Kovid-19 vakalarındaki artış, mart ayındaki senaryoya dönüleceği endişesine neden oldu

Barselona’da koronavirüs testi yapan görevliler. (EPA)
Barselona’da koronavirüs testi yapan görevliler. (EPA)
TT

Kovid-19 vakalarındaki artış, mart ayındaki senaryoya dönüleceği endişesine neden oldu

Barselona’da koronavirüs testi yapan görevliler. (EPA)
Barselona’da koronavirüs testi yapan görevliler. (EPA)

Dünya genelinde 14 milyon 194 bin 726 vaka, 599 bin 438 can kaybının kaydedilmesiyle ülkeler salgın odak noktalarını kontrol altına almak için ‘hedefli kapanış’ uygulamaya devam ediyor. Salgın genişledikçe, mart ve nisan aylarında dünya nüfusunun neredeyse yarısını evlerine kapatan tam izolasyon senaryosunun tekrarlanmasından endişe ediliyor.
Barselona’dan yetkililer dün halka evde kalma çağrısında bulunurken Melbourne ise 5 milyon kişilik nüfusa yönelik uyguladığı kapanışa rağmen yüksek düzeyde vaka kaydetmeye devam ediyor. Sincan’da da salgına dair yeni odak noktaları ortaya çıkıyor..
İlk salgın dalgasını atlatan ülkelerdeki endişe verici artışa rağmen geçtiğimiz haftalarda katı önlemlerin tekrar gündeme gelmesini önleyebilecek olumlu göstergeler ortaya çıktı. Toplumların savunmasız grupları koruma yolundaki önleyici tedbirlere uyumu ve hastanelerdeki tedavilerin olumlu seyri, hem Avrupa hem de ABD’deki ölüm oranları, salgının zirve noktasına kıyasla azaldı. Nitekim son aylarda yaşananlardan ders çıkaran bazı ülkeler hedefli izolasyon önlemleri almak için yerel konseylere ve bölgelere özel yetkiler sağladı.

Barselona’da evde kal çağrısı
Katalonya Bölgesel Hükümet Sözcüsü Meritxell Budo, koronavirüs vakalarında yaşanan artış dolayısıyla halka gerekli durumlar haricinde evden çıkmama çağrısında bulundu. Aynı zamanda sinema, tiyatro ve gece kulüplerinin kapatıldığını, kıyı şehrinde ondan fazla insanın bir araya gelmesinin yasaklandığını bildirdi. Avrupa'nın en önemli turistik yerlerinden biri olan şehirde yaklaşık 4 milyon kişiyi kapsayan tedbirler arasında restoran kapasitelerinin yüzde 50 oranında azaltılması da yer alıyor. Halktan ayrıca ülkenin kuzey doğusundaki ikinci evlerine de gitmemeleri istendi. Bu önlemlerin yaklaşık iki hafta sürmesi bekleniyor.
Sözcü Budo, İspanya'daki izolasyon önlemlerinin kaldırılmasından yaklaşık üç hafta sonra yaptığı açıklamada “Önümüzdeki haftalarda yeniden kapanışa gidilmesini önlemek için bir adım geri adım atmamız gerekiyor” dedi.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez hükümeti salgının İspanya'yı ilk vurduğu arihte, 14 Mart'ta olağanüstü hal (OHAL) ilan etmiş, uluslararası alandaki en sıkı kapatma uygulamasına gitmişti. Vaka sayısında artış kaydedilen Katalonya ve Aragon, ülke çapında 150'den fazla yeni salgın noktasını izleyen İspanyol yetkililer için endişe haline geldi. Barselona’nın batısı, ​​bölgesel hükümet ve adli makamlar arasında konuya dair yaşanan anlaşmazlığın ardından, çarşamba günü Lleida ve çevresindeki kasabalarda yaşayan 160 bin kişiyi izolasyon tedbirlerine tabi tuttu. Nitekim birçok İspanyol bölgesi, toplumsal sosyal mesafe mevcut olsa bile halka açık yerlerde maske uygulamasını zorunlu tuttu.
Avrupa’da virüsten en çok etkilenen ülkelerden biri olan İspanya’da şu ana kadar 28 bin 420 kişi Kovid-19 sebebiyle yaşamını yitirdi.

