyla kurulduğunu söyleyen Vehbi, “İsrail ordusunun bu bölgelerden çekilmesini imkânsız görüyorum, çünkü Tel Aviv bu bölgelerden hareketle Suriye'nin güneybatısının tamamında güvenlik hakimiyeti kurmak istiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Netanyahu, Golan Tepeleri konusunda Ayrışma Anlaşması’nın çöktüğünü açıkladı (Reuters)
Öte yandan Suriye Dışişleri Bakanlığı, Tel Aviv'in Şam ile ilişkilerin ‘normalleştirilmesi’ konusundaki ilgisini dile getirmesinin ardından, Suriye'nin 1974 yılında İsrail ile imzalanan Ayrışma Anlaşması’na geri dönmek için ABD ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu açıkladı.
Suriyeli yetkililer, İsrail'in Suriye'nin askeri cephaneliğine yüzlerce hava saldırısı düzenlemesi ve Beşşar Esed rejiminin düşmesinden sonra ülkenin güneyine girmesinin ardından ‘tansiyonu düşürmek için’ İsrail ile dolaylı müzakereler yürüttüğünü kabul etti.
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Suriye ve İsrail'in ABD'nin arabuluculuğunda ‘sınırlarında sükuneti yeniden tesis etmeyi amaçlayan’ ciddi görüşmeler yaptığını doğruladı.
Suriye'den resmi bir kaynak ise ‘İsrail ile barış anlaşması imzalanacağına dair açıklamalar yapmak için zamanlamanın doğru olmadığını, ancak Tel Aviv'in 1974 tarihli anlaşmaya tam olarak uyması ve işgal ettiği bölgelerden çekilmesi halinde yeni anlaşmaların müzakere edilebileceğinden söz edilebileceğini’ söyledi.