Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ok yaydan çıkmıştır ve maksuda ulaşacaktır

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ok yaydan çıkmıştır ve maksuda ulaşacaktır
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ok yaydan çıkmıştır ve maksuda ulaşacaktır

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ok yaydan çıkmıştır ve maksuda ulaşacaktır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başkanlığını yaptığı Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantı sonrasında açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Amaç; özgüven sahibi, büyük ve güçlü Türkiye inşasının önüne geçmektir. Geçemeyeceksiniz, engelleyemeyeceksiniz, ok yaydan çıkmıştır ve maksuda ulaşacaktır” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına Kurban Bayramı'nı tebrik ederek başladı. Kurban Bayramı için tüm kurumların hazırlıklarını tamamladığını belirten Erdoğan, “Ülkemizde kesilecek büyük ve küçükbaş kurbanlıkların tamamı yerli üretimdir. Gerek kurbanlıkların kontrolü, gerek kesim yerleri, gerek kesim sonrası temizlik hususunda gereken tedbirler ağırlıklı olarak yerel yönetimler vasıtasıyla alınmıştır. Kurban kesim yerlerinde yoğunluk oluşmaması için bayramın ikinci ve üçüncü günlerinin de değerlendirilmesini tavsiye ediyoruz. Yolculuğa çıkacak vatandaşlarımıza dikkatli olmalarını, kurallara riayet etmelerini hatırlatmak istiyorum. Korona virüs salgının devam ettiği şu günlerde gerek kurban keserken, gereken bayramlaşırken temizlik, maske, mesafe kurallarından asla taviz vermeyelim. Sıkıntılı ve zahmetli olduğunu bildiğimiz bu kuralları kendimiz ve sevdiklerimizin sağlığı için harfiyen uygulayalım. İnşallah çoğu gitti, azı kaldı. Salgın dönemini geride bıraktığımızda yaptığımız fedakarlıkların karşılığını ziyadesiyle alacağımız güzel günler bizi bekliyor. Milletimizin salgın dönemindeki istihdam kaybını önlemek ve sosyal destek ihtiyacını karşılamak için çeşitli kalemlerde 26,5 milyar liralık karşılıksız nakit ödeme yaptık” diye konuştu.
Mersin'in Mut ilçesinde yaşanan trafik kazasına da değinen Erdoğan, “Şehit olan askerlerimize rahmet diliyorum, yaralılara şifalar diliyorum” ifadelerini kullandı.

“Gücünün idrakinde bir Türkiye var”
Ortaya çıkan tablonun Türkiye'nin bölgede ve dünyada yaşanan olağanüstü gelişmelere, önüne çıkartılan nice engellere rağmen tarihi bir atılım dönemi içinde olduğunu gösterdiğini belirten Erdoğan, “Vesayet oyunları ile terör örgütlerinin saldırıları ile darbe girişimleri ile siyasi ve ekonomik tuzaklarla yıkılamayan bir ülke oluşumuzu işte hasletlerimize sıkı sıkıya bağlı olmamıza borçluyuz. Bu gerçeği görenler tüm güçleri ile milletimizin birliğine, ülkemizin bütünlüğüne, devletimizin egemenlik haklarına saldırmaktadır. Türkiye'yi hala geçmişin zayıf ve ürkek devleti sananlar bu saldırılarla netice almayı, ülkemizin üzerinde yeniden tahakküm kurmayı hayal ediyorlar. Halbuki artık her alanda alt yapısını geliştirmiş, egemenlik haklarını kullanma iradesine sahip bir Türkiye var. Kendi gerçeklerinin ve gücünün idrakinde bir Türkiye var. Bizim kimsenin hakkında, hukukunda, toprağında, huzurunda, zenginliğinde gözümüz yok. Tek arzumuz ve tüm gayretimiz kendi hakkımızı, hukukumuzu, çıkarlarımızı korumak. Bu anlayışla dayatma ile karşımıza çıkanlara cevabımızı uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru gücümüzle vermekten asla çekinmiyoruz, çekinmeyeceğiz. Müzakere ve adil anlaşmalar yoluyla çözülebilecek meselelerde oldubitti ile ülkemizi dışlamaya kalkanlar her seferinde bu cevapla karşılaşacaklarını bilmelidir” şeklinde konuştu.

“Şehr-i İstanbul'un artık bize tebessümle baktığını tüm kalbimizle hissediyoruz”
Ayasofya'nın Fatih'in vakfiyesine uygun şekilde yeniden ibadete açılmasının Türkiye'nin egemenlik haklarını kullanma konusundaki kararlılığının son örneklerinden birisi olduğunu söyleyen Erdoğan, “Fethin en önemli hatırası olan Ayasofya'nın hangi şartlar altında 500 yıllık camilik vasfından çıkartılarak müzeye dönüştürüldüğünü tartışmanın bir anlamı olmadığına, kalmadığına inanıyorum. Önemli olan bu ulu mabedin asli işlevine, bağlayıcı ve hukuki belge olan vakfiyesinde belirtilen misyonuna dönmüş olmasıdır. Fatih'in 1453 yılındaki camiye çevirdiği Ayasofya artık medeniyetimizin zirve sembollerinden biri olarak milletimize ve tüm Müslümanlara bir ibadethane olarak hizmet vermeyi sürdürecektir. Buradan Müslümanlar dışında Hristiyan alemi de ziyaretlerini yapabilecektir. Hizmetine ömrümüzü adadığımız Şehr-i İstanbul'un artık bize tebessümle baktığını tüm kalbimizle hissediyoruz” açıklamasında bulundu.
567 yıl önce cami sıfatıyla şereflenen Ayasofya'nın sıradan bir müze yerine yapılış amacına uygun şekilde ibadethane olarak kullanılmasının her inançtan insanı mutlu ettiğine inandığını belirten Erdoğan, “Türkiye bugün yeni bir diriliş mücadelesi veriyor. Hiç kimsenin bu ülkenin ve bu milletin istiklaline ve istikbaline el uzatmayı aklından bile geçirememesi için büyük ve güçlü Türkiye'ye inşa ediyoruz” dedi.
Gençlere seslenen Erdoğan, “Gençler, camilerimizi ihmal etmeyin, camilerimizde ne kadar secdeye kapanırsanız camilerimizle birlikte siz de o kadar güçlü olursunuz. Camilerimiz ne kadar bakımsız kalırsa ruh dünyamızdan o kadar uzaklaşıyoruz demektir. Camilerimiz ne kadar sessizliğe gömülürse akıbetimiz o kadar karanlığa gömülüyor demektir. Bunun için Ayasofya'nın yeniden ibadete açılışı, secdelerle yeniden buluşması, camilerden bir caminin hizmete girmesi demek değildir. Bu adımla bir milletin adeta yeniden doğuşuna şahitlik ediyoruz. Bir zamanlar topluca sabah namazları eda ederdik, gençlik olarak lise çağlarımız hep birlikte sabah namazlarına gittik. Şimdi yeniden aynı dönemin, aynı sürecin başlamasının Ayasofya ile çok önemli olduğuna inanıyorum. Cumhurbaşkanınız olarak sizden bunu yine bekliyoruz” diye konuştu.
Ayasofya'da 24 saat esasına uygun 500 kişilik güvenlik ekibinin görev yapacağını belirten Erdoğan, Ayasofya ile birlikte bazı selatin camilerin güvence altına alınması gerektiğinin altını çizdi.

