ABD’li bilim insanı Fauci’den, ‘Rusya ve Çin’in geliştirdiği Kovid-19 aşılarına karşı dikkatli olma’ çağrısı

ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Direktörü Dr. Anthony Fauci (Reuters)
ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Direktörü Dr. Anthony Fauci (Reuters)
TT

ABD’li bilim insanı Fauci’den, ‘Rusya ve Çin’in geliştirdiği Kovid-19 aşılarına karşı dikkatli olma’ çağrısı

ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Direktörü Dr. Anthony Fauci (Reuters)
ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Direktörü Dr. Anthony Fauci (Reuters)

ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Direktörü Dr. Anthony Fauci, Rusya ve Çin’in halihazırda yeni tip koronavirüse (kovid-19) karşı geliştirdiği aşıların güvenliğiyle ilgili endişelerini dile getirdi.
AFP’nin haberine göre Fauci, ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Umarım Çinliler ve Ruslar aşılarını herhangi bir kişi üzerinde uygulamadan önce test ediyorlardır” dedi.
“Test yapmadan önce bir aşının dağıtıma hazır olduğu iddiaları bence en iyi ihtimalle sorunludur” diyen Fauci, ABD’nin başka ülkelerin geliştirdiği aşılara güvenmek zorunda kalmayacağını söyledi.
Rusya, devlete bağlı merkezlerde çalışan araştırmacıların geliştirdiği iki Kovid-19 aşısının Eylül ve Ekim itibariyle seri üretimine başlayacağını duyurdu.
Rusya’da aşı çalışmalarını finanse eden Rusya Ulusal Varlık Fonu'nun Başkanı Kirill Dmitriev, aşı geliştirme alanındaki yarışı uzay yarışına benzetti.
CNN International’a konuşan Dmitriev, “Amerikalılar Sputnik'in sinyallerini duyunca şaşırmışlardı. Aşıda da aynısı. Rusya bunu başaran ilk ülke olacak. Ama bilim insanlarımız birinci olmak için değil insanları korumak için çalışıyor” dedi. Sputnik, 1957'de Sovyetler Birliği'nin dünyanın yörüngesine yerleştirdiği ilk uyduya verilen isim.
Çin’de de aşı çalışmalarıyla ilgili teşvik edici çalışmalar yürütülüyor. Bu kapsamda, Çin ordusu, CanSino Biologics Gropu ile Askeri Araştırma Enstitüsü işbirliğiyle geliştirilen Kovid-19 aşısının ordu içinde kullanılmasına izin verdi.
ABD ve Batı ülkelerinde de son test aşamalarına giren 3 aşı adayı var. Bunlardan birincisi ABD merkezli biyoteknoloji şirketi Moderna firması tarafından, ikincisi İngiltere’deki Oxford Üniversitesi ile AstraZeneca şirketi işbirliğiyle, üçüncüsü de ABD’li ilaç şirketi Pfizer ile Alman BioNTech işbirliğiyle geliştirildi.



İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
TT

İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)

Siyaset ve güvenlik uzmanları, Tahran'ın açıklamalarına bağlı kalması ve bölgedeki silahlı örgütlere müdahale ve destekten uzak durması halinde Körfez-İran ilişkilerinin daha güçlü hale gelebileceğini, büyüyebileceğini ve gelişebileceğini belirtti.

Uzmanlar, İran-İsrail çatışmasının, Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri, bölgesel güvenlik vizyonlarını istikrar ve güvenliği koruyacak net mekanizmalara dönüştürmeleri ve İran ile Irak başta olmak üzere komşu ülkelerle ortak bir çerçeveye ulaşmaları gerektiğini gösterdiğini söyledi.

Körfez Araştırmaları Merkezi Başkanı Dr. Abdulaziz bin Sakr, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Tahran'ın komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurmak istediğine dair son açıklamalarına işaret ederek şöyle dedi: “Bugün İran'dan tek istediğimiz, Körfez'de müdahale ve saldırganlık istemediğine dair söylediklerine uymasıdır. Eğer davranışlarını değiştirir ve müdahaleci olmazlarsa, bu, bölgede daha fazla güvenlik ve istikrara, İran ve komşu ülkelerde büyüme ve refaha yol açacaktır.”

