Libya’da Sirte savaşını sonlandırmak için diyalog çağrıları başarılı olacak mı?

Sirte’nin merkezinde bir polis (Sirte Belediyesi)
Sirte’nin merkezinde bir polis (Sirte Belediyesi)
TT

Libya’da Sirte savaşını sonlandırmak için diyalog çağrıları başarılı olacak mı?

Sirte’nin merkezinde bir polis (Sirte Belediyesi)
Sirte’nin merkezinde bir polis (Sirte Belediyesi)

Yerel ve uluslararası tarafların Libya’daki siyasi taraflara yönelik diyalog ve uzlaşı çağrıları, savaş davullarının sert bir şekilde çaldığı bir dönemde artıyor.
Libya’daki günlük sahne, birçok siyasi ve toplumsal taraf arasında endişe atmosferine neden olurken, her iki taraftan askeri güçlerin binlerce savaşçıyla Sirte yakınlarındaki savaş cephelerini beslemekle meşgul olmaları ve günün her saatinde ağır silah göndermeleri dolayısıyla mevcut sahne daha da tehlikeye giriyor.
Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL), Libyalıların ‘daha fazla çatışma ve acıdan’ kaçınmasını sağlamak için mümkün olan en kısa sürede Libyalı yetkililer liderliğinde siyasi sürecin yeniden başlatılması gerektiğini vurguladı.
Öte yandan Temsilciler Meclisi üyesi Said Amgayb, Türkiye’nin ‘savaş davullarını yenilediğini, paralı askerler göndermeye ve sahadaki unsurlara destek vermeye devam ettiğini’ vurguladı. Libya halkının ‘iki seçenekle karşı karşıya olduğunu’ söyleyen yetkili, bunların ya ‘topraklarını, yeteneklerini ve onurlarını savunmak ya da dış ülkelere teslim olmak’ olduğunu belirtti.
Ülkenin güneyindeki el-Kufra şehrinden milletvekili olan Amgayb’ın açıklamalarıyla eş zamanlı olarak, istihbarat unsurlarının yanı sıra daha fazla silah ve füze de dahil olmak üzere Libya’ya daha fazla Türk askeri gönderildiği yönünde haberler yayınlandı.
Ülkenin doğusundaki geçici Libya hükümeti Sağlık Bakanı Dr. Saad Akub, hastanelerin ve sağlık tesislerinin müdürlerine ‘Sirte’deki acil servislerde ve Cufra’daki Vadan Hastanesi’nde olağanüstü halin kaldırılması’ gerektiğini belirtti. Enformasyon Bakanlığı ise yaptığı açıklamada, Akub’un söz konusu talimatlarının, hükümeti Sirte şehri ve çevresinde sağlık hizmeti sunma çabaları, ayrıca Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) açık saldırılarına karşı savaşmak üzere acil hizmetler sağlamak için gereken yüksek verimlilik’ çerçevesinde geldiğine dikkati çekti.
Ülkenin batısındaki Libyalı bir askeri yetkili, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Libya Ulusal Ordusu’na (LUO) atıfla, “Ne yazık ki, petrol limanlarının yeniden açılması sonrasında her türlü diyalog kapısını kapattılar. 5+5 komitesi çerçevesinde iki tarafında liderleri arasındaki askeri toplantılar için düzenlemeler yapıldı. Ancak yabancı güçler, ülkemizin üzerinde hakimiyet kurmadan önce bu düzenlemelerden geri adım atıldı” ifadelerini kullandı.
Aynı şekilde Libya Ulusal İnsan Hakları Komisyonu, sivil halkın acılarının ve insani krizlerin kötüleşmesine yol açacak şekilde, sınırdaki askeri seferberlik ortasında, Sirte’de başka bir insani kriz olasılığı hakkında endişelerini dile getirdi. Komisyon ayrıca, tüm taraflara ‘her türlü tırmanışı sonlandırma, kapsamlı bir ateşkes sağlama ve uluslararası insan hakları uyarınca insani yükümlülüklere saygı gösterme’ çağrılarını yineledi.
Bakanlar Konseyi eski Başkan Yardımcısı Musa el-Kuni, Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanı Fayiz es-Serrac’a, LUO Komutanı Mareşal Halife Hafter’e, Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih’e ve Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri’ye mektup göndererek, ‘Libyalıları bir araya getirecek’ bir diyalog masasında oturma çağrısında bulundu. Kuni ayrıca, Libya meselesinin bir bulmaca ve labirente dönüştüğüne dikkati çekti.
Libyalıların yaklaşmakta olan tehlikeler karşısında artan hassasiyetleri ortasında Libyalı gazeteci Beşir Zoubi, büyük bir çatışma için odun toplanmaya başlandığını belirterek, halka ‘akıl yürütme’ çağrısında bulundu. Zoubi, “Mevcut risk, gelecek nesilleri yok edecek” dedi.