Sincan’da endişe hakim
Çin'in batı ucunda yer alan Sincan'ın başkenti, cuma günü şehre düzenlenecek gezilerin büyük bölümünü engelledi. Yetkililer ve resmi basının bildirdiğine göre yeni vakaların kaydedilmesinin ardından hızlı tren ve otobüs seferleri de iptal edildi.
Resmi basın, başkent Urumçi’de şu ana kadar en az beş kişinin koronavirüse yakalandığını aktardı. Bu kişilerden birinin doğudaki Zhejiang eyaletine seyahatinin ardından koronavirüse yakalandığı bildirildi.
Çarşamba günü kaydedilen vakalar, Urumçi’deki resmi medyayı itidalli yayınlar yapmaya yöneltti. Gıda temininde sorun olmadığı ve dükkanların stoklarının dolu olduğu aktarıldı. AFP’nin haberine göre şehir sakinlerine stok yapmama çağrısı yapıldı.
Ülke genelinde sıkı tedbirler kapsamında kapanmaya gidilmesinin ve büyük ölçekli teşhis operasyonlarının yürütülmesinin ardından salgının kontrol altına alındığı duyurulan Çin’de yeni vakalar, aslında koronavirüsü kontrol etmede karşılaşılan zorlukları yansıtıyor. Pekin’de haziran ayında yeni bir salgın odak noktası tespit edilmiş, en az 330 vaka kaydedilmişti.
Havacılık Otoritesi, Urumçi'ye gidiş dönüş uçuşların yüzde 89 oranla iptal edildiğini, şehirde yer alan tek metro hattının perşembe günü geç saatlerden bu yana kapalı olduğunu duyurdu. Ancak normal ulaşım hizmetlerinin ne zaman devam edeceğine ilişkin bilgi verilmedi.
Otobüslerin işletiminden sorumlu yetkililer ise hizmet kısıtlamaları getirildiğini, sterilizasyon işlemleri yapıldığını, personele Kovid-19 kontrollerinden geçme zorunluluğu getirildiğini duyurdu. Çin’de bugüne kadar 83 bin 644 vaka ve 4 bin 634 can kaybı kaydedildi.

Melbourne'da izolasyona rağmen vakalarda artış yaşanıyor
Avustralya'nın ikinci büyük şehri olan 5 milyon nüfuslu Melbourne’de bir haftadan uzun bir süre önce izolasyon önlemlerinin yeniden alınmasına rağmen dün 428 yeni vaka kaydedildi. Bu, mart ayı sonundan bu yana en yüksek rakam sayılıyor.
Victoria Baş Sağlık Sorumlusu Brett Sutton, “Henüz krizin üstesinden gelmiş değiliz” açıklamasında bulundu. Nitekim Avustralya, Melbourne’de yeni vakalar ortaya çıkmadan önce salgını büyük ölçüde kontrol altına almıştı. 
Yeni vaka dalgası, yurt dışından gelen misafirlerin otellerdeki karantina uygulamalarını çiğnemekle suçlanmasına neden oldu. Melbourne sakinlerine ve banliyölerinde geçen hafta, salgınla mücadele kapsamında altı hafta boyunca evde kalma emri verilmişti. Sutton “Bu rakamların önümüzdeki hafta istikrar kazanacağını umuyoruz” dedi.

Hindistan’da 1 milyonun üzerinde vaka
Hindistan’da yerel yetkililer, toplam vaka sayısının dün 1 milyonu aşmasıyla salgının kontrol altına alınması için sağlık kısıtlamalarını ve karantina önlemlerini artırdı.
Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan resmi rakamlara göre 1 milyon 40 bin 746 vaka ve 26 bin 291 can kaybının kaydedildiği Hindistan, vaka sayısında ABD ve Brezilya’nın ardından geliyor.
Nüfus yoğunluğu bakımından dünyada ikinci sırada yer alan ülkede 24 saat içerisinde 30 binin üzerinde vaka kaydedildi. Ülkedeki ölüm oranları ise salgından en kötü etkilenen ülkelere kıyasla nispeten düşük seyrediyor. AFP’nin haberine göre Hindistan’da her 1 milyon kişiden 18’i yaşamını yitiriyor. ABD’de ise bu rakam 417.
Hint yerel makamları, 1,3 nüfuslu ülke genelinde salgınla mücadelede son haftalarda yerel karantina ve sağlık kısıtlamaları getirdi.
Başbakan Narendra Modi hükümeti, mart ayında uygulanmaya başladığı katı kısıtlamaları ekonomiyi canlandırmak için haziran ayında kaldırmaya başlamıştı. Bazı kısıtlamalar ise henüz devam ediyor.

