Matrix dünyasında makineler ilk simülasyonu tam olarak ne zaman oluşturdu?

Kısa süre önce yeni Matrix filminin çekimlerinin başladığına yönelik gelişmeler paylaşılmıştı (Warner Bros)
Kısa süre önce yeni Matrix filminin çekimlerinin başladığına yönelik gelişmeler paylaşılmıştı (Warner Bros)
TT

Matrix dünyasında makineler ilk simülasyonu tam olarak ne zaman oluşturdu?

Kısa süre önce yeni Matrix filminin çekimlerinin başladığına yönelik gelişmeler paylaşılmıştı (Warner Bros)
Kısa süre önce yeni Matrix filminin çekimlerinin başladığına yönelik gelişmeler paylaşılmıştı (Warner Bros)

Matrix, Neo’nun dünyasının insanlığı tahakküm altına almak isteyen makineler tarafından oluşturulan ilk simülasyon olmadığını açıkladı. Peki The Matrix mitolojisinde makineler simüle edilmiş ilk gerçekliği ne zaman yarattı?
Wachowski kardeşlerin tuhaf dünyasında, uzak gelecekte makinelerin yarışı insanlığı tahtından ediyor ve dijital bir dünya yaratıyor. Bu dünyada organik yaşam formları enerji kaynakları olarak kullanılıyor.
Matrix olarak bilinen bu evrenden doğru bir yardımla kurtulmak mümkün ve aynı zamanda daha önce kurtulmuş olanlarla evrene yeniden girmek de olanaklı.
Neo gibiler Matrix’in gerçekliğini bir çeşit teknolojik berrak rüya şeklinde değiştirebiliyor. Ancak Matrix, Makinelerin dünyaya hakimiyetinde anahtar olsa da hileyi ilk sorulduğunda anlamamışlardı.
Matrix Reloaded’da Neo, Mimar ile tanışır ve Mimar, Keanu Reeves’in canlandırdığı karakteri mevcut durumda meydana gelen her şeyin uzun zaman önce gerçekleştiğine dair bilgilendirir.
Screen Rant'in haberine göre Makineler ilk olarak insanların yaşaması için bir cennet simülasyonu yaratmıştı. İlkinin reddedilmesinin ardından metal efendiler korkunç bir distopya denedi ve insanlar onu da reddetti.
Kahin (The Oracle) sayesinde Matrix’in üçüncü versiyonu inşa edildi. Matrix’in bu versiyonunda içeride sıkışıp kalanlara bilinçaltında ayrılma seçeneği sunuluyor. Bu da programa ve film üçlemesinde görülen dünya ve Matrix’in üçüncü versiyonu arasına bir denge getiriyor. Programın çeşitli döngüleri tekrar tekrar meydana geliyor.
Ancak ne yazık ki Mimar, Makinelerin ilk ütopik Matrix'i ne zaman oluşturduğuna dair herhangi bir ipucu vermiyor.
İlk Matrix’in oluşturulmasına yönelik anahtar tarihin 2199 ya da ona yakın bir zamanda olduğu anlaşılıyor. İlk filmde Morpheus dijital kişiliğinin bunun 1999’da olduğuna inandığını ancak asıl tarihin 2199’a yakın olduğunu açıklıyor. Zion halkı bunu yine de tam olarak bilmiyor.

Mimar daha sonra Morpheus’un yanıldığını, çünkü insanlarının Matrix’in zaten 6. kez başlatıldığına dair hiçbir fikirlerinin olmadığını söylemişti. 
Bununla birlikte Morpheus’un 2199’dan bahsetmesinin iyi bir nedeni olabilir. Bu muhtemelen insanlığın düştüğü yıldı.
İnsanlar ve Makineler'in savaşına dair hikaye insanlığın makineler üzerinde hala kontrol sahibi olduğu 21. yüzyılın ortasında başlıyor ve BI-66ER olayı anlatılıyor. BI-66ER farkında olmadan türler arası savaşın kıvılcımını ateşliyor. Bu olay 21. yüzyılın sonuyla 22. yüzyılın başında gerçekleşiyor.
Tahminler de burada devreye giriyor. Makine Savaşı uzun bir savaştı ancak kesin bir zaman aralığı vermek hayli zor. Zion halkının 2199 yılına inanmaya şartlandırıldığı düşünüldüğünde insanlığın 60 yıllık savaşın ardından 2199’da teslim olduğu düşünülebilir.
Makineler zafer kazanmadan önce yeni kölelerini alternatif bir güç kaynağına henüz dönüştürmemişken, muhtemelen ilk Matrix’i düşmanları teslim olur olmaz başlatmayı planlıyordu. Bu da ilk simülasyonun 2199’da inşa edildiği anlamına geliyor.
Eğer Makine Savaşı 60 yıldan daha kısa sürdüyse, ilk Matrix’in oluşumu ona göre geri çekilebilir.
The Matrix’teki pek çok başka mesele gibi bu da yoruma açık. Konu kesin tarihlere geldiğinde film üçlemesi fazlasıyla bulanık. Ancak yine de 2199 tahiri en mantıklı tahmin gibi görünüyor. 



