IMF, Lübnan’ı ‘reformların ertelenmesine’ karşı uyardı

Lübnan’dan göç etmek isteyen vatandaşlar, 13 Temmuz’da vize talebiyle Almanya’nın Beyrut Büyükelçiliği önünde toplandı (EPA)
Lübnan’dan göç etmek isteyen vatandaşlar, 13 Temmuz’da vize talebiyle Almanya’nın Beyrut Büyükelçiliği önünde toplandı (EPA)
TT

IMF, Lübnan’ı ‘reformların ertelenmesine’ karşı uyardı

Lübnan’dan göç etmek isteyen vatandaşlar, 13 Temmuz’da vize talebiyle Almanya’nın Beyrut Büyükelçiliği önünde toplandı (EPA)
Lübnan’dan göç etmek isteyen vatandaşlar, 13 Temmuz’da vize talebiyle Almanya’nın Beyrut Büyükelçiliği önünde toplandı (EPA)

Uluslararası Para Fonu (IMF), 13 Temmuz’da Lübnan makamlarını, gerekli reformların uygulanmasındaki gecikmelere ve mali kayıpları azaltma girişimlerine karşı uyarıda bulundu.
Lübnan, yakın tarihinin en kötü ekonomik kriziyle boğuşuyor. On binlerce Lübnanlı işini ya da maaşlarının bir kısmını kaybetti ve satın alma güçleri de son derece azaldı. Dolar rezervleri buğday, ilaç ve yakıt gibi hayati sübvansiyonları ithal etmek için tükendi.
Lübnan, geçen Mart ayında tarihinde ilk defa, toplam değeri 30 milyar doları aşan Eurobond senetlerini ödeyemedi ve daha sonra IMF’den yardım istedi. İki aydır Lübnan’ın talebi üzerine IMF ile, sonuncusu cuma günü olan ve elektrik meselesinin görüşüldüğü 17 müzakere oturumu düzenledi.
AFP’nin haberine göre IMF’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika Başkan Yardımcısı Athanasios Arvanitis, video konferans aracılığıyla düzenlediği basın toplantısında “Bu aşamada verimli tartışmaların devam edebilmesi için yetkililerin hükümet planı etrafında birleşmesi son derece önemlidir. Gerekirse planı geliştirmek için onunla çalışmaya hazırız” dedi.
Arvanitis, “Ancak kayıplara ilişkin daha az bir değerin gösterilmesi nedeniyle endişeliyiz. Zor uygulamaların ertelenmesi, toparlanmayı geciktirerek ve en savunmasız kişilere zarar vererek krizin maliyetini artıracaktır” ifadelerini kullandı.
Müzakere oturumları sırasında devletin ve finansal bankaların toplam zararlarına ilişkin tahminler ile Merkez Bankası ve Bankalar Birliği tahminleri arasında açık bir tutarsızlık görüldü.
Hükümet, bu kayıpları 241 trilyon lira olarak tahmin ediyor. Parlamento ise soruşturma komitesi aracılığıyla müdahalede bulunarak, kayıpların 60 ila 91 trilyon lira arasında değiştiğini bildirdi. Ancak IMF, hükümet rakamlarını gerçeğe daha yakın buluyor.
Lübnan, 5 yıl süren ve geçen nisan ayı sonunda hükümet tarafından onaylanan kemer sıkma planına ilişkin IMF ile yürütülen müzakerelere güveniyor. Müzakerelerde maliye politikası, ödemeler dengesi, alt yapı, borçların ve bankaların yeniden yapılandırılması da dahil olmak üzere çeşitli düzeylerde reformlar önerilmişti. Aynı şekilde en büyük finansal yük olarak görülen elektrik sektörü de dahil alt yapıya ilişkin esas reformlar ortaya koyulmuştu.
Hükümet planı, birçok siyasi partiden ve devlet borcunun büyük kısmına sahip olan bankalardan eleştiriyle karşılaştı.
Mevcut ekonomik kriz, kalkınmanın uzun yıllar boyunca yavaş olması, devletin yapısal reformlar yapamaması, kamu hizmetlerini iyileştirememesi ve yolsuzluk sonucu olarak ortaya çıktı. 
Kaynaklara göre IMF, hükümete ‘döviz kurunun serbestleştirilmesi, Lübnan Bankası hesaplarının cezai takibi ve sermayenin resmi kaydı’ da dahil olmak üzere hızlı önlemler alma çağrısında bulunuyor.
Müzakerelerin başlamasından bu yana döviz kuru, karaborsada dolar karşısında 4 bin 9 bin lira değer kaybetti. Son günlerde 7 bin liraya kadar geriledi. Bankalar mevduat üzerinde sıkı kısıtlamalar uygularken müşterilerin dolarlarını çekmelerini de önlemeye başladı. Resmi döviz kuru ise halen bin 507 lira.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian geçen hafta reformları hızlandırma çağrısı yaptı. Le Drian, “Lübnanlı yetkililer, kontrolü yeniden ele geçirmek zorunda. Size gerçekten yardım etmeye hazırız. Ancak size yardım etmemiz için bize yardım edin” ifadelerini kullanmıştı.

