Bilim insanları belirtileri görülmeden yıllar önce kanseri teşhis edebilen kan testi geliştirdi

Paris'teki bir adamdan kan örneği alan bir sağlık çalışanı (EPA)
Paris'teki bir adamdan kan örneği alan bir sağlık çalışanı (EPA)
TT

Bilim insanları belirtileri görülmeden yıllar önce kanseri teşhis edebilen kan testi geliştirdi

Paris'teki bir adamdan kan örneği alan bir sağlık çalışanı (EPA)
Paris'teki bir adamdan kan örneği alan bir sağlık çalışanı (EPA)

Bilim insanları, basit bir kan testiyle beş kanser türünün herhangi bir semptomu ortaya çıkmadan 4 yıl önce teşhisinin koyulabileceğini öne sürdüler.
İngiltere merkezli Daily Mail gazetesinin haberine göre PanSeer adı verilen kan testinde, mide, yemek borusu, bağırsak, akciğer ve karaciğerdeki tümörlerden yayılan DNA’lardan alınan kan örnekleri analiz ediliyor.
Araştırmalar, beş farklı kanser türünün standart teşhis yöntemlerinden dört yıl kadar erken bir evrede keşfedilebileceğini ortaya koydu.
Çalışmada yer alan bilim insanları, testin kanseri öngörme olasılığının düşük olduğunu, ancak henüz belirti göstermeyen tümörleri ortaya çıkardığını söylediler.
Sıvı biyopsi tekniğinin, yavaş büyüyen kanser tümörlerinin yıllar öncesinden ortaya çıkarılmasını sağlayarak kanser teşhisinde devrim yaratması bekleniyor.
Mevcut tarama teknikleri arasında, kanserin belirtilerinin incelenmesi için bir organdan cerrahi yöntemlerle alınan biyopsi örneğinin geleneksel analizleri yer alıyor.
Sıvı biyopsi tekniği, dünyadaki araştırma ekiplerinin odağı olsa da bunlardan sadece bir kaçı henüz hastalık semptomları ortaya çıkmadan önce tümörleri tespit edebildiler.
Öte yandan Nature Communications dergisinde yayınlanan çalışma uzmanlar tarafından ‘heyecan verici’ olarak nitelendirildi.
Ancak hali hazırda pilot aşamada olan testin işe yaradığını söylemek için henüz çok erken olduğu konusunda uyaran uzmanlar, erken sonuçları doğrulamak için binlerce hastayla daha fazla test yapılmasını istediler.
Yeni geliştirilen testle metastatik olarak adlandırılan tümörler tarafından salınan benzersiz maddeleri aramak için kan plazmasının DNA'sı inceleniyor.
San Diego'da bulunan Kaliforniya Üniversitesi’nde çalışmanın yazarlarından biri olan Prof. Kun Zhang şunları söyledi:
“Yıllık sağlık kontrolleri sırasında rutin olarak bu tür kan testleri yapılması hedefleniyor. Ancak yakın odak noktası, aile geçmişi, yaş veya bilinen diğer risk faktörlerine dayanarak en fazla risk altında olan kişilerin test edilmesi öncelikli bir durum.”
Araştırmacılar, beş farklı kanser türünün hiçbir belirtisini göstermeyen 605 kişiden alınan kan örneklerini analiz ettiler. Daha sonra yaklaşık 200 katılımcıya bir hastalık teşhisi konuldu.
Bilim insanları ayrıca, kanserleri tümörlerin nasıl tespit edilebileceğini anlamak amacıyla 223 kanser hastasının daha örneklerini incelediler.
Sonuçlar, PanSeer testinin, örnekler alındığı sırada hiçbir hastalık belirtisi olmayan, ancak daha sonra hastalık teşhisi konan katılımcıların yüzde 95’inde kanserin tespit edebildiğini gösterdi. Bununla birlikte daha önce kanser teşhisi konmuş olan 113 hastanın örneklerinin yüzde 88'inde kanser hücrelerine rastlandı.



İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
TT

İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)

Bilim insanları ilk kez bir Antik Mısırlının tüm genomunu diziledi. Yaklaşık 4 bin 500 yıl önce yaşayan adamın kalıntıları, antik uygarlıktan gelen en eski genetik veriyi de sunuyor.

Uzmanlar, bölgenin sıcak iklimi DNA'nın kolayca bozunmasına yol açtığı için Antik Mısır'dan genetik kayıtlar bulmanın epey zorlu bir iş olduğunu söylüyor. Ayrıca bu toplumda yaygın olan mumyalama da yumuşak dokuları muhafaza etmesine karşın DNA'nın düzgün bir şekilde korunmasını engelliyor.

