Suriyeliler iç savaşta hasar gören katedrali restore ettiler

Bu kilisenin tekrar hayata döndürülmesi, savaşın acısını tatmış bir ülkeden gelen barış ve sevgi mesajı.

Aziz İlyas Maruni Katedrali eski ve yeni mimarinin iç içe geçtiği kentin merkezinde bulunuyor (Independent Arabia)
Aziz İlyas Maruni Katedrali eski ve yeni mimarinin iç içe geçtiği kentin merkezinde bulunuyor (Independent Arabia)
TT

Suriyeliler iç savaşta hasar gören katedrali restore ettiler

Aziz İlyas Maruni Katedrali eski ve yeni mimarinin iç içe geçtiği kentin merkezinde bulunuyor (Independent Arabia)
Aziz İlyas Maruni Katedrali eski ve yeni mimarinin iç içe geçtiği kentin merkezinde bulunuyor (Independent Arabia)

Rola el-Yusuf
Suriye’nin kuzeyinde bulunan Halep kentinin eski kısmında sirk yolu üzerindeki Aziz İlyas Maruni Katedrali’ne ulaşmak için el-Cedide mahallesinin içinden geçersiniz. Dünya Mirası Listesi’ne alınan eski tarihi şehir bölgesindeki binalarının harabeye dönmüş hallerini izlerken bu binaların mimarisinin ve güzelliğinin büyüsüne kapılıyorsunuz.
Dar sokaklarda ve geçitlerde yürürken, kent içinde yaşanan beş yıllık iç savaşın (2011-2016) bu eski binaları ne kadar yıprattığına kani olacaksınız.
Silahlı çatışma sırasında bu binaların ruhuna kaç mermi saplandığını ve eskiden mermerlerin ve antik evlerin taşları arasından gül kokuları duyulurken savaş yıllarında bu duvarların arasından barut kokularının yükseldiğini anımsayacaksınız.
Ünlü et-Telal çarşısına çok uzak olmayan ve eskiden Hamdanilerin başkenti olan şehrin merkezinde bulunan Bab el Ferec Saat Kulesi’ne yakın bir yerde, eski binaların modern binalarla iç içe geçtiği bu kültürel ahenk arasında Maruni Katedrali, onu sevenlerin ve eşsiz mimarına hayran olanların gözlerinin önünde tüm ihtişamıyla durmaktadır.
Katedralin dönüşü
Suriyeliler, iç savaş sırasında yapısına isabet eden darbeyle yıkılıp acı verici bir şekilde tahrip olan şehirlerindeki en önemli katedrali restore etmek için canla başla çalıştılar. Katedralin, Halep halkının ve el-Meydan, Bostan Paşa ve el-Aziziye gibi yakın semtlerde yaşayan sakinlerin üzerine karanlık ve kasvetin çökmesine sebep olan çatışmaların sıcak noktalarının yakınında bulunması da ne kadar zarar gördüğünün diğer bir göstergesiydi.
El-Cedide mahallesinde oturan George Ebu Şakra hem insanlığı hem de binaları etkileyen trajediden şöyle bahsediyor:
“Mahalleye giren aşırılık yanlısı gruplar bizi her zaman tehdit ettiği için insanların küçük bir yüzdesi evlerinde kaldı.”
Savaş Halep şehrinde Hristiyanların zorla yerlerinden edilmesine yol açmasına rağmen 2013 yılında radikal İslamcı grupların kontrolü ele geçirmesinden sonra savaşın kızışması, Hıristiyanlar için durumu daha da zorlaştırdı. Böylece Hristiyanlardan bazıları, özellikle de yaşlılar evlerinde kalmayı tercih etti.
Ülkede kalan Hristiyanlar radikal İslam liderlerinin, muhalif gruplar üzerinde kontrolü sağladıktan ve Hıristiyan mahallelerine tehdit edici mesajlar gönderdikten sonra büyük bir tehlike altında olmalarına rağmen en zor şartlarda bile çalışıp görevlerini yerine getirmeye çalıştı.
Buna karşılık gençlerin büyük bir kısmı eğitimlerine devam etmek ve iş bulmak ya da tek bir ülkenin insanlarını birbirine düşüren bu savaşa Hristiyanların dahil olmasını engellemek için zorunlu ya da yedek askerlik hizmetine kayıt olmamak amacıyla göç etmeyi tercih etti.
Hayatın nabzı yeniden atıyor
Aziz İlyas Katedrali’nin restorasyonu geçtiğimiz 20 Temmuz’da tamamlandı. Açılışın töreninde konuşma yapan Halep Maruni Başpiskoposu Joseph Tobji “Yapıcılık, yıkıma üstün geliyor. Buradayız ve daha iyi, daha güçlü ve yeniden doğmuş gibi dayanıklıyız” ifadelerini kullandı.
Teknisyenler ve mimarlar, başta Halep’in en eski Maruni kilisesi olması ve ardından Katedral yani şehirde Marunilerin itimat ettiği psikoposluk merkezi halini alması sebebiyle bu tarihi ve dini mirasın orijinal yapısını koruyarak eski haline getirmeyi başardı.
Tarihsel değeri
Maruni Piskoposluk Bölgesi 2016 yılının kışında katedralin içerisindeki yıkılmışlığın ve zorlu koşulların atında tüm zorluklara rağmen Noel’i kutlamıştı. Ardından tavanın enkazının içerisinde sembolik bir yeraltı odası inşa edilmiş ve bu kutlamadan sonra ertesi yıl restorasyon çalışmaları başlatılmıştı.
Katedralin tarihi ve mimari değeri hakkında Independent Arabia’ya demeç veren Cad Atallah “Katedralin iki kat ve iki kuleden oluşmakta olduğunu, kulelerden birinde İsveç yapımı mekanik bir saat bulunduğunu ve saatin, her 15 dakikada bir ilahilerden bir parça çaldığını” söyledi.
Atallah “İkinci kulede ayinler için çalınan ve anma törenlerinde durdurulabilen bir çan bulunduğunu ve Katedralin önünde ise semavi ilimlerin düzenlenmesinde büyük bir önemi olan Piskopos Germanos Farhat’ın bir heykelinin bulunduğunu” sözlerine ekledi.
Kardeşlik Medeniyeti
2016 yılında şiddetli bir savaştan çıkılmasının ardından halka gibi ünlü Halep Kalesi’ni çevreleyen bu tarihi binalar, katedralin geri dönüşü ile iç çekiyorlar. Can alıcı çatışmaların ardından Halep, devletin kontrolünde bulunan batı ve muhalif grupların yönetimi altında bulunan doğu olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Bunun ardından 2016 yılında devlet şehrin dört bir yanında Rusya’nın yardımı ile yönetimi devralıp düzenli orduya tekrar hükmetmesinin ardından savaş sona ermişti.
Başkent Şam’ın ardından nüfus ve yüzölçümü bakımından ülkenin ikinci en büyük şehrindeki silahlı çatışmaların içerisinde merhamet ve sağduyudan eser yoktu. Savaş yüzünden birçok insan şehrin dışına, köylere ve vatanlarından dışarıya göç etmiş ya da binalar ciddi hasar almıştı.
* Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir.