Lübnan’dan para kaçakçılığı
Diğer yandan geçen yıl ekim ayında halk protestolarının patlak vermesi sonrasında, yurt dışındaki Lübnan bankalarından transfer edilen fonlar meselesi iç taraflar arasındaki siyasi gerginlikler ve suçlamalar sahnesinde bulunmamasına rağmen canlılığının bir kısmını geri kazandı.
Resmi ulusal bilgi ajansına göre Temyiz Mahkemesi Başsavcısı Sabbuh Süleyman, Lübnan Merkez Bankası’ndaki özel soruşturma heyetine bir mektup yazdı. Süleyman, 17 Ekim 2019 ve 31 Aralık 2019 arasında gerçekleşen ve toplam 160 milyon 441 bin dolara ulaşan, yurtdışına banka havalelerine yönelik soruşturmanın genişletilmesini talep etti.
Sabbuh Süleyman, bankaya 44-2015 sayılı Kara Para Aklama ile Mücadele Kanunu’nun 4’üncü maddesi uyarınca, özellikle de bir milyon ABD dolarına eş değere ya da daha fazlasına sahip hesaplar olmak üzere, bu hesaplara dair soruşturmaları doğrulama çağrısı yaptı. Aynı şekilde bankaların söz konusu kanunun 7’inci maddesi uyarınca yurt dışına aktarılan hesaplardan şüphelenilen her banka hesabı hakkında Özel Soruşturma Komisyonu Başkanı’nı bilgilendirmesi talep edildi.
Bankalar tarafından verilen yanıta göre heyet, daha önce bu kişilerin hesaplarına ilişkin herhangi bir şüphe bulunmadığından yurt dışındaki mevduat sahiplerinin isimlerini yargıya vermekten kaçınmıştı. Yargı, İsviçre’den bu konuda olumsuz bir cevap aldı. Aynı şekilde İsviçre’deki banka hesaplarına aktarılan paranın ‘aksi kanıtlanana kadar temiz’ olduğu belirtildi.
Aynı şekilde Financial Times gazetesinin haberine göre istifa eden Maliye Bakanlığı Genel Müdürü Alan Bifani, Lübnan bankalarının, ülke finansal bir krize girerken yurt dışına yapılan transferlerin durdurulmasına rağmen, ekim ayından bu yana yaklaşık 6 milyar dolar kaçırdığını söyledi.
Bifani, bankaların, mevduat sahiplerinin 100 dolardan fazla para çekmesini engellemesi öncesinde 5,5 milyar dolar ile 6 milyar dolar arasında bir meblağın yurt dışına kaçırıldığını belirtti. Eski yetkili, “Bu değerlendirme, bankacılık sektörü verilerini incelenmesine ve Bankacılık Denetleme Kurumu ile istişarelere dayanmaktadır” dedi.
Alan Bifani, politikacıları ve bankacıları en ufak bir zarara uğramadan sistemden yararlanmaya ve çöküş bedelini Lübnanlılara yaşatmaya çalışmakla suçladı.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu eski Başkanı Samir Hammud, aynı dönemde bankacılık birimlerinden İsviçre’ye yaklaşık 2,3 milyar dolar transfer yapıldığına dair bir rapor yayınladı. Hammud, söz konusu dönemde “Sağlanan bilgiler, Lübnan’daki banka sahiplerine ait transferlerin yanlış olduğunu ve gerçekle bir ilgisi bulunmadığını gösteriyor” açıklamasında bulunmuştu. Hammud son açıklamasında şunları söyledi:
“Kurumdaki bilgiler, sadece 5 bankanın değil, tüm bankaların 17 Ekim 2019’dan 10 Ocak 2020’ye kadarki dönemde İsviçre’deki bankalara transferde bulunduğunu gösteriyor. Ancak kurum, bu transferleri gerçekleştirenleri bilme konusunda yasal hakka sahip değil.”
Özel Soruşturma Komisyonu, Yargıtay Başsavcısı Gassan Uveydat’tan gelen talebe şu yanıtı verdi:
“Transferleri (aynı dönemde) gerçekleştiren tüm bankalar, herhangi bir işlem şüphesinin veya hesaplardaki fon kaynağına ilişkin şüphelerin olmadığını belirtti. Bu nedenle transferleri yapan isimler mevcut değil. Bu hesaplarla ilgili herhangi bir karar vermeleri veya bankalardan kendilerine isim verilmesini istemeleri yasal olarak imkansızdır. Çünkü bu isimlere ilişkin herhangi bir şüphe mevcut değil.”



