Etiyopya, Nahda Barajı’nın doldurulmasını kutlamaya başladı

Nahda Barajı rezervuarında su biriktiğini gösteren uydu görüntüsü (AFP)
Nahda Barajı rezervuarında su biriktiğini gösteren uydu görüntüsü (AFP)
TT

Etiyopya, Nahda Barajı’nın doldurulmasını kutlamaya başladı

Nahda Barajı rezervuarında su biriktiğini gösteren uydu görüntüsü (AFP)
Nahda Barajı rezervuarında su biriktiğini gösteren uydu görüntüsü (AFP)

Etiyopya yönetimi, Nahda (Rönesans / Hedasi) Barajı rezervuarının doldurulması çerçevesindeki ilk aşamanın tamamlanmasını ülke kamuoyuna ‘zafer’ olarak sundu.
Addis Ababa, Nil Nehri'nin ana kolu olan Mavi Nil Nehri üzerine inşa edilen barajın doldurulması ve işletilmesine ilişkin kurallarla ilgili nihai bir anlaşmaya varmadan önce herhangi bir ‘tek taraflı eylemi’ reddeden Mısır ve Sudan'a karşı kutlama yapıyor.
Addis Ababa yönetimi, baraj rezervuarının yağış mevsimi olması nedeniyle doğal yağmur sularıyla dolduğunu vurgulayarak gerilimleri hafifletmeye çalışırken Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali dün yaptığı açıklamada, “Baraj rezervuarının doldurulmasının ilk aşamasının şiddetli yağışlar nedeniyle belirlenen tarihten önce başkalarına zarar vermeden gerçekleşeceği sözü verdim” ifadelerini kullandı.
Mısırlı Su İşleri Uzmanı Abbas Şiraki, konuyla ilgili Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Etiyopya 5 milyar metreküp olduğu tahmin edilen suyu, gelecek Eylül ayı sonlarında yağış mevsiminin sona ermesinden sonra da tutmaya devam ederse bu kasıtlı bir doldurma işlemi demektir. Fakat yağışların bitmesinin ardından baraj kapakları açılırsa bu doğal bir su birikimi anlamına gelir. Ancak Etiyopya'nın bunu doldurmanın ilk aşaması olarak görmesi, kapakları açmaya niyetli olmadığını gösteriyor” şeklinde konuştu.
Bu gelişmeler, Afrika Birliği'nin (AfB) Mısır, Etiyopya ve Sudan arasındaki müzakerelere devam edilmesinin kararlaştırıldığı şeklinde açıklamasından bir gün sonra yaşandı. Açıklama müzakerelerin özellikle barajın doldurulması ve işletilmesi ile ilgili meselelere odaklanacağı belirtilirken su paylaşımı meselesine işaret edilerek ‘müzakere süreciyle ilgisi olmayan konuların veya geleceğe yönelik beklentilerin müzakere sürecine dahil edilmeyeceği’ kaydedildi.
Öte yandan Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Hafız’ın yaptığı açıklamaya göre Salı günü uluslararası gözlemcilerin katılımıyla düzenlenen AfB zirvesinde, barajın doldurulması ve işletilmesi konusunda bağlayıcı bir yasal anlaşmaya varılması gerektiği sonucuna vardı. Anlaşma, taraflardan herhangi birinin, anlaşmanın yorumlanması veya uygulanmasıyla ilgili gelecekteki olası anlaşmazlıkları çözülmesi için başvuruda bulunma hakkına sahip olduğu bağlayıcı bir yasal mekanizma içeriyor.
Hafız dün yaptığı açıklamada, zirve sırasında müzakerelerin baraja ve su tüketmeden elektrik üretimine odaklanması gerektiğinin, müzakere süreciyle ilgisiz herhangi bir mesele veya geleceğe dair hırsların sürece dahil edilmemesinin vurgulandığını belirtti.
Mısır, şuana kadar Nahda Barajı rezervuarının doldurulmasının ilk aşamasının tamamlanmasıyla ilgili herhangi bir yorumda bulunmaktan kaçındı. Ancak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hafız, “AfB zirvesinde tüm tarafların tek taraflı eylemlerde bulunmama taahhüdü vermelerinin gerektiğine dikkat çekikdi. Çünkü bu, müzakerelerin başarısı için bir mihenk taşıdır. Tüm tarafların zirvenin sonucunu uygulama taahhüdü, müzakerelerin başarısı ve dengeli, adil bir anlaşmaya varılması için gereklidir” ifadelerini kullandı.
Nahda Barajı’nın inşasına 2011 yılında başlayan Etiyopya, Afrika'nın en büyük elektrik ihracatçısı olmayı hedefliyor. Öte yandan Mısır, 100 milyondan fazla insanın su ihtiyacını karşılayan Nil Nehri’nin halihazırda ‘yetersiz olan’ su miktarının yüzde 90'dan fazla azalacağı yönünde endişeleri bulunuyor.
