Kültürlerin asırlar boyu kesiştiği nokta: Mekke

Mekke. (AP)
Mekke. (AP)
TT

Kültürlerin asırlar boyu kesiştiği nokta: Mekke

Mekke. (AP)
Mekke. (AP)

Mekke, asırlar boyu yapılan yolculuklarla ilgili edebi eserlerde önemli bir rol oynarken doğu ve batıyı buluşturan, birçok kültürün ortak noktası olmuştur.  Bu yüzden ‘Ummu'l-Kura’, yani güvenin ve barışın limanı haline gelmiştir. Mekke’nin üstlendiği bu rolün önemi ve özgünlüğü, Emir Ahmed Hüseyin Han tarafından kaleme alınan, Celal es-Said el-Hafnavi tarafından Arapça'ya çevrilen ve Kahire’deki Ulusal Tercüme Merkezi tarafından yayınlanan ‘Rıhle ila el-Hicaz ve Mısr’ (Hicaz ve Mısır'a Yolculuk) adlı kitapta anlatılmaktadır.
İki bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde çevirmen tarafından kapsamlı bir tarih araştırması yapılırken ikinci ve kısa olan bölümde, Han’ın 20. yüzyılın başlarında gerçekleştirdiği Hac yolculuğundan anlatılar yer almaktadır.
Çevirmen Hafnavi, Harem-i Şerif ziyaretinin 19’uncu ve 20’inci yüzyıllarda Urdu edebiyatında Hint Hac gezilerinin ortaya çıkmasının önünü açan önemli faktörlerden biri olduğunu, bu tür yüzlerce yolculuğun yapıldığını ve bu yolculuklar üzerine Farsça ve Urduca eserler kaleme alındığını belirtiyor.
İslam edebiyatında yapılan çeşitli araştırmalar, Urducanın benzersizliğini, Hint gezginlerin Urduca olarak seyahatnameler yazdıklarını ve bu kutsal mekanlara duydukları hisleri en geniş haliyle, Mekke’nin tarihini ise siyasi, sosyal ve manevi yönleriyle birlikte en ince ayrıntısına kadar anlatmaya çabaladıklarını ortaya koydu. Ayrıca başta Hint alimler olmak üzere genel olarak İslam coğrafyasının çeşitli bölgelerinden gelen alimler Mekke ve Medine’deki ders halkalarını tasvir ettiler.
Urdu edebiyatında ‘Hicaz edebiyatı’ adlı Mekke ve Medine’ye yapılan yolculukların anlatıldığı özel bir kategorinin ortaya çıktığını belirten kitap, bunlardan birinin Abdulhak ed-Dihlevi’nin 1589’da kalem aldığı ‘Cezb’ul-Kulub ila Diyari’l-Mahbub’ (Kalpleri sevgi diyarına çekmek) adlı kitabı olduğunu ifade ediyor. Hint yarımadasında Fars dilinde yazılmış en eski Hint Hac seyahatnamelerinden biri olan bu eser, Muhammed Murad Abadi tarafından ‘Diyar Habib’ (Sevgi Diyarı) başlığı altında Urducaya çevrildi.
Çevirmene göre ilk hac seyahatnameleri, o zamanın Hindistan'daki Müslüman yöneticilerinin ve edebiyatın dili olan Farsça olarak kaleme alındı. Hindistan halkı ve özel kesim, İngilizlerin ülkenin hakimiyetini geçirdikleri 1800 yılına kadar Farsça’yı rahatça anlayabiliyorlardı.O yıllarda İngilizler, Kalküta'da Fort William Koleji’ni kurarak ülkede Urduca dilini teşvik ettiler. Urdu dilinde kaleme alınan ilk seyahatname ise Emir Sıddık Hasan Han tarafından 1851'de yazılan ‘Es-Sıddık ila Beytullah el-Atik’ (Sıddık'ın Beytullah’a Yolculuğu) adlı eser oldu. Hint Hac yolcularını kaleme alma usulleri yavaş yavaş benzersiz bir aşamaya yükselirken yazar, eğer eser özellikle Mekke ve Medine'ye olan duygularını incelikle ve zevkli bir dille ifade eden hukukçu, konuşmacı, düşünür, yazar ve siyasetçi Prof. Abdulmecid Deryabadi gibi yetenekli bir yazarın kaleminden çıkmışsa dikkati hak ettiğini vurguluyor.

Manevi özlemler ve duygular
Kitap, Prof. Deryabadi’nin Hac yolculuğu sırasında insanın yaşadığı duygu ve özlemlerin yanı sıra bazı inanç meselelerini de açıkladığını belirtirken Deryabadi kendi eserinde şunları dile getiriyor:
“Akbar gemisi, Bombay limanından 1929 yılının mart ayında bir perşembe akşamı saat 11’de kalktı. Gemi ne harika bir zamanda hareket etti. Bu gerçekten muazzam bir duygu. Peki ya kalbimin nasıl attığını hangi kelimelerle tarif edebilirim? Beytullah’ı ziyaret etme özlemi, her mümini sarhoş eder. Ona doğru yapılan yolculuktaki hiçbir zorluk ve yorgunluk umurunda değildir.” 
Deryadabadi, Mekke-i Mükerreme’ye ve Beytullah’a ulaştığında ilk kez gördüğü Kabe’yi gördüğü o muhteşem sahneyi şöyle anlatıyor:
“Mescid-i Haram dört duvarıyla bize göründüğünde Selam Kapısı’na ulaşıncaya kadar birçok kapısından geçtik. Bizi Selam Kapısı’ndan içeriye aldılar. Bu kapının bir insanın bu temiz yere ve burada kılınan namaz sevabının yüz bin namaz sevabına denk olduğu Mescid-i Haram’a girilen en hayırlı kapı olduğuna inanılıyor. Selam Kapısı’ndan içeriye girip gözlerim siyah bir örtüye bürünmüş binaya düştüğünde sevincimin göklere sığabileceğine inanmazdım. Birden yüksek sesle, ‘Kâbemiz, insan gözü ve aklı nurunun sıcaklığını ve tezahürlerini taşıyamaz!’ diye bağırdım.”
Çevirmen, 1960 sonrası çok sayıda Hint Hac seyahatnamesinin nasıl ortaya çıktığını ve Nesim Hicazi’nin kaleme aldığı ‘Pakistan’dan Harem diyarına’ eserinde olduğu gibi yöntemler, konular ve eğilimlerde değişim yaşandığını açıklıyor. Mekke-i Mükerreme’yi Pakistan’dan gelen resmi bir heyetin üyesi olarak ziyaret eden Hicazi, seyahatini siyasi yönlerine değiniyor. Hicazi’nin kitabı ayrıca kullanılan yüksek edebi üslupla ön plana çıkıyor. Çünkü Hicazi, Urdu edebiyatında kendine yer edinmiş bir yazar, romancı ve gazetecidir. Hicazi’nin seyahatnamesi, Mekke’nin çarşıları, yolları, sokaklarının anlatımlarının yanı sıra Suudi Arabistan hükümeti tarafından Pakistan hükümetine hediye edilen Medine'deki konukevi yer alıyor.
Öte yandan kitapta, Hac ibadetine tarihi, sosyal ve dini açıdan ışık tutan Sultan Davud'un kaleme aldığı ‘Hicaz Sefernamesi’  adlı esere işaret ediliyor. Davud kitabında seyahati sırasında Mekke ve halkının durumuyla ilgili olarak şunları söylüyor:
“Mekke halkı her işlerinde Allah’a tevekkül eden ve açgözlülüğü bilmeyen iyi insanlardır.”
Bununla birlikte şiir de Hindistan’dan Mekke’ye yapılan hac yolculuklarından nasibini almıştır. Hint alt kıtasında, Ummu’l-Kura (Mekke), Medine ve Mescid-i Nebevi’ye olan özlemle ilgili çok sayıda şiir kaleme alınmıştır. Şair Mahir el-Kadiri’nin ‘Hicaz Kafilesi’ adlı şiir kitabı hac yolculuklarında şiirin yeriyle ilgili en önemli örneklerden biridir. 1955 yılında basılan kitapta şu mısralar yer almaktadır:
“Düşünce, hayal gücümüz oldu,
Söz, ihsanla işlenen amel oldu,
Artık kalp ile göz arasındaki perde kalktı”
Çevirmenin de belirttiği üzere Mekke, özellikle Hint ilim adamları olmak üzere İslam coğrafyasının hem doğusundan hem de batısından alimleri çeken bir cazibe merkezi olmaya devam ederken bu durum onu, kadim ve modern İslam medeniyetinin başkenti yaptı. Mekke'nin kültürel konumu ve ilim alanındaki liderliği, İslam dünyasının farklı yerlerinden ilim insanları tarafından yıllarca dalga dalga ziyaret edilmesini sağladı. Alimler, sadece 18’inci yüzyılın sonu ve 19’uncu yüzyılın başlarında başta Hintler olmak üzere çok sayıda ilim insanın ziyaret ettiği Mekke’nin diğer İslam şehirleri arasında eşsiz bir konuma gelmesine katkıda bulundular. Bu insanlar, okullarda, basılı yayınlarda ve üniversite eğitimlerinde yazdıkları kitaplarla asırlar boyu Mekke sakinlerinin sosyal dokusunun bir parçası olan ilmi hareketlerde önemli bir rol oynamışlardır. Hintler ayrıca Mekke-i Mükerreme'de erkek ve kız çocuklarını eğitmek için çok sayıda medrese kurular. Bunlardan en önemlisi, 14’üncü yüzyılın başlarında kurulan Şeyh Ahmed es-Surkati medresesidir.

Hac yolculuğunda yaşananlar
Kitabın ikinci bölümünde ‘Hicaz'a yolculukta’ yaşanan 1903'te kitabın yazarı Emir Ahmed Hüseyin Han’ın anlattığı gibi aktarılıyor. Han anlatımına bir dizi nasihatle başlıyor:
“Sevgili dostlarım, bu yolculuk uzun ve varılacak yer uzaktır. Altı-yedi bin milden fazla bir mesafe vardır. Hem karada hem de denizde birçok zorluğa katlandım. bu yüzden evinizden ayrılırken bu tür hazırlıklar yapmalısınız. Evinizi sanki bir daha dönememek üzere ayrılıyormuşsunuz, taşınabilir ve taşınamaz mallarınızı devrediyormuşsunuz gibi terk etmelisiniz. Herkesle helalleşmeli, hak sahiplerinin haklarını vermelisiniz. Yasalara uygun şekilde vasiyetinizi yazmalısınız. Bir zarf ile kayıt memuruna teslim etmelisiniz. Mirasçıların imzalarının doğrulanması önemlidir. Bu yazılı vasiyetin sırlarınızı ifşa etmeyecek bir zarfta olması istenir. Eğer geriye dönerseniz zarfı olduğu gibi bulacaksınız. Fakat geri dönemezseniz mirasçılarınız talimatlara ve emirlere göre hareket ederler.”
Han anılarında yolculuğun doğasını ve geçmişte bagaj saklama prosedürlerini ise şöyle anlatıyor:
“Eğer Rebiğ yolundan Cidde üzerinden gidersen gemiye binebilirsin. Riske girmekten kaçınmalısın. Gemi yolculuğu hem güvenli oluyor hem de bu rotayı kullanan hacılar için birçok masraftan kurtarıyor. Yanınızda çok fazla bagaj almayın. Bagajlarınızı Mekke-i Mükerreme’ye götürecek emanetçilere bırakın. Çünkü bu beyler Cidde ve Medine'deki bagajınızı korumak için gerekli düzenlemeleri yapabiliyorlar.”
Han’ın kaleme aldığı hac hatıraları, yetkililerin 117 yıl önce hacı adaylarının konforunu sağlamak için yaptıkları hazırlıkları da ortaya koyuyor. Han hatırlarını anlatmaya şöyle devam ediyor:
“23 Ekim 1903 Cuma günü bagajımızla beraber odalarımızda yastıklar ve şilteleriyle oldukça rahat birer yatak bulunan misafirhaneye güvenli bir şekilde geldik. Çok akıllıca ve düşünceli bir güvenlik memuru vardı. Tüm imkanlara sahibiz. Tuvaletler temiz.  Misafirhane önündeki dükkanlarda ihtiyacımız olan her şeyi makul fiyatlarla satın alabiliyoruz.”



Suudi Arabistan Savunma Bakanı’ndan Güney Geçiş Konseyi’ne Hadramut ve el-Mahra'yı terk etme çağrısı

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman (SPA)
Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman (SPA)
TT

Suudi Arabistan Savunma Bakanı’ndan Güney Geçiş Konseyi’ne Hadramut ve el-Mahra'yı terk etme çağrısı

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman (SPA)
Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman (SPA)

Yemen’deki Güney Geçiş Konseyi'nin (GGK) ülkenin doğusunda artan askeri hareketliliğinin ardından, Suudi Arabistan-Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) koalisyonuna bağlı Yemen’de Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu, Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi’nin Hadramut ilindeki sivillerin korunması talebine yanıt olarak, meşru hükümeti desteklemek için doğrudan müdahalede bulundu.

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman bin Abdulaziz, GGK’ya doğrudan bir mesaj göndererek, Suudi Arabistan ve BAE’nin ortak arabuluculuk çabalarına acil yanıt verilmesini, Hadramut ve el-Mahra'daki gerginliğin sona erdirilmesini ve kamplardan çekilip buraların barışçıl bir şekilde Vatan Kalkanı Güçleri’ne ve yerel makamlara teslim edilmesini istedi.

Suudi Arabistan’ın güney meselesini iç çatışmalarda küçümsenemeyecek ve istismar edilemeyecek adil bir siyasi mesele olarak ele aldığını vurgulayan Prens Halid bin Selman, bu sorunun, zorla bir gerçeği dayatmak yerine, diyalog ve uzlaşma yoluyla çözülmesi gerektiğinin altını çizdi. Suudi Bakan, son zamanlarda yaşanan gerginliğin birliği ve güney meselesini zedelediğini belirtti.

Öte yandan Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, Suudi Arabistan’ın talebine verdiği yanıtı överken Suudi Arabistan'ın tutumunun güvenliği ve istikrarı yeniden tesis etmeyi ve sivil barışı korumayı amaçladığını belirtti. Yemen parlamentosu da Suudi Arabistan'ın tutumunu memnuniyetle karşıladı ve gerginliğin devam etmesinin sadece Husi'lere yarayan tehlikeli bir kaymaya yol açacağı uyarısında bulundu.


Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu: Gerilimi azaltma çabalarını ihlal eden askeri hareketlerle mücadele edeceğiz

Yemen'de Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu güçlerinin resmi sözcüsü Tümgeneral Turki el-Maliki (SPA)
Yemen'de Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu güçlerinin resmi sözcüsü Tümgeneral Turki el-Maliki (SPA)
TT

Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu: Gerilimi azaltma çabalarını ihlal eden askeri hareketlerle mücadele edeceğiz

Yemen'de Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu güçlerinin resmi sözcüsü Tümgeneral Turki el-Maliki (SPA)
Yemen'de Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu güçlerinin resmi sözcüsü Tümgeneral Turki el-Maliki (SPA)

Yemen'de Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu güçlerinin resmi sözcüsü Tümgeneral Türki el-Maliki, "Bu çabalara aykırı herhangi bir askeri hareket, sivillerin can güvenliğini korumak ve Suudi Arabistan-Birleşik Arap Emirlikleri'nin çabalarının başarısını sağlamak için doğrudan ele alınacaktır" açıklamasını yaptı. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre bu açıklama, Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi'nin, Güney Geçiş Konseyi'ne bağlı silahlı unsurlar tarafından sivillere karşı işlenen ağır ve korkunç insan hakları ihlalleri nedeniyle Hadramut Valiliği'ndeki sivilleri korumak için acil önlemler alınması talebine yanıt olarak yapıldı. Ayrıca, Suudi Arabistan Krallığı ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin gerilimi azaltmak, "Geçiş" güçlerini geri çekmek, kampları Vatan Kalkanı güçlerine teslim etmek ve yerel yönetimin sorumluluklarını yerine getirmesini sağlamak için gösterdiği yorulmak bilmeyen ve ortak çabalarının bir devamı niteliğindedir.

Tümgeneral el-Maliki, Koalisyon Ortak Kuvvetler Komutanlığı'nın meşru Yemen hükümetine olan sürekli ve sarsılmaz desteğini vurgulayarak, herkesi ulusal sorumluluk üstlenmeye, itidal göstermeye, güvenlik ve istikrarı korumak için barışçıl çözümlere yönelik çabalara karşılık vermeye çağırdı.


Suudi Arabistan'ın Hadramut'ta uyarı amaçlı saldırısı... Güney Geçiş Konseyi "koordinasyona açık"

Husiler, meşru hükümetin bileşenleri arasındaki farklılıkları kullanarak Yemen hükümetini pusuya düşürüyor (EPA)
Husiler, meşru hükümetin bileşenleri arasındaki farklılıkları kullanarak Yemen hükümetini pusuya düşürüyor (EPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Hadramut'ta uyarı amaçlı saldırısı... Güney Geçiş Konseyi "koordinasyona açık"

Husiler, meşru hükümetin bileşenleri arasındaki farklılıkları kullanarak Yemen hükümetini pusuya düşürüyor (EPA)
Husiler, meşru hükümetin bileşenleri arasındaki farklılıkları kullanarak Yemen hükümetini pusuya düşürüyor (EPA)

Şarku'l Avsat'a konuşan bilgilendirilmiş kaynaklara göre, Riyad dün Hadramaut vilayetinin Gayl Bin Yemin ilçesine bağlı Vadi Bereh'te Güney Geçiş Konseyi'ne bağlı güçlere karşı uyarı hava saldırısı düzenleyerek, Yemen'in doğusundaki konumunu yeniden teyit etti.

Kaynaklar, saldırının, yeni gerçekliklerin zorla dayatılmasının veya doğu vilayetlerindeki güvenliği yöneten kurumsal çerçevelerin atlanmasının hoş görülmeyeceği mesajını vermek amacıyla yapıldığını ve daha fazla gerilimin daha da sert önlemlerle karşılanacağı uyarısında bulunulduğunu açıkladı.

Güney Geçiş Konseyi ise dün yaptığı açıklamada, hava saldırısını barışa hizmet etmeyen "sürpriz bir bombalama" olarak değerlendirerek, Suudi Arabistan ile her türlü koordinasyon ve düzenlemeye açık olduğunu belirtti.

Şarku'l Avsat'a konuşan gözlemciler, Suudi Arabistan'ın, gerginliğin sona ermesine, Güney Geçiş Konseyi güçlerinin geri çekilmesine, Hadramut ve el-Mahra vilayetlerindeki kampların ve güvenlik sorumluluklarının Güney Kalkanı güçlerine ve yerel yetkililere devredilmesine ve güç kullanılmadan istişare ve diyaloğun başlatılmasına katkıda bulunacaksa, koordinasyon ve düzenlemeleri memnuniyetle karşıladığını belirtti.

Kaynaklara göre gelecekteki herhangi bir çözüm, Yemen birliğini korumak amacıyla durumun gerginlik öncesi haline geri döndürülmesine dayanacağını gösteriyor.