“Amaç, özgüven sahibi, büyük ve güçlü Türkiye inşasının önüne geçmektir”
Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması sürecinde şahit olunan tartışmaların Türkiye'nin diğer alanlarda attığı adımlarla ilgili tartışmalardan hiçbir farkı olmadığını belirten Erdoğan, “Ülkemizde bir kesim yapılan yollara, köprülere, havalimanlarına, hastanelere, barajlara, fabrikalara, yüksek teknoloji atılımlarına, savunma sanayi projelerine ne tepki veriyorsa Ayasofya'ya da o tepkiyi göstermiştir. Aynı kişiler, aynı zihniyet. Dikkat edin saflar aynı, söylemler aynı, mecralar aynı, en önemlisi gayeler aynı. Amaç; özgüven sahibi, büyük ve güçlü Türkiye inşasının önüne geçmektir. Geçemeyeceksiniz, engelleyemeyeceksiniz, ok yaydan çıkmıştır ve maksuda ulaşacaktır. Bu tavrın demokrasi ile çok seslilikle farklılıkları savunmakla hiçbir ilgisi yoktur. Dikili ağacınız bile yok. Boğazın altından tünel geçirirsiniz buna karşı gelirler, Avrasya Tünelini yaparsınız buna karşı gelirler, üçüncü köprüyü yaparsınız buna karşı gelirler, ne yaparsanız yapın hepsine karşı gelirler. Bir şey de siz yapın. Biz sizin gibi değiliz, teşekkür etmesini biliriz. Bu tür tavırlar faşizmin, tahammülsüzlüğün, en kara, en vahşi, en kin ve nefret kokan biçiminin tezahürleridir. Bu tavrın siyasi muhalefetle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Esasen demokrasilerde muhalefete çok büyük işler düşer. Zaten demokrasi güçlü muhalefet varsa güç kazanır. Yıllarca muhalefet saflarında mücadele etmiş bir siyasetçi olarak bu görevlerin ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Muhalefet demek, yapılan her iye, doğrusuna, yanlışına bakmadan karşı çıkmak demek değildir” şeklinde konuştu.
Muhalefetin en az iktidar kadar çalışkan olması, üretken olması, mücadeleci olması, kucaklayıcı olması gerektiğini belirten Erdoğan, “Maalesef ülkemizde böyle bir anlayış da, böyle bir gayret de görmüyoruz. Karşımızdaki tablo şudur; bir tarafta ülkesinin ve milletinin büyümesi, güçlenmesi, gelişmesi, refahı için gecesini gündüzüne katarak çalışanlar ve onları destekleyenler vardır. Kahir ekseriyeti oluşturan bu kesim ülkesinin ve milletinin istiklali, istikbali, güvenliği, huzuru, hedefleri için gerekirse canını ortaya koyma iradesini 15 Temmuz gecesi dost düşman herkese göstermiştir. Diğer tarafta ise ülkesi ve milletinin geleceği için en küçük bir eser üretmemiş, fiili veya fikri katkı ortaya koymamış, çaba göstermemiş insanlar var. Bunlar için, milletimizin Ayasofya'nın asli işlevine kavuşturulması talebinin olduğu gibi, ülkemizin sınırlarının terör örgütleri tarafından kuşatılmasının da, siyasi ve ekonomik tuzaklara maruz kalmamızın bir anlamı yoktur. Bunlar için ülkemizin Doğu Akdeniz'deki, Ege'deki haklarını koruma mücadelesi de aynı hükümdedir. Terör örgütlerine göz kırpan, darbecilere arka çıkan, ülkesini her fırsatta yabancılara şikayet eden, kendilerine millete hizmet için emanet edilen imkanları heba eden bu zihniyetin yaptığı işin adı muhalefet olamaz. Muhalefet olarak ortaya çıkan tüm aktörlere ve gruplara dikkatlice bakılarak şu soruya cevap verilmesini istiyorum, içlerinde ülkeyi yönetmek için eğitimden sağlığa, adaletten güvenliğe, ulaştırmadan tarıma, enerjiden spora herhangi bir alanda dişe dokunur, kayda değer, ayakları yere basan çözüm odaklı, somut teklifler içeren bir program ortaya koyan var mı? Kongre yaptılar, bu kongrede sadece söyledikleri ‘biz geliyoruz.' Nereye geliyorsun, projen var mı, neyi yapıyorsun? Eğitimde, sağlıkta, adalette, güvenlikte, dış politikada neyi yapacaksın, var mı? Yok. Bu soruyu samimi olarak değerlendirip de ‘evet şu var' diyen birisine biz rastlamadık. Böyle bir aktör de böyle bir ekip de yok. Muhalefet adına yaptıkları tek şey, bizi ve hükümetimizi çoğu defa da iftiraya varan yalanlarla kötülemektir, karalamaktır. Tenkit ile iftira arasındaki sınırı ortadan kaldıran bu anlayışı şiddetle reddediyoruz. Hayatımızın hiçbir döneminde mükemmel olduğumuzu, her şeyin en iyisini yaptığımızı iddia etmiyoruz. Hep çabaladık, gayret ettik, koştuk ama eser ortaya koyduk” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi sonrasında kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, fındık alım fiyatlarını açıkladı. Emekli, engelli ve öğrencilerin ödemelerinin bayram öncesi yapılacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu bayramda altıncı defa 12,4 milyon emeklimize biner lira bayram ikramiyelerini ödüyoruz. Bugüne kadar ödediğimiz bayram ikramiyesi tutarı, bunu muhalefeKretin aklında iyi tutması lazım, 64,2 milyar liradır. Engelli ve yaşlı aylıkları ile evde bakım ücretlerini de bayramı beklemeden hesaplara yatırıyoruz. Yükseköğrenim öğrencilerimizin kredi ve burs ödemelerini de bayram öncesi tamamlayacağız. Bu kapsamda 1 milyon 55 bin öğrencimize 603 milyon liranın üzerinde ödeme yapacağız. Memurunun maaşını ödeyemeyen kişiler vardı biliyorsunuz, bunlar şimdi muhalefette” diye konuştu.
Çiftçilerin alın terlerinin haklarını vermek için destekleme ödemelerini sürdürürken, TMO'nun alım fiyatlarının da memnuniyet verici seviyelerde gerçekleşmesine özen gösterdiklerinin altını çizen Erdoğan, “Hububat ve bakliyat ile çay alım fiyatlarını açıklamıştık, bugün de ülkemizin önemli üretim kalemlerinden olan fındık alım fiyatlarını belirledik, onu açıklayacağım. Geçtiğimiz yıl TMO 16,5-17 lira kilogram fiyatı üzerinden alıma çıkmıştı. Bu siyasete düşme eğilimi gösteren fındık fiyatları sezon içinde 18-20 lira civarında seyretmiş, böylece üretici alın terinin karşılığını alabilmişti. Fındık ihraç fiyatının kilogramda 5,8 dolardan 6,72 dolara yükselmesi ile ülkemiz ilave 300 milyon dolar gelir elde etti. Toplam fındık ihracatımız da 2,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu rakamları bilmeyenler, bilseler de ne anlama geldiğini kavrayamayanlar, tamamı yalan veya yanlış olan bilgilerle milletimizin kafasını karıştırmak için sürekli uğraşıyor. İster cehaletten, ister art niyetten kaynaklansın, bu tür hezeyanları bir kenara bırakıyoruz” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, fındık fiyatlarını şu şekilde açıkladı:
“Yüzde 50 sağlam iç esasına göre Giresun kalite kabuklu fındık için TMO'nun kilogram alış fiyatı 22,5 liradır. Levant kalite kabuklu fındık için ise bu fiyat kilogramda 22 liradır. Ayrıca yüksek randımanlı fındık tesliminde ortalama kilogram başına 1 lira, alan bazlı mazot bazlı desteği olarak da kilogram başına 2 lira destekleme ödemesi yapıyoruz. Böylece fındık üreticisinin kilogramdaki kazancını 25 ila 25,5 lira düzeyine yükseltmiş oluyoruz. Muhalefet, rakamları iyi tespit et, iftiraya yönelme.”