İsrail ordusu, Gazze'de bir Hamas liderinin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında hedef alınan bir araç (AFP)
Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında hedef alınan bir araç (AFP)
TT

İsrail ordusu, Gazze'de bir Hamas liderinin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında hedef alınan bir araç (AFP)
Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında hedef alınan bir araç (AFP)

İsrail ordusu, Gazze şehrinde bir Hamas liderini öldürdüğünü duyurdu. Şarku’l Avsat’ın İ24 NEWS’ten aktardığına göre dün Gazze şehrinde bir araca düzenlenen İsrail saldırısında dört kişi hayatını kaybetti. Saldırının Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın Operasyon Komutanı Ala el-Hadidi'yi hedef aldığı belirtildi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi dün, Hamas’ın Yahudi devletiyle olan kırılgan ateşkes anlaşmasını ihlal ettiğini gerekçe göstererek, İsrail'in Gazze Şeridi'nde beş üst düzey Hamas yetkilisini öldürdüğünü açıkladı.

Netanyahu'nun ofisi tarafından X platformu üzerinden yapılan paylaşımda şu ifadeler yer aldı: “Bugün Hamas, İsrail askerlerine saldırmak için teröristleri İsrail kontrolündeki bölgelere göndererek ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti. Buna karşılık İsrail, beş üst düzey Hamas teröristini ortadan kaldırdı.”


Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
TT

Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)

Tunus’ta çoğunluğu gençlerden oluşan protestocular, sivil toplum örgütleri, aktivistler ve bağımsız siyasetçiler dün, ‘adaletsizliğe karşı’ ve özgürlük talepleriyle bir yürüyüşe katıldı. Yürüyüş, İnsan Hakları Meydanı’ndan başlayarak başkentin merkezindeki 5. Muhammed Caddesi’ni geçerek devam etti.

Protesto yürüyüşü, Tunus’un güneyindeki Gabes'te çevre kirliliğine karşı geniş kapsamlı protestoların, sektörel grevlerin ve ‘devlet güvenliğine karşı komplo kurmak’ suçlamasıyla hapiste tutulan politikacılar için uzaktan yapılan duruşmalara tepki olarak düzenlendi.

Bu durum, gazetecilerin yargılanması, sivil toplum kuruluşlarının ve basın kuruluşlarının faaliyetlerinin dondurulmasına ilişkin mahkeme kararları, vergi denetim kampanyası ve siyasi partilerin faaliyetlerinde önemli bir düşüşün yaşandığı bir dönemde ortaya çıktı.

Protesto yürüyüşü organizatörlerinden oluşan komisyonun sözcüsü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Amacımız safları birleştirmek. Bildiğiniz gibi, bugün iklim zorlu. Adaletsizliği durdurmayı ve ülkenin uçuruma sürüklenmesini önlemeyi amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Protestolar sırasında göstericiler “Özgürlük, özgürlük, polis devleti bitti” ve “İş, özgürlük, ulusal onur” sloganları attılar. Göstericiler ayrıca üzerinde ‘Sadece adaletsizlik ve tehditleri bilen bir başkan! Halkın ve halkın isteklerinden uzaklaşan yolun nereye gidiyor?’ yazan büyük bir pankart açtılar.