İsrail'in Gazze Şeridi’ndeki “uzun vadeli” yapılanması

İsrail ordusu tarafından 8 Eylül'de dağıtılan ve Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerlerini gösteren bir fotoğraf (AFP)
İsrail ordusu tarafından 8 Eylül'de dağıtılan ve Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerlerini gösteren bir fotoğraf (AFP)
TT

İsrail'in Gazze Şeridi’ndeki “uzun vadeli” yapılanması

İsrail ordusu tarafından 8 Eylül'de dağıtılan ve Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerlerini gösteren bir fotoğraf (AFP)
İsrail ordusu tarafından 8 Eylül'de dağıtılan ve Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerlerini gösteren bir fotoğraf (AFP)

Salim er-Reyyis

Gazze Şeridi'nin kuzeyinden önce orta kesimlerine ardından batıda kıyı bölgelerine göç eden 60 yaşındaki Abdulazim Ferec, çadırının kapısında oturmuş güneş enerjisiyle çalışan bir radyodan haberleri dinliyordu. Son günlerde siyasi haber bültenlerinin İsrail Başbakanı Binamin Netanyahu'nun açıklamalarına ve İsrail ordusunun Gazze’deki savaşla ilgili kararlarına daha fazla yer ayırdığını belirten Ferec, ayrıca ABD, Mısır ve Katar ile elinde İsrailli rehinelerin olduğu Hamas ve binlerce mahkumu hapishanelerinde tutan İsrail arasında bir esir takası anlaşması için görüşmelere devam edildiğinin aktarıldığını söyledi.

