Tunus güvenlik güçleri, Özgür Anayasa Partisi vekillerinin Parlamento’daki oturma eylemini takip ediyor

Özgür Anayasa Partisi vekilleri Parlamento’da oturma eylemi düzenliyor (sosyal medya)
Özgür Anayasa Partisi vekilleri Parlamento’da oturma eylemi düzenliyor (sosyal medya)
TT

Tunus güvenlik güçleri, Özgür Anayasa Partisi vekillerinin Parlamento’daki oturma eylemini takip ediyor

Özgür Anayasa Partisi vekilleri Parlamento’da oturma eylemi düzenliyor (sosyal medya)
Özgür Anayasa Partisi vekilleri Parlamento’da oturma eylemi düzenliyor (sosyal medya)

Hammadi Mimari
Tunus Savcılık yetkilileri dün sabah, Özgür Anayasa Partisi milletvekillerinin oturma eylemini takip etmek için Parlamento’yu ziyaret etti.
Savcılık yetkilileri, Parlamento’nun önündeki adli polislerin megafonundan sözlü tebliğname okudu. Fakat Özgür Anayasa Partisi Başkanı Abir Musa, bunu reddederek Yargıdan yazılı izin istedi.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Musa, yaşananları Parlamento’nun saygınlığının ihlali anlamına geldiğini söyledi.

Tehlikeli bir emsal
Özgür Anayasa Partisi Milletvekili Mecdi Buzine, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “Yaşananlar tehlikeli bir emsal teşkil ediyor. İçişleri Bakanlığı’nın adamları yargının izni olmadan Parlamento’yu bastı. Bunları gönderen Parlamento Başkanı Raşid el-Gannuşi’dir” dedi.
Buzine, “Gannuşi Parlamento oturumlarını yönetmekte başarısız oldu. Bugün ise yasama kurumundaki bir iç sorunun çözümü için güvenlik güçlerinden medet umuyor. Özgür Anayasa Partisi Başkanı Abir Musa, yargı izni olmaksızın adli polislerle konuşmayı reddetti. Oturma eylemi, taleplerimiz karşılanana dek sürecek. Bunlar Tunus halkının talepleridir. Hakkında şüphe bulunanların Parlamento’ya girmesinin engellenmesi için karar çıkarılmasını ve şiddetin düşürülmesini talep ediyoruz” diye konuştu.
Buzine, eylemi sona erdirmek için milletvekillerine karşı şiddete başvurma ihtimalinin olup olmadığı sorusuna, “Özgür Anayasa Partisi milletvekilleri her türlü ihtimale karşı hazırlıklılar. Onlar, taleplerimiz karşılanmadan oturma eylemini bitiremeyecekler” diye yanıt verdi.
Abir Musa’nın Facebook hesabından paylaştığı görüntülerde adli polislerin Parlamento Genel Kurul salonuna girdikleri görülüyor. Musa, buraya girişin yargının izni haricinde yasak olduğunu vurguladı.
Parlamento Başkanı Raşid el-Gannuşi, daha önce İçişleri Bakanlığı’nda gönderdiği mektupta, meclis çalışmalarının aksamasına neden olduğu gerekçesiyle oturma eylemine en kısa zamanda son verilmesini ve hatta gerekirse güçle müdahale edilmesini talep etmişti.



Yemen hükümeti: Husilerle ateşkes için Grundberg tarafından açıklanan yol haritası sürecini durdurduk

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Yemen hükümeti: Husilerle ateşkes için Grundberg tarafından açıklanan yol haritası sürecini durdurduk

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Yemen Başbakanı Avad bin Mübarek, İran destekli Husilerin Kızıldeniz'de gerilimi yükseltmesi nedeniyle, Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg tarafından Husilerle ateşkes için açıklanan yol haritası sürecinin durdurulduğunu açıkladı.

Yemen Başbakanlık ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Başbakan Bin Mübarek, ülkesinin Arap ve yabancı ülkelerdeki büyükelçileriyle video konferans aracılığıyla toplantı gerçekleştirdi.

Toplantıda konuşan Bin Mübarek, Husilerin Kızıldeniz'de gerginliği tırmandırması ve uluslararası seyrüsefere yönelik tehdit nedeniyle BM Yemen Özel Temsilcisi Grundberg tarafından Husilerle ateşkes için açıklanan yol haritası sürecinin durdurulduğunu söyledi.

Yol haritasının durdurulmasının ardından gelişmesi muhtemel siyasi durum ve barış sürecinin görüşüldüğü toplantıda, yol haritasının sona ermesiyle Yemen krizine dair siyasi çözüm ufkunun daraldığı belirtildi.

Başbakanlık ofisinin açıklamasında konuya ilişkin detaylı bilgi verilmedi.

BM Yemen Özel Temsilcisi Grundberg, 23 Aralık 2023'te yaptığı açıklamada, Yemen hükümeti ve İran destekli Husilerin, "ülke genelinde kapsamlı ateşkes ve Yemenlilerin maddi durumlarının iyileştirilmesini içeren bir yol haritası kapsamındaki bir dizi tedbire bağlı kalacağını" duyurmuştu.

Grundberg, 14 Mart'taki açıklamasında ise Yemen içinde de gerginliğin artabileceğine ilişkin endişeler bulunduğuna dikkati çekerek, "Bunu engellemek için elimizden gelen her şeyi yapmamız gerekiyor." demişti.

- Kızıldeniz'deki durum

Yemen'deki İran'ın desteklediği Husiler, İsrail'in Gazze'deki saldırılarına tepki gerekçesiyle 31 Ekim 2023'ten beri Yemen açıklarında İsrailli şirketlere bağlı olduğunu belirttikleri ticari gemilere el koyuyor ve bazılarına da insansız hava araçları ve füzelerle saldırılar düzenliyor.

Husilerin eylemlerinin ardından çok sayıda gemicilik şirketi, Kızıldeniz'deki seferlerini durdurma kararı aldı.