Putin, Washington'un yaptırımlarının ardından diyalogda ısrarcı

Putin, 23 Ekim'de Moskova'da aile desteği ve doğum kontrol politikalarının uygulanmasını görüşmek üzere bir toplantıya katıldı (Reuters)
Putin, 23 Ekim'de Moskova'da aile desteği ve doğum kontrol politikalarının uygulanmasını görüşmek üzere bir toplantıya katıldı (Reuters)
TT

Putin, Washington'un yaptırımlarının ardından diyalogda ısrarcı

Putin, 23 Ekim'de Moskova'da aile desteği ve doğum kontrol politikalarının uygulanmasını görüşmek üzere bir toplantıya katıldı (Reuters)
Putin, 23 Ekim'de Moskova'da aile desteği ve doğum kontrol politikalarının uygulanmasını görüşmek üzere bir toplantıya katıldı (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı Donald Trump'ın Budapeşte toplantısı hazırlıklarını askıya aldığını ve Rusya'ya yeni bir yaptırım paketi getirdiğini açıklamasının ardından dün diyaloğun devam etmesi çağrısında bulundu.

Rus haber ajansları, Putin'in "Diyalog her zaman çatışma ve anlaşmazlıklardan, hatta savaştan daha iyidir" dediğini aktardı. Putin ayrıca, Ukrayna'nın Washington'dan talep ettiği ABD Tomahawk füzelerinin Rus topraklarını hedef alması halinde "çok güçlü" bir yanıt verileceği tehdidinde bulundu.

ABD yaptırımlarıyla ilgili olarak Putin, yaptırımların "ciddi" olduğunu kabul etti, ancak Rusya üzerindeki etkilerini küçümseyerek "ekonomimizin sağlığını önemli ölçüde etkilemeyeceğini" söyledi. Yaptırımları "düşmanca bir adım" olarak değerlendiren Putin, "henüz toparlanmaya başlayan Rus-Amerikan ilişkilerini güçlendirmediğini" belirtti. Ayrıca yaptırımları "Rusya'ya baskı yapma girişimi" olarak değerlendirerek, "hiçbir düzgün ülkenin baskı altında bir şey yapmadığını" ifade etti.

ABD Hazine Bakanlığı, çarşamba günü iki Rus petrol devi Rosneft ve Lukoil'e karşı yaptırımlar açıkladı. Bakanlık şirketleri, "Rus savaş makinesini finanse etmekle" suçladı. Hazine Bakanı Scott Bessent, bu adımın "Rusya'ya karşı şimdiye kadar uygulanan en büyük yaptırım paketlerinden biri" olduğunu söyledi.


