İsrail, Golan Tepeleri’nde Hizbullah’la ilişkili olduğu düşünülen ‘hücreyi’ hedef aldı

Kuneytıra’dan Golan Tepeleri’ndeki bir İsrail askeri karakolunun fotoğrafı
Kuneytıra’dan Golan Tepeleri’ndeki bir İsrail askeri karakolunun fotoğrafı
TT

İsrail, Golan Tepeleri’nde Hizbullah’la ilişkili olduğu düşünülen ‘hücreyi’ hedef aldı

Kuneytıra’dan Golan Tepeleri’ndeki bir İsrail askeri karakolunun fotoğrafı
Kuneytıra’dan Golan Tepeleri’ndeki bir İsrail askeri karakolunun fotoğrafı

İsrail ordusu, ‘Hizbullah’a ayak uydurduğu’ gerekçesiyle eleştiri oklarının hedefi olduğu bir dönemde dün Suriye sınırındaki güvenlik çitine patlayıcı yerleştirmeye çalışan silahlı 4 kişinin hedef alındığını duyurdu.
İsrail ordusu, Şebaa Çiftlikleri’ndeki İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) kampına yönelik eylem girişiminde bulunan bir hücreyi hedef almaktan kaçındığında ‘Hizbullah’a ayak uydurduğu’ konusunda eleştirileri oklarının hedefi oldu. Aynı şekilde Golan Tepeleri’nde geçtiğimiz gece hedef alınan hücrenin Hizbullah’a bağlı olduğunu açıklamaktan kaçındığında İsrail ordusu, ‘Hizbullah’a, caydırıcılık dengesini bozacak şekilde manevra yapabilmesi için geniş bir alan sağladığı’ suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı. Ordu ve İç Güvenlik Bakanlığı'ndaki üst düzey askeri ve siyasi kaynaklar, ‘savaşı önlemek için tüm araçları tükettikten sonra’ ordunun gerekli adımları atacağını vurguladı.
Bu kaynaklar, dün İsrail’de yayın yapan iki gazetenin askeri muhabirlerine yaptıkları açıklamalarda, İsrail ordusunun her an savaşa hazır olduğunu, ancak askerlerinin ve vatandaşlarının hayatlarını tehlikeye atmamak ve savaşı önlemek için elinden gelen her şeyi yaptığını söyledi. Kaynaklar, “Ama bu sabrımızın bitmeyeceği anlamına gelmiyor. Eğer Hizbullah ve İran'daki liderleri bu mesajı anlamazlarsa, onlara pişman olacakları şekilde davranmalıyız” dediler.
İsrail ordusu sözcüsü dün sabah yaptığı açıklamada İsrail güçlerinin pazarı pazartesiye bağlayan gece Golan Tepeleri’nde patlayıcı yerleştirme girişimini engellediklerini duyurdu.
Konuya ilişkin kısa bir açıklamada bulunan sözcü şunları söyledi:
“Özel kuvvetler, Golan Tepeleri’nin güneyindeki askeri bir bölgenin yakınlarında patlayıcı yerleştirmeye çalışan bir hücreyi izledi. Özel kuvvetler askeri bir uçakla birlikte, 4 teröristten oluşan hücreye ateş açtı ve onları yaraladı.”
Bu ve Suriye topraklarından yapılan her eylemden Suriye rejiminin sorumlu tutulduğu açıklamada, “İsrail Devleti'nin egemenliğinin kötüye kullanılmasına izin verilmeyecektir” uyarısında bulunuldu.
Ordu sözcüsü dün sabah yaptığı bir başka açıklamada, “Hücre ile Hizbullah'ın doğrudan bir bağlantı yok, ancak bu olasılığı dışlamıyoruz” ifadelerini kullandı.
Buna karşın İsrailli kaynaklar, “Bu hücre, kesinlikle Suriye Golan Tepeleri'ni İsrail'le savaş cephesine çevirmeye çalışan Hizbullah'a bağlı” şeklinde konuştu. İsrail ordusu, hücre ile Hizbullah arasında bağlantı kurmaktan kaçınarak mesajın alınması ve Hizbullah’ın iki hafta önce İsrail’in Şam yakınlarında düzenlediği bombardımanda saha komutanı Ali Kamil Muhsin'in öldürülmesine misilleme olarak İsrail’e karşı bir eylemde bulunma niyetinden vazgeçmesini umuyor. Kaynaklar, “Hizbullah, Şebaa Çiftlikleri yakınlarındaki Cebel el-Rus’ta yer alan bir İsrail bölgesine baskın düzenleyerek intikam almaya çalıştı. İsrail ordusu ise Hizbullah'ın intikamı almayı başardığını hissetmesi için hücrenin dört üyesini sadece yaraladı, kasıtlı olarak öldürmedi. Ordu bugün, Hizbullah'ın Golan Tepeleri’ndeki eyleminde başarısız olduğunu düşünmemesi için onu suçlamaktan kaçındı. Eğer Hizbullah İsrail’in mesajını almazsa, sonuç sadece güneydeki bölgeler tarafından değil, bir bütün olarak Lübnan tarafından ödenecek bir savaşa doğru yaşanan bir bozulma olacaktır” dediler.
İsrailli askeri uzmanlar ve birkaç emekli general, İsrail ordusunu ve Savunma Bakanı Benny Gantz'ı izledikleri bu politika konusunda eleştirdiler. Bu politikanın Hizbullah'a, İsrail'in onunla savaşmaktan korktuğunu düşündürecek yanlış bir mesaj vereceğini öne sürdüler. Maariv gazetesi analisti Alon Ben-David, “Birçok general, İsrail’in Hizbullah'ın Lübnan'daki koşullarını, yönetimdeki siyasi krizini, mali krizini ve Lübnan için yarattığı sıkıntılı durumdan istifade edemeyip fırsatı kaçırdığını ve bu nedenle Hizbullah’ın Suriye'de ve Golan Tepeleri’nin doğu bölgesinde konuşlanma projesine yöneldiği konusunda uyarıyorlar” ifadelerini kullandı.
Aynı gazeteden askeri analist Tal Lev-Ram ise, “İsrail, kendisine karşı bir eylem girişiminde bulunanların barış içerisinde evlerine dönmelerine izin vererek, caydırıcılık konusunda zayıflık mesajları gönderiyor. İsrail işler bozulduğunda ağır bir bedel ödeyecektir” yorumunda bulundu.



ABD Hazine Bakanlığı Maduro'ya yakın 7 kişiye yaptırım uyguladı

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent (Reuters)
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent (Reuters)
TT

ABD Hazine Bakanlığı Maduro'ya yakın 7 kişiye yaptırım uyguladı

ABD Hazine Bakanı Scott Bessent (Reuters)
ABD Hazine Bakanı Scott Bessent (Reuters)

ABD Hazine Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Washington'un Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro üzerindeki baskısını artırma çabalarının bir parçası olarak, Maduro'nun aile üyeleri ve eşiyle yakın ilişkisi olan kişiler de dahil olmak üzere 7 kişiye Venezuela ile ilgili yeni yaptırımlar uyguladığını duyurdu. Hazine Bakanı Scott Bessent,, bu kişileri "Nicolás Maduro liderliğindeki haydut bir uyuşturucu devletini desteklemekle" suçladı.

Bessent açıklamasında, "Venezuela'nın ülkemizi ölümcül uyuşturucularla doldurmaya devam etmesine izin vermeyeceğiz" diyerek, "Maduro ve suç ortakları Batı Yarımküre'deki barış ve istikrarı tehdit ediyor. Trump yönetimi, onun gayrimeşru diktatörlüğünü destekleyen ağları hedef almaya devam edecektir" ifadelerini kullandı.

Venezuela Enformasyon Bakanlığı, yorum talebine henüz yanıt vermedi.

Maduro ve hükümeti, suçla herhangi bir ilgilerinin olduğunu şiddetle reddediyor ve Amerika Birleşik