Avrupa otomotiv pazarı haziranda daraldı

Avrupa otomotiv pazarı haziranda daraldı
TT

Avrupa otomotiv pazarı haziranda daraldı

Avrupa otomotiv pazarı haziranda daraldı

Avrupa otomotiv pazarı 2020 haziran ayında yüzde 24, otomobil pazarı yüzde 24,1 ve hafif ticari araç pazarı yüzde 13,6 daraldı.
Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD), 2020 haziran ayı Avrupa otomotiv pazar değerlendirmesi raporunu açıkladı. Buna göre; AB (26), UK ve EFTA ülkeleri toplamına göre otomotiv pazarı 2020 haziran ayında yüzde 24, otomobil pazarı yüzde 24,1 ve hafif ticari araç pazarı yüzde 13,6 daraldı.
Otomotiv pazarı 2020 haziran ayında yüzde 24 azaldı ve 1 milyon 335 bin 802 adet seviyesinde gerçekleşti. 2019 yılının aynı ayında 1 milyon 756 bin 553 toplam adet satış gerçekleşmişti. Otomobil pazarı 2020 haziran ayında 2019 yılının aynı ayına göre yüzde 24,1 azaldı ve toplam 1 milyon 131 bin 843 adet seviyesinde gerçekleşti. 2019 yılında ise Avrupa otomobil pazarı 1 milyon 491 bin 465 adetti. Hafif ticari araç pazarı 2020 haziran ayında yüzde 13,6 azaldı ve 177 bin 807 adede düştü. 2019 haziran ayında 205 bin 740 adet satış gerçekleşmişti.
AB (26), UK ve EFTA ülkeleri toplamına göre otomotiv pazarı 2020 Ocak-Haziran döneminde yüzde 38,9 azaldı ve 6 milyon 11 bin 918 adet seviyesinde gerçekleşti. 2019 yılının aynı döneminde 9 milyon 834 bin 542 toplam adet satış gerçekleşmişti. Otomobil pazarı 2020 Ocak-Haziran döneminde 2019 yılı aynı dönemine göre yüzde 39,5 azaldı ve toplam 5 milyon 101 bin 669 adet seviyesinde gerçekleşti. 2019 yılı aynı döneminde ise otomobil pazarı 8 milyon 427 bin 639 adetti. Hafif ticari araç pazarı 2020 Ocak-Haziran döneminde yüzde 33,8 azaldı ve 758 bin 166 adede düştü. 2019 yılının aynı döneminde 1 milyon 144 bin 454 adet satış gerçekleşmişti.
2020 haziran ayı sonunda Türkiye, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30,4 artış ile Avrupa otomotiv satışları sıralamasında 6'ncı ülke, yüzde 30,2 artış ile Avrupa otomobil satışları sıralamasında 7'nci ülke ve yüzde 30,2 artış ile Avrupa hafif ticari araç satışları sıralamasında 6'ncı ülke olarak yer aldı.

Avrupa otomotiv pazarı ülkelere göre değerlendirildiğinde;
AB (26), UK ve EFTA ülkeleri toplamına göre 2020 haziran ayında geçen yılın aynı ayına göre en fazla düşüş sırasıyla yüzde 54 ile Portekiz, yüzde 48,9 ile Hırvatistan ve yüzde 44,1 ile Litvanya'da yaşandı. 2020 yılının aynı ayında satışını artıran tek pazar yüzde 1,4 ile Fransa oldu.
AB (26), UK ve EFTA ülkeleri toplamına göre 2020 Ocak-Haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre en fazla düşüş sırasıyla yüzde 52,4 ile Hırvatistan, yüzde 50 ile İspanya ve yüzde 48,2 ile Portekiz'de yaşandı. 2020 yılının aynı döneminde satışını arttıran bir pazar olmadı.

