Lübnan’da koronavirüs vaka sayıları artıyor

Başkent Beyrut'taki göstericiler yüz maskeleri takıp Lübnan bayrakları sallıyor (Reuters)
Başkent Beyrut'taki göstericiler yüz maskeleri takıp Lübnan bayrakları sallıyor (Reuters)
TT

Lübnan’da koronavirüs vaka sayıları artıyor

Başkent Beyrut'taki göstericiler yüz maskeleri takıp Lübnan bayrakları sallıyor (Reuters)
Başkent Beyrut'taki göstericiler yüz maskeleri takıp Lübnan bayrakları sallıyor (Reuters)

Lübnan’da koronavirüs vaka sayısında artış kaydetmeye devam ediyor. İlk vakanın kaydedildiği geçtiğimiz Şubat ayından bu yana son 24 saat içinde kaydedilen vaka sayısı 166’ya, ülke genelindeki toplam vakası sayısı ise 2 bin 344’e yükseldi.
Salgın ve Bulaşıcı Hatalıklar Ulusal Komitesi Üyesi Dr. Abdurrahman el-Bizri Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte Lübnanlıları şok eden bu rakamların sürpriz olmadığını şu ifadeleriyle belirtti, “Bizler şu anda havaalanının yeniden açılmasıyla birlikte dikkatsizliğin, alınan önlemlere bağlı kalmamanın ve gevşek davranmanın bedelini ödüyoruz” dedi.
Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Bizri, “Bu rakamlar, devleti sıkı prosedürler uygulamak ve tüm kurumları ciddi bir kontrole tabi tutmak suretiyle, vatandaşların güvenliğini sağlayarak hayatı yeniden normal seyrinde devam ettirmeye dayanan gerçek bir sınavla karşı karşıya koyuyor. Aksi takdirde bir süre sonra, vaka sayılarının artış göstermeye devam etmesiyle, genel bir karantina gibi ekonomi üzerinde sert etkiler meydana getirecek sıkı önlemlere başvurmak zorunda kalacağız.” ifadelerine yer verdi.

Üniversite sınavları devam edecek
Üniversite Öğrencileri Derneği’nin Twitter sayfasında, üniversitedeki Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde (Hades Kompleksi) dün yeni bir koronavirüs vakasının kaydedildiğini duyurması ve vaka sayısındaki artış Lübnanlı üniversite öğrencileri arasında da panik meydana getirdi. Bu iddia, Lübnan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fuad Eyyub tarafından reddedildi. Rektör, üniversite içinde herhangi bir vakanın kaydedilmediğini vurguladı. Rektör Eyyub, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde koronavirüse yakalandığı söylenen kişinin geçen ayın sonundan beri üniversiteye gelmediğini ve ayrıca söz konusu kişinin sınavlarının Eylül ayında başladığını, yani bu şahsın şu anda sınavlara giren kişiler arasında olmadığını belirtti. Rektör ayrıca, “Üniversite yönetiminin bu şahsın koronavirüsten etkilenmediğini doğrulayarak, şahsın kardeşinin virüsten etkilendiğini, ancak bu gelişmenin de öğrencinin kampüsü son kez ziyaret ettiği günden sonra olduğunu” açıkladı.
Rektör Eyyub, “Akrabaları veya arkadaş çevreleri arasında herhangi birinin koronavirüsten etkilenme durumu olan ve onlarla temasta bulunan öğrencilerin üniversitenin ilgili idari birimlerini bu konuda bilgilendirmelerini istedi. Çünkü sınavların gerektiği şekilde icra edilmesi için bu durumda olan öğrencilerin okula devam etmemeleri ve durumlarının incelenmesi gerektiğini” ifade etti. Prof. Dr. Eyyub, “Lübnan Üniversitesi’nin tüm fakültelerinde, yüzeylerin devam olarak dezenfekte edildiğine ve salonlarda sosyal mesafeye bağlı kalınması gibi tüm koruyucu tedbirlere uyulduğuna” işaret etti. Ayrıca, “Lübnan Üniversitesi’nin kampüsünde hastalığı bulaştırma ihtimalinin düşük olması sebebiyle imtihanların tamamlayacağını” vurguladı.

