Etiyopya, Nahda Barajı’na dair mini Afrika zirvesi çağrısında bulunurken Sisi, tek taraflı adımları reddediyor

Etiyopya, Nahda Barajı’na dair mini Afrika zirvesi çağrısında bulunurken Sisi, tek taraflı adımları reddediyor
TT

Etiyopya, Nahda Barajı’na dair mini Afrika zirvesi çağrısında bulunurken Sisi, tek taraflı adımları reddediyor

Etiyopya, Nahda Barajı’na dair mini Afrika zirvesi çağrısında bulunurken Sisi, tek taraflı adımları reddediyor

Etiyopya, Salı günü Nahda Barajı konusundaki anlaşmazlıkların tartışılacağı mini bir Afrika zirvesi ilanında bulunurken Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ise Nil suları üzerinde ülkesinin haklarına zarar verecek tek taraflı eylemleri reddettiğini bildirdi. Aynı zamanda, barajın dolum ve işletim konusunun tüm taraflar arasında kapsamlı bir anlaşma ile yürütülmesi çağrısında bulundu.
Sudan, dün, Başbakan Abdullah Hamduk’un Nahda Barajı hakkında görüşmek üzere 21 Temmuz'da gerçekleştirilecek mini Afrika zirvesine Afrika Birliği (AfB) Başkanı tarafından davet edildiğini doğruladı.
Sudan Sulama Bakanı Yasir Abbas dün resmi Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Nahda Barajı'nın doldurulması ve işletilmesi konusunda anlaşmaya varmak için zirveye katılmayı dört gözle bekliyoruz" ifadelerini kullandı. Sudan, Mısır, Etiyopya ve Güney Afrika liderleri zirveye AfB Başkanı gözetiminde AfB’den 5 gözlemci huzurunda katılacak.
Sudan, Mısır ve Etiyopya arasında daha önceki düzenlenen müzakere turları, Mavi Nil üzerine inşa edilen barajın yasal ve teknik yönlerindeki tartışmalı noktaların üstesinden gelemedi. Nitekim barajın Nil Nehri’ndeki su kaynaklarına yönelik etkisinden korkuluyor.
Kahire ve Hartum; Addis Ababa’nın baraj rezervuarını doldurmaya başlamadan önce barajın dolum ve işletim hususları konusunda yasal olarak bağlayıcı bir anlaşmaya varmaya çalışıyor. İki ülke de anlaşmazlıkların olduğu noktalarda kapsamlı bir anlaşmaya varmadan tek taraflı adım atılmasını reddettiklerini defalarca duyurdu.
Etiyopya, Perşembe günü, Nahda Barajı rezervuarını doldurmaya başladığı yönündeki haberleri inkar ederek Sudan ve Mısır'a güvence vermişti.
Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Bessam Radi’nin bildirdiğine göre Cumhurbaşkanı Sisi, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede, Nahda Barajı dosyasındaki ve AfB’nin himayesinde birçok uluslararası gözlemcinin varlığında son zamanlarda yapılan ilgili üçlü müzakereler hakkındaki gelişmeler ele alındı.
Sözcü Radi, söz konusu görüşmede Nahda Barajı konusunda Mısır’ın konumu ve Nil Nehri’nin Mısırlılar için varoluşsal bir sorun olduğu konusunun masaya yatırıldığını bildirdi. Açıklamada, barajın dolum ve işletim konusunun tüm taraflar arasında kapsamlı bir anlaşma ile yapılması gerektiği aktarıldı. Cumhurbaşkanlık, “Bu hayati konuda Mısır ile Sudan arasındaki yoğun koordinasyonun sürdürülmesi kararına varıldı” vurgusunda bulundu.
AfB, ABD, Avrupa Birliği ve Dünya Bankası gözlemcileri huzurunda üç ülke arasında gerçekleştirilen iki haftalık söz konusu müzakerelere sponsorlukta bulunmuş; ancak istenen sonuca ulaşım sağlanamamıştı. Birlik, müzakerelere devam etme ve söz konusu hususlara bir çözüm bulma olasılığını tartışmak için günler içinde bir mini zirve düzenlemeyi planlıyor.
Etiyopya, 4 milyar dolara mal olan ve 6 bin 450 megavat elektrik kapasitesine sahip baraj ile Afrika'nın en büyük elektrik ihracatçısı olmayı hedefliyor. Ancak barajın 100 milyondan fazla insanın bağımlı olduğu Nil’den su tedarikinin en az yüzde 90 oranında düşüşe neden olmasından korkuluyor.
Diğer yandan Cumhurbaşkanı Ramaphosa ise Nahda Barajı ile ilgili gerçekleştirilen son müzakerelerde Mısır’ın yapıcı yaklaşımından övgüyle bahsederek, Mısır’ın Afrika Birliği himayesinde yaşanan krize çözüm getirilme konusundaki samimi iradesine değindi.
Kahire, Mısır, Etiyopya ve Sudan arasında Hartum'un sponsorluğunda Haziran ayı ortasında gerçekleştirilen üçlü görüşmelerin başarısız olmasının ardından Nahda Barajı meselesini Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) sevk etmişti.
AfB sponsorluğundaki müzakerelere olan bağlılığını teyit eden Sudan, herhangi tek taraflı bir eylemi reddederek üç ülkenin çıkarına uzlaşma çağrısında bulundu.
Hartum’daki Etiyopya maslahatgüzarı Mekonnen Gossaye Tiba, Su, Sulama ve Enerji Bakanı Seleshi Bekele’nin barajın dolumu hakkındaki açıklamalarını reddetmiş; söz konusu müzakerelere devam etme taahhüdünü doğrulamıştı.
Üç ülke arasındaki müzakereler geçen Pazartesi günü sona ermiş, ancak barajın ilk dolumu ve işletimi hakkında herhangi bir anlaşmaya varılamamıştı.
Anlaşmazlık noktalarında fikir birliğine varmak için Güney Afrika Cumhurbaşkanı Ramaphosa liderliğindeki AfB girişimine güvenen Sudan, birliğe sunduğu raporda üç ülke arasında kapsamlı ve kabul edilebilir bir anlaşmaya temel teşkil edeceğini umduğu bir taslak anlaşma hazırladı.