ABD, küresel deniz ticareti güvenliğinin tehlikeye girdiği gerekçesiyle 18 Aralık 2023'te bir grup ülkenin katılımıyla Husi güçlerine karşı "Refah Muhafızı Operasyonu" adında çok uluslu "deniz görev gücü" oluşturulduğunu açıkladı.

ABD güçleri, bu süreçte birçok kez Yemen'den atılan füze ve kamikaze dronları düşürdüğünü duyurdu.

Avrupa Birliği (AB), Kızıldeniz'de seyrüsefer güvenliği için 19 Şubat'ta Aspides misyonunu başlatırken İtalya da 5 Mart’ta parlamento kararıyla bu misyona katılarak taktik komutayı üstlendi.

Küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12'si, Akdeniz'i Kızıldeniz'e bağlayarak Avrupa ile Asya arasındaki en kısa rotayı sunan Süveyş Kanalı üzerinden yapılıyor.


Kuzey Afrika’da tansiyon yükseliyor: Cezayir ile Fas arasındaki gerilim yeni cephelere gebe!

Fas'ın başkenti Rabat (sosyal paylaşım siteleri)
Fas'ın başkenti Rabat (sosyal paylaşım siteleri)
TT

Kuzey Afrika’da tansiyon yükseliyor: Cezayir ile Fas arasındaki gerilim yeni cephelere gebe!

Fas'ın başkenti Rabat (sosyal paylaşım siteleri)
Fas'ın başkenti Rabat (sosyal paylaşım siteleri)

Fas basınında çıkan haberlere göre, Rabat'taki Cezayir Büyükelçiliği’ne ait gayrimenkullere el konulması hamlesinin ardından iki ülke arasındaki gerilim yeni bir aşamaya girerken, Cezayir Dışişleri Bakanlığı’nın kınadığı bu eylem ‘provokasyon’ olarak nitelendirildi.

Fas'ın Resmî Gazete'de yayımladığı kararla Dışişleri Bakanlığı binalarının genişletilmesine yönelik projeyi duyurmasının ardından Cezayir, bu hamleyi ‘yeni bir gerilim aşaması ve devletlerin diplomatik temsilciliklerinin kutsallığı ve korunması görevinin açık bir ihlali’ olarak değerlendirdi.

Fas’ın Resmî Gazete'de yayımlanan kararında, “Kamu yararı, bu amaç için gerekli olan mülklerin kamulaştırılmasını gerektirir” ifadesine yer verildi. Kararda yer alan binalar arasında Cezayir'e ait gayrimenkuller de yer aldı.

tgrht
Başkentteki bir caddede dalgalanan Cezayir bayrakları (Reuters)

Cezayir tarafından yapılan açıklamada bu olay ‘tam teşekküllü bir soygun’ olarak nitelendirildi ve Cezayir hükümetinin ‘bu provokasyonlara uygun gördüğü tüm yollarla karşılık vereceği’ belirtildi. Ayrıca, çıkarlarına saygı gösterilmesini sağlamak amacıyla, özellikle Birleşmiş Milletler (BM) çerçevesinde, mevcut tüm yasal yol ve yöntemlere başvurulacağı ifade edildi.

Arap Dünyası Haber Ajansı (AWP) dün (Pazartesi) yayınladığı bir haberde, siyasi analist ve Cezayir Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Tevfik Bukaide'nin iki ülke arasındaki ilişkilerin gidişatı konusunda uyarıda bulunduğunu ve bunun ‘iki kardeş ülke arasında savaş alametleri’ taşıdığını söylediğini aktardı.

Bukaide, Dışişleri Bakanlığı'nın bu hareketi kınayan açıklamasında ‘mütekabiliyetten bahsedilmediğini, daha ziyade mülklerini korumak için uluslararası kuruluşlara başvurulduğunun belirtildiğini’ söyledi. Bukaide bu tepkiyi ‘gerginliği artırmaktan kaçınmak için atılmış olumlu bir adım’ olarak nitelendirdi.

Cezayir'in tek taraflı olarak aldığı kararın, özellikle Kabiliye bölgesinde 100'e yakın kişinin hayatına mal olan tarihindeki en kötü orman yangınları sürecine denk gelmesi nedeniyle Cezayir ile Rabat arasındaki diplomatik ilişkiler 24 Ağustos 2021'den bu yana kesilmiş durumda.

Cezayir makamları, Fransa'da sürgünde bulunan eski Kabiliye şarkıcısı Ferhat Muheni liderliğindeki Kabiliye Kendi Kaderini Tayin Hareketi (MAK) adlı ayrılıkçı bir örgüt de dahil olmak üzere ‘terörist’ grupları bu yangınların arkasında olmakla suçladı.

rgrtb
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (Arşiv - Reuters)

Cezayir MAK'ı, İngiltere'de ikamet eden eski diplomat Muhammed el-Arabi Zitut liderliğindeki İslamcı eğilimli Reşad hareketi ile birlikte terör örgütü olarak tanımladı.

İki ülke arasında zaten ‘soğuk’ olan diplomatik ilişkileri koparma hamlesi, Cezayir'in Rabat'ın MAK'ı desteklediğine dair şüphelerinden kaynaklanıyordu ki bu şüpheler eski Dışişleri Bakanı Ramtane Lamamra tarafından açıkça dile getirilmişti. Lamamra ayrıca Fas'ı “Cezayir'e karşı düşmanca eylemler durmadı” diye suçlamıştı.

Cezayir, Rabat'ı sadece ayrılıkçı hareket MAK’ı desteklemekle değil, aynı zamanda İsrail'in Fas topraklarından kendisini tehdit etmesine izin vermekle de suçluyor.

Bu, İsrail'in Afrika Birliği'ne (AfB) gözlemci üye olarak kabul edilmesine karşı Cezayir öncülüğünde başlatılan kampanyaya yanıt veren dönemin İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid'in 12 Ağustos 2021'de Fas'a yaptığı ziyaretle aynı zamana denk geldi. Lapid bu ziyarette “Fas’ın, İran'a yakınlaşan ve şu anda İsrail'in AfB'ye gözlemci üye olarak kabul edilmesine karşı kampanya yürüten Cezayir devletinin bölgedeki rolüne ilişkin endişelerini paylaşıyoruz” açıklamasında bulundu.

frtgb
Fas Kralı 6. Muhammed (MAP)

Aynı yılın Ekim ayında Cezayir, Trans-Sahra Gaz Boru Hattı üzerinden İspanya'ya gaz sevkiyatını durdurarak komşusuna ekonomik yaptırımlar uygulama kararı aldı. Bu hat Fas'a taşınan miktarın yüzde 7’si oranında fayda sağlıyordu ve Fas'a yılda üç milyar metreküpten fazla gaz sağlıyordu ki bu da iç gaz talebinin yaklaşık yüzde 65'ine tekabül ediyor.

Ancak krizin kökleri daha da eskiye dayanıyor. 1994 yılında Marakeş'te bir otelin bombalanmasının ardından Fas Kralı 2. Hasan'ın Cezayirlilere Fas topraklarına girmeden önce vize uygulamasının ardından iki ülke arasındaki kara sınırı kapatılmıştı.

O dönemde Cezayir, İslami Selamet Cephesi'nin çoğunluğu kazandığı bir parlamento seçiminin sonuçlarının iptal edilmesinin ardından 1992'de seçim sürecinin askıya alınmasından bu yana kendisini rahatsız eden bir güvenlik krizinden mustaripti.

Cezayir Cumhurbaşkanı Liamin Zerval, Kral 2. Hasan'a 1994 yılından itibaren iki ülke arasındaki kara sınırının kapatılacağını duyurarak yanıt verdi.

bgrrgtb
Polisario Cephesi kuvvetleri (Şarku’l Avsat)

İki ülke daha önce askerî açıdan karşı karşıya gelmişti. İlki, Cezayir'in bağımsızlığından bir yıl sonraydı ve bunun nedeni, 1972'de merhum Cezayir Cumhurbaşkanı Huari Bumedyen ile Fas Kralı 2. Hasan arasında yapılan bir anlaşmayla çizilen sınırlar konusundaki anlaşmazlıktı.

İki taraf arasındaki çatışmalar 1976 yılında Fas ordusunun Cezayir raporlarına göre, Batı Sahra'da bağımsız bir devlet kurmayı amaçlayan Polisario Cephesi kamplarına insani yardım götüren Cezayir askerlerine saldırmasıyla yeniden başladı.

Cezayir o zamandan bu yana Batı Sahra'nın bağımsızlığını isteyen Polisario Cephesi'ne desteğini açıklarken, Sahra topraklarının yaklaşık yüzde 80'ini kontrol eden Fas, onlara Rabat’ın egemenliği altında özerklik vermek istiyor.

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun Mart 2023'te, iki ülke arasındaki ilişkilerin ‘geri dönüşü olmayan’ bir noktaya ulaştığını söyledi.


İsrail, Refah'ın farklı bölgelerine düzenlediği saldırılarda 14 Filistinliyi öldürdü

İsrail bombalamasının ardından güney Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'un üzerinde duman yükseliyor (AFP)
İsrail bombalamasının ardından güney Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'un üzerinde duman yükseliyor (AFP)
TT

İsrail, Refah'ın farklı bölgelerine düzenlediği saldırılarda 14 Filistinliyi öldürdü

İsrail bombalamasının ardından güney Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'un üzerinde duman yükseliyor (AFP)
İsrail bombalamasının ardından güney Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus'un üzerinde duman yükseliyor (AFP)

İsrail savaş uçaklarının, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın çeşitli bölgelerine düzenlediği hava saldırılarında aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu 14 Filistinli öldü, çok sayıda kişi yaralandı.

Filistin resmi ajansı WAFA'nın haberine göre, Refah'taki hastane yetkilileri, İsrail savaş uçaklarının Refah şehrinin Musbih, Hirbetu'l Ades ve El-Cenine mahallelerine hava saldırıları düzenlediğini belirtti.

Hastane yetkilileri, iki ev ve bir apartman dairesinin hedef alındığı saldırılarda aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu 14 Filistinlinin öldürüldüğünü ve çok sayıda kişinin yaralandığını ifade etti.


BMGK Husilere Babu’l Mendeb Boğazı ve Kızıldeniz’de gemileri hedef alan saldırılarına “derhal son vermeleri” çağrısında bulundu

BMGK Husilere Babu’l Mendeb Boğazı ve Kızıldeniz’de gemileri hedef alan saldırılarına “derhal son vermeleri” çağrısında bulundu
TT

BMGK Husilere Babu’l Mendeb Boğazı ve Kızıldeniz’de gemileri hedef alan saldırılarına “derhal son vermeleri” çağrısında bulundu

BMGK Husilere Babu’l Mendeb Boğazı ve Kızıldeniz’de gemileri hedef alan saldırılarına “derhal son vermeleri” çağrısında bulundu

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Yemen’deki İran destekli Husilere Babu’l Mendeb Boğazı ve Kızıldeniz'den geçen gemileri hedef alan saldırılarına ‘derhal son vermeleri’ çağrısında bulundu. BMGK, BM üyesi ülkeleri de Husilerin daha fazla saldırı düzenlemelerini kolaylaştıracak silah ve mühimmata ulaşmalarını önlemek için ‘yakın iş birliği’ yapmaya çağırdı.

BMGK’nın 15 üyesi oybirliğiyle, 6 Mart'ta True Confidence adlı yük gemisine düzenlenen füzeli saldırı da dahil olmak üzere Husilerin Kızıldeniz'deki ticari gemileri hedef alan saldırılarını ‘en güçlü ifadelerle kınama’ kararı aldı. Yunanistan’a ait True Confidence yük gemisine düzenlenen füzeli saldırıda ikisi Filipinli, biri Vietnamlı üç denizci ölmüş, en az dört denizci de yaralanmıştı. BMGK üyeleri, 2 Mart'ta, İngiliz gemisi Ruby Mare’ye 18 Şubat'ta düzenlenen ve geminin batmasına neden olan saldırıyı kınamışlardı. Saldırıların yol açtığı ‘olumsuz yansımalara’ dikkat çeken yetkililer, batık geminin ‘bölgedeki seyrüsefer güvenliğini tehdit ettiğini’ açıkladılar.