Etiyopya televizyonu dün ilk kez, baraj rezervuarının dolduğunu gösteren bir video yayınladı ve önemli miktarda suyun rezervuara girdiği anı gösterdi. Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, ‘Nahda Barajı’nın doldurulmasının ilk aşamasının tamamlanmasını tarihi bir gün’ olarak niteleyerek vatandaşlarını tebrik etti. Etiyopya Haber Ajansı tarafından dün yayınlanan açıklamasında Başbakan, “Tüm Etiyopyalıları başarılarından dolayı tebrik ediyorum” dedi. Barajın maliyetinin 4 milyar dolar olduğu tahmin edilirken Başbakan barajı ‘bu neslin sembolü ve simgesi’ olarak niteledi.
Başbakan Abiy Ahmed’e göre barajın en az 200 yıl önce yapılması gerekiyordu. Barajı doldurulmasının ilk aşamasının iki türbinde elektrik üretimine olanak sağlayacağını belirten Abiy Ahmed, “Önümüzdeki iki yıl boyunca tüm çabalar sarf edilirse, barajın tam kapasite elektrik üretmesi bekleniyor” dedi.
Etiyopya Dışişleri Bakanı Gedu Andargachew Alene ise Twitter hesabından yaptığı açıklamada, baraj rezervuarının doldurulmasının ilk aşamasının tamamlanmasından ötürü vatandaşlarını tebrik etti. Bakan Alene attığı tweette, “Tebrikler. Nil Nehri daha önce akıp gidiyordu. Simdi ise bir rezervuarda birikiyor. Nil bizimdir” yazdı.
Etiyopya Su ve Enerji Bakanı Seleshi Bekele de Twitter hesabından şunları yazdı:
“Baraj rezervuarında 4,9 milyar metreküp su tutuluyor. Bu miktar, Mısır ve Sudan gibi aşağı havza ülkelerinin su paylarını etkilemiyor.”
Bununla birlikte dünyanın dört bir yanından Etiyopyalılar ‘Nil Etiyopya’nındır’ etiketiyle barajı tanıtmak için sosyal medyadan bir kampanya başlattılar. Çevrimiçi etkileşim önümüzdeki cuma gününe kadar devam edecek.
Etiyopya, Mısır ve Sudan liderleri salı akşamı yapılan AfB zirvesinde müzakereler devam edilmesi yönünde ortak bir karara varıldığını doğruladılar. Ortak karar, telekonferans aracılığıyla yapılan mini AfB zirvesi sonrası Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk ve Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından ayrı ayrı yapılan açıklamalarla duyuruldu.
Diğer yandan zirveye başkanlık eden Güney Afrika Cumhuriyeti Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, “Daha fazla müzakere olacak” yorumunda bulundu. Ramaphosa Twitter hesabından, “Üçlü müzakereler halen doğru yolda ilerliyor” yazdı.
Buna karşın AfB himayesinde müzakerelere devam etme kararı, Mısırlılar tarafından sosyal medya üzerinden öfkeyle karşılandı. Afrika işlerinde uzman Dr. Hamdi Abdurrahman “Başlıca taraflar tarafından yayınlanan açıklamaları okuduktan ve içeriklerini analiz ettikten sonra dinlenebileceğim ve rahatlayabileceğim yararlı bir cümle bulamadım. Mısır’ın açıklamalarında, bağlayıcı bir nihai anlaşmaya varılması için müzakerelerin devam etmesini istemek dışında önemli bir adım işareti yoktu. Nahda Barajı ile gelecekteki diğer projelerin bir birinden ayrı tutulması gerekiyor. Çünkü farklı projeler, başka kapsamlı anlaşmalar gerektiriyor” ifadelerini kullandı.
Dr. Hamdi Abdurrahman, Etiyopya'nın açıklamasıyla ilgili olarak ise “Baraj rezervuarının doldurulmasının ilk aşamasının tamamlandığını açıkça belirtmesi bir muzaffer edasını yansıtıyor” yorumunda bulundu.
Eski Mısır Dışişleri Bakan Yardımcısı Muhammed Mursi de konuyla ilgili bir değerlendirmede bulunarak, “Etiyopya baraj rezervuarını doldurmanın ilk aşamasını başlattığını ve muhtemelen tamamlanacağını vurguladı. Küçük bir adım gibi görünse de önemi büyük. Zirvenin sonucuna dair kesin yargı, bir dereceye kadar tarafsızlık barındırsa da gerçeği çok da yansıtmıyor. Rahatladığımı söyleyemem. Gelecekteki tüm yükümlülüklerin belirlendiği, tüm şüphelerin giderildiği ve Mısır ile Etiyopya arasında bir işbirliği ve güven ortamı yaratan kapsamlı bir anlaşmaya varma umuduyla, beklediğim sonucu göremedim” şeklinde konuştu.