“Ramco” çalışanları karantinada
Lübnanlılar dün ayrıca, Ramco şirketinin binalarından birinde patlak veren koronavirüs vakasında 130 işçinin virüse yakalanması sebebiyle de başka bir panik yaşadı.  Şirket müdürü Velid Ebû Saad’ın vaka sayılarının önümüzdeki saatlerde artabileceği ihtimalini dile getirmesi endişeleri daha da artırdı. Şirket Müdürü Ebu Saad, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, “Ramco Şirketi’nin bundan bir hafta önce, koronavirüsten enfekte olduğundan şüphelenilen kişileri karantinaya aldığını ve söz konusu kişileri ikamet ettikleri yer haricinde herhangi birine virüsü bulaştırma olasılığının çok düşük bir ihtimal olduğunu” belirtti.
Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte Ebû Saad, “Geçtiğimiz Cuma günü şirket çalışanlarından üç kişide yüksek ateş fark edildiğini ve bu işçilerin şirkete ait klinikte incelendikten sonra koronavirüs testi yapıldığını, şüpheli vakaların Refik Hariri Hastanesi’ne sevk edildiğini ve daha sonra karantina altında tutulacakları ikametlere yerleştirildiklerini” ifade etti. Ebû Saad, “söz konusu işçilere ait test sonuçlarının pozitif çıktığında, şirketin konuyla ilgili olarak Sağlık Bakanlığı’nı bilgilendirdiğini ve geçtiğimiz Salı gününden bu yana şahısların ve onlarla temasta bulunanların ikamet adreslerinde karantina tedbirlerinin alındığını ve ayrıca şirket çalışanlarına yönelik olarak iki parti halinde 800’den fazla BCR testi yapıldığını” belirtti.
Ebu Saad, Beyrut Valisi’nin desteğiyle virüsten etkilenen işçiler ve şüpheli vakaların karantina merkezine sevk edildiklerini açıkladı. Ayrıca, salgının başlangıcından bu yana, şirketin bu insani felaketi önlemek için, koruyucu tedbirler alarak işçileri vardiyalara ayırdığına dikkat çekti. 

Lübnan’ın güneyinde durum kontrol altında
Önceki gün güney şehirlerinden Sur kentine bağlı Bazuriye ve Cibal el-Botm ilçelerinin karantinaya alınmasının ardından, Nebatiye Valisi Hasan Fakih ilçe yönetimlerine talimatname gönderdi. Buna göre, “Bu ay yurtdışından geleceklerin sayısındaki artış olasılığı ve özellikle nehir kenarları kutlamaları ve partilerinde, hükümet tarafından benimsenen koruyucu tedbirlere riayet edilmeyen toplantıların yasaklanması yönünde bilgilerin gelmesinin ardından, dışarıdan gelenlerin karantinaya tabi tutulması ve kontrollerinin sıkılaştırılması gerektiği” yönünde emir verdi. Nebatiye Belediyesi Pazartesi pazarını bir günlüğüne iptal etti. Bu konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, “Nebatiye dışında çalışan fakat bu şehirde oturan bir şehir sakininde koronavirüs testinin pozitif çıkmasının ardından, mesele usule uygun olarak ele alındı. Hastalığı yayma ihtimali ortadan kaldırıldı. Yukarıdaki önlemlere istinaden, yarın enfekte vakalarla temasta bulunanların kontrolleri belediyenin sosyal etkinlik merkezinde yapılacak.” ifadelerine yer verdi.
Güneyde de durum aynı şekilde. Ancak mülteci kampları hattında, er-Reşidiye Kampı’ndaki Halk Komitesi yaptığı açıklamada, “koronavirüs testi yapılmak üzere kamptaki 70 kişiden rast gele alınan numunelerden üç pozitif vakanın klinik olarak tespit edildiğini” duyurdu. Komite, “toplumsal hijyeni muhafaza etmek için, tüm restoranlar, kafeler ve internet kafelerin kapatılması, geziler ve deniz kıyılarındaki toplantılar da dahil olmak üzere tüm yaz etkinlikleri ve faaliyetlerinin yasaklanması” çağrısında bulundu.



Uydu görüntüleri, Sudan'ın el-Faşir kentinde ‘toplu mezarlar’ olduğunu ortaya koydu

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)
TT

Uydu görüntüleri, Sudan'ın el-Faşir kentinde ‘toplu mezarlar’ olduğunu ortaya koydu

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)

Yale Üniversitesi’nin Halk Sağlığı Fakültesi’ne bağlı İnsani Araştırmalar Laboratuvarı’na göre, uydu görüntüleri, Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) kontrolünü ele geçirdiği Sudan'ın batısındaki Darfur eyaletinin kuzeyinde bulunan el-Faşir şehrinde ‘toplu mezarlar’ ve ‘ceset imha faaliyetlerinin’ izlerini ortaya çıkardı.