Ferec, haberleri, 7 Ekim 2023 tarihinde savaşın başlamasından bu yana İsrail ordusu tarafından yerinden edilen kendi ailesi de dahil binlerce Gazzeli ailenin Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki evlerine ve yerleşim bölgelerine dönmelerine izin verilmesine ilişkin herhangi bir bilgi ya da karar duymak için takip ettiğini belirterek “Yaz kış sokaklarda çadırlarda yaşamaktan, böceklerden ve mahremiyetin olmayışından bıktık. Evlerimize geri dönmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.

İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin kuzeyi ile güneyi arasındaki yolu keserek Gazze şehrinin güney bölgesinde Gazze Şeridi'nin en doğusundan en batısına ‘Netzarim’ adında 4 kilometrelik bir koridor açmıştı. Savaşın başlamasından bu yana 11 aydır Katar ve Mısır’da devam eden müzakerelerde Gazzelilerin evlerine geri dönüşü ve İsrail askerlerinin Netzarim Koridoru’ndan geri çekilmesi konuları görüşüldüyse de şimdiye kadar herhangi bir sonuca varılamadı.

Al-Majalla'ya konuşan Ferec, şunları söyledi:

“Tüm dünya rahat bir şekilde yaşarken biz dağılmış durumdayız, hayatımız boyunca zorla yerinden edilmeye maruz kalıyoruz. Müzakereler ve müzakereciler bile sanki dehşet içinde, hasta, hayal kırıklığına uğramış, öldürülmüş, ölmüş ve yerlerinden edilmiş insanlar varmış gibi değil de boş zamanlarında bir araya geliyorlarmış gibi davranıyorlar. Netanyahu da savaşı sürdürüyor. Şimdiyse Gazze Şeridi'nin 1967 savaşında olduğu gibi yeniden işgal edilmesinden korkuyorum.”

İsrail'in Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaşın başlanmasından bu yana 330 günden fazla zaman geçti. İsrail Başbakanı Netanyahu yaptığı açıklamalarda, savaşın ve devam etmesindeki ana hedefin Hamas Hareketi’nin askeri kanadı Kassam Tugayları üyelerinin doğu sınırına saldırarak İsrail’in Gazze Şeridi'ne komşu yerleşim birimlerine ulaştığı, onlarca yerleşimciyi ve askeri esir alarak Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine götürdüğü 7 Ekim olayının tekrarlanmasının önlenmesi gerekçesiyle Hamas’ı ve onun askeri kabiliyetlerini ortadan kaldırmak ve Hamas’ın Gazze'de yeniden iktidara gelmesini engellemek olduğunun altını çizerken Gazze Şeridi'ni yeniden işgal etme niyetinde olmadıklarını ısrarla vurguladı.

İsrail ordusunun aldığı son kararlar, Netanyahu’nun açıklamaları ve İsrail ordusunun 19 yıl önce çekildikten sonra geçtiğimiz mayıs ayında kontrolünü yeniden ele geçirdiği Gazze Şeridi’nin Mısır'la olan güney sınırındaki Philadelphia (Salahaddin) Koridoru’ndan çekilme niyetinin olmaması, İsrail’in daha uzun yıllar boyunca buranın kontrolünü elinde tutmaya ve burada kalmaya devam edeceğine işaret ediyor. İsrail, 15 Ağustos 2005 tarihinde dönemin eski Başbakan Ariel Şaron liderliğindeki Tel Aviv hükümetinin tek taraflı olarak aldığı Gazze Şeridi'nden çekilme kararıyla Gazze’deki 21 yerleşim biriminin yanı sıra Batı Şeria'daki 4 yerleşim birimini boşaltmış, İsrailli yerleşimcileri başka yerlere taşımış ve askeri üsleri lağvetmişti. Ancak İsrail, Gazze Şeridi'ne asker konuşlandırmadan kara, deniz ve hava kontrolünü sürdürdü.

