Yarısı Amerikan, yarısı Rus: Bilim insanları yanlışlıkla iki farklı tür balığı melezledi

Melez, iki türün de fiziksel özelliklerini taşıyor (Flórián Tóth)
Melez, iki türün de fiziksel özelliklerini taşıyor (Flórián Tóth)
TT

Yarısı Amerikan, yarısı Rus: Bilim insanları yanlışlıkla iki farklı tür balığı melezledi

Melez, iki türün de fiziksel özelliklerini taşıyor (Flórián Tóth)
Melez, iki türün de fiziksel özelliklerini taşıyor (Flórián Tóth)

Bilim insanları yanlışlıkla Amerikan kaşık balığı (Polyodon spathula) ile Rus mersin balığını (Acipenser gueldenstaedtii) çiftleştirerek melez canlı üretti.
Macaristan'daki bir balık üretme laboratuvarında Amerikan kaşık balığından alınan spermler yanlışlıkla Rus mersin balığının yumurtalarıyla döllenince iki türün de özelliklerini taşıyan melez bireyler doğdu.
Macar araştırmacıların mayıs ayında hata sonucu yaptığı keşfin ayrıntıları hakemli akademik yayın Genes'de yayımlandı.
Macar ekip Rus mersin balıklarında sadece dişi oluşturmak amacıyla jinojenez adlı yöntemi uygularken beklenmeyen bir hata meydana geldi. Amerikan kaşık balığı spermi başarılı bir şekilde Rus mersin balığı yumurtasını dölledi. Bu yumurtalardan bir ay sonra yüzlerce yavru çıktı. Şu anda bu yavrulardan yaklaşık yüzünün hayatta olduğu açıklandı.
Yumurtaları üst kalite havyar yapımında kullanılan Rus mersin balıkları etobur canlılar ve büyük göl ve derin, yavaş akan nehirleri tercih ediyorlar. Kaşık ağızlı mersin balığı diye de adlandırılan Amerikan kaşık balığı ise ABD'de sadece 22 eyalette yaşayan ayrı bir tür. Temel besini sudaki zooplanktonlar olan türün üzerinde on binlerce duyu reseptörü bulunan uzun bir burnu var. 
İkisi de dünya üzerindeki en büyük, en uzun ömürlü ve en yavaş büyüyen tatlı su balıkları arasında. Ayrıca ikisin de nesli tükenme tehlikesi kritik düzeyde. 
Bu nedenle araştırmacılar iki türü suni ortamda üretmeye çalışıyordu.
"Fosil balık" olarak tanımlanan bu iki balığın son ortak atası dinozorla aynı dönemde yaşamıştı. Bu iki balığın gezegenin iki farklı bölgesinde 184 milyon boyunca ayrı ayrı evrim geçirdiği düşünülüyordu.
Bu nedenle yaşam ağacının çok farklı dallarında yer alan bu iki türün melez yavruları bilim dünyasında şaşkınlıkla karşılandı. 

Ortadaki iki fotoğrafta Rus mersib balığı ve Amerikan kaşık balığı melezleri görülüyor (Genes)
ABD'nin Louisiana eyaletindeki Nicholls Üniversitesi'nden su ekoloğu Solomon David "Bunu gördüğümde şaşırıp tekrar baktım. İnanamadım. Bu iki tür arasında melezleme yapılabileceğinin gerçekleştirilemeyeceğini sanırdım"
Çalışmanın yazarlarından Macaristan'daki Su ürünleri ve Akuakültür Araştırmsa Enstitüsü'nden Attila Mozsár "Hiçbir şekilde melezleme yapmak istemedik. Kesinlikle kasıtsızdı" dedi.
Daha fazla melez üretilmeyecek
Melez canlı iki türün de özelliklerini taşıyor. Anneleri Rus mersin balıkları gibi etoburlar. Ancak babaları Amerikan kaşıkbalığının burnuna ve yüzgeçlerine sahipler.
Araştırmacılar yaptıkları DNA analizi sonucu melezi iki gruba ayırdı. Annelerinden aldıkları DNA'lar fazla olanları daha fala mersin balığına benzerken, hem baba hem de babadan eşit DNA alanların iki türünn karışımına daha yakın bir görünüş sergilediği belirtildi.
Dr. Mozsár ve ekibi üretilen melezlere bakacaklarını ancak yeni melez üretme niyetinde olmadıklarını söyledi.
Zira araşırmacılar bu yeni canlının da liger (erkek aslanla dişi kaplanın çiftleşmesinden ortaya çıkan melez canlı), katır ve insan eliyle melezleştirilen diğer canlılar gibi kısır olduğunu düşünüyor.
Ayrıca bu melezlerin üretiminin sürmesinin yaban hayattaki popülasyonlar üzerinde tehdit yaratabileceği belirtiliyor.



Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
TT

Örümcekler okyanuslardan çıkmış olabilir

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)
Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

Erin Keller Son dakika haberleri ve gündem muhabiri 

Arizona Üniversitesi araştırmacıları, daha önce at nalı yengeçlerinin atası olduğuna inanılan ve soyu tükenmiş bir Kambriyen türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini inceledi (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)

500 milyon yıllık bir fosilin analizine dayanan yeni araştırma, örümcekler ve diğer araknidlerin denizden gelmiş olabileceğini öne sürüyor.

Bilim dergisi Current Biology'de salı günü yayımlanan araştırmaya göre, "mükemmel şekilde korunmuş" örnek, bu canlıların kara hayatına uyum sağlamadan önce yüzdüğü fikrini destekliyor.

Arizona Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, bir zamanlar at nalı yengeçlerinin atası olduğu düşünülen ve nesli tükenmiş bir Kambriyen dönemi türü olan Mollisonia symmetrica'nın fosilleşmiş beynini analiz etti. Bununla birlikte çalışma, bu canlının sinir yapısının modern örümcekler ve akrabalarına daha çok benzediğini ortaya koydu ki bu da araknidlerle daha önce düşünülenden daha yakın bir evrimsel bağa sahip olduğunu işaret ediyor.

Mollisonia'nın vücudunun prosoma adı verilen ön kısmı, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri örüntüsüne sahip. İlaveten örümceklerde ve diğer araknidlerde bulunan dişlere benzeyen bir çift kıskaç benzeri "pençelere", bölünmemiş beyninden kısa sinirler uzanır.

Araştırmacılar, fosilin bir ilk araknid olarak tanımlanmasını sağlayan en önemli özelliğin, beyninin benzersiz organizasyonu olduğunu söyledi: Modern kabuklular, böcekler, çıyanlar ve at nalı yengeçlerinde görülen önden arkaya düzenlemenin tersi, bu fosilin beyninde var.  

Arizona Üniversitesi'nde ders veren Nick Strausfeld başyazarı olduğu araştırma hakkında yaptığı açıklamada, fosilin beyninin modern örümceklere benzer şekilde "geriye doğru çevrilmiş" gibi göründüğünü söyledi.

Bu arkadan öne beyin düzenlemesi, hareket kontrolünü artıran sinir kısayolları sağlayan, çok önemli bir evrimsel adaptasyon olabilir.

Araştırmaya göre bu keşif, çeşitlenmenin yalnızca ortak bir atanın karaya geçişinden sonra gerçekleştiğine dair yaygın inancı sorgulanmasına neden oluyor. Daha önceki fosil kanıtları, araknidlerin yalnızca karada yaşayıp evrimleştiğini öne sürüyordu.

Görsel kaldırıldı.Mollisonia'nın vücudunun ön kısmı ya da prosoma, beş çift uzantıyı kontrol etmek üzere yayılan bir sinir demetleri düzenine sahip (Nick Strausfeld/Arizona Üniversitesi Sinirbilim Bölümü)


Strausfeld, "Araknidlerin ilk ne zaman ve nerede ortaya çıktığı, atalarının ne tür keliserliler olduğu ve bunların at nalı yengeçleri gibi deniz türü veya yarı sucul olup olmadığı hala şiddetle tartışılıyor" dedi.

Mollisonia benzeri araknidler karadaki yaşama adapte olurken, muhtemelen ilk böcekler ve kırkayaklarla beslendi. Bu ilk araknidler, önemli bir savunma mekanizması olan böcek kanatlarının evrimini de etkilemiş olabilir.

Araştırmacılar, Mollisonia'nın soyunun muhtemelen örümceklere, akreplere, böğlere, kırbaç akreplerine ve kamçılı akreplere yol açtığını söylüyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news