Sudan ordusunun Darfur'daki son büyük kalesi olan el-Faşir'in HDK tarafından ele geçirilmesinin ardından Birleşmiş Milletler (BM), katliamlar, tecavüzler, yağmalamalar ve halkın toplu olarak yerinden edildiğini bildirdi.

HDK'nin sosyal medyada yayınladığı videolarla desteklenen çok sayıda tanık ifadesi, iletişimden tamamen kopuk olan şehirde yaşanan zulmü gözler önüne serdi.

s
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)

Dün yayınlanan İnsani Araştırmalar Laboratuvarı raporunda, el-Faşir'deki eski bir hastane ve caminin yakınında ‘toplu mezar olduğu düşünülen en az iki bölgede toprak bozulmaları’ olduğu belirtildi.

Raporda, ‘şu anda HDK tarafından gözaltı merkezi olarak kullanılan’ bir doğum hastanesinin dışında daha önce tespit edilen hendeklerin ve nesne yığınlarının ortadan kaybolduğu ifade edildi.

Raporda ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) 450 hasta ve personelin öldürüldüğünü bildirdiği Suudi hastanesine yakın bir caminin yakınında ‘yaklaşık 7 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğinde bir hendekten’ bahsedildi.

İnsani Araştırmalar Laboratuvarı raporunda, HDK'nin bir yıldan fazla süren kuşatma sırasında inşa ettiği toprak bariyerin yakınında toplu infazlara dair kanıtlar olduğu kaydedildi.

yu
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) pazartesi günü, ‘el-Faşir'de işlenen zulümlerin kanıtlanması halinde, Roma Statüsü uyarınca savaş suçu ve insanlığa karşı suç teşkil edebileceği’ uyarısında bulundu.

HDK şehri ele geçirdikten sonra on binlerce kişi şehirden kaçtı. AFP'ye konuşan tanıklar, bu güçlerin kaçmaya çalışan yüzlerce sivili gözaltına aldığını, ayrıca onlara şiddet uyguladığını ve öldürdüğünü söyledi.

BM bugün, saldırıda hayatını kaybedenlerin sayısının yüzlerce olabileceğini bildirdi. Ordu destekli hükümet ise HDK’yi 2 bin sivili öldürmekle suçluyor.

BM'ye göre, Nisan 2023'te Sudan'da patlak veren çatışma on binlerce kişinin hayatını kaybetmesine ve yaklaşık 12 milyon kişinin yerinden edilmesine neden olarak dünyanın en büyük yerinden edilme ve açlık krizine yol açtı.


Gazze'deki Uluslararası Güç: Kimler katılacak ve kimler kontrol edecek?

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
TT

Gazze'deki Uluslararası Güç: Kimler katılacak ve kimler kontrol edecek?

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)

İnci Mecdi

ABD, BM Güvenlik Konseyi'nden Gazze'de en az iki yıl süreyle uluslararası bir istikrar gücü konuşlandırma yetkisi talep ediyor. Uluslararası istikrar gücü, ABD Başkanı Donald Trump'ın eylül ayı sonunda sunduğu ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı uzun vadede sona erdirmeyi amaçlayan 20 maddelik planının temel unsurlarından biri.

Amerikan medya kuruluşlarının incelediği taslak karara göre, uluslararası güç, silahlı örgütlerin “kalıcı olarak silahsızlandırılması” da dahil olmak üzere Gazze'deki silahsızlandırma sürecini temin etmek için İsrail ve Mısır ile iş birliği içinde çalışacak. Ayrıca Filistinli polis memurlarına eğitim ve destek sağlayacak, sivilleri koruyacak ve insani yardım koridorlarının güvenliğini sağlayacak. ABD’li yetkililere göre taslak, 15 üyeli konsey ve diğer uluslararası ortaklar arasında kapsamlı müzakerelerden geçmesi beklenen bir ön taslak. Nitekim şu anda tartışılıyor ve bu istişareler doğrultusunda revize ediliyor.

Silahsızlandırma sürecini temin etmenin yanı sıra, bir barış gücü değil, güvenliği sağlamaktan sorumlu bir yürütme organı olacak olan bu gücün, Gazze Şeridi'nin hem İsrail hem de Mısır ile olan sınırlarını güvence altına alması, sivilleri ve insani koridorları koruması ve yeni bir Filistin polis gücü yetiştirmesi öngörülüyor. Taslak, katılımcı ülkelere, Gazze Şeridi’nin geçici yönetimini üstlenmesi beklenen ve henüz kurulmamış olan “Barış Konseyi” ile iş birliği içinde, 2027 yılı sonuna kadar Gazze'de güvenliği sağlama konusunda geniş bir yetki veriyor. Yine taslak, bu gücün Mısır ve İsrail ile yakın istişare ve koordinasyon içinde olmasını da öngörüyor.