BBC analizi: Rusya her zamankinden hızlı asker kaybediyor

Bir Rus askeri, Ukrayna mevzilerine doğru kundağı motorlu Malka topuyla ateş ediyor (Rusya Savunma Bakanlığı Basın Servisi)
Bir Rus askeri, Ukrayna mevzilerine doğru kundağı motorlu Malka topuyla ateş ediyor (Rusya Savunma Bakanlığı Basın Servisi)
TT

BBC analizi: Rusya her zamankinden hızlı asker kaybediyor

Bir Rus askeri, Ukrayna mevzilerine doğru kundağı motorlu Malka topuyla ateş ediyor (Rusya Savunma Bakanlığı Basın Servisi)
Bir Rus askeri, Ukrayna mevzilerine doğru kundağı motorlu Malka topuyla ateş ediyor (Rusya Savunma Bakanlığı Basın Servisi)

Yeni bir analiz, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşta verdiği kayıpların, Şubat 2022'de başlayan işgalden bu yana hiç olmadığı kadar hızlı bir oranda arttığına işaret ediyor.

BBC'nin yaptığı analiz, bu yıl Rusya'da 2024'e kıyasla yüzde 40 daha fazla asker ölüm ilanının yayımlandığını ortaya koydu.

BBC, bağımsız yayın kuruluşu Mediazona'yla birlikte, resmi raporlar, gazeteler ve sosyal medyanın yanı sıra yeni anıtlar ve mezarları kullanarak isimleri belirlenmiş kişilerin bir listesini çıkardı. Ölenlerden, toplamda yaklaşık 160 bin kişinin isimlerini doğrulayabildiler.

Uzmanlar, BBC'ye bu rakamın muhtemelen çok daha yüksek olduğunu, BBC'nin açıkladığı rakamın toplamın yalnızca yüzde 45 ila yüzde 65'ini temsil ettiğini söyledi. Bu, Moskova'nın savaş başladığından beri 243 bin ila 352 bin zayiat verdiğini gösteriyor.

BBC'nin verilerine göre, bu yıl Rusya'da yayımlanan ölüm ilanlarının sayısı ağustosta önemli bir artış gösterdi. Bu, Vladimir Putin'in savaşın başlamasından bu yana ilk ABD-Rusya zirvesi için Alaska'da Donald Trump'la görüştüğü ay. Ölüm ilanı sayısı ekimdeyse 12 bin 35'le zirveye ulaştı.

Temmuz 2024'le Temmuz 2025 arasında yayımlanan ölüm ilanlarının sayısı 7 bin 155'i geçmedi.

BBC'nin toplam ölüm sayısı, uluslararası hükümetlerin değerlendirmelerini yansıtıyor gibi görünüyor. Ekimde bir NATO yetkilisi, Ukrayna'da 250 binden fazla Rus askerinin öldürüldüğünü ve savaş zaiyatının toplamda 1,1 milyonu bulduğunu söylemişti.

BBC'ye göre Ukrayna'nın savaşta 140 binden fazla askeri öldü.

Öte yandan Rusya'nın Ukrayna'yı Putin'in konutlarından birine drone saldırısı düzenlemekle suçlamasının ardından, Washington'ın yakın gelecekte bir barış anlaşmasına aracılık etme umutları salı günü suya düştü. Kiev bu iddiayı kesin bir dille reddediyor.

Moskova'nın buna karşılık müzakere pozisyonunu sertleştireceğini belirtmesinin ardından Zelenski, iddianın barış sürecini raydan çıkarma amacıyla "tamamen uydurulduğunu" söyledi.