Avrupa otomobil pazarı ülkelere göre değerlendirildiğinde;
AB (26), UK ve EFTA ülkeleri toplamına göre 2020 haziran ayında geçen yılın aynı ayına göre en fazla düşüş sırasıyla yüzde 56,2 ile Portekiz, yüzde 49,4 ile Hırvatistan, yüzde 40,8 ile Litvanya'da görüldü. Geçen yılın aynı ayına göre büyüme gösteren tek pazar yüzde 1,2 ile Fransa oldu.
AB (26), UK ve EFTA ülkeleri toplamına göre 2020 yılı Ocak-Haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre en fazla düşüş sırasıyla yüzde 54,4 ile Hırvatistan, yüzde 50,9 ile İspanya, yüzde 49,6 ile Portekiz'de görüldü. İlk altı ayda tüm Avrupa pazarlarında daralma görüldü.

Avrupa hafif ticari araç pazarı ülkelere göre değerlendirildiğinde;
AB (26), UK ve EFTA ülkeleri toplamına göre 2020 haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre en fazla düşüş sırasıyla yüzde 50,6 ile İsveç, yüzde 46,2 ile Hollanda ve yüzde 45,1 ile Bulgaristan'da yaşandı. 2020 yılının aynı ayında satışını en çok artıran pazarlar yüzde 8,4 ile Belçika, yüzde 7,8 ile Fransa ve yüzde 6,4 ile Romanya oldu.
AB (26), UK ve EFTA ülkeleri toplamına göre 2020 Ocak-Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre en fazla düşüş sırasıyla yüzde 45,7 ile İspanya, yüzde 45,6 ile İsveç ve yüzde 44,6 ile İngiltere'de yaşandı. Satışlarını arttıran pazar olmadı.



Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

ABD Masters Turnuvası'nda golf izleme, bu oyunu bizzat oynama, masaları gezme ve Mar-a-Lago'da yemek yiyenleri selamlama arasında Donald Trump'ın Bertrand Russell'ı incelemek için çok az zaman bulduğunu tahmin etmek makul olur.

Bu üzücü çünkü Britanyalı filozofun 1922'de yayımlanan Çin Sorunu kitabını özümsemek, sadece bu pasajla bile ona ve Amerika'ya fayda sağlayabilir:

Çin ulusu dünyadaki en sabırlı ulus, yüzyılları diğer ulusların on yılları gördüğü gibi görüyor. Temelde yok edilemez ve beklemeye gücü yeter.

Mandarin dilinde Donald Trump'ın bile dikkatini çekebilecek bir başka kısa ifade de var: Birebir çevrildiğinde "Acı yemek" anlamına gelen "chi ku", şikayet etmeden acı çekmek manasında kullanılıyor.

Russell'ın gözlemlediği gibi, Çin'in kültürünü ve yaklaşımını böyle özdeyişler tanımlar. Bugün Pekin'in, ABD'nin dünyanın en kalabalık ülkesiyle ekonomik rekabetini çarpıcı bir şekilde tırmandırmasına karşı kullandığı stratejinin ardında onlar yatıyor.

ABD Başkanı halihazırda göz kırptı ya da göz kırpıyormuş gibi göründü. Cuma günü Çin, ABD'den ithal edilen mallara uygulanan vergiyi yüzde 84'ten yüzde 125'e çıkararak Trump'ın tarifelerine karşılık verdi. Hafta sonu ABD'nin akıllı telefonları, bilgisayarları ve diğer tüketici elektroniği ürünlerini kendi vergi artışlarından muaf tuttuğu açıklandı. Bu bir geri adım gibi görünüyordu.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ise "Hayır" dedi. Bu ürünler belirli ülkelere uygulananların haricindeki vergilerle yakında karşılaşacaktı. Daha sonra Trump, bir sosyal medya paylaşımında bu ürünlere muafiyet tanınmadığını iddia ederek kararlı bir tavır sergiledi. Büyük harfler ortaya çıktı:

Tarifelere yönelik yürüteceğimiz ulusal güvenlik soruşturmalarında Yarı İletkenlere ve TÜM ELEKTRONİK TEDARİK ZİNCİRİNE bakıyoruz.

Yine de mevcut muafiyet, bir geri adım gibi görünüyordu.