Muhalefet kanadından Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Riyad Şuaybi, Alman Basın Ajansı DPA’ya yaptığı açıklamada, “Ulusal sahnede yaşanan çok yönlü siyasi, sosyal ve çevresel gelişmeler çerçevesinde, bu yürüyüş, beş yıldan fazla bir süredir durmuş olan demokrasi ve kalkınma sürecinin yeniden başlatılması hedefine ilişkin gerçek bir ulusal konsensüsü ifade ediyor” dedi.

Bu hareket, sokakta yetkililer ile Tunus'un en büyük sendikası olan Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) da dahil olmak üzere çeşitli parti ve örgütlerden muhalefet kanadındaki gruplar arasındaki gerginliğin bir göstergesi olarak görülüyor.

Paris'te yaşayan Tunuslu muhalif siyasetçi ve Fransa'daki Tunuslular Demokratik Derneği Başkanı Tarık Tukabri, “Siyasi partilerin genel sekreterlerinin çoğu bugün hapiste. Siyasi görüşleri ne olursa olsun, kamu özgürlüklerini savunmak ve onların serbest bırakılmasını talep etmek önemli” ifadelerini kullandı. Tukabri, “Siyasi ve demokratik hayata dönmemiz, partilerin ve sivil toplumun rolünü yeniden tesis etmemiz ve uzaktan yargılamalara son vermemiz gerekiyor” diye ekledi.

2019 yılında iktidara gelen Cumhurbaşkanı Kays Said, muhaliflerini devleti içeriden parçalamaya çalışmakla, yabancı güçlerle bağlantıları olmakla ve devlet kurumlarında yaygın şekilde yolsuzluğa neden olmakla suçluyor.

Öte yandan Adalet Bakanı Leyla Ceffal, ifade özgürlüğüne karşı davalar veya kovuşturmalar ya da hapishanelerde muhaliflere işkence uygulandığı iddialarını reddediyor. Ancak Tunus İnsan Hakları Birliği ve Tunus Gazeteciler Sendikası gibi insan hakları örgütleri, kamusal özgürlüklerde ciddi bir gerileme olduğuna işaret ederken hapishanelerde tutuklu bulunan politikacıların sağlık durumunun kötüleştiğini vurguluyor.

Yetkililer, özgürlük kısıtlamalarını kaldırmak, kamu hizmetlerini ve yaşam koşullarını iyileştirmek ve artan fiyatlarla mücadele etmek konusunda çifte baskı altında bulunuyor.

Tukabri, yaptığı açıklamada ayrıca “Bu boşluk bir an önce kapatılmalı ve vatandaşların sağlık, çevre kirliliği, barınma ve diğer alanlardaki gerçek sorunlarına çözüm bulmaya özen gösterilmeli” diye vurguladı.


Sudan’da çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne sıçradı

Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
TT

Sudan’da çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne sıçradı

Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Sudan’da Kordofan'ın kuzey bölgelerinde, özellikle stratejik öneme sahip Babnusa şehrinde şiddetli çatışmalar devam ederken çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne de sıçradı. Kuzey Eyaleti’nin yönetim şehri Dongola, Sudan ordusu ile ‘Evlad Kamari’ adıyla bilinen yerel milisler arasında patlak veren ilk çatışmaya tanık oldu. Bu olay, yerel halk arasında terör ve korku dalgasına yol açarken, çok sayıda milis öldürüldü ve liderleri ağır yaralı halde hastaneye kaldırıldı.

Öte yandan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ABD Başkanı Donald Trump'ın Sudan'daki savaşı sona erdirme isteğini memnuniyetle karşıladı. Cumartesi günü, BAE Devlet Başkanı Diplomasi Danışmanı Enver Karkaş, ‘Sudan’daki kanlı iç savaşın acilen sona erdirilmesi ve acil ateşkes’ çağrısında bulundu.

Karkaş, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada, Sudan'ın birliğine vurgu yaparken Müslüman Kardeşler'in (İhvan-ı Müslimin) etkisinin geri dönüşünün ciddi endişe kaynağı olduğunu söyledi. Karkaş, Sudan’da çatışan her iki tarafta da ihlallere karışanların hesap vermesi gerektiğinin altını çizdi.