Tokyo'da rekor rakam
Tokyo’da üst üste üç gündür yüksek vakalar kaydediliyor. Perşembe günü 293 yeni vaka daha tespit edildi. Vaka sayısındaki bu artış, yetkililerin salgını durdurmak konusundaki endişelerini artırdı. Bloomberg’in haberine göre ülke genelindeki vakalarda yükseliş görüldüğü sırada Japon makamları ise vaka sayıları, mevcut sıçrama ve nisan ayında kaydedilen oranlar arasındaki farklılıkları çözmeye çalışıyor.
Hükümetin sağlık uzmanı Shigeru Omi, perşembe günü düzenlenen basın toplantısında şu açıklamalarda bulundu:
“Şu an başka bir acil durum ilan etmeye yönelik tartışmalar yürütülüyor. Tekrar olağanüstü hal ilan edilmesini gerektirecek aşamaya henüz ulaşmadık. Zira vakaların artışı ciddi ölçülerde değil. Ancak ne yazık ki ani bir düşüş de beklemiyoruz.”



İsrail: Hamas'ın teslim ettiği üç cesedin kalıntıları rehinelerden hiçbirine ait değil

Filistinli çocuklar, perşembe günü Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta İsrail makamlarına teslim edilmek üzere, Hamas tarafından rehin alınan ve öldüğü düşünülen iki kişinin cesetlerini taşıyan Kızılhaç araçlarını inceliyorlar (AP)
Filistinli çocuklar, perşembe günü Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta İsrail makamlarına teslim edilmek üzere, Hamas tarafından rehin alınan ve öldüğü düşünülen iki kişinin cesetlerini taşıyan Kızılhaç araçlarını inceliyorlar (AP)
TT

İsrail: Hamas'ın teslim ettiği üç cesedin kalıntıları rehinelerden hiçbirine ait değil

Filistinli çocuklar, perşembe günü Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta İsrail makamlarına teslim edilmek üzere, Hamas tarafından rehin alınan ve öldüğü düşünülen iki kişinin cesetlerini taşıyan Kızılhaç araçlarını inceliyorlar (AP)
Filistinli çocuklar, perşembe günü Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Belah'ta İsrail makamlarına teslim edilmek üzere, Hamas tarafından rehin alınan ve öldüğü düşünülen iki kişinin cesetlerini taşıyan Kızılhaç araçlarını inceliyorlar (AP)

İsrail ordusu bugün yaptığı açıklamada, Kızılhaç aracılığıyla Gazze'den önceki gece teslim aldığı üç cesedin Hamas'ın rehin tuttuğu kişilere ait olmadığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre ordu, adli tıp incelemesinin cesetlerin, ABD'nin arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşması kapsamında İsrail'e iade edilmesi beklenen 11 rehineden hiçbirine ait olmadığını ortaya koyduğunu belirtti.

Ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail, 15'i İsrailli, bir Nepalli ve bir Taylandlı olmak üzere 17 rehinenin kalıntılarını ele geçirdi.

Ynet haber sitesinde bugün yer alan haberde, İsrail'in bir önceki gün teslim aldığı kalıntıların İsraillilere ait olduğu yönündeki ilk değerlendirmesinin "zayıf" olduğunu bildirildi.

İsmi açıklanmayan bir kaynağa dayandırılan haberde, cuma günü İsrail'e teslim edilen kalıntıların öldürülen rehinelere ait olmadığı belirtildi. Bu durum, Adli Tıp Enstitüsü'nde yapılan incelemenin ardından doğrulandı. Ancak kaynak, İsrail'in Hamas tarafından cuma günü gönderilen kalıntılar ile Gazze'de esir tutulan İsraillilerin kalıntıları arasındaki tutarsızlığı "anlaşmanın ihlali" olarak görmediğini vurguladı.