Suriye ordusu Süveyda'dan çekilmeye başladı

TT

Suriye ordusu Süveyda'dan çekilmeye başladı

Suriye ordusu Süveyda'dan çekilmeye başladı

Suriye ordusu, şiddet olaylarına sahne olan kentte yeni bir ateşkes anlaşmasının ilan edilmesinden saatler sonra, Dürzilerin çoğunlukta olduğu Süveyda kentinden çekilmeye başladı.

Suriye Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, “Suriye Arap Ordusu güçlerinin Süveyda kentinden çekilmesi, anlaşma şartlarına uygun olarak ve kentin yasadışı gruplardan temizlenmesinin tamamlanmasının ardından başladı” denilirken, kentte konuşlu diğer hükümet güçlerinin çekilmesinden söz edilmedi.

Anlaşma, İsrail'in Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayı ve Suriye ordusu karargâhı yakınlarına ve Suriye'nin güneyindeki Süveyda ve Dera vilayetlerindeki hükümet güçlerine art arda düzenlediği saldırıların ardından sağlandı.

Ateşkes anlaşmasının şartları

Anlaşma, hükümet ile Süveyda ileri gelenleri arasında bir anlaşmaya varıldığını duyuran topluluğun Dürzi Şeyhi Akl Yusuf Cerbu tarafından imzalanırken, Dürzi Şeyh Hikmet El Hicri anlaşmayı reddederek çatışmaların “tüm Süveyda'nın kurtarılmasına” kadar devam edeceğini vurguladı.

El Hicri yaptığı açıklamada herhangi bir anlaşma, müzakere ya da yetkilendirmeyi reddetti ve bu birleşik pozisyondan sapan ve tek taraflı olarak iletişim kuran ya da anlaşan herhangi bir kişi ya da tarafları uyardı.

Cerbu, anlaşmanın Süveyda'daki askeri operasyonların tamamen ve derhal durdurulmasını, ordu güçlerinin kışlalarına dönmesini ve ateşkesin uygulanmasını denetlemek üzere devlet ve Süveyda ileri gelenlerinden bir izleme komitesi kurulmasını içerdiğini söyledi.

Dürzi lider anlaşmanın ayrıca Süveyda'nın Suriye devletine tam entegrasyonunu öngördüğünü ve tüm vilayet toprakları üzerindeki tam egemenliğini teyit ettiğini söyledi.

Anlaşma aynı zamanda iç güvenlik kontrol noktaları ve devlet polisi ile Süveyda ve komşu bölgelerden polis personelinin konuşlandırılmasını ve Süveyda'dan polis memurlarının vilayetteki güvenlik dosyasını yönetmek için liderlik ve yürütme görevlerini üstlenmesini de içeriyor.

Cerbu ayrıca iki tarafın, silahların devlet çerçevesi dışında ortaya çıkmasına son verilmesini sağlamak amacıyla Süveyda'daki ağır silahları düzenleyecek bir mekanizma üzerinde ve Süveyda'nın tüm bölgelerindeki tüm devlet kurumlarının Suriye yasaları ve yönetmeliklerine uygun olarak yeniden faaliyete geçirilmesi konusunda anlaştığını söyledi.

Çok sayıda ceset

Suriye Sağlık Bakanlığı bugün İsrail'in Şam'a yönelik saldırılarında üç kişinin öldüğünü ve 34 kişinin yaralandığını bildirdi. Bakanlık Süveyda'daki Ulusal Hastane'de aralarında güvenlik güçleri mensupları ve sivillerin de bulunduğu onlarca cesedin bulunduğunu belirtti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada İsrail'in Genelkurmay karargâhı, başkanlık sarayı çevresi ve ülkenin güneyini hedef alan son saldırılarının “tehlikeli bir tırmanış” olduğunu söyledi.

Yapılan açıklamada şöyle denildi: “Suriye bu tehlikeli tırmanıştan ve yansımalarından tamamen İsrail'i sorumlu tutmaktadır. Suriye, topraklarını ve halkını uluslararası hukuk tarafından güvence altına alınan tüm araçlarla savunmak için tüm meşru haklarını saklı tutacaktır. İsrail'in Suriye'de gerginliği tırmandırmak, kaos yaratmak ve güvenlik ve emniyeti baltalamak için izlediği sistematik bir politika bağlamında gerçekleşen bu bariz saldırganlık, BM Şartı ve uluslararası insancıl hukukun açık bir ihlalidir.”