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha salı günü, Rusya'nın suçlamalarına dair herhangi bir inandırıcı kanıt sunmadığını belirtti.

Sybiha, "Rusya'nın uzun bir sahte iddia geçmişi var, bu onların imza taktiği" dedi.

Muhabirlerin Rusya'nın drone saldırısına dair fiziksel kanıtı olup olmadığı sorusuna Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov, hava savunmasının drone'ları düşürdüğünü ancak enkaz konusunun Savunma Bakanlığı'nı ilgilendirdiğini söyledi.

Independent Türkçe


Savaş bitti, travma sürüyor: İsrail’den intihar eden askerlere yeni statü

Gazze’de öldürülen bir asker için düzenlenen cenaze törenine katılan İsrailli askerler (AP)
Gazze’de öldürülen bir asker için düzenlenen cenaze törenine katılan İsrailli askerler (AP)
TT

Savaş bitti, travma sürüyor: İsrail’den intihar eden askerlere yeni statü

Gazze’de öldürülen bir asker için düzenlenen cenaze törenine katılan İsrailli askerler (AP)
Gazze’de öldürülen bir asker için düzenlenen cenaze törenine katılan İsrailli askerler (AP)

İsrail ordusu ve Savunma Bakanlığı, son iki yılda Gazze savaşı ve diğer cephelerde görev yaptıktan sonra terhis edilen ve intihar eden askerlere “hizmetten sonra vefat” statüsü verilmesine karar verdi.

Şarku’l Avsat’ın İbranice yayımlanan Yediot Aharonot gazetesinden aktardığı habere göre kararın amacı asker ailelerine destek olmak. Bu statünün tanınmasıyla birlikte aileler, Savunma Bakanlığı’ndan iki yıl boyunca aylık yardım alacak.

İsrail ordusu, tanıma yaklaşımının “kapsamlı ve bütüncül” olacağını belirtti. İntiharın askerlik hizmetiyle bağlantılı olduğunun tespit edilmesi halinde, iki yıllık sürenin uzatılmasının da ileride değerlendirileceği ifade edildi.

Düzenli ve yedek olarak görev yapmış, hizmetleri sona erdikten sonra ve savaş dönemindeki görevleriyle bağlantılı olabilecek koşullarda intihar eden askerlerin aileleri tarafından yapılan başvurular, özel bir komisyon tarafından incelendi.

Defin ve soruşturmaya ilişkin tavsiyeler

Komisyon, yeniden intihar eden herhangi bir askerin sivil mezarlıkta, sivil bir mezar taşıyla defnedilmesini; bununla birlikte askerî törenle anılmasını tavsiye etti. Ayrıca intiharın ardından saatler içinde soruşturma başlatılarak, kişinin savaş döneminde asker olarak görev yapıp yapmadığının incelenmesi önerildi.

cdfg
Ocak 2024’te Gazze’de öldürülen bir asker için düzenlenen cenaze töreninde ağlayan İsrailli askerler (Reuters)

Buna göre, İsrail ordusu cenazeye 7 gün boyunca eşlik edecek; ardından Savunma Bakanlığı ve orduya bağlı tanıma komisyonu, olayın koşullarını değerlendirerek intiharın görünen nedenleri ile savaş sırasındaki askerlik hizmeti arasındaki bağı belirleyecek. Bu süreçte askerin komutanlarının görüşleri de alınacak.

Komisyon, eğer bir bağ tespit edilirse, askerin ordu şehidi ya da yaralanma sonucu hayatını kaybeden engelli statüsünde tanınmayacağını; bunun yerine “hizmetten sonra vefat eden” olarak kabul edileceğini ve ailesine birkaç yıl süreyle aylık maaş bağlanacağını vurguladı.

Ruh sağlığı uzmanları, hukuk danışmanları ve Aile İşleri Dairesi’nden üst düzey yetkililerin yer aldığı komisyon, tekil vakalardan ziyade intihar olgusunun sistematik boyutunu ele aldı.

İsrail ordusu, her vakanın değerlendirilmesinde hizmet süresi, görev türü, olağandışı olaylara maruz kalma, terhis ile ölüm arasındaki zaman aralığı ve kişisel koşullar gibi unsurların dikkate alınacağını açıkladı.

Olgunun boyutu

İsrail ordusuna göre, Ekim 2023’te başlayan ve Gazze’ye yönelik saldırıları kapsayan “Demir Kılıçlar” savaşı süresince şu ana kadar 15 intihar vakası kayda geçti. Bu sayının ileride artabileceği öngörülüyor.

frgthy
İsrail askerleri, Tel Aviv'deki bir mezarlıkta düzenlenen cenaze töreninde bir arkadaşlarının tabutunu taşıyor (AP)

İsrail Yayın Kurumu, bu yılın başından ağustos ayına kadar askerler arasında 16 intihar vakası kaydedildiğini; bunların 7’sinin yedek asker olduğunu bildirdi. Temmuz ayında 4 intihar gerçekleşti; bunlardan ikisi hizmet sırasında, ikisi ise yedek hizmetini tamamladıktan sonra yaşandı.

2024’te 21 asker (12’si yedek), 2023’te ise 17 asker intihar etti.

İsrail Knesset’i Araştırma ve Bilgi Merkezi’nin geçen ekimde yayımladığı rapora göre, intihar eden her bir askere karşılık 7 ek intihar girişimi kayda geçti.


Trump, İran'ın nükleer kapasitesini ve füze tesislerini yeniden inşa etmesi halinde tekrar saldırı yapacağı tehdidinde bulundu

ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Florida'daki Mar-a-Lago tatil beldesinde gerçekleştirdiği görüşmeden (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Florida'daki Mar-a-Lago tatil beldesinde gerçekleştirdiği görüşmeden (Reuters)
TT

Trump, İran'ın nükleer kapasitesini ve füze tesislerini yeniden inşa etmesi halinde tekrar saldırı yapacağı tehdidinde bulundu

ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Florida'daki Mar-a-Lago tatil beldesinde gerçekleştirdiği görüşmeden (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Florida'daki Mar-a-Lago tatil beldesinde gerçekleştirdiği görüşmeden (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, Florida’daki Mar-a-Lago tatil beldesinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu karşıladığı sırada gazetecilerle yaptığı görüşmede, Ortadoğu ve Ukrayna’ya ilişkin önceliklerini ortaya koyan doğrudan ve spontane açıklamalarda bulundu. Netanyahu’ya övgü, İran’a yönelik tehditler ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yönelik olduğu öne sürülen bir saldırı nedeniyle duyulan öfkenin iç içe geçtiği bu açıklamalar, Trump’ın müttefiklere koşulsuz destek ile hızlı anlaşmalar için baskıyı bir arada barındıran kişisel diplomasi anlayışını yansıttı.

Gazze'nin yeniden inşası yakında başlayacak

Zorluklara rağmen Trump, açıklamalarında ağırlıklı olarak Gazze Şeridi’ne odaklandı. Gazze’nin Netanyahu ile görüştüğü ‘beş ana konudan biri’ olduğunu vurgulayan Trump, “Önümüzdeki haftalarda Gazze’yle ilgileneceğiz... Gazze zor bir yer, gerçekten zor bir bölge. Yüzyıllardır kaos içindeydi ama biz onu düzelteceğiz… Yeniden inşa çok yakında başlayacak... Evet, Netanyahu bunu dört gözle bekliyor, ben de aynı şekilde” ifadelerini kullandı.

ascdfg
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Florida'daki Mar-a-Lago tatil beldesinde gerçekleştirdiği görüşmeden (AFP)

Trump, Gazze Şeridi’nin yeniden inşasının, Hamas’ın tamamen silahsızlandırılmasından önce bile başlayabileceğine işaret ederken, ekibinin rehinelerin serbest bırakılması için yürüttüğü çalışmalara dikkat çekti. Trump, “Neredeyse her rehine benim sayemde serbest kaldı... Steve Witkoff, Jared Kushner, Marco Rubio ve Pete Hegseth’ten oluşan bir ekibim var. 255 rehineden 254’ü çıktı, son cenazenin geri getirilmesi için elimizden geleni yapıyoruz” diye konuştu.

Hamas’ı, Gazze anlaşması kapsamında silah bırakmaması hâlinde ağır bedel ödeyeceği konusunda uyaran Trump, “Silahlarını bırakmazlarsa, ki bunu kabul ettiler, çok ağır bir bedel ödemek zorunda kalacaklar” dedi. “Silahlarını nispeten kısa bir süre içinde bırakmaları gerekiyor” ifadesini kullanan Trump, İsrail Başbakanı ile ‘bir dizi sonuca’ vardıklarını belirtti.