BMGK üyeleri tarafından yapılan ortak açıklamada, BMGK’nın 2216 sayılı ve sonraki kararlarının tam olarak uygulanmasının önemi vurgulanırken, Husilerin daha fazla saldırı düzenlenmelerini kolaylaştıracak silah ve mühimmata ulaşmalarını önlemek için Yemen hükümeti de dahil olmak üzere tüm taraflara yakın iş birliği çağrısında bulunuldu. Açıklamada ayrıca tüm üye ülkelerin silah ambargosu kapsamındaki yükümlülüklerine uymaları gerektiğinin altı çizildi. 100 günü aşkın süredir yasadışı bir şekilde alıkonulan Galaxy Leader isimli kargo gemisinin ve mürettebatının derhal serbest bırakılmasını isteyen BMGK, Yemen ve ötesindeki insani çabaların yanı sıra, Yemenlilerin geçim kaynaklarından biri olan yerel balıkçılık sektörü açısından Kızıldeniz’deki seyrüsefer güvenliğinin önemine dikkat çekti.

BMGK, uluslararası hukuk ve BMGK’nın 2722 sayılı kararı uyarınca Husilerin Kızıldeniz ve Aden Körfezi'nden geçen ticari gemileri hedef alan saldırılarına ‘derhal son vermeleri’ çağrısında bulundu. Kızıldeniz ve Babu’l Mendeb boğazından geçen ticari gemilere sahip ülkelerin seyir haklarını kullanılmasına ve seyrüsefer özgürlüklerine saygı duyulması gerektiğini vurgulayan BMGK üyeleri, Husilerin, gemilerin Yemen kara sularına girmeden önce Husilerin kontrolündeki Denizcilik İdaresi'nden izin alması gerektiğini belirttiği 4 Mart tarihli açıklamasının, ticari seyrüsefer özgürlüğü ve başta Yemen olmak üzere çeşitli ülkelere yönelik insani çalışmalar üzerindeki olumsuz etkilerine karşı uyardılar.

Bölgede barışı ve güvenliği hedef alan tehditlerle mücadele etmek için uluslararası ve bölgesel iş birliğinin güçlendirilmesinin önemine dikkat çeken BMGK, Yemen'deki barış sürecini korumak için Kızıldeniz'deki gerilime son verilmesi çağrısında bulundu. Yemen hükümetinin deniz ortamını koruma çabalarını öven BMGK üyeleri, bölgede tansiyonun olası çok boyutlu sonuçlara yol açabilecek şekilde yükselmesini önlemek için BM ve Kızıldeniz’e kıyısı olan ülkelerin yanı sıra, bölgesel ve alt bölgesel kuruluşlarla yakın iş birliği içinde uluslararası katılımın sürdürülmesi çağrısı yaptılar. Gerilimin bölgeye daha fazla yayılmasına ve bölge ve ötesinde güvenliği ve istikrarı etkilemesine izin verilmemesi, bunun engellenmesi gerektiğini vurgulayan BMGK, bölgesel gerilimlere katkıda bulunan ve bu gerilimleri şiddetlendiren temel nedenlerin ele alınması gereğinin de altını çizdi.

Üye ülkeleri ‘özelde Kızıldeniz ve daha geniş kapsamda bölgedeki gerilimin daha fazla tırmanmasını önlemek için dikkatli ve itidalli olmaya’ çağıran BMGK, ayrıca Yemen’de BM himayesinde devam eden diyalog ve barış sürecinin desteklenmesinin yanı sıra, tarafların bu çerçevedeki diplomatik çabalarının güçlendirilmesinin teşvik edilmesini de istedi.


Libya medyası: Silahlı kişiler Libya ve Tunus arasındaki Ras Cedir sınır kapısındaki güçlere saldırdı

Libya ve Tunus arasındaki Ras Cedir sınır kapısı önünde arabalar sıraya giriyor (Arşiv-Dibeybe hükümetine bağlı İçişleri Bakanlığı)
Libya ve Tunus arasındaki Ras Cedir sınır kapısı önünde arabalar sıraya giriyor (Arşiv-Dibeybe hükümetine bağlı İçişleri Bakanlığı)
TT

Libya medyası: Silahlı kişiler Libya ve Tunus arasındaki Ras Cedir sınır kapısındaki güçlere saldırdı

Libya ve Tunus arasındaki Ras Cedir sınır kapısı önünde arabalar sıraya giriyor (Arşiv-Dibeybe hükümetine bağlı İçişleri Bakanlığı)
Libya ve Tunus arasındaki Ras Cedir sınır kapısı önünde arabalar sıraya giriyor (Arşiv-Dibeybe hükümetine bağlı İçişleri Bakanlığı)

Libya medyası, yerel silahlı kişilerin dün akşam Tunus ile Ras Cedir sınır kapısına baskın düzenlediğini ve İçişleri Bakanlığı’na bağlı güvenlik güçleriyle çatıştığını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Alemu’l Arabi haber ajansından (AWP) aktardığına göre Al Sa’a 24 gazetesinde yer alan haberde, Zuvara Askeri Odası güçlerine bağlı silahlı kişilerin, Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti’ne bağlı güvenlik güçleriyle çatıştığı bilgisi yer aldı.

Habere göre, hükümetin görevlendirdiği kolluk kuvvetinden çoğu kişinin Tunus sınırındaki tarafsız bölgeye kaçmasının ardından, silahlı kişiler onların tüm teçhizatına el koydu.

Söz konusu çatışmada rastgele açılan ateş sonucu üç kişi de ağır yaralandı.