Ateşkesin 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinin ardından Hamas, elinde tuttuğu 20 canlı rehineyi serbest bıraktı ve hayatını kaybedenlerin cenazelerini teslim etme sürecini başlattı.

İsrail, Hamas'ı cenazeleri yeterince hızlı teslim etmediği için anlaşmaya uymamakla suçluyor. Ancak Filistin hareketi, Gazze'deki enkaz altında gömülü kalıntıların bulunmasının zaman gerektiren bir süreç olduğunu savunuyor.


Laricani’den İran'da iç bölünmelerin derinleştiği uyarısı

Laricani'nin resmi internet sitesinden dün beşeri bilimler uzmanlarıyla yaptığı toplantıya ait bir fotoğraf
Laricani'nin resmi internet sitesinden dün beşeri bilimler uzmanlarıyla yaptığı toplantıya ait bir fotoğraf
TT

Laricani’den İran'da iç bölünmelerin derinleştiği uyarısı

Laricani'nin resmi internet sitesinden dün beşeri bilimler uzmanlarıyla yaptığı toplantıya ait bir fotoğraf
Laricani'nin resmi internet sitesinden dün beşeri bilimler uzmanlarıyla yaptığı toplantıya ait bir fotoğraf

İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Laricani, dün İranlı yetkililer arasındaki iç ayrışmaların derinleştiği konusunda uyarıda bulunarak, bazı siyasi liderlerin "mevcut durumun hassasiyetini ve ciddiyetini henüz kavrayamadıklarını ve kendi aralarında haksız yere rahatça tartıştıklarını" söyledi.

Laricani'nin uyarıları, İran siyaset sahnesinde hem muhafazakâr hem de reformist kanatlardan önde gelen isimler arasında eleştiri ve suçlamaların arttığı bir zamanda geldi.

Dini Lider Ali Hamaney'in kamuoyuna çıkma sıklığı İsrail ile son savaştan bu yana en düşük seviyeye gerilerken, bölgesel politikanın geleceği, nükleer sorun ve özellikle yaptırımların yeniden uygulanmasının ardından Moskova ve Pekin ile ittifaklar konusundaki iç tartışmalar tırmanıyor.


Mısır-İsrail gaz anlaşması ve anlaşmayı tehdit eden yeni engeller

Delta'da yeni Mısır gaz sahalarının keşfi (Mısır Petrol ve Maden Kaynakları Bakanlığı)
Delta'da yeni Mısır gaz sahalarının keşfi (Mısır Petrol ve Maden Kaynakları Bakanlığı)
TT

Mısır-İsrail gaz anlaşması ve anlaşmayı tehdit eden yeni engeller

Delta'da yeni Mısır gaz sahalarının keşfi (Mısır Petrol ve Maden Kaynakları Bakanlığı)
Delta'da yeni Mısır gaz sahalarının keşfi (Mısır Petrol ve Maden Kaynakları Bakanlığı)

İsrail'in Mısır'a gaz ihraç etme anlaşması, ABD'nin anlaşmayı onaylaması için baskı yapmasına rağmen, İsrail Enerji Bakanı Eli Cohen'in anlaşmanın uygulanması için hazırlık aşamasında onay vermeyi reddetmesi nedeniyle yürürlüğe girmesini tehdit eden yeni engellerle karşı karşıya.

Yedioth Ahronoth dahil olmak üzere İbranice yayın yapan gazeteler, yetkililerin ‘İsrail'in Mısır'a doğal gaz ihraç etmek için önemli bir anlaşmayı onaylamayı reddetmesi üzerine ABD Enerji Bakanı Chris Wright'ın önümüzdeki hafta İsrail'e yapacağı ziyareti iptal ettiğini’ söylediğini aktardı.

İsrail Enerji Bakanı'nın ofisi tarafından yapılan açıklamada, “İç fiyatlandırma ve ulusal çıkarlarla ilgili çözülmemiş sorunlar var. İsrail, iç pazar için adil bir fiyat sağlanana ve İsrail'in enerji ihtiyaçları tam olarak karşılanana kadar anlaşmayı uygulamaya koymayacak” ifadeleri yer aldı.