Trump, açıklamaları sırasında İsrail Başbakanı’nı defalarca överek, onun bir savaş dönemi başbakanı olduğunu ve ‘olağanüstü işler’ yaptığını belirtti. “Netanyahu İsrail’i son derece zor bir dönemden geçirdi. Onun rolü olmasaydı bugün İsrail var olmayabilirdi” diyen Trump, Netanyahu için af beklentisini de dile getirdi ve “Nasıl affedilmez? O bir savaş kahramanı” ifadelerini kullandı. Netanyahu ise karşılık olarak, “İsrail’in Beyaz Saray’da Trump gibi bir dostu  hiç olmadı” dedi.

xscdf
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Florida'daki Mar-a-Lago tatil beldesinde gerçekleştirdiği görüşmeden (Reuters)

Trump, Gazze Şeridi’ne Türk askerlerinin konuşlandırılması fikrine ilişkin bir soruya verdiği yanıtta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı övdü. “Cumhurbaşkanı Erdoğan’la harika bir ilişkim var... Türkiye mükemmel bir ülke” diyen Trump’ın bu açıklamaları, durumun zorluğunu kabul eden pragmatik bir iyimserliği yansıttı. Söz konusu değerlendirmeler, İsrail’in tam çekilmeye ya da Refah Sınır Kapısı’nın koşulsuz açılmasına karşı çıkmasına rağmen, Washington’un barış planının ikinci aşamasında ilerleme sağlanması için baskı yaptığına işaret etti.

İran: Yeni saldırı tehditleri

Trump, İran’a karşı ortak bir zafer elde edildiğiyle övünerek, “Eğer İran’ı yenmemiş olsaydık, Ortadoğu’da barış olmazdı... B-2 bombardıman uçaklarını ve bir denizaltıdan Tomahawk füzelerini kullandık” dedi. ABD Başkanı, İran’ın nükleer programını yeniden inşa etmeye kalkışmaması konusunda uyarıda bulundu. Yönetiminin İsrail’in İran’a yönelik olası bir saldırısını destekleyip desteklemeyeceğine ilişkin bir soruya yanıt veren Trump, “Eğer bunu yaparlarsa, onları düşürürüz... Üzerlerine cehennemi yağdırırız” ifadelerini kullandı. Trump, İran’ın bir anlaşmaya varamaması ve balistik füze ile nükleer silah geliştirmeyi sürdürmesi hâlinde bunun ‘kesinlikle seçeneklerden biri’ olacağını vurguladı. Aynı zamanda bir anlaşmaya da kapıyı açık bırakan Trump, “İran bir anlaşma istiyor ama keşke bunu daha önce yapsaydı” dedi.

Trump, İran rejiminin devrilmesine ilişkin konuşmaktan ise kaçındı. İran’da ‘çok yüksek enflasyon, çökmüş bir ekonomi ve şiddetle bastırılan toplumsal hoşnutsuzluk’ bulunduğuna dikkat çekti.

Ukrayna saldırısına duyulan öfke

Trump, gazetecilerin sorularını yanıtlarken dün sabah Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı telefon görüşmesine de değindi. Görüşmeyi, çok sayıda karmaşık başlık bulunmasına rağmen ‘olumlu ve verimli’ olarak nitelendiren Trump, Putin’in karargâhına yönelik olduğu iddia edilen bir Ukrayna insansız hava aracı (İHA) saldırısı nedeniyle duyduğu öfkeyi dile getirdi. “Bunu bu sabah duydum... Putin bana erken saatlerde söyledi, saldırıya uğradığını belirtti. Bu iyi bir şey değil, buna çok kızgınım” diyen Trump, “Hassas bir dönemden geçtiğimiz için daha önce Tomahawk füzelerinin sevkiyatını durdurmuştum. Şimdi birinin evine saldırmanın zamanı değil” ifadelerini kullandı. Trump ayrıca Ukrayna’nın kayıplarına dikkat çekerek, “Ukrayna ayda 26 bin asker kaybediyor... 26 bin genç asker” dedi.

sd
ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Florida'daki Mar-a-Lago tatil beldesinde gerçekleştirdiği görüşmeden (AFP)

Bu açıklamalar, Washington’un gerilimin artmasına karşı temkinli bir tutum benimsediğini ve Trump’ın Moskova ile Kiev arasında denge kurmaya çalıştığını ortaya koydu. Ancak Trump’ın sergilediği kişisel öfkenin, özellikle Kremlin’in tutumunu ‘gözden geçirdiğini’ açıklamasının ardından, müzakerelerde Rusya’nın elini güçlendirebileceği değerlendirmeleri yapıldı.