İngiltere: Kışın yaşanacak ikinci dalga ilkinden daha büyük olabilir

Birmingham’da yeni inşa edilmiş hastane (Reuters)
Birmingham’da yeni inşa edilmiş hastane (Reuters)
TT

İngiltere: Kışın yaşanacak ikinci dalga ilkinden daha büyük olabilir

Birmingham’da yeni inşa edilmiş hastane (Reuters)
Birmingham’da yeni inşa edilmiş hastane (Reuters)

İngiltere'de sağlık uzmanları, yen tip koronavirüs salgınında kışın yaşanacak ikinci dalganın ilkinden daha büyük olabileceğini ve 120 bin kişinin daha ölebileceği öngörüsünde bulunuldu.
Southampton Üniversitesi Hastanesi'nden Prof. Stephen Holgate, insanların kışın kapalı ortamda kalmasıyla birlikte birbirleriyle daha fazla zaman geçirecekleri ve bu durumun virüsün daha hızlı yayılmasına sebep olabileceğini söyledi.
Holgate açıklamasında, “Bu bir tahmin değil, bir olasılık" diyerek ikinci bir dalganın yaşanmasıyla ölüm oranlarının yükselebileceğini ancak hemen önlem alınırsa riskin azaltılabileceğini bildirdi.
İngiltere’de koronavirüs sebebiyle şimdiye dek 45 bini aşkın kişi yaşamını yitirdi.
Tıp Bilimleri Akademisi, virüs salgınının nasıl gelişeceği konusunda 'önemli derecede belirsizlik' olduğunu açıkladı.
Öte yandan İngiltere'de hükümete danışmanlık yapan bilim insanlarından oluşan Acil Durumlar için Bilimsel Danışma Grubu (SAGE) üyesi Profesör Wendy Barclay, koronavirüsün havada asılı kalan küçük parçacıklarda hayatta kalmaya devam edebileceğini açıkladı. Barclay, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO geçtiğiniz hafta havadaki ‘aerosol’ (hava asıntısı) partiküllerinin virüsün yayılmasının bir yolu olabileceğini kabul ettiği tutumunu değiştirmesinin ardından bu açıklamayı yaptı.
İngiltere’de yayınlanan The Telegraph gazetesinin haberine göre bu yeni tutum, İngiltere Başbakanı Boris Johnson'ın insanları iş yerlerine dönmeye teşvik ederek ekonomiyi canlandırma yönündeki çabalarını baltalayabilir.
Hükümet birkaç aydır insanların evlerinden çalışmalarını talep etmişti. Ancak Başbakan Jonhson, geçtiğimiz cuma günü bir mağazaya yaptığı ziyaret sırasında ilk kez maske ile görüntülenirken, insanların artık iş yerlerine dönmeye başlamalarının oldukça önemli olduğunu söyledi.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP