Lübnan Maruni Patriği Bişara Butros er-Rai, Doğu (Rusya-Çin-İran ekseni) ve Batı (NATO ekseni) arasında Lübnan'ın tarafsız kalması çağrısını yineledi ve önerisinin hiçbir şekilde herhangi bir mezhep ya da gruptan kaynaklanmamakla birlikte dışarıdan ithal olmadığını da vurguladı.
Patrik Rai, ülkenin en büyük Hristiyan Maruni partisi olan Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) Genel Başkanı Cibran Basil’i Lübnan’ın kuzeyindeki Dimane bölgesinde yazlık konağında kabul etti.
Patrik er-Rai ile gerçekleştirdiği görüşmede, tarafsızlık doktrininin stratejik bir konumlanma olduğunu ve bu konuda başarılı olmak için gerekli koşulları sağlamaya yönelik çalışmanın yanı sıra uygulama için harici bir şemsiyeye ihtiyaç olduğunu söyledi.
Şii partiler Hizbullah ve Emel Hareketi ise bu öneri karşısında suskunluğunu korurken, Lübnan Yüksek Şii Konseyi Başkanı Abdulemir Kablan tarafsızlığın Doğu ile Batı arasında ayrım yapmayacağını vurgulayarak, bazı isimleri hainlere sempati duymak ve Lübnan'ı düşman İsrail ile olan çatışma çemberinden çıkarmaya çalışmakla suçladı.
“Lübnan'ın tarafsızlığı doktrinine” yönelik çağrısına olumlu yanıt veren Cibran Basil, er-Rai gerçekleştirdiği ilk görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, ÖYH’nin ‘Lübnan'ın tarafsızlığı’ önerisinin yanında yer aldığını ve Dışişleri Bakanlığı'nda da bunu uyguladıklarını söyledi. Ayrıca çekimserliğin sübjektif bir tutum olduğunu kaydederek, kendilerinin ve diğerlerinin talep etmiş oldukları durumun ‘tarafsızlık’ olduğunu vurguladı.
Basil sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tarafsızlık doktrini, iç uzlaşmaya dayanan koşullarını sağlamak ve başarıya ulaşmak için çalışmamız gereken stratejik bir konsepttir. Bunun için ortak milli bir görüşe ulaştıracak ulusal bir diyalogun yapılması gerekiyor. Aksi takdirde birtakım iç problemlerin ortaya çıkmasına sebep oluruz. Bunun uygulaması için harici bir şemsiyeye ihtiyaç var. Komşu ülkeler bu ilkeyi tanımalı ve kabul etmelidir. Lübnan'ı, birliğini ve gücünü koruyan tarafsızlıktan yanayız. Bu Lübnan’ı İsrail’in hırslarından koruyacak ve Lübnan'ın omuzlarından mülteciler yükünü de kaldıracaktır. Lübnan Doğu ile Batı arasında bir irtibat noktasıdır. İstikrarın kaynağı olması gereken biri de çeşitlik ve başkasını kabul ilkesidir. Bu bağlamda yapılması gereken herhangi bir çalışmaya hazırız.”
Patrik er-Rai: Ne Doğu Ne de batı
Lübnan Maruni Patriği Bişara Butros er-Rai, Doğu (Rusya-Çin-İran ekseni) ve Batı (NATO ekseni) arasında dış politika doktrini olarak tarafsızlığın benimsenmesine dair pazar günü vaazında tüm siyasi partilere çağrı yapmıştı. Rai, Tarafsızlık ile neyi kastettiğini şu sözlerle açıkladı:
“Büyük Lübnan 1920'de demokratik sistemi, kamusal özgürlükleri ve dini ve kültürel çoğulculuğu ilan ettiğinde, Arap dünyasının tüm anayasalarından farklı özel bir anayasa ile Hristiyanlar ve Müslümanlara bir arada yaşama mesajını iletti, din ile devleti birbirinden ayırdı ve bütün dinlere saygı duyulmasını bir esas olarak belirledi. 1943'te bağımsızlık ilan edildiğinde devlet, uluslar manzumesinde bağımsız bir rol aldı. İlan edilen bildirge ile tüm bileşenlerin eşit bir şekilde bir arada yaşayacakları teyit edildi. Yine bu bildirge ile doğu ile batı arasında tarafsızlığını ilan etti. Düşmanlığı ve işgali sebebiyle İsrail dışındaki tüm ülkelere açık olduğu yönündeki taahhüdüne bağlı kaldı.”
Patrik er-Rai sözlerini şöyle sürdürdü:
“Lübnan dinler, kültürler ve medeniyetler arasındaki diyalogu teşvik etmenin yanı sıra Arap dünyasının ortak meselelerini ve Filistin davasını savunma kararlılığını sürdürmektedir. Bunu bölgesel, uluslararası, politik, ideolojik veya askeri ittifaklara girmeden yapmaktadır. Taif Anlaşması Lübnan'ın kurucu sözleşmesi, ulusal bildirge ise egemenlik sözleşmesi gibidir. Bu sözleşmelerin etkili ve aktif bir tarafsızlık ile tamamlanmaları gerekmektedir. Bu tarafsızlık, ordusu, kurumları, yasası ve adaleti ile güçlü bir devleti gerektirir. Ardından 2018 yılındaki oturumda Birleşmiş Milletler tarafından onaylanan Kültürler, Dinler ve Medeniyetler Diyaloğu İnsan Akademisi gerçekleştirilebilir. Lübnan'ın tarafsızlığı önerisi herhangi bir mezhep ya da dini gruptan kaynaklanmamakla birlikte dışarıdan ithal de değildir. Bilakis bu bizim kendi öz doğamıza ve kimliğimize bir geri dönüştür.”
er-Rai, Basil’den önce de Lübnan Başbakanı Hassan Diyab’ı kabul etmiş, ikili “Tarafsızlık Doktrini” çağrısını görüşmüşlerdi. Görüşme sonrasında Başbakan, er-Rai’nin her zaman kendilerine ulusal boyutta tavsiyelerde bulunduğunu söylerken, “Bilgeliğinden ve tecrübesinden bir şeyler öğrenmek için tavsiyelerini dinliyoruz” dedi.
Lübnan’ın tarafsızlaştırılmasına ilişkin bir soruya yanıt veren Diyab, “Hükümetinin meselesi, kırık bir plak gibidir. Fakat tarafsızlık meselesi, önemli bir politik meseledir” dedi. Bu konunun, tüm siyasi yönlerden derin bir siyasi diyaloğa ihtiyaç duyduğunu belirten Hassan Diyab, “Lübnan, temel olarak Doğu ve Batı arasında bir köprüdür. Bu durum, onun için bir zenginlik noktasıdır. Bu meselenin, tüm siyasi partiler arasında diyalogun merkezi olması gerektiğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Kablan: Lübnan’ın imajı çarpıtılıyor
Yüksek Şii Konseyi Başkanı Abdulemir Kablan ise Rai’nin “Tarafsızlık Doktrini” çağrısına verdiği cevapta, Hz. İsa ve Hz. Muhammed'deki tarafsızlığın Doğu ile Batı arasında ayrım yapmayacağını ifade ederek şu açıklamalarda bulundu:
“Topraklarımızı işgal eden, su ve petrol kaynaklarımızı çalan zalim bir düşmanla çatışma çemberinden Lübnan’ı çıkarmaya çalışarak devletin imajını çarpıtmak isteyen hainlere ve ajanlara sempati duyanların olması gülünç ve saçma. Lübnan'ın onu parçalara ayırmaya yönelik uluslararası ve bölgesel saldırılardan ve kasırgalardan nasıl kurtulacağını gösteren ulusal pusulası kaybolma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Bu doğrultuda kimi zaman ablukalar kimi zaman ise ekonomik yaptırımlar uygulanarak ve müdahalelerde bulunularak şayet Lübnan tarafsız kalırsa mevcut krizlerden çıkabileceği öne sürülüyor.”
Geçtiğimiz Ocak ayında Şii (Hizbullah/Emel) ve Maruni (ÖYH) ağırlıklı bir koalisyon hükümeti kurulmuştu. Lübnan tarihinin en derin ekonomik krizini yaşıyor. Krizden çıkışın yolunun IMF ve Paris CEDRE Konferansı’ndan alınacak kredi ve hibeler olduğu belirtilirken Hükümetin Şii kanadının Rusya-Çin-İran-Esed rejimi eksenine yakın durması sebebiyle uluslararası yaptırımlar sebebiyle Batı bloğunun finansal yardımları alınamıyor. Bu sebeple krizden çıkış için Hristiyan Maruni kesim ülkenin her iki eksene de eşit mesafede durulmasını savunuyor.