ABD’de Kovid-19 kaynaklı ölümler 150 bini aştı

Koronavirüs test alanında koruyucu kıyafet giyen bir grup gönüllü (AP)
Koronavirüs test alanında koruyucu kıyafet giyen bir grup gönüllü (AP)
TT

ABD’de Kovid-19 kaynaklı ölümler 150 bini aştı

Koronavirüs test alanında koruyucu kıyafet giyen bir grup gönüllü (AP)
Koronavirüs test alanında koruyucu kıyafet giyen bir grup gönüllü (AP)

ABD’de dün koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 150 binin üzerine çıktı. Johns Hopkins Üniversitesi’nin istatistiklerine göre salgın nedeniyle ABD, dünyada en fazla can kaybı yaşanan ülke olurken bu oran dünyadaki tüm ölümlerin yaklaşık üçte birini oluşturdu.
ABD yetkilileri koronavirüs kaynaklı ilk can kaybını Şubat ayı sonunda açıkladılar. Üniversite istatistiklerine göre o zamandan beri 4,38 milyon kişide koronavirüs vakası kaydedildi.
ABD nüfus açısından her 10 bin kişiden 4,5 kişinin hayatını kaybetmesiyle salgından en fazla etkilenen 20 ülke listesinde ölüm oranı açısından altıncı sırada yer aldı. 
Reuters istatistiklerine göre İngiltere, İspanya, İtalya, Peru ve Şili, nüfus açısından ölüm oranlarının en yüksek olduğu ülkeler. ABD’deki ölümler, dünya genelinde 661 bini aşan tüm ölümlerin yaklaşık yüzde 23'ünü oluşturuyor.
ABD’de 11 günde Kovid-19 nedeniyle 10 bin kişinin ölümü, Haziran ayının başından bu yana ülkedeki en hızlı ölüm oranı oldu.
ABD'de 27 Mayıs'ta ölümler 100 bini aştığından beri vaka oranı da arttı. Vakaların merkezi New York’tan güney ve batıya doğru değişirken New York 32 binden fazla ölüm ile hala en yüksek ölümlerin yaşandığı şehir oldu.
Arkansas, Kaliforniya, Florida, Montana, Oregon ve Texas, Salı günü rekor ölümler kaydetti.
Artan rakamlar, ülkenin ticari faaliyetlerini alt üst eden ekonomik krizden en kötü şekilde etkilenmesine ve milyonlarca Amerikalının işsiz kalmasına neden oldu.
Sağlık uzmanları aylar boyunca yaptıkları çağrılarla herkesin sosyal mesafe ve halka açık yerlerde maske takmak gibi genel kurallara uyması durumunda ABD’de salgınının kontrol edilebileceğini söyledi.



Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
TT

Trump'ın BM Daimi Temsilcisi adayı BM'yi önyargılı olmakla suçladı ve reform çağrısında bulundu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı Mike Waltz (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi adayı ve eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, BM'nin muazzam potansiyelini överken reform yapılmasının önemini vurguladı.

Senato Dış İlişkiler Komitesi'ndeki onay oturumunda konuşan Waltz şunları söyledi: “Çin'den Rusya'ya, Avrupa'dan gelişmekte olan ülkelere kadar herkesin anlaşmazlıkları çözmek için bir araya gelebileceği bir yer olmalı. Ancak 80 yılın ardından BM, temel misyonu olan barışı sağlama görevinden uzaklaştı. BM Şartı’na ve onun temel ilkelerine geri dönmeliyiz. ‘Barışı koruma’ amacı halen önemli bir role sahip, ancak reforma da ihtiyaç var.”

Waltz, ABD'nin BM operasyonlarının yüzde 25'ini finanse ettiğini, Afrika'daki misyonların ‘milyarlarca dolara mal olduğunu ve on binlerce askeri içerdiğini’ kaydetti. Waltz, “1940'lardan bu yana var olan, yenilenmiş bir yetkisi olmayan ve görünürde bir sonu olmayan iki misyonumuz var. BM Güvenlik Konseyi'ne misyonların süresini ve maliyetlerini sınırlandırması, hedeflerini netleştirmesi ve ulus inşasına değil barışı korumaya odaklanması için baskı yapmalıyız” ifadelerini kullandı.

Waltz, Çin'le yüzleşmenin kendisi için ‘mutlak bir öncelik’ olduğunu vurguladı ve Pekin'in etkisine karşı koymak için ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte çalışma sözü verdi.

BM'de ‘antisemitizmle’ yüzleşmek

Öte yandan Waltz, BM Genel Kurulu'nun 2015-2023 yılları arasında İsrail aleyhinde 154 karar kabul ederken, diğer tüm ülkeler aleyhinde sadece 71 karar kabul ettiğine dikkat çekerek, ‘yaygın antisemitizmle’ yüzleşilmesi gerektiği çağrısında bulundu. Waltz, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) çalışanlarını 7 Ekim olaylarına karışmakla ve okullarını da ‘Yahudi karşıtı nefreti öğretmekle’ suçlayarak, ‘UNRWA'nın dağıtılması’ gerektiğini bildirdi.

Waltz, ‘İsrail ile iş yapan ABD şirketlerinin boykot edilmesi çağrısında bulunan BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'nin yeniden atanmasının bu önyargının bir tezahürü olduğunu’ söyledi.

Suriye ‘değerlendirilmesi gereken bir fırsat’

Suriye konusunda ise Waltz, ABD için büyük bir fırsat olduğunu belirterek, önceliklerinin BM'deki müttefik ve ortaklarıyla birlikte çalışarak ‘Esed rejimini hedef alan ve İran'ın etkisini sınırlayan yaptırımları’ kaldırmak olacağını vurguladı.

Waltz, “Önümüzde değerlendirilmesi gereken bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Ancak kritik bir dönemden geçiyoruz. Bu bana Libya’yı hatırlatıyor, bir seçim yapmamız gerekiyor: Ya bu fırsatı değerlendiririz ya da Suriye kaosa sürüklenir ve bu da tüm bölgeyi beraberinde sürükleyebilir. Şu anda bu fırsat değerlendirilebilir” şeklinde konuştu.

Suriye konusunda ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve diğer yetkililerle birlikte çalışmayı dört gözle beklediğini ifade eden Waltz, “Suriye'de Libya'da yaptığımızdan daha iyisini yapmayı umuyoruz” dedi.

Waltz sözlerini şöyle tamamladı: “ABD Başkanı'nın liderliğinde barış ve refahı yaymaya devam edebileceğimize ve ‘BM'yi yeniden büyük yapabileceğimize’ inanıyorum.”