Sidney’de yeni bir koronavirüs merkez üssünün orta çıkması endişeye neden oldu

Sidney'deki bir otele gelen ziyaretçiye test yapan sağlık çalışanı (AFP)
Sidney'deki bir otele gelen ziyaretçiye test yapan sağlık çalışanı (AFP)
TT

Sidney’de yeni bir koronavirüs merkez üssünün orta çıkması endişeye neden oldu

Sidney'deki bir otele gelen ziyaretçiye test yapan sağlık çalışanı (AFP)
Sidney'deki bir otele gelen ziyaretçiye test yapan sağlık çalışanı (AFP)

Avustralyalı yetkililer bugün yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında günlük vaka sayısının 100'ün üzerine çıkmasından bir hafta sonra Melbourne ve banliyölerinde 177 yeni vaka kaydedildiğini duyurdu.
Başkent Sidney’deki barlardan birinin yeni bir Kovid-19 salgın üssü olmasının ardından yetkililer, başkent sakinlerinden toplantılarını azaltmalarını isterken, Melbourne yeni bir salgın dalgasına tanık oldu.
Sidney ve banliyösünde üç bar, sosyal mesafeye uyulmaması ve vakalarla olan ilişkileri nedeniyle kapatıldı.
Salgının yeni merkez üssünün ortaya çıkmasının ardından beş milyon nüfuslu Melbourne'da altı hafta sonra perşembe günü yeniden karantina önlemleri uygulandı. Salgının yayılmasını kontrol altına almak amacıyla ülkenin ikinci büyük şehri Victoria’nın sınırları da kapatıldı.
Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) haberine göre sosyal medyada Sidney'in doğusundaki lüks banliyölerde düzenlenen özel partilerin fotoğrafları yayınlandı.
Bunun üzerime başkenti Sidney olan Yeni Güney Galler Eyaleti Emniyet Müdür Yardımcısı Tony Cook, bugün yaptığı açıklamada, ‘aptalca bir davranış’ olarak nitelediği bölge sakinlerinin partilere katılmasını kınadı.
Avustralya'nın en büyük şehrinin sakinleri evlerinde en fazla 20 kişiyi ağırlama hakkına sahip, ancak kısıtlamalar son haftalarda giderek azaltıldı.
Öte yandan salgının yeni merkez üssü olarak belirlenen Sidney’deki bir otelin barında 20 kişinin virüsle enfekte oldukları bildirildi.
Yetkililer, salgının Yeni Güney Galler'in tüm şehirlerine yayılması ihtimalinden duydukları endişeyi dile getirdiler.
Bununla birlikte yaklaşık bir düzine asker, virüsle mücadele görevinin bir parçası olarak barın çevresinde konuşlandırıldı. Dün ise eyaletin kırsal kesiminde konuşlu bir askeri üsse karantina uygulandı.
Eyalet Acil Durum Hizmetleri Bakanı David Elliott ise durumun kontrol altına alınamaması halinde barların tekrar kapatılabileceği konusunda uyardı.
Avustralya’da şu ana kadar 10 binden az koronavirüs vakası ve 108 can kaybı kaydedildi.
Son haftalar ülkedeki eyaletlerin büyük bölümünde az sayıda vaka kaydedilmiş, hatta hiç vaka görülmemişti. Bu durum da yetkilileri, özellikle hareket ve toplanma kısıtlamalarını hafifletmeye itmişti.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP