Netflix'in kurucusundan iş hayatında başarı tavsiyesi: Kitap okumayın

Randolph iş hayatında deneyimlerin daha önemli olduğunu söylüyor (Paul Riedmiller)
Randolph iş hayatında deneyimlerin daha önemli olduğunu söylüyor (Paul Riedmiller)
TT

Netflix'in kurucusundan iş hayatında başarı tavsiyesi: Kitap okumayın

Randolph iş hayatında deneyimlerin daha önemli olduğunu söylüyor (Paul Riedmiller)
Randolph iş hayatında deneyimlerin daha önemli olduğunu söylüyor (Paul Riedmiller)

Netflix kurucu ortaklarından ve şirketin ilk CEO’su Marc Randolph, CNBC’ye verdiği röportajda iş dünyasında yeteneklerini geliştirmek isteyen kişilere “kitap okumamayı” tavsiye etti.
Tüm dünyada pek çok kişinin yapımlarını takip ettiği dijital yayın platformu Netflix’in kurucusu Randolph, kitapları ve dersleri bir kenara bırakıp deneyerek öğrenmeyi öneriyor.
Randolph verdiği röportajda, “Kitap okumayın. Online dersler almayın. Eğer gerçekten iş becerilerinizi geliştirmek istiyorsanız, becerilerinizi aktif biçimde kullanabileceğiniz yolları bulun” dedi.
Örneğin ailenizden birine ya da bir arkadaşınıza bir şeyler satmaya çalışın diyen Randolph, bunun bir işi herhangi bir girişim firmasına pazarlamakla benzer becerileri gerektirdiğini belirtti.
Randolph, "Öncesinde gerçek satış fikirlerinizin ne olduğuna dair düşünmeniz gerekiyor. Daha önce neleri görmüşlerdi? Nasıl tepki verecekler?" dedi.
Randolph 1997’de Netflix’i kurduğunda kendisinin ve ortağı Reed Hastings’in film endüstrisine ya da video kiralama sektörüne dair hiçbir şey bilmediğini söyledi. Her ne kadar her ikisi de daha önce başka işler yapmış olsa da Netflix ile birlikte basit fikirlerini hayata geçirmeyi denediler.
Randolph daha önce CNBC’ye verdiği röportajda, “İnsanların özel bir şey yapmadığımı, herkesin bunu yapabileceğini bilmesini isterim” demişti.
Randolp daha önce kendisinin kaleme aldığı “Asla İşe Yaramayacak” (That Will Never Work) isimli kitapta çok çaba gösteren girişimcilerin bile kesin cevaplar bulamadığını söylüyor.
Randolp, "Bu tıpkı büyük bir beyzbol liginde oyuncu olmak istiyorsan kitap oku demek gibi bir şey. Hayır, oraya gittin ve oynamaya başlayın. Bunu yapın. Size beyzbol sopasıyla çalışmanız için top atacak birini bulun. Bu tip şeylerde daha iyi olmanızı sağlayacak şey budur" dedi.
Randolph, daha önce her şeyi mükemmel bir plan çerçevesinde bir araya getirmeye çalışan “çok fazla” girişimci gördüğünü söyledi.
Netflix kurucu ortaklarından Randolp, "İyi veya kötü bir fikir olması fark etmiyor, bütün mesele başlamakta. Bir kez başladığınızda fikrin iyi mi yoksa kötü mü olduğunu o zaman anlamaya başlarsınız. Bu öğreticidir" ifadelerini kullandı.
Randolph, 1999’da şirketin CEO’luğundan ayrıldı ve 2004’e kadar şirketin yönetim kurulunda yer aldı.
Netflix’in şu anki piyasa değeri yaklaşık 217 milyar dolar (yaklaşık 1 trilyon 486 milyar TL). 



Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
TT

Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)

Arkeologlar, Avustralya'nın Mavi Dağlar bölgesindeki bir mağarada Son Buzul Çağı'na ait nadir eserler ortaya çıkararak kıtanın ilk insanlarının, bir zamanlar bu engebeli dağlarda yaşadığına dair kesin kanıtlar buldu.

İlk Milletler topluluğu üyeleriyle birlikte çalışan araştırmacılar, Sidney'nin batısında yaklaşık 1073 metre yükseklikte yer alan buz gibi bir bölge olan Dargan Sığınağı'nın 20 bin yıl önce ilk insanlar tarafından yerleşim yeri olarak kullanıldığını keşfetti.

Hakemli dergi Nature Human Behaviour'da yayımlanan bulgular, Avustralya'da 700 metrenin üzerindeki bir rakımda yerleşim olduğuna dair bugüne kadarki en eski kanıtı sunuyor.

Bulgular, Mavi Dağlar'ın Son Buzul Çağı'nda yerleşime elverişsiz olduğu yönündeki önceki inanışları tersine çevirirken bu tür buzlu arazilerin, erken insan göçüne engel teşkil etmemiş olabileceğine işaret ediyor.

Araştırma, erken dönem Avustralya yerlilerinin bu elverişsiz koşullara uyum sağlamalarını sağlayan yaratıcılıkları hakkında da yeni soruları gündeme getiriyor.

Son Buzul Çağı'ndaki soğuk hava koşulları Mavi Dağlar'ın 600 metre yukarısındaki üst kesimlere kadar uzanmıştı, sıcaklıklar bugünkünden en az 8,2 derece daha düşüktü ve bitki örtüsü modern zamanlara göre çok daha seyrekti.

Bilim insanları Buzul Çağı'nda bu bölgede odun kaynaklarının kıt olabileceğini ve su kaynaklarının kış boyunca donmuş olabileceğini söylüyor.

Sidney Üniversitesi'nden arkeolog Wayne Brennan, "Şimdiye kadar, Avustralya'nın yüksek kesimlerinin Son Buzul Çağı'nda yaşanması çok zor yerler olduğunu düşünüyorduk" diyor.

Dr. Brennan şu ifadeleri kullanıyor: 

Yine de araştırmalarımız bu zorlu koşullara rağmen insanların, ağaç sınırının yaklaşık 400 metre üzerindeki bu yüksek rakımlı arazide yaşadığını ve buradan geçtiğini gösteriyor.

Arkeologlar mağara alanındaki son kazılarda ocak kalıntıları da dahil, Son Buzul Çağı'na ait yaklaşık 700 eser ortaya çıkardı.

Araştırmacılar bunların çoğunun Avustralya'nın ilk insanları tarafından muhtemelen kesme veya kazıma için kullanılan tarih öncesi aletler olduğunu söylüyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Philip Piper "Dargan Mağarası'nın son 20 bin yılını kapsayan bu kadar sağlam bir kronolojiyi oluşturmamızı sağlayan, eserlerin mükemmel bir şekilde korunmasıydı" diyor.

Gün yüzüne çıkarılan kil taşından aletlerin çoğu yerel üretimdi ancak bir tanesi Dargan Sığınağı'ndan yaklaşık 50 km uzaklıktaki Jenolan Mağaraları bölgesinden gelmiş gibi görünüyor. Bu da eski insanların kuzey ve güney arasında yolculuk yaptığına işaret ediyor.

ghtyju

Araştırmacılar, Mavi Dağlar silsilesi, bitki ve hayvan çeşitliliğiyle tanınan bir UNESCO Dünya Mirası alanı olmasına rağmen, yerli halkın kültürel mirasını korumak için hiçbir önlem alınmadığını söylüyor.

Çalışmanın yazarı ve Darug kadını Leanne Watson Redpath, "Halkımız binlerce yıl boyunca Mavi Dağlar'da yürüdü, yaşadı ve gelişti ve mağaranın orada olduğunu biliyorduk" diyor.

Mağara sadece bir şeyler paylaşmak, hikaye anlatmak ve hayatta kalmak için burayı bir buluşma yeri olarak kullanan atalarımızla somut bir bağ değil, aynı zamanda kültürel kimliğimizin bir parçası. Tüm Avustralyalıların yararı için mirasımıza saygı göstermeli ve onu korumalıyız.

Bilim insanları Son Buzul Çağı'nda bu dağlara hangi ilk insanların ulaştığına henüz emin değil.

Birden fazla yerli grubun bu bölgeyle bağlantılı olabileceğinden şüpheleniyorlar.

Dr. Brennan, "Geleneksel bilgimizle bilimsel araştırmaları birleştirerek tarihimizin bu paha biçilmez mahzenlerini gelecek nesiller için koruyabileceğimizi umuyoruz" diyor.

Independent Türkçe