İsrailli yerleşimciler Ramallah'ın doğusunda Filistinlilere ait araçları yaktı

Filistinli itfaiyeciler, 19 Ekim 2025'te Ramallah yakınlarındaki Batı Şeria'daki Turmus Ayya köyünde İsrailli yerleşimciler tarafından ateşe verilen bir araçtaki yangını söndürüyor. (AFP)
Filistinli itfaiyeciler, 19 Ekim 2025'te Ramallah yakınlarındaki Batı Şeria'daki Turmus Ayya köyünde İsrailli yerleşimciler tarafından ateşe verilen bir araçtaki yangını söndürüyor. (AFP)
TT

İsrailli yerleşimciler Ramallah'ın doğusunda Filistinlilere ait araçları yaktı

Filistinli itfaiyeciler, 19 Ekim 2025'te Ramallah yakınlarındaki Batı Şeria'daki Turmus Ayya köyünde İsrailli yerleşimciler tarafından ateşe verilen bir araçtaki yangını söndürüyor. (AFP)
Filistinli itfaiyeciler, 19 Ekim 2025'te Ramallah yakınlarındaki Batı Şeria'daki Turmus Ayya köyünde İsrailli yerleşimciler tarafından ateşe verilen bir araçtaki yangını söndürüyor. (AFP)

Bir haberde, İsrailli yerleşimcilerin bu sabah erken saatlerde Ramallah'ın doğusundaki Deyr Dibvan kasabasında Filistinlilere ait araçları ateşe verdiği belirtildi.

Filistin Haber ve Enformasyon Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, bir grup yerleşimcinin kasabadaki tepelik alana saldırarak Filistinli evlerin önünde park halindeki birkaç aracı ateşe verdiğini ve önemli maddi hasara yol açtığını bildirdi.

Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde, Filistinlilerin sivillerin ve mallarının korunmasını talep etmesi üzerine yerleşimci saldırılarında artış yaşanıyor.

Avrupa Birliği ve ABD'nin, Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimcilerin saldırılarını sert bir şekilde eleştirmesi ve işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te Filistinlilere yönelik ihlalleri nedeniyle aşırılıkçı yerleşimcilere ve üç örgüte yaptırım uygulaması dikkat çekicidir.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Batı Şeria'da yaklaşık 700 bin İsrailli yerleşimci ve 3 milyon Filistinli yaşıyor.


TV reklamı Trump'ın Kanada ile tüm ticaret görüşmelerini sonlandırmasına neden oldu

Kanada Başbakanı Mark Carney ve ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
Kanada Başbakanı Mark Carney ve ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

TV reklamı Trump'ın Kanada ile tüm ticaret görüşmelerini sonlandırmasına neden oldu

Kanada Başbakanı Mark Carney ve ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
Kanada Başbakanı Mark Carney ve ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, eski Başkan Ronald Reagan'ın gümrük vergileri hakkında olumsuz konuştuğu bir reklamın sahte olduğunu söylemesinin ardından, Kanada ile tüm ticaret görüşmelerinin sona erdiğini duyurdu.

Trump, Truth Social web sitesinde "Kanada ile tüm ticaret görüşmeleri, bu çirkin davranışları nedeniyle sonlandırıldı" diye yazdı.

Ontario Başbakanı Doug Ford, bu hafta başında gümrük vergisi karşıtı mesajlar içeren reklamın Trump'ın dikkatini çektiğini söyledi. Reklamda, Reagan'ın yabancı mallara uygulanan gümrük vergilerini eleştirdiği ve bunların iş kayıplarına ve ticaret savaşlarına yol açtığını söylediği belirtiliyor.

Ford salı günü, "Başkanın reklamımızı duyduğunu şittim. Eminim pek memnun kalmamıştır" dedi.

Trump, gümrük vergilerini dünya çapında birçok ülkeye karşı bir koz olarak kullandı.

Ticaret savaşı, ABD'nin gümrük vergilerinin 1930'lardan bu yana en yüksek seviyelerine yükselmesine yol açtı.

Kanada Başbakanı Mark Carney, dün gazetecilere yaptığı açıklamada, Washington ile çeşitli ticaret anlaşmaları görüşmeleri başarısız olursa, Kanada'nın ABD'nin kendi pazarlarına haksız yere girmesine izin vermeyeceğini söyledi.

Trump, bu yılın başlarında Kanada çelik, alüminyum ve otomobillerine gümrük vergisi getirdi. Bu, Ottawa'nın misilleme yapmasına neden oldu. İki taraf, çelik ve alüminyum sektörleri için olası bir anlaşma konusunda haftalardır görüşmeler yürütüyor.

Amerika Birleşik Devletleri, gelecek yıl Kanada ve Meksika'nın 2020 Kıtasal Serbest Ticaret Anlaşması'nı gözden geçirmesi planlanıyor.