Başkan Şi her zamanki gibi hiçbir şey söylemedi. Gelecek günlerde ve haftalarda daha fazlasını bekleyebiliriz: Bir tarafta kas gösterme ve bağırma, karşı cephede sakin metanet.

Bu, Çin'in sarsılmayacağı anlamına gelmiyor. Trump ve çevresinin hesaplarına göre Çin'in ABD'ye ihtiyacı var. Trump'ın sürekli atıfta bulunduğu bu devasa ticaret dengesizliği olmadan, Çin'in ihracatı için buna denk bir pazar yok. Şi ve çalışma arkadaşlarının, ülkelerinin hızla artan refahı, nüfusunu beslemesi ve aynı zamanda şişen orta sınıfın servetindeki artışı körüklemesi için ABD'ye bel bağladığını düşünüyorlar.

Ticaret söz konusu olduğunda, ABD-Çin mücadelesi yeni bir mesele değil. Hatta Trump ilk döneminde ikisi arasındaki eşitsizliğin üstesinden gelmeye çalıştı. Çin, dış ticareti teşvik etmeyi sürdürürken iç tüketimi ve kendi kendine yetmeyi artırma anlamına gelen "ikili dolaşım" veya "yeni kalkınma modeliyle" yanıt verdi.

Trump ikinci kez şansını deniyor. Ancak daha az odaklanmış bir şekilde, üç hedefi tek bir saldırıya dönüştürüyor: Federal geliri artırmak, Kanada ve Meksika gibi ülkeleri uyuşturucu tedariki gibi finansal olmayan nedenlerle cezalandırmak ve daha eşit bir ticaret dengesi sağlamak. Bu, üç danışman grubunu içeriyordu ve bir karmaşa reçetesi oluşturdu.

Aynı zamanda ekonomiyi siyasetle harmanlamaya çalıştı ve tarifeler söz konusu olduğunda ikisi birbiriyle kaynaşmıyor. Ekonomistlere her zaman tarifelerin kötü bir fikir olduğu, dayatılmaması ve bunlara cevap verilmemesi gerektiği öğretilir. Ancak Trump, Amerika'nın siyasi onayını aldığına ve çoğu Amerikalının kendisini destekleyeceğine inanıyor.

Trump bu hamlenin yaklaştığının sinyalini defalarca verdi. Çinliler hazırlık yapabilmiştir. Trump ilk salvoyu yaptığına göre, Amerika'nın üç hedefi vurmak için bir füze ateşlemeye çalışmasını izleyebilirler.

Trump, Çin'in ticaret fazlasına odaklanırken, ABD yönetiminin kendilerine önemli miktarda borçlu olmasından kaynaklanan kilit bir karta sahip olduklarının bilincindeki Çin, öncesinde Trump'ı ikinci bir devlet ziyaretine davet ederek muhtemelen eldeki tek kartını oynayan Birleşik Krallık'ın aksine, metanetini koruyup güvende kalabilir.

Çin, Amerikan dolarlarını doğrudan elden çıkarmasa da sertliğini başka yollarla ifade edebilir: ABD yatırımlarını yavaşlatarak, daha az yatırım yaparak ve sermayeyi başka yerlere yönlendirerek. Çin'in elindeki bir diğer güvence de üretimdeki küresel hakimiyetinin Amerika'nın finansal hizmetler ve yapay zekadaki hegemonyasıyla eşleşmesi. Dağınık ABD yaklaşımının artırdığı bölünmeden de faydalanabilirler. Avrupa, Pekin'e yaklaşmaya hazırlanma işaretlerini halihazırda gösteriyor.

Her iki süpergücün de canı yanacaktır, bunu yapmayacak kadar birbirlerine bağımlılar. Ancak ABD'nin yüksekten atmasını da bir zafer olasılığı gibi yorumlamak da bir hata olabilir. Bir uzlaşma sağlamak zorundalar. Bunun her iki lidere de itibar kaybettirmeden başarılması kritik önemde.

Trump ne söylerse söylesin ve Şi de ne söylemezse söylemesin, rekabetlerinin nereye varacağı neredeyse kesin.

Independent Türkçe