Brian Hook Şarku’l Avsat’a konuştu: Tahran Körfez, Yemen ve Lübnan'da teröristleri destekliyor

Brian Hook
Brian Hook
TT

Brian Hook Şarku’l Avsat’a konuştu: Tahran Körfez, Yemen ve Lübnan'da teröristleri destekliyor

Brian Hook
Brian Hook

ABD'nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook, Tahran’daki yetkililerin sadece bölge ülkeleri için değil, halkları için de bir tehdit oluşturduğunu düşünüyor. Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Tahran’ın Yemen, Körfez, Lübnan ve İsrail'de teröristleri ve isyancıları desteklediğini söyleyen Hook, 13 yıldır devam eden ve 18 Ekim'de sona erecek olan İran'a yönelik Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) silah ambargosunun uzatılmasıyla ilgili Körfez ve Avrupa ülkelerinin yer aldığı ziyaret turunun bir parçası olarak -BMGK’nın daimi bir üyesi olmayan- Tunus'la yıl başından bu yana görüşmeler yaptığını belirtti.
Hook, İran rejiminin komşu ülkelere sürekli olarak ağır silah tedarik ettiği, Yemen ve Körfez ülkelerinin yanı sıra bölgedeki ve dünyadaki birçok ülkede terörü ve silahlı milisleri desteklediği gerekçesiyle ABD'nin Tahran'a yönelik yaptırımlarını artırmayı amaçlayan görüşmelerinin içeriğinin ayrıntılarını açıkladı.
İşte röportajın tam metni:

*Sayın Brian Hook, BMGK’da İran'a yönelik silah ambargosu konusunda ne gibi bir adım atılması planlanıyor?
BMGK’da daimi üye olsun ya da olmasın, tüm üye ülkeler tarafından onaylanmasına çalıştığımız bir projemiz var. Bundan 13 yıl önce başlayan İran’a yönelik silah ambargosunun süresinin uzatılması önemli bir konu. Çünkü ambargo önümüzdeki 18 Ekim'de sona erecek. Ambargonun yenilenmemesi, hem bölge hem Körfez ülkelerinin yanı sıra tüm dünyadaki dostlarımız için daha fazla tehlike arz edecektir. Aynı zamanda İran'dan Yemen, Suriye, Irak ve Lübnan'a daha fazla silah tedariki ve Hizbullah, Hamas ve diğerlerine daha fazla silah temin edilmesi anlamına gelecektir. Bunu tamamen ve kategorik olarak reddediyoruz. Kalkınma çabalarını desteklemenin ve halkların koşullarını iyileştirmenin yanı sıra radikalizm, terör, yoksulluk, zulüm ve iyi bir hükümetin yokluğu gibi derin nedenleri ortadan kaldırmanın bölge halklarının ve ülkelerinin yararına olduğunu düşünüyoruz.

*ABD yönetimi, bu siyasi eğilimin desteklenmesi yönünde son olarak hangi adımları attılar?
İran’ın bölge ülkelerine yönelik tehditlerini ve neden uygulanan silah ambargosunun uzatılması gerektiğini açıklamak için Avrupa ülkeleri ve başta Arap (Basra) Körfezi çevresi olmak üzere Arap ülkelerini ziyaret edeceğim. Ambargonun yenilenmesinin güvenlik ve siyasi nedenlerine ilişkin daha fazla detay açıklayacağım. Bununla birlikte dünyanın dört bir yanındaki Amerikan büyükelçilerin BMGK’nın ambargo kararı yenilenene ve ekonomik yaptırımlar dahil olmak üzere diğer bir takım yaptırımlar da uygulanana kadar ABD’nin bu konudaki çabalarını açıklamak üzere neler yaptıklarını da takip ediyorum.