Mars'a ve diğer gezegenlere gönderilmek üzere minik bir uzay aracı tasarlandı

Fotoğraf: (Schafer ve ekip arkadaşları/Nature)
Fotoğraf: (Schafer ve ekip arkadaşları/Nature)
TT

Mars'a ve diğer gezegenlere gönderilmek üzere minik bir uzay aracı tasarlandı

Fotoğraf: (Schafer ve ekip arkadaşları/Nature)
Fotoğraf: (Schafer ve ekip arkadaşları/Nature)

Bilim insanları Dünya atmosferinin erişilmesi güç bölgelerini ve nihayetinde diğer gezegenleri incelemek için güneş enerjisiyle çalışan küçük uzay araçları fırlatmak istiyor.

Fikrin arkasındaki araştırmacılar, bu küçük cihazların havada süzülebildiğini ve taşıdığı algılama araçlarıyla hem iklimimizi izleyebileceğini hem de Mars'ı keşfedebileceğini söylüyor.

Geleneksel uzay araçlarının aksine atmosferde süzülmek için yakıt gerektirmiyorlar. Bunun yerine, 150 yıldır nesneleri havaya kaldırmak için kullanılan ve fotoforez diye bilinen süreçle ışıktan elde edilen enerjiyi kullanıyorlar.

Bu uzun geçmişe rağmen, fotoforezin pratik kullanımı gerçekten küçük nesnelerle veya çok güçlü yapay ışıkla sınırlıydı ve pratik cihazlar işe yaramıyordu. Ancak araştırmacılar delikli levhalardan, doğal güneş ışığını kullanarak havada kalabilen, 1 santimetre uzunluğunda bir uçan cihaz yaptıklarını düşünüyor.

Uçan yapı, küçük desteklerle birbirine tutturulmuş iki adet ince, delikli zardan yapıldı. Bunlarla küçük bir disk oluşturuluyor ve daha sonra bu disk havada kalabiliyor.

Bu araçlar Dünya atmosferinin üst katmanlarına kadar ulaştırılabilir. Biraz daha büyütülebilirlerse, atmosferi izlemek ve diğer bilimsel çalışmalar için kullanılmalarını sağlayacak antenler ve devreler taşıyabilirler.

Bilim insanları aynı tasarımın nihayetinde diğer gezegenlere de götürülebileceğini öne sürüyor. Örneğin halihazırda Mars'a uydu göndermek neredeyse imkansız derecede pahalı ancak bu küçük uzay aracıyla bunu yapmak araştırmacıların o gezegendeki koşulları izlemesine olanak tanıyabilir.

Penn Üniversitesi'nden Igor Bargatin yeni araştırmayla ilgili bir makalede, "Bu teknolojinin tam potansiyeli gerçekleştirilebilirse, bu türden bir sürü veya bir dizi fotoforetik uçan araç gelecek 10 yıl içinde mezosferin sıcaklığı, basıncı, kimyasal bileşimi ve rüzgar dinamikleri hakkında yüksek çözünürlüklü veriler toplayabilir" diye yazıyor.

Çalışma, hakemli dergi Nature'da yayımlanan "Photophoretic flight of perforated structures in near-space conditions" (Yakın uzay koşullarında delikli yapıların fotoforetik uçuşu) başlıklı makalede anlatılıyor.

Independent Türkçe