Kasım: Hizbullah iktidarından vazgeçmeyecek ve İsrail de silahlarını almayacak

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım
TT

Kasım: Hizbullah iktidarından vazgeçmeyecek ve İsrail de silahlarını almayacak

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, dün akşam yaptığı açıklamada, partinin gücünden vazgeçmeyeceğini ve İsrail'in silahlarını teslim almayacağını belirtti. Kasım, Amerika'nın istediği yeni anlaşmanın, İsrail'in Lübnan'ın güneyinden kısmi çekilme karşılığında silahların teslim edilmesini talep etmekle başladığını ifade etti.

Kasım televizyonda yaptığı konuşmada, “(Hizbullah) Litani Nehri'nin güneyinde ateşkes anlaşmasını tamamen uyguladı ve Lübnan devleti elinden geldiğince orduyu konuşlandırdı” dedi ve “Bütün dünya İsrail'in 3 bin 800 ihlalde bulunduğunu söylüyor ve 8 aydır Siyonist saldırılar devam ediyor” diye vurguladı.

Kasım şöyle devam etti: “Biz, Lübnan devleti, (Hizbullah) ve tüm direnişçiler, anlaşmada üzerimize düşen her şeyi yerine getirdik, İsrail ise hiçbir şeyi yerine getirmedi.”

Ve şöyle sürdürdü: “İsrail'in saldırılarını durdurmayı başaramadık, ancak Lübnan devletinin bu varlıkla imzaladığı anlaşma sayesinde onu bir sınırda durdurmayı başardık. İsrail'in geri çekilmesi ve saldırılarını durdurması zorunlu hale geldi. Bu anlaşma devletin sorumluluğu ve yükümlülüğündedir.”

Ve ekledi: “Bugün Amerika yeni bir anlaşma ortaya koyuyor, yani 8 ay boyunca yaşanan tüm ihlaller yokmuş gibi, İsrail'i önceki tüm saldırılarından aklıyor. Bu saldırının tek gerekçesi (Hizbullah'ın) silahsızlandırılması, çünkü İsrail'i güvence altına almak istiyorlar.”

Kasım, ABD'nin yeni önerisinin “kısmi çekilme karşılığında silahsızlanma talebini” içerdiğini belirtti.

Şarku'l Avsat'ın basında çıkan haberlerden aktardığına göre ABD, İsrail güçlerinin Güney Lübnan'da işgal ettikleri mevzilerden çekilmesi ve geçen yıl İsrail tarafından tahrip edilen bölgelerin yeniden inşası için ayrılan fonların serbest bırakılması karşılığında, Hizbullah'ın silahlarını bırakmasını talep ediyor.

Biz, Hizbullah ve Emel Hareketi olarak, direnişe, çevresine ve tüm mezhepleriyle Lübnan'a yönelik varoluşsal bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu hissediyoruz.

“Lübnan gerçek tehlikelerle karşı karşıya; güneyde İsrail, doğu sınırında (DEAŞ) araçları ve Lübnan'ı kontrol eden Amerikan zulmü” diyen Kasım “İsrail'in tehlikesi ve tehdidi ortadan kaldırıldıktan sonra savunma stratejisini tartışmaya hazırız, ancak bugün gücümüzden vazgeçmeyeceğiz ve savunma için tam hazırız” vurgusunda bulundu.