*ABD’nin özellikle Trump yönetimi sırasında uyguladığı bazı politikalarını eleştiren görüşler hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu eleştiriler arasında yaptırımlardan yetkililerin değil de halkın etkilenmesi nedeniyle ABD’nin rejimlere değil, halklara yaptırımlar uyguladığı suçlamaları da yer alıyor.
İranlı yetkililer de bu görüşü destekliyor, ancak gerçek başka. Geçtiğimiz Kasım ayından bu yana 41 yıldır süregelen yerel politikaları ve yüz milyarlarca doları kalkınma, ekonomi, sosyal ve eğitim reform programlarına ve insanların yaşam koşullarını iyileştirmeye harcamak yerine boş yere silahlanmaya ve savaşlara harcadıkları için İranlı yetkililere karşı düzenlenen protesto gösterilerine tanık olduk. İran’da başkent Tahran ve diğer vilayetlerden paylaşılan görüntülerde, binlerce protestocunun, yetkililer tarafından yere çizilen ABD bayrağı resmine basmak yerine yanından geçip gittikleri görüldü. Daha sonra, ABD ve dünya ile savaşmaktan, halkın parasını sağlık ve sosyal hizmetlerin yanı sıra milyonlarca yoksul ve işsiz gencin koşullarını iyileştirmek yerine savaşlara ve silahlara harcamaktan yorulduklarını açıkladılar. İran'ın içişlerine müdahale etmek istemiyoruz, ancak Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de, Lübnan'da ve diğer komşu ülkelerinde daha fazla savaş ve gerilimi körüklemesine olanak sağlayacak silahlar tedarik etmesine de izin vermiyoruz.

*Tunus'u ilk kez ziyaret ettiniz. Bu ziyaretin kapsamı ve sonuçları neler?
ABD’nin İran Özel Temsilcisi olarak atandığımdan bu yana Tunus ve Kuzey Afrika ülkelerini ilk kez ziyaret ediyorum.  Bu ziyaret sırasında Cumhurbaşkanlığından ve Dışişleri Bakanlığından üst düzey yetkililere yaptığım görüşmelerden verim aldım. BMGK üyesi olan ABD ve Tunus arasındaki işbirliğinden söz ettik. Bu, BM’nin koronavirüs salgınıyla mücadelesinde Tunus'un rolünü aktifleştirme projesi de dahil olmak üzere, Tunus’un yanı sıra Arap ve Afrika ülkeleri ile süregelen bir işbirliği. Tunus aynı zamanda ABD'nin Suriye'ye insani yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırmaya yönelik uluslararası projesini de destekledi.
Öğrenciliğimden beri Kartaca İmparatorluğu, Pön ve Roma dönemlerinde Kuzey Afrika başkentinin kiliselerindeki İncil tercümesi ve o zamanki kültürel, ekonomik ve politik rolü hakkında çok fazla okuma yaptım. Yeni bir hükümet kurmaya hazırlanan Tunus'u ve Kartaca’yı ziyaret etmekten çok mutluyum. Arap-İsrail çatışmasının yaşandığı, İran’ın bölge ülkelerine yönelik tehditleri, silah tedariki, şiddet ve terörü körükleyen milisleri desteklediği Ortadoğu'daki krizlere ve Libya'daki savaşa siyasi ve barışçıl çözümler de dahil olmak üzere ekonomik, askeri ve güvenlik işbirliğinin yanı sıra radikalizm ve terörizmle mücadeleyi destekleyeceğiz.

*Tunus'u Cumhuriyet Bayramı kutladığı ve yeni bir hükümet kurmaya hazırlandığı bir dönemde ziyaret ettiniz. Tunus'un BMGK üyesi olduğu göz önüne alındığında, ziyaretin hedefi yalnızca Tunuslu yetkileri, BM’nin İran'a yönelik silah ambargosunu uzatmaya ikna etmek miydi?
Elbette Tunus'un BM ve BMGK'daki rolünü takdir ediyoruz. Tunus’un dış politikası, her zaman ılımlı ve teröre, şiddete ve yabancı askeri müdahale politikalarına karşı olmuştur. Son 13 yıldır BMGK’nın beş daimi üyesi ve daimi olmayan diğer üyeleriyle, İran’ın Irak ve Suriye üzerinden Yemen ve Lübnan'daki silahlı milislere daha fazla silah göndermesini engellemek için ambargo uyguluyoruz. Tunus'un şuan İran silahlarının ve İran yanlısı silahlı milislerin tehdidi altında olmadığı bir gerçek. Ancak Tunus, tıpkı ABD ve BMGK’nın diğer daimi üyeleri gibi Körfez ve Levant bölgesindeki dost ülkelerin yanı sıra Lübnan ve Suriye'nin içişlerine yönelik müdahaleyi önleme politikalarını destekleyen bir ülkedir.
Tunus, ABD’nin güçlü bir ortağıdır. Yıllardır NATO'da ‘NATO dışı ana müttefik’ statüsüne sahip olan Tunus, üye olmadan NATO’nun tüm üyelerinin haklarından yararlanan bir ülke haline gelmiştir. Bu statü, güvenlik, askeri, siyasi ve ekonomik ortaklıkların geliştirilmesi de dahil olmak üzere Tunus’a yeni haklar veriyor. Tunus’a 2011 yılında hükümetin değişmesinden sonra verilen askeri ve güvenlik desteği bir milyar doları aştı. Bu miktarın neredeyse iki katı ekonomik destek verildi. ABD’nin şirketlerinden gelen heyetlerin ziyaretleri de dahil olmak üzere ticaret bakanlıkları ve devlet kurumlarının bir süredir Washington ve Tunus’ta devam eden ortak aktiviteleri sayesinde bu ekonomik desteğin daha da artması bekleniyor. Tunus ile Libya, Kuzey Afrika, Sahel bölgesi ve Sahra Altı ülkelerindeki terörle mücadele için ortak işbirliği ve koordinasyon programlarımız bulunuyor. Ayrıca Libya'da askeri gerginliğe ve silahlı çatışmaya geri dönülmemesinin yanı sıra barışçıl bir siyasi çözüm seçeneğini desteklemek konusunda fikir birliğimiz var.

*Tunus’la, Washington’ın Libya savaşına ilişkin son tutumunun ardından Libya’daki askeri ve yabancı müdahale dosyalarını tartıştınız mı?
Washington, Libya savaşına siyasi ve barışçıl bir çözüm getirilmesini destekliyor. Bazı ülkelerin, ister düzenli orduları, ister paralı milisler, ister diğer çatışma alanlarından getirilen silahlı çeteler şeklinde olsun, kendilerine bağlı yabancı güçlerle Libya'daki müdahalelerine açıkça karşıyız. Tunus ve Libya’nın komşusu diğer ülkelerin, Libya krizine siyasi çözüm çabalarını başarıya ulaştıran, savaşı ve yabancı güçlerin müdahalesini durduran, Libya topraklarında füze sistemlerinin yoğunlaşmasını önleyen ilk adımı atacaklarına inanıyoruz. Bu ülkeler, Libya'da ve yurtdışında ekonomik çıkarlara sahip olma hakkına sahiptir, ancak bunun yabancı müdahalelerin önlenmesi gerekiyor.

*ABD dış politikasının Müslüman Arap ülkelerinde ve Körfez'deki öncelikleri, özellikle Kasım ayında yapılması planlanan başkanlık seçimlerinden sonra değişir mi?
Donald Trump destekçileri ve Cumhuriyetçilerin güvenini kazandığımıza inanıyoruz. Seçimleri kazanacağız ve ardından ikinci bir döneme hazırlanacağız. İran'ın komşu ülkelere müdahalesinin reddedilmesi ve silah ambargosunun yenilenmesi de dahil olmak üzere dış politika ilkelerinin aynı kalacağına inanıyorum.



Beyaz Saray: Amerika ve Ukrayna'nın barış anlaşması konusunda iki noktada anlaşamadığı belirtiliyor

Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamadan bir kare (EPA)
Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamadan bir kare (EPA)
TT

Beyaz Saray: Amerika ve Ukrayna'nın barış anlaşması konusunda iki noktada anlaşamadığı belirtiliyor

Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamadan bir kare (EPA)
Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, gazetecilere yaptığı açıklamadan bir kare (EPA)

Beyaz Saray Sözcüsü Karolyn Leavitt, dün yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump ile Ukraynalı mevkidaşı Volodimir Zelenskiy arasında bu hafta herhangi bir görüşme planlanmadığını söyledi.