İsrail'in itirazı

Taslakta, önerilen uluslararası güce hangi ülkelerin katılacağı veya ne kadar askerle katkıda bulunacağı belirtilmedi. Ancak, istikrar gücüne katılmakla ilgilenen birçok Arap ve Arap olmayan devlet, BM'nin plana verdiği desteğin katılımları için ön koşul olduğunu ifade etti. ABD'nin BM misyonu, Independent Arabia'nın sorularına yanıt vermedi, ancak kaynaklar, ABD'nin talebi üzerine Gazze'de istikrarı sağlamak için uluslararası güce birkaç ülkenin katılmayı düşündüğünü belirtiyor.

Arap Amerikalılar Barış Komitesi Başkanı ve Gazze'de arabuluculuk yapan Bişara Bahbah, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'deki uluslararası istikrar gücüne hem Türkiye hem de Katar'ın katılmasına karşı çıktığını söyledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun, gücün misyonunun “İsrail'in kendini rahat hissettiği tarafları veya İsrail'in rahatlıkla iş yapabileceği ülkeleri içermesi gerektiği” yönündeki açıklamaları da bunu teyit ediyor. Ancak Rubio belirli bir ülke adı vermedi veya olası bir vetodan bahsetmedi.

Azerbaycan merkezli ANewsZ kanalının haberine göre, ABD, çatışmalar sona erdiğinde Gazze'nin güvenliğini sağlamayı ve insani yardımların ulaştırılması faaliyetlerini genişletmeyi amaçlayan bir misyona katılımı için Azerbaycan ile iletişime geçti. Bakü, hem İsrail hem de Filistin Ulusal Otoritesi ile diplomatik ilişkilere sahip. Kasım 2022'de Azerbaycan Meclisi, Tel Aviv'de bulunması şartıyla İsrail’de bir büyükelçiliğin açılmasını onaylamıştı.

Büyükelçilik, diplomatik temsilcilik ve Bakü'den bir büyükelçinin atanmasıyla Mart 2023'te resmen açıldı. Aynı zamanda Azerbaycan, 2022'nin sonlarında Batı Şeria'daki Ramallah'ta bir “temsilcilik ofisi” kurdu. Bu ofis, Azerbaycan'ın İsrail ile yakın ortaklık ile Filistinlilerle dayanışmayı sürdürmeye yönelik diplomatik stratejisini yansıtıyor.

İsrailli muhalif milletvekili ve Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi üyesi Moşe Tur-Paz, “Diğer ordulara böylesine önemli bir rol vermek soru işaretleri yaratıyor ve bu İsrail'in çıkarına olmayabilir.” dedi. “Hamas'ın Gazze'deki yönetimine son verme çabalarına diğer ülkelerin katılımının iyi bir şey olduğu doğru, ancak aynı zamanda İsrail için bir tehdit de oluşturabilir,” diye ekledi ve Türkiye gibi bir ülkenin Hamas ile yakın bağları olduğunu belirtti.

İsrail'in böyle bir güce hangi ülkelerin katılacağını ne ölçüde belirleyebileceği ise henüz belirsizliğini koruyor. Ancak, Kudüs merkezli bir düşünce kuruluşu olan Yahudi Halkı Politika Enstitüsü'nden Yaakov Katz, basına yaptığı açıklamada, “İsrail'in bakış açısından sorun, artık istediği gibi hareket edememesi ve bunun sonuçları olacak” yorumunu yaptı.

Mısır bir temel taş

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Washington'da bulunan Demokrasileri Savunma Vakfı'ndan Heysem Hasaneyn yaptığı açıklamada, Mısır'ın Gazze'deki herhangi bir uluslararası gücün temel taşı olma ihtimalinin yüksek olduğunu ve Endonezya veya Azerbaycan gibi Arap olmayan Müslüman ülkelerin yanı sıra BAE, Ürdün ve Fas'ın da potansiyel katkıları olabileceğini belirtti.