Eylül ayı başlarında düzenlediği bir basın toplantısında Philadelphia Koridoru’ndan çekilmek gibi bir niyetinin olmadığını vurgulayan ve 2005 yılındaki çekilmeyi stratejik bir hata olarak nitelendiren Netanyahu, “Biz ayrıldığımızda, İran'ın himayesi altında silah, silah üretiminde kullanılan malzeme ve tünel kazma ekipmanlarının akışının önünde hiçbir engel kalmamıştı. Hiçbir engel olmadığı için Gazze, İsrail için büyük bir tehdit haline geldi” dedi.

Basın toplantısında İsrail'in Philadelphia Koridoru’nu kontrol etmesinin Hamas'ın askeri kabiliyetlerini ortadan kaldırmak ve İsrailli rehineleri kurtarmak gibi savaş hedeflerine ulaşması için gerektiğini belirten Netanyahu, Hamas'ın silah ve militan kaçakçılığını engellemek için Philadelphia Koridoru’nun kontrolünü ele geçirdiklerini söyledi. Gazze Şeridi'nin yönetimini devralmak istemedikleri açıklamasını yineleyen İsrail Başbakanı, “Hamas'ın askeri kabiliyetlerini yok etmeye çok yakınız. Tünellerini yok ediyoruz. Gazze Şeridi'ni yönetmek istemiyorum, ama Hamas'ın yeniden Gazze Şeridi'nde iktidara gelmesini engellemeye çalışıyorum” şeklinde konuştu.

Al Majalla’ya konuşan Filistinli İsrail işleri uzmanı İsmet Mansur, İsrail’in savaşla ilgili açıkladığı hedeflerin ve Gazze'de yürüttüğü savaşın bahanesi olarak kullanıldığı Hamas yönetiminin zayıflatılması ve tehdit edilmesinin ötesinde İsrail'in hem siyasi hem de askeri hamlelerinin ve attığı son adımların çok daha geniş kapsamlı hedefleri olduğunu söyledi.

İsrail, Gazze Şeridi'nden öylece çekilip güvenlik meselesini Filistinli ya da uluslararası herhangi bir tarafın inisiyatifine bırakmaz.

Netzarim Koridoru’nun oluşturulmasının ve periyodik ve sürekli olarak genişletilip geliştirilmeye çalışılmasının sadece geçici bir ayrım koridoru olmadığını, aksine uzun vadeli bir kolonyal yapı olduğuna işaret ettiğini vurgulayan Mansur, “Gazze Şeridi'nin doğu ve kuzey sınırları boyunca uzanan tampon bölgenin ve İsrail'in iddia ettiği üzere kaçakçılığı önlemek ve Hamas’ı zayıflatmak için uygulanan güvenlik planının önemli bir parçası olan Philadelphia Koridoru’nda kalmaktaki ısrarı, Gazze’de yıllarca kalmak istediğini ve varlığının geçici olmadığını gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.

vdfbgnr
İsrail’in Gazze şehrinin merkezindeki Rimal Mahallesi’nde yerinden edilen Filistinlilerin kaldığı bir okula düzenlediği saldırının ardından binayı inceleyen Filistinli kadınlar, 20 Ağustos (AFP)

İsrail'in Gazze Şeridi üzerinde işgalci kontrolünü dayatacağını düşünen Mansur, “En azından İsrail ordusu, Gazze Şeridi üzerinde uzun bir süre güvenlik kontrolüne sahip olacak” dedi. İsrail'in, güvenlik dosyasını ister Filistinli isterse uluslararası olsun hiçbir tarafın inisiyatifine bırakmayacağı için Gazze Şeridi'nden çekilmeyeceğini vurgulayan Mansur, “Bence İsrail, Filistin meselesini yeniden tasarladı. Gazze'ye yönelik ana proje bu” diye konuştu.

“İnsani yardım çalışmaları koorinatörü”

Netanyahu'nun Philadelphia Koridoru’ndan çekilme niyetinde olmadığına dair son açıklamalarından önce İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth geçtiğimiz ağustos ayı sonlarında yayınladığı bir haberde İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki ‘insani yardım çalışmaları koordinatörü’ olarak adlandırılan ve görevi Gazze Şeridi'ndeki insani çalışmaları yönetmek ve sivil meseleleri koordine etmek olan yeni bir pozisyon oluşturma kararını aktarmıştı. Siyaset uzmanları, bu pozisyonun oluşturulmasını, Gazze Şeridi'ndeki işgali uzun süre istikrara kavuşturmayı amaçlayabilecek bir hamle olarak değerlendirdi.

Bu yeni pozisyona Tuğgeneral Elad Goren'in getirileceğini aktaran gazetenin haberine göre insani yardım çalışmaları koordinatörü görevi, Filistinlileri yönetmek ve Filistin Yönetimi’ne bağlı bazı kurumlarla koordinasyon sağlamaktan sorumlu olan Batı Şeria'daki İsrail Sivil İdaresi başkanıyla aynı düzeyde. Gazete, Tuğgeneral Goren'in, yerlerinden edilen bir milyon Filistinlinin Gazze Şeridi'nin kuzeyine geri dönmeleri olasılığının takibinden, yeniden inşa projelerinden, insani yardım kuruluşlarıyla koordinasyondan ve yardımların halka ve yerlerinden edilenlere aktarılmasından sorumlu olacağını bildirdi.

Gazze Şeridi'nde Filistinlilerin işlerini yürütmesi için bir Filistin yönetimi oluşturulabilir, ama İsrail'in güvenlik kontrolü olmadan tek taraflı olarak bir güvenlik kontrolüne sahip olmayacak.

İsrail’in Gazze Şeridi’ne bir insani yardım koordinatörü ataması kararını, askeri operasyonun artık sadece askeri bir operasyon olmadığı, insani yönleri ve Gazze'deki halk ve toplumla ilişkisi olan uluslararası ve yerel kurumlarla ilişkilerin yönetilmesiyle ilgili yönleri de olduğu değerlendirmesinde bulunan Mansur, “Bu, askeri operasyonun daha fazla boyut kazandığının kanıtı. Bu hamlede hedefin Batı Şeria'da yıllardır olduğu gibi, yaşamın tüm yönleri üzerinde doğrudan kontrol uygulamak olacağına inanıyorum” dedi.

Mansur, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Belki Gazze Şeridi'nde Filistinlilerin işlerini yürütmesi için bir Filistin yönetimi oluşturulabilir, ama İsrail'in güvenlik kontrolü olmadan tek taraflı olarak bir güvenlik kontrolüne sahip olmayacak.”

Mansur, bu durumun ABD'nin İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki projelerini, Gazze Şeridi’ne yayılmasını ve kontrolünü ne derece benimseyeceğine bağlı olduğunu ve bunun yakın gelecekte netleşeceğini sözlerine ekledi.

Uluslararası insani yardım kuruluşlarının sahadaki çalışmaları ile İsrail ordusunun çalışmalarını arasında koordinasyonu sağlamak üzere insani yardım koordinatörü olarak atanan Tuğgeneral Goren, örneğin Gazze Şeridi'nin orta kesimlerinde bulunan Deyr el-Belah'ta ilk çocuk felci vakasının görülmesinin ardından eylül ayı başlarından bu yana WHO ve UNICEF ekiplerinin Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde on yaşın altındaki çocukları çocuk felcine karşı aşılama çalışmalarının denetlenmesi ve koordine edilmesi gibi süreçleri yönetecek.

Yediot Aharonot gazetesi, Tuğgeneral Goren'i bu göreve, İsrail hükümetinin halen Gazze’deki savaşın ertesi günü için net bir stratejik vizyon geliştiremediği, ordunun ise İsrail'in Gazze'deki günlük yaşama dair sorumluluğunun önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini ve hatta artacağını, bunun da İsrail’in Gazze’yi yeniden işgal etmesini gerektireceğini anladığı bir dönemde atadığına dikkati çekti. Gazetenin aktardığına göre İsrailli bir güvenlik yetkilisi, insani yardım koordinatörlüğü pozisyonunun sınırlı bir projeyi yönetmek için değil, uzun bir süre için tasarlandığını söyledi. Yetkili, Goren için ‘Gazze’nin baş sorumlusu’ tanımını kullandı. Gazete, Goren’in iki milyon Filistinlinin işlerini yöneteceğini, bunun da İsrail'in planına göre Gazze'nin birkaç yıl boyunca işgal altında tutulmasını simgelediğini ve orduya kıtlık ya da insani kriz gibi insani boyutlardan etkilemeden Gazze'deki savaşı sürdürmesi için uluslararası meşruiyet kazandırmayı amaçladığını vurguladı.

Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.