Reuters'a konuşan kaynaklar, Zelenskiy'nin bu hafta Trump ile Ukrayna'daki savaşı sona erdirme planının hassas yönlerini görüşmek üzere Amerika Birleşik Devletleri'ne gidebileceğini söyledi.

Leavitt, Washington ve Kiev'in Rusya'nın Ukrayna'daki savaşını sona erdirme amaçlı olası bir anlaşma konusunda verimli görüşmelerde bulunduğunu ve hâlâ "sadece iki anlaşmazlık noktası" olduğunu ifade etti.

Fox News'in The Story programına verdiği röportajda, ABD Başkanı Donald Trump'ın savaşı sona erdirmek için bir anlaşmaya varma olasılığı konusunda iyimser olduğunu belirtti.

Leavitt, özellikle Cumhuriyetçi Parti içinden Başkan Donald Trump'a yöneltilen, Trump'ın Ukrayna'daki çatışmayı sona erdirme çabalarında Rusya'ya karşı taraflı davrandığını eleştirilerine yanıt verdi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Beyaz Saray sözcüsü, "Amerika Birleşik Devletleri'nin bu savaşı sona erdirmek için her iki tarafla da eşit şartlarda çalışmadığı" fikrinin tamamen yanlış olduğunu belirtti.

Levitt, Trump'ın, Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle başlayan savaşı sona erdirmek için bir plan üzerinde çalışma olasılığı konusunda "iyimserlik ve umut" ifade ettiğini söyledi.

Benzer bir bağlamda, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün yaptığı açıklamada, ABD ve Avrupa ile görüşülen önerilen barış planının "doğru" noktalar içerdiğini, ancak Amerikalı mevkidaşı Donald Trump ile görüşeceği hassas konular olduğunu söyledi.

Zelenskiy, dün akşam televizyonda yaptığı konuşmada, "Cenevre görüşmelerinin ardından, şu an itibarıyla daha az madde var- artık 28 değil- ve bu çerçeveye önemli sayıda doğru unsur dahil edildi" dedi.

Zelenskiy, "Ekibimiz bugün yeni taslak adımlar hakkında bir rapor sundu ve bu gerçekten doğru bir yaklaşım. Hassas konular ve en hassas noktalara gelince, bunları Başkan Trump ile görüşeceğim" ifadesini kullandı.

ABD yönetiminin önerdiği plana göre Moskova'nın hak iddia ettiği doğu Ukrayna'daki Donetsk ve Luhansk bölgeleri ile Rusya'nın 2014'te ilhak ettiği Kırım Yarımadası, ABD de dahil olmak üzere "fiilen Rus toprağı olarak tanınacak".

28 maddelik Amerikan planı, iki güney bölgesinin, Herson ve Zaporijya'nın bölünmesini öngörüyor. Kiev mevcut formülü kabul ederse, NATO'ya katılma hedefinden de vazgeçmeli ve bunu anayasasına dahil etmelidir.

Planda ayrıca Ukrayna ordusunun 600 bin askerle sınırlandırılması, NATO'nun Ukrayna'ya asker konuşlandırmaması, ancak Avrupa savaş uçaklarının Kiev'i korumak için Polonya'da konuşlandırılması öngörülüyor.


Trump, yapay zeka temelli bilimsel araştırmaları hızlandırmak için “Genesis Misyonu” kararnamesini imzaladı

Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde imzaladığı bir başkanlık kararnamesini elinde tutarken (Arşiv - Reuters)
Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde imzaladığı bir başkanlık kararnamesini elinde tutarken (Arşiv - Reuters)
TT

Trump, yapay zeka temelli bilimsel araştırmaları hızlandırmak için “Genesis Misyonu” kararnamesini imzaladı

Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde imzaladığı bir başkanlık kararnamesini elinde tutarken (Arşiv - Reuters)
Trump, Beyaz Saray'ın Oval Ofisi'nde imzaladığı bir başkanlık kararnamesini elinde tutarken (Arşiv - Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, araştırmaları hızlandırmak ve bilimsel atılımlar gerçekleştirmek için yapay zekayı (AI) kullanmaya yönelik olan ‘Genesis Mission’ isimli ulusal girişimi başlatan kararnameyi imzaladı.

Genesis Mission, yapay zeka kullanarak kamu araştırmalarından bilimsel veriler toplayabilen bir platform oluşturmayı amaçlıyor. Başkanlık kararnamesine göre bu alan yeni yapay zeka modellerinin geliştirilmesine, araştırmanın belirli aşamalarının otomatikleştirilmesine ve yeni hipotezlerin test edilmesine olanak tanıyacak.

ABD Enerji Bakanı Chris Wright, telefonla düzenlediği basın toplantısında çip devleri Nvidia ve AMD'den bahsetti. Ayrıca, bulut bilişim şirketleri Dell ve HP'nin de projenin ortakları olduğunu belirten Bakan Wright, başka şirketlerin de projeye katılacağını kaydetti.

Genesis Mission girişimi, laboratuvarlar ve devlet kurumları arasında veri toplamanın yanı sıra platform kullanıcılarına yeterli bilgi işlem gücü sağlamak için büyük bulut altyapılarının kullanılmasını da öngörüyor. Dün yayınlanan başkanlık kararnamesi, Enerji Bakanlığı'na, nükleer füzyondan yarı iletken üretimine kadar çeşitli alanlarda keşifleri hızlandırmak için ülkenin süper bilgisayarlarını, federal bilimsel veri setlerini ve araştırma tesislerini bir araya getiren entegre bir yapay zeka platformu kurma yetkisi veriyor.

Kararname metninde, “ABD, yapay zeka geliştirme alanında küresel teknolojik üstünlük için rekabet ediyor” deniyor. Yapay zeka, ‘bilimsel keşif ve ekonomik büyüme için önemli bir sınır’ olarak tanımlanıyor. Girişimin merkezinde, araştırmacılara yüksek performanslı bilgi işlem kaynaklarına, yapay zeka modelleme araçlarına ve bilimsel modelleri eğitmek ve araştırmaları otomatikleştirmek için geniş federal veri koleksiyonlarına erişim sağlayacak olan Amerikan Bilim ve Güvenlik Platformu yer alıyor.

Öncelikli alanlar arasında ileri imalat, biyoteknoloji, biyomalzemeler, nükleer enerji, kuantum bilişim ve yarı iletkenler bulunuyor. Tüm bunlar, ABD'nin Çin'den artan rekabetle karşı karşıya olduğu alanlar. Başkanlık kararnamesi, hassas araştırmaların güvenliği için sıkı siber güvenlik önlemleri alınarak özel şirketler, üniversiteler ve ulusal laboratuvarlarla iş birliği yapılmasını öngörüyor.


Tayvan Başbakanı: Çin'e geri dönmek Tayvan halkı için bir seçenek değil

Çin ve Tayvan bayrakları (Reuters)
Çin ve Tayvan bayrakları (Reuters)
TT

Tayvan Başbakanı: Çin'e geri dönmek Tayvan halkı için bir seçenek değil

Çin ve Tayvan bayrakları (Reuters)
Çin ve Tayvan bayrakları (Reuters)

Tayvan Başbakanı Chu Jung-tae, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde Pekin'in Tayvan üzerindeki egemenlik iddialarını güçlendirmesinin ardından bugün yaptığı açıklamada, adanın 23 milyonluk nüfusu için Çin'e geri dönmenin bir seçenek olmadığını söyledi.

Şi dün Trump'a, II. Dünya Savaşı'nın sonunda "Tayvan'ın Çin'e dönmesinin" Pekin'in dünya düzeni vizyonunun önemli bir parçası olduğunu söyledi. Tayvan'ın demokratik olarak seçilmiş hükümeti, Çin'in bu tutumunu şiddetle reddediyor.

Chu, parlamento dışında gazetecilere yaptığı açıklamada, Tayvan'ın "tamamen bağımsız ve egemen bir ülke" olduğunun tekrar vurgulanması gerektiğini söyledi. "Ülkemizin 23 milyonluk nüfusu için (geri dönmek) bir seçenek değil, bu çok açık" ifadelerini kullandı.