Yeni bir Filistin polis gücünün eğitilmesi konusuna gelince, Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli, ülkesinin Filistin güvenlik güçlerini eğitmeye başladığını açıkladı. Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Medbuli, Mısır'ın “Gazze'ye uluslararası desteğin, sahada görev yapacak bir misyonu da kapsamasını memnuniyetle karşıladığını” belirtti. Bu misyonun yetkilerinin “Gazze ile Batı Şeria'da (Doğu Kudüs de dahil) bir Filistin devletinin kurulmasına giden süreci temsil eden tek bir siyasi paket kapsamında uluslararası güçlerin konuşlandırılması yoluyla, Güvenlik Konseyi tarafından belirlenmesinin” şart olduğunu da ifade etti.

Net bir çerçeve ve siyasi bir plan

Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nden gözlemciler, Gazze'nin geleceğinin yalnızca Kudüs'te veya Gazze Şeridi'nde değil, aynı zamanda Riyad, Abu Dabi, Ankara ve Doha'da da belirleneceğine inanırken, Körfez ülkelerinin Gazze'ye doğrudan müdahale konusunda çok istekli olmadıklarını belirtiyorlar. Nitekim savaş sırasında diplomatik çerçevelere verdikleri destek, sahada fiili bir katılımdan ziyade, İsrail’e çatışmayı sona erdirmesi ve siyasi süreci yeniden başlatması için baskı yapmayı amaçlıyordu.

Benzer şekilde, Hasaneyn de, Gazze'nin Hamas sonrası geleceği için net, ABD öncülüğünde bir çerçeve ve güvenilir bir siyasi plan olmadığı sürece Körfez ülkelerinin katılımının uzak bir ihtimal olduğunu belirtti ve “hiçbir Arap hükümeti Gazze'yi İsrail adına yönetiyormuş gibi görünmek istemiyor” dedi.

Hamas'ın silahsızlandırılması, Trump'ın ateşkes ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşası için hazırladığı 20 maddelik planın temel meselelerinden biri olmaya devam ediyor; ancak Hamas bu adımı henüz tam olarak kabul etmedi. Hamas liderleri, tüm silahları bırakmanın teslim olmak anlamına geldiğini ve İsrail'e karşı silahlı mücadelenin hareketin ideolojisinin temel bir parçası olduğunu defalarca dile getirdiğinden, uluslararası gücün Gazze'de silahsızlanmayı nasıl gerçekleştireceği belirsizliğini koruyor.

İsrail Savunma Kuvvetleri ile Hamas unsurları arasında bir tampon bölge oluşturmak için “Sarı Hat” adıyla bilinen hat boyunca çokuluslu bir güç konuşlandırılması planlanıyor. ABD tampon bölgenin haritasını çıkarırken, İsrail önemli stratejik noktaların kontrolünü elinde tutacak. Bu arada, AP'ye göre, Ürdün, BAE ve Fas'ın yardımıyla Gazze'nin güneyinde ve kuzeyinde insani yardım bölgeleri kuruluyor.

İngiltere Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bakanı Hamish Falconer, Trump’ın planının ikinci aşamasıyla ilgili birçok soru işareti olduğunu ve ilk aşamanın uygulanmasının henüz tamamlanmadığını söyledi. Falconer, Gazze'deki herhangi bir istikrar gücünün “BM Güvenlik Konseyi yetkisiyle desteklenmesinin” önemli olduğunu da vurguladı.


İsrail Savunma Bakanı Gazze Şeridi'ndeki tüm tünellerin yıkılması talimatını verdi

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Gazze Şeridi'ndeki tüm tünellerin yıkılması talimatını verdi

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz bugün (Cuma), ordunun Gazze Şeridi'ndeki tüm Hamas tünellerini “son tünele kadar” imha etmesini ve ortadan kaldırması talimatını verdiğini açıkladı.

Katz, X hesabındaki mesajında şu ifadeleri kullandı:  “Tüneller olmazsa Hamas da olmaz.” Geçen ay Katz, Gazze'yi silahsızlandırma sürecinin sadece grupları silahsızlandırmakla sınırlı olmadığını, aynı zamanda Hamas'ın tünel ağının tamamen yok edilmesini de içerdiğini belirtmişti. Alman Haber Ajansı  DPA'ya göre, ordu İsrail kontrolündeki sarı bölgede tünellerin yıkımını  öncelik hale getirdi.

Görsel kaldırıldı.
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusı  İsrail'in kontrolündeki Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü temsil eden sarı hattın doğu tarafında, Hamas unsurlarının tünellerde hala saklandığını tahmin ettiklerini belirtti.