Geçtiğimiz ağustos ayında, İsrail'in Leviathan doğal gaz sahasının ortaklarından biri olan NewMed, Mısır ile olan gaz tedarik anlaşmasının 2040 yılına kadar uzatılmasına yönelik bir değişiklik yaptığını ve anlaşmanın değerinin 35 milyar dolara ulaştığını duyurdu.

İsrail Enerji Bakanlığı, ‘ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin, anlaşmayı onaylamaları için Cohen ve Başbakan Binyamin Netanyahu'ya önemli baskı uyguladığını’ bildirdi.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlar, ‘İsrail ile yapılan gaz anlaşmasının, anlaşmayı siyasi kazanç elde etmek için kullanmaya çalışan Netanyahu hükümeti tarafından konulan engeller nedeniyle tehdit altında olduğu’ konusunda hemfikir. Uzmanlar, ‘Mısır'ın güvenilir alternatifleri olduğunu ve İsrail'in manevralarına yanıt vermeden anlaşmanın şartlarını uygulamaya hazır olduğunu’ belirttiler.

 Mısır Petrol ve Maden Kaynakları Bakanlığı, İsrail'den gelen gaz sevkiyatının durmasından endişe ederek kendi gaz ihtiyacını güvence altına aldı. (Mısır Petrol ve Maden Kaynakları Bakanlığı)Mısır Petrol ve Maden Kaynakları Bakanlığı, İsrail'den gelen gaz sevkiyatının durmasından endişe ederek kendi gaz ihtiyacını güvence altına aldı. (Mısır Petrol ve Maden Kaynakları Bakanlığı)

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Enerji Çalışmaları Programı Başkanı Ahmed Kandil, ‘Netanyahu'nun Mısır ile gaz anlaşmasını askıya alma tutumuna ilişkin ABD-İsrail anlaşmazlığının arttığını ve bu anlaşmazlığın ABD'nin gaz meselesini siyasileştirmeyi reddetmesinden kaynaklandığını’ belirtti.

Israel Hayom gazetesi, gaz sahasını işleten Amerikan enerji devi Chevron'un da İsrail'e anlaşmayı onaylaması için baskı uyguladığını bildirdi.

Kandil, “ABD şirketlerinin Mısır ve Ürdün'de birçok başka faaliyeti var; Netanyahu'nun siyasi müdahalesi, bu şirketlerin genişleme hedeflerini baltalıyor ve onu kararından vazgeçirmeye yönelik girişimlere yol açıyor. Her halükârda Mısır, keşifleri çeşitlendirerek ve bölgedeki diğer tedarikçilerle, özellikle Katar, Cezayir ve Kıbrıs ile İsrail'in arzının kesilmesini telafi edecek anlaşmalar yaparak tüm senaryolarla başa çıkmaya hazır” ifadelerini kullandı.

Söz konusu anlaşmanın duyurulmasıyla birlikte Mısır ile İsrail arasında tartışmalar alevlendi. Daha önce Netanyahu’nun ‘Mısır ile yapılan gaz anlaşmasının uzatılmayacağını’ açıklaması üzerine, Mısır Enformasyon Servisi Başkanı Ziya Raşvan o dönemde ‘anlaşmanın iptalinin sonuçları olacağı’ uyarısında bulunmuştu.

 Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, 2017 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun oturum aralarında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmede (Reuters)Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, 2017 yılında Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun oturum aralarında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmede (Reuters)

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve İsrail meseleleri konusunda uzman akademisyen Dr. Ahmed Fuad Enver, “İsrail, Mısır ile ekonomik ilişkilerini siyasi kazanç elde etmek için kullanıyor. Ancak Mısır'ın ekonomik kazançlardan çok ulusal güvenliği önceliklendiren kararlı tutumu nedeniyle bu, sahada gerçekleşmeyecek” şeklinde konuştu.

Enver'e göre İsrail, Gazze Şeridi'nin geleceğine ilişkin vizyonunu tam olarak gerçekleştirebilecek tavizler elde etmek için Mısır ile ilişkilerini riske atıyor. Enver, “Bu, halkın desteğini almayan Netanyahu hükümetinin işine yaramayacaktır” dedi.

Enver'e göre İsrail, Mısır’a gaz ihraç etme taahhütlerinden kaçmaya çalışıyor; kimi zaman petrol kuyularını hedef alan Hizbullah tehditlerini, kimi zaman da bakım çalışmalarını gerekçe gösteriyor. Ancak bu yükümlülüklerden tamamen sıyrılması zor, özellikle de Mısır’da gaz kıtlığı krizlerinin aşılması ve yaz mevsiminin, elektrik kesintilerine (yük azaltımına) başvurulmadan tamamlanmasıyla birlikte, Kahire’nin müzakere alanı artık daha genişledi.

Geçtiğimiz haziran ayında, İsrail’in Akdeniz’de bulunan gaz sahalarındaki üretim, İran’a yönelik İsrail saldırılarının başlamasıyla artan bölgesel gerilimlere bağlı güvenlik nedenleriyle durdu. Bu durum, İsrail’den Mısır’a yapılan gaz sevkiyatının tamamen kesilmesine yol açtı; ancak akış yaklaşık iki hafta sonra yeniden başladı.

​​​​​​​Mısır Petrol ve Maden Kaynakları Bakanlığı, İsrail'den gelen gaz sevkiyatının durmasından endişe ederek kendi gaz ihtiyacını güvence altına aldı. (Mısır Petrol ve Maden Kaynakları Bakanlığı)​​​​​​​​​​​​Mısır Petrol ve Maden Kaynakları Bakanlığı, İsrail'den gelen gaz sevkiyatının durmasından endişe ederek kendi gaz ihtiyacını güvence altına aldı. (Mısır Petrol ve Maden Kaynakları Bakanlığı)

 

Mısır Petrol ve Maden Kaynakları Bakanlığı'nın resmî açıklamasına göre Kahire, Avrupa'nın Rusya ile yaşanan krizin ardından acil gaz ihtiyacını göz önünde bulundurarak, uzun vadeli enerji istikrarını sağlamak ve bölgesel rolünü ve ekonomik bağımsızlığını güçlendirmek amacıyla Batı Çölü, Süveyş Körfezi, Akdeniz ve Nil Deltası'nda 480 yeni kuyu açmak için 5,7 milyar dolarlık yatırım yapıyor.

Kahire Üniversitesi’nde madencilik ve petrol alanında profesör olan Husam Arafat, ‘İsrail gazının ihracatına ilişkin revize edilmiş anlaşmanın hâlâ risk altında olduğunu, çünkü sadece ön imza aşamasında bulunduğunu ve henüz yürürlüğe girmediğini, dolayısıyla taraflar için bağlayıcı olmadığını’ belirtti. Arafat’a göre İsrail Başbakanı bu durumu, anlaşmadan kaçınmak ve Gazze’nin geleceği konusunda Mısır’a siyasi baskı yapmak için kullanıyor. Ancak sonunda kaybeden taraf İsrail olacak; çünkü ihracat yolları sınırlı ve iç tüketimde fazlalık bulunuyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan Arafat şu ifadeleri kullandı: “İsrail'in Mısır'a gaz ihraç etmekte isteksiz olmasının nedeni ekonomik değil, siyasi faktörlerdir. Çünkü İsrail, Mısır'ın gelişmiş altyapısı sayesinde İsrail gazının Avrupa'ya ihracatına katkıda bulunan ihracattan büyük fayda sağlamaktadır.”

Arafat’a göre İsrail, Mısır’ın sıvılaştırma tesislerinden Avrupa’ya gazı birim başına 14 dolar fiyatla ihraç ettiğini, oysa kendisinden bu gazı 8 dolara satın aldığını düşünüyor. Ancak İsrail, sıvılaştırma tesislerinin kurulması ve işletilmesi maliyetlerini göz ardı ediyor. Bu durum, Mısır’ın elindeki güçlü bir koz niteliğinde. Öte yandan İsrail hükümeti, ‘fiyatı artırmak ya da siyasi kazanımlar elde etmek için pazarlık yapabileceğini’ düşünüyor.

Kandil'in görüşüne göre, anlaşmaya yönelik mevcut tehdit, Kahire'yi İsrail ile ekonomik iş birliği vizyonunu yeniden gözden geçirmeye itiyor; çünkü Netanyahu hükümeti, Mısır devletine karşı yasal bir yükümlülüğü olduğunu dikkate almadan anlaşmayı sattı.