Bugüne kadar Antik Mısır'dan sadece üç kişinin genomunun bir kısmı dizilenmişti. Ayrıca bu kişiler uygarlığın daha geç dönemlerinde yaşamıştı. 

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmadaysa, bu örneklerden en az bin yıl daha önceye ait bir genom ilk kez tamamen dizilendi. 

Kahire'nin güneyindeki Nuwayrat köyünde 1900'lerin başında bulunan kalıntılar, kayaya oyulmuş bir mezarın içine yerleştirilmiş bir çömlek kabın içindeydi.

Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Adeline Morez Jacobs liderliğindeki araştırmacılar, 4 bin 500 ila 4 bin 800 yıl önce yaşamış kişinin kemiklerini inceledi. Ayrıca dişinden aldıkları örneklerle genomunu dizileyen ekip, Antik Mısırlı hakkında eşsiz bilgiler elde etti.

VFDGH
Adamın kalıntılarını içeren çömlek 1902'de keşfedilmişti (Garstang Arkeoloji Müzesi/Liverpool Üniversitesi)

İlk piramitler inşa edilirken yaşayan kişinin kalıntıları, 44-64 yaşında ölen bir erkek olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarlarından Joel Irish, MÖ 2855 ila 2570'de hayatını kaybeden adam hakkında "Öldüğünde muhtemelen 60'lı yaşlarındaydı, ki bu o dönem için inanılmaz derecede ileri bir yaş" diyor.

Bilim insanları kişinin genetik materyalinin yüzde 80'inin beklendiği gibi Kuzey Afrika kökenine sahip olduğunu tespit etti. Ancak yüzde 20'si, Batı Asya ve Mezopotamya bölgesindeki insanlara dayanıyordu.

Araştırmacılar Antik Mısır ve Mezopotamya halkları arasında bir ilişki olduğunu uzun zamandır düşünüyordu. Arkeolojik bulgular bu etkileşime güçlü kanıtlar sunsa da bugüne kadar genetik bir veri elde edilememişti. 

Harvard Üniversitesi'nden Iosif Lazaridis, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu örnek bize, bu kadar erken bir tarihte Mısır'da çoğunlukla Kuzey Afrikalı soyundan gelen ancak Mezopotamya'dan da bir miktar soy katkısı olan insanlar olduğunu söylüyor" diyor: 

Bu coğrafi açıdan mükemmel derecede mantıklı.

Araştırmacılar bulunan kemiklerde artrit ve osteoporoz belirtilerinin yanı sıra yaşamının büyük bölümünde aşağı baktığını ve öne doğru eğildiğini gösteren işaretler tespit etti. Ayrıca kollarını uzun süre önünde tuttuğunu, ağır malzemeler taşıdığını ve sert yüzeylere oturduğunu gösteren bulgulara rastlandı. 

Ekip bu verilere dayanarak bu kişinin ağır işçilik yaptığı ve muhtemelen çömlekçi olduğu sonucuna vardı. Irish çömlekçi çarkının da Mısır'a bu dönemde geldiğini söyleyerek ekliyor:

Öte yandan bir çömlekçiye genellikle böyle üst sınıf bir cenaze töreni düzenlenmez. Belki de olağanüstü yetenekli ya da başarılı olduğu için sosyal statüsü yükselmişti.

Bilim insanları Antik Mısır ve Mezopotamya ilişkisine ışık tutan yeni çalışmanın sadece tek bir genom örneğine dayandığına ve daha fazla kanıt bulmayı beklediklerine değiniyor. Bu sayede iki bölgede yakın zamanda ortaya çıkan yazının kökenlerini ve farklı toplumlar arasındaki göçleri daha iyi anlamayı umuyorlar.

Makalenin ortak yazarı Dr. Linus Girdland-Flink "Bu, insan genetik varyasyonu bulmacasının sadece bir parçası: Bugüne kadar yaşamış her insan ve onların genomu bu bulmacanın benzersiz bir parçasını oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Hiçbir zaman herkesin genomunu dizileyemeyeceğiz ancak insanlık tarihinde bugün kim olduğumuzu şekillendiren önemli olayları doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için dünyanın dört bir yanından yeterince çeşitli örnek toplamayı umuyoruz.

Independent Türkçe, CNN, New Scientist, Nature