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tahran'ın Körfez bölgesindeki komşu ülkelerle ilişkilerde yeni bir sayfa açmaya hazır olduğunu ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın İran Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden aktardığına göre Pezeşkiyan kabine üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, “İslam ülkeleri arasındaki dayanışma ihtiyacı ve kapsamlı iş birliğinin genişletilmesi hedefi göz önüne alındığında, komşuluk politikası ve bölge ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi, hükümetin temel stratejileri arasındadır” dedi.

Dr. Abdulaziz bin Sakr, Körfez Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen ‘Gerilim ve Diplomasi: İsrail-İran Savaşı Üzerine Körfez Perspektifleri’ başlıklı seminerde şu ifadeleri kullandı: “İran'ı son yıllarda desteklediği Hizbullah gibi gruplardan uzak görmek ve bölgede saldırganlık içermeyen bir güvenlik standardı oluşturmak istiyoruz. İran'dan iyi sinyaller geldiği sürece Körfez'den de iyi sinyaller gelecek. İran'daki rejimi değiştirmeye yönelik her türlü saldırıya karşıyız, bu tamamen İran'ın meselesi.”

3 yol

Körfez Araştırmaları Merkezi Kıdemli Danışmanı Dr. Salih el-Haslan ise İran ile İsrail arasındaki son savaştan sonra Körfez ülkelerinin izlemesi gereken 3 yol belirledi:

Birincisi: İran ile daha fazla temas kurmak ve sivil amaçlı barışçıl bir programa sahip olma hakkına sahip olmakla birlikte herhangi bir askeri nükleer programı kabul etmediklerini açıkça belirtmek.

İkincisi: Körfez ülkeleri İran'a, davranışlarını değiştirmesi koşuluyla bölgesel ve uluslararası izolasyondan kurtulmasına yardımcı olacaklarına dair olumlu bir mesaj göndermeli.

Üçüncüsü: İran'daki ılımlı seslerin güçlendirilmesi.

El-Haslan, “Son savaş Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri gerektiğini gösterdi. Bir yıl önce Körfez ülkeleri bölgesel güvenlik vizyonlarını ortaya koydular. Artık Körfez ülkelerinde istikrar ve güvenliği korumak ve komşuları İran ve Irak ile sürdürülebilir barış dediğimiz bir güvenlik çerçevesine ulaşmak için bu vizyonu gerçekleştirecek bir mekanizma hakkında konuşmanın zamanı geldi” ifadelerini kullandı.

dfvgyju

Körfez Araştırmaları Merkezi Güvenlik ve Savunma Programı Direktörü Mustafa el-Ani'ye göre ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları programın yaklaşık yüzde 90'ını yok etmiş olabilir.

ABD bu ayın başlarında sığınak delici bombalarla donatılmış bombardıman uçaklarıyla İran'ın kilit nükleer tesislerini hedef alan bir saldırı gerçekleştirmiş, İran da ertesi gün Katar'da ABD güçleri tarafından kullanılan el-Udeyd Üssü’ne füze saldırısıyla karşılık vererek Körfez ülkelerinin kınamalarına yol açmıştı.

El-Ani, İsrail ve ABD'nin harekâtının anlık bir olay olmadığını, en az 10 yıllık bir istihbarat toplama çalışmasının sonucu olduğunu belirtti. El-Ani, “İyi planlanmış bir operasyondan bahsediyoruz… Bu basit bir planlama değildi ve nükleer programın şu ana kadar yaklaşık yüzde 90 oranında yok edildiğinden hiç şüphem yok” şeklinde konuştu.

İran'ın maruz kaldığı saldırıdan sonra toparlanmasının pek mümkün olmadığını ifade eden el-Ani, İranlıların nükleer programa devam etmek istemeleri halinde, bugün konuşulanların ‘çatışmanın sonunun başlangıcı’ olduğunu belirtti. El-Ani, “Şimdi soru şu: İran toparlanabilir mi? Amerikalılar ve İsrailliler her an saldırabilecekleri bir bombanın yapımını engellemek için tekrar geri geleceklerinden ötürü toparlanamayacağından hiç şüphem yok” dedi.