Al-Marsad gazetesinde yer alan habere göre, Savunma Bakanlığı’na bağlı Zuwara Askeri Odası’na bağlı silahlı kişilerin, devriye gezen İçişleri Bakanlığı’ndan güvenlik güçlerine saldırmasının ardından, Ulusal Birlik Hükümeti’nin İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, Limanlar Güvenlik İdaresi’nden sınır kapısının ‘bir sonraki duyuruya kadar derhal’ kapatılmasını istedi.

Tunus resmi radyosu Radio Tataouine’de yer alan bir diğer haberde, güvenlik nedeniyle sınır kapısının kapatıldığı bildirildi.

Haberde, “Tunus tarafındaki sınır kapısı, Libya topraklarına giden vatandaşların güvenliğini korumak amacıyla, Libya tarafındaki sınır geçişinde yaşanan çatışmanın ardından kapatıldı” denildi.

Libya tarafındaki geçişte mahsur kalan vatandaşların, buradaki güvenlik durumu istikrara kavuşuncaya kadar Tunus’a girmelerine izin verildiği de ifade edildi.


BM: Refah’a yapılacak saldırı Gazze’deki yardım dağıtımını sekteye uğratacak

Filistinli bir aile, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’tan Gazze merkezine doğru kaçıyor (AFP)
Filistinli bir aile, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’tan Gazze merkezine doğru kaçıyor (AFP)
TT

BM: Refah’a yapılacak saldırı Gazze’deki yardım dağıtımını sekteye uğratacak

Filistinli bir aile, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’tan Gazze merkezine doğru kaçıyor (AFP)
Filistinli bir aile, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah’tan Gazze merkezine doğru kaçıyor (AFP)

Birleşmiş Milletler’in (BM) işgal altındaki Filistin Bölgesi İnsani Yardım Koordinatörü Jamie McGoldrick, İsrail’in Refah’a yönelik herhangi bir saldırısının Gazze’deki yardım dağıtımını sekteye uğratacağını, böyle bir durumda örgütün o bölgeden kaçan yerinden edilmiş insanlar için yeterli malzeme hazırlayamayacağını söyledi.

McGoldrick, dün çevrim içi katıldığı basın toplantısında, Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi’nin (OCHA), belirsiz ve istikrarsız olarak nitelendirdiği koşullar nedeniyle önümüzdeki iki veya üç günden daha uzun bir süre için Gazze’ye yönelik bir yardım operasyonu planlayamadığını belirtti.

BM yetkilisi açıklamasını şöyle sürdürdü;

“Saldırı nedeniyle yüzbinlerce insanın Refah’tan ayrılmak zorunda kalacağı olasılığını öngörmek bizim için gerçekten zor bir senaryo olur. Böyle bir acil durum planı yapacak durumda değiliz. Barınak, malzeme, yiyecek, tıbbi malzeme ve özellikle de suyu önceden sağlayacak durumda değiliz. Bu bizim için gerçek bir sorun olacak. Eğer bir saldırı olsa, zaten istikrarsız ve kesintili olan yardım sistemimiz o zaman çöker.”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri operasyonun durdurulması yönündeki uluslararası çağrılara rağmen, Gazze Şeridi’nin güney ucunda yer alan Refah’ı işgal etme planını sürdüreceğini bildirdi.

İsrail’in Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki saldırısından kaçan, Gazze Şeridi’nin 2,3 milyonluk nüfusunun yarısından fazlası buradaki çadırlarda yaşıyor.

Küresel açlık oranlarına ilişkin bir sınıflandırmada, Gazze Şeridi’nin bazı bölgelerindeki ciddi gıda kıtlığının kıtlık seviyelerini aştığı ve derhal bir ateşkes anlaşması imzalanmadığı takdirde toplu ölümün artık eli kulağında olduğu bildirildi.

BM kurumlarının değerlendirmelerini temel aldığı, Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) analizine göre Gazze’nin kuzeyindeki bazı bölgelerde yaşayan insanların yüzde 70’i, beşinci aşama olarak kabul edilen en şiddetli düzeydeki gıda kıtlığıyla karşı karşıya.

IPC karmaşık bir dizi teknik kriter kullanıyor. En tehlikeli kriter ise felaket ve kıtlık olmak üzere iki seviyeden oluşan beşinci aşama.

Kıtlık, nüfusun en az yüzde 20’sinin ciddi gıda kıtlığı yaşaması, her üç çocuktan birinin akut yetersiz beslenmeden muzdarip olması ve her gün her 10 bin kişiden ikisinin açlık, yetersiz beslenme ve hastalık nedeniyle ölmesiyle ölçülüyor.

İsrail, Gazze’ye yönelik daha fazla kara yolu açacağını, deniz sevkiyatları ile hava yardımlarının gelmesine izin vereceğini bildirdi.

Birkaç gün önce ilk yardım gemisi Gazze’ye ulaştı.

Yardım kuruluşları, özellikle kuzeyde hala yeterli malzeme sağlayamadıklarını veya bunları güvenli bir şekilde dağıtamadıklarını bildirerek, yardım sağlama ve bunları güvence altına almanın İsrail’in sorumluluğunda olduğunu vurguluyor.


BM'nin ‘kıtlık’ ilan etme kriterleri neler?

Gazze nüfusunun yarısı şu anda ‘felaket’ düzeyinde bir gıda sıkıntısı içinde yaşıyor. (Reuters)
Gazze nüfusunun yarısı şu anda ‘felaket’ düzeyinde bir gıda sıkıntısı içinde yaşıyor. (Reuters)
TT

BM'nin ‘kıtlık’ ilan etme kriterleri neler?

Gazze nüfusunun yarısı şu anda ‘felaket’ düzeyinde bir gıda sıkıntısı içinde yaşıyor. (Reuters)
Gazze nüfusunun yarısı şu anda ‘felaket’ düzeyinde bir gıda sıkıntısı içinde yaşıyor. (Reuters)

Acil önlemler alınmadığı takdirde mayıs ayı sonuna kadar Gazze Şeridi'nin kuzeyinde kıtlık yaşanacağı uyarısında bulunan Birleşmiş Milletler (BM), belirli bir bölgede kıtlık ilan etmek için katı kriterler kullanıyor.

Şarku'l Avsat'ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre BM, Roma merkezli iki uzman kuruluşu olan Dünya Gıda Programı (WFP) ve Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırma Sistemi olarak bilinen teknik bir organı kullanmasına güveniyor.

Bu sistem gıda güvensizliğinin ciddiyetini, uluslararası bilimsel standartlara dayalı bir ölçekte analiz edip sınıflandırıyor. Sistemin son raporu Gazze nüfusunun yarısının, yani 1,1 milyon kişinin şu anda ‘felaket’ düzeyinde bir gıda sıkıntısı içinde yaşadığını gösteriyor.

WFP tarafından dün (pazartesi) yapılan açıklamada, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde kıtlığın ‘eli kulağında’ olduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca, “Bu, Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırma Sistemi tarafından kaydedilen en yüksek gıda felaketiyle karşı karşıya olan insan sayısıdır” ifadesi yer aldı.

Kıtlık nedir?

Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırma Sistemi, kıtlığı, ‘gıdaya erişimin olmaması nedeniyle yaygın yetersiz beslenme ve açlığa bağlı ölümlerle karşı karşıya kalan bir nüfus’ olarak tanımlıyor.

BM, şu anda yaklaşık 300 bin kişinin yaşadığı, ulaşılması zor kuzey Gazze Şeridi'nde ‘yaklaşan’ bir kıtlık uyarısında bulundu.

Bu bölgede yaşayanlar her gün havadan sınırlı miktarda atılan yardımların gelmesini bekliyor. Yardım paraşütleri yere yaklaşır yaklaşmaz, bölge sakinleri bir torba yiyecek alabilmek umuduyla enkazların arasına koşuyor.

Karadan gelen yardımlar ise İsrail tarafında denetlendikten sonra çoğunlukla Mısır'dan ve Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor.

Ancak bu yolla Gazze'ye ulaşan yardım miktarı halkın ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. Bu da kuzeye giden başka yolların açılması çağrılarına ve Kıbrıs'tan gıda yüklü iki gemi gönderilmesi gibi çeşitli girişimlere yol açtı.

Kıtlık nasıl ölçülür?

Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırma Sistemi’ne göre kıtlık, beş aşamadan oluşan akut gıda güvensizliği ölçeğinin en ciddi aşamasıdır.

Birinci aşama: Gıda güvenliğiyle ilişkili stres etkenleri çok az veya hiç yok.

İkinci aşama: Bazı insanlar yiyecek bulma konusunda stres yaşar

Üçüncü aşama: Gıda krizi.

Dördüncü aşama: Acil durum.

Beşinci aşama: Felaket durumu veya kıtlık.

Şarku’l Avsat’ın BM internet sitesinden aktardığı bilgiye göre bir bölge, üç kriteri yerine getirdiğinde beşinci aşamaya ulaşılır:

- O bölgedeki nüfusun en az yüzde 20'si aşırı düzeyde açlıkla karşı karşıyadır.

- Aynı bölgedeki çocukların yüzde 30'u zayıf ya da boylarına göre aşırı zayıf.

- Ölüm oranı ortalamaya göre iki katına çıkmıştır. Yetişkinler için bu oran günde 10 binde bir ölüm, çocuklar içinse günde 10 binde iki ölümdür.

Üçüncü kriterle ilgili olarak, WFP’ye göre ölümler hızlanıyor, ancak çatışma bölgelerinde genellikle olduğu gibi mevcut rakamlar sınırlı.

Ancak tahminlere göre ‘radikal önlemler almak için kıtlık teyit edilene kadar beklemek haklı gösterilemez.’

Sivil toplum kuruluşu Açlığa Karşı Eylem’den (Action Against Hunger) Jean-Raphael Poitou, Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırma Sistemi tarafından dün (pazartesi) yayınlanan rakamların ‘dünyaya son uyarı’ olduğunu söyledi.

Poitou, AFP'ye verdiği röportajda “Hemen harekete geçilmeli. Yetersiz beslenen çocukları kurtarmak için çözümümüz var ama Gazze'ye erişimimiz yok” ifadelerini kullandı.

Kıtlığın nedenleri nelerdir?

Kıtlığın başlıca nedenleri şunlardır:

- Kuraklıklar, seller, kasırgalar, depremler ve zararlı böcekler (örneğin çekirgeler) gibi doğal afetler.

- Gıda ticaretini sekteye uğratan ve gıda fiyatlarını ve oynaklığını artıran ekonomik krizler.

- Bir afete yetersiz insani müdahale.

- (Sınıflandırmaya göre 1,9 milyon insanın yerinden edildiği Gazze'de olduğu gibi) nüfusun yerinden edilmesine ve gıda kıtlığına yol açan silahlı çatışmalar.

Kıtlığı kim ilan ediyor?

Kıtlık için sınıflandırma kriterleri karşılandığında, kıtlık ilan etmek hükümet yetkilileri ve BM kuruluşları gibi ülke düzeyindeki paydaşların elindedir.

BM tarafından ilan edilen son kıtlıkların tarihi Güney Sudan'da 2017'ye, Somali'de ise 2011'e kadar uzanıyor.


Suriye Ordusu: İsrail Şam kırsalındaki askeri noktaları hedef alan bir hava saldırısı düzenledi

İsrail’in Şam banliyölerine yönelik önceki bir saldırısı (Reuters)
İsrail’in Şam banliyölerine yönelik önceki bir saldırısı (Reuters)
TT

Suriye Ordusu: İsrail Şam kırsalındaki askeri noktaları hedef alan bir hava saldırısı düzenledi

İsrail’in Şam banliyölerine yönelik önceki bir saldırısı (Reuters)
İsrail’in Şam banliyölerine yönelik önceki bir saldırısı (Reuters)

Suriye ordusundan bir kaynak, İsrail’in Golan yönünden Şam kırsalındaki bazı askeri noktaları hedef alan bir hava saldırısı başlattığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Alemu’l Arabi haber ajansından (AWP) aktardığına göre Suriye medyası da, bu sabah erken saatlerde başkent Şam çevresinde gökyüzünde patlamalar duyulduğunu bildirdi.

Suriye Savunma Bakanlığı’nın Facebook sayfasında yapılan açıklamada, hava savunma güçlerinin İsrail füzelerine karşılık vererek bazılarını düşürdüğü ve saldırının maddi kayıplara neden olduğu bilgisi verildi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) ise, İsrail’in Şam kırsalındaki Yabrud bölgesi civarını hedef aldığını belirtti.


AFP, El Hol kampını yazdı: DEAŞ'ın çocukları çürümeye terk edildi

Yardım kuruluşları, kamptaki kadın ve çocukların güvenliğinin sağlanması için ek önlemler alınmasını istiyor (AFP)
Yardım kuruluşları, kamptaki kadın ve çocukların güvenliğinin sağlanması için ek önlemler alınmasını istiyor (AFP)
TT

AFP, El Hol kampını yazdı: DEAŞ'ın çocukları çürümeye terk edildi

Yardım kuruluşları, kamptaki kadın ve çocukların güvenliğinin sağlanması için ek önlemler alınmasını istiyor (AFP)
Yardım kuruluşları, kamptaki kadın ve çocukların güvenliğinin sağlanması için ek önlemler alınmasını istiyor (AFP)

Fransız haber ajansı AFP, Suriye'deki El Hol kampında yaşayan DEAŞ militanlarının çocuklarını yazdı. 

Haberde, çatı yapısını Türkiye'nin terör örgütü olarak kabul ettiği YPG'nin oluşturduğu ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) kontrolündeki mülteci kampında, çoğu Iraklı ve Suriyeli olmak üzere 40 binden fazla kişinin kaldığı belirtildi. Bunlardan en az yarısının çocuklardan oluştuğu aktarıldı. 

"Babaların günahları: DEAŞ'ın çocukları Suriye'deki kampta çürümeye terk edildi" başlıklı haberde, Irak sınırındaki Haseke ilinde yer alan kampta bazı erkek çocukların 11 yaşında girdiğinde ailelerinden koparıldığını da yazdı. 

Birleşmiş Milletler'in (BM) temmuzda yayımladığı raporda, kampta bu şekilde ailelerinden zorla uzaklaştırılan çocukların durumunda dair sonradan ebeveynlerle bilgi paylaşılmadığı da öne sürülmüştü.

Kamp sorumlularıysa iddiaları reddederek, bunun "çocukların ileride radikalleşmesini önlemek için yapıldığını" savundu. 

Adı Ali olarak paylaşılan 12 yaşındaki çocuk, "Geceleri çadırlara girip insanları öldürüyorlar" dedi. 

Kimliğinin açıklanmamasını isteyen bir yardım kuruluşu çalışanı da "Bu çocukların sürdürebileceği bir hayat değil. Yapmadıkları bir şeyin bedelini ödüyorlar" ifadelerini kullandı.

5 çocuk annesi olan Iraklı Şatha, kampta yaşadıklarını şöyle anlattı: 

Çocuklarım zarar görmesin diye artık sosyalleşmelerine izin vermemeye çalışıyorum. Fakat bu neredeyse imkansız çünkü kamp tıklım tıklım dolu. Çocuklarım ne zaman dışarı çıksa, dayak yemiş halde dönüyorlar.

Birleşik Krallık merkezli sivil toplum kuruluşu Save the Children'dan Kathyrn Achilles, kampta kalan çocuklarla ilgili şunları söyledi: 

El Hol, çocukların yaşayıp büyümesine izin vermeyen boğucu bir yer. Neredeyse 5 yıldır bu kamptalar, yoksulluk içindeler ve bombardımana maruz kalıyorlar. Daha fazla yardıma ihtiyaçları var.

Ajans, DEAŞ militanlarının eşleriyle çocuklarının kampta "ek bölge" olarak bilinen yüksek güvenlikli alanda tutulduğunu aktardı. Kampın bu bölgesinde aralarında Türkiye, Tunus, Rusya, Fransa, Hollanda ve İsveç de dahil 45 ülkeden 6 bin 612 kişinin yaşadığı, bunlardan üçte ikisinin çocuklardan oluştuğu belirtildi. 

El Hol'un sivil idaresinden sorumlu Cihan Hanan, her çadırın kendine ait mutfak ve tuvalete sahip olacağı yeni bir bölge inşa ettiklerini söyleyerek, "Kamp uzun süre daha burada kalabilir" dedi.

Diğer yandan 2022'de kampta 15 yaşındaki iki Mısırlı kızın tecavüze uğradıktan sonra bıçaklanarak öldürülmesi de gündem olmuş, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, olayı kınayarak güvenlik önlemlerinin artırılması çağrısı yapmıştı.

Independent Türkçe, AFP,


İsrail, UAD'deki savunmasında Gazze'deki açlık ve katliamlarda sorumluluğunu reddetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail, UAD'deki savunmasında Gazze'deki açlık ve katliamlarda sorumluluğunu reddetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) soykırım suçlamasıyla yargılanan İsrail, Divan’a gönderdiği savunmada Gazze'deki açlık ve katliamlardaki sorumluluğunu kabul etmedi.

İsrail, Gazzelilerin açlığa mahkum edilmesi sebebiyle Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından, talep edilen yeni tedbirlere ilişkin cevabını Divan'a sundu.

İsrail, UAD tarafından açıklanan yazılı beyanında, Gazze'deki açlık ve katliamlardaki sorumluluğunu üstlenmekten kaçınarak, yeni tedbir kararı talep eden Güney Afrika'yı, Mahkemenin yetkisini kötüye kullanmakla suçladı.

İsrail'i, Gazze'deki açlık ve katliamlardan kendisini sorumlu tutan Güney Afrika'nın iddiaları için, "Bunlar gerçekte ve hukukta tamamen asılsızdır, ahlaki açıdan iğrençtir ve hem Soykırım Sözleşmesi'nin hem de UAD’nin yetkisinin kötüye kullanılmasını temsil etmektedir." ifadesini kullandı.

Gazze'deki açlık olaylarının "İsrail'in kasıtlı eylem ve ihmallerinin doğrudan bir sonucu olduğu ve İsrail'in yardım kuruluşları için düşmanca, çalışamaz bir ortam yaratarak insani yardımı bir pazarlık kozu olarak kullandığı" yönündeki Güney Afrika iddialarını reddeden İsrail, Gazze'deki gıda sorununu çözmek için BM ve üçüncü ülkelerle aktif bir şekilde çalıştığını savundu.

İsrail, Divan'ın geçici tedbir usullerini kötüye kullanmakla suçladığı Güney Afrika için "Bazı gerçekleri görmezden geliyor ve bazılarını da saldırgan ve bilinçli bir şekilde çarpıtıyor." suçlamasında bulundu.

İsrail, Gazze'ye ulaştırılan insani yardımların ciddi şekilde arttırıldığına ilişkin savunmasını kendi Savunma Bakanlığı'na bağlı Bölgelerdeki Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğünün (COGAT) verilerine dayandırırken, Güney Afrika'nın ek tedbir talebi içeren dilekçesinde yer alan ve BM kuruluşlarının insani yardımların engellendiğine ilişkin iddialarını cevapsız bıraktı.

- İsrail, Güney Afrika'nın ek tedbir taleplerinin reddedilmesini istedi

Güney Afrika'nın ek tedbir taleplerinin reddedilmesini isteyen İsrail, Gazze’deki mevcut çatışmalar boyunca çeşitli insani girişimlerin yapılması, insani yardım malzemelerinin ulaştırılması ve sivillerin zararını azaltmaya yönelik çaba gösterdiğini savundu.

Beyanında "Gazze'de yaşanan insani acılara çözüm bulma konusunda büyük zorluklar bulunuyor. Bu savaşta trajik ve acı verici sivil kayıplar da yaşanmaktadır." ifadelerini kullanan İsrail, Güney Afrika’nın yeni tedbirlere hükmedilmesi talebinde yer alan her şeyin, Divan’ın 26 Ocak’ta verdiği kararında yer aldığını ve bu sebeple ek tedbir talebinin reddedilmesini istedi.

İsrail, Güney Afrika’nın, daha önce verilen tedbir kararlarının yenilenmesini isteyerek Gazze'deki çatışmaların denetimini arttırmayı hedeflediğini belirterek, "Amacı, sürekli siyasi ilgi çekmek ve müttefiki Hamas ile sürekli dayanışma içinde olduğunu göstermektir." ifadesini kullandı.

- Güney Afrika, yeni tedbirler istiyor

Güney Afrika, Uluslararası Adalet Divanı'ndan (UAD) Gazzelilerin açlığa mahkum edilmesi sebebiyle İsrail aleyhine 26 Ocak’ta verilen tedbirlerin değiştirilmesi veya yeni tedbirlere hükmedilmesi talebinde bulunmuştu.

Güney Afrika’nın yeni tedbir talebinde, İsrail’in, UAD’nin 26 Ocak’ta tedbir kararlarına ısrarla uymadığı ve Gazze’de "korkunç ihlallerine" devam ettiği belirtilmiş, "1 milyondan fazla çocuk dahil Gazze'deki 2,3 milyon Filistinlinin emniyet ve güvenliğinin acilen sağlanması amacıyla" Divan'dan, acil olarak 26 Ocak’ta İsrail aleyhine hükmettiği 6 tedbiri değiştirmesi ve/veya acilen yeni tedbirlere karar vermesini istemişti.

Güney Afrika, dilekçesinin sonunda, UAD’deki Srebrenitsa soykırımı davasında Bosna Hersek’in de ek tedbir talebinde bulunduğunu ve Divan'ın ek tedbir talebini reddetmesinden 2 yıl sonra 7 bin 336 Boşnak’ın öldürüldüğü soykırımın yaşandığını hatırlatarak, "Güney Afrika bu noktada UAD’yi, Gazze'deki Filistinlileri soykırıma varan açlıktan kurtarmak için elinden geleni yapmak üzere çok geç olmadan harekete geçmeye çağırmaktadır." ifadesini kullanmıştı.

Güney Afrika'nın başvurusunda, UAD İç Tüzüğü'nün 75'inci maddesi uyarınca davanın her aşamasında tedbir kararlarına hükmedebileceğini ve 26 Ocak'tan bu yana Gazze'de Mahkeme'nin yeni tedbirlere hükmetmesini gerektiren ölçüde önemli gelişmeler olduğunu vurgulamıştı.

- UAD'de İsrail aleyhine açılan soykırım davası

Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023'te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine UAD'de dava açmıştı.

Güney Afrika, Gazze'deki durumun aciliyet teşkil etmesi sebebiyle UAD'den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini istedi ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar, 11-12 Ocak'ta Lahey'deki Barış Sarayı’nda yapıldı.

Divan, 26 Ocak’ta açıkladığı tedbir kararlarında, İsrail’in Soykırım Sözleşmesi'nin 2'nci maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi'nin 2'nci maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze’deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazze’deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi'nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 ayda alınan tüm tedbirler hakkında mahkemeye bir rapor sunmasına hükmetti.

Güney Afrika, İsrail’in Refah'a saldırı planı nedeniyle 13 Şubat’ta yeni tedbirlere hükmedilmesi talebinde bulunmuş, Divan ise 16 Şubat’taki kararında ek tedbir talebini reddederek, İsrail'in mevcut geçici tedbirleri derhal ve etkin şekilde uygulaması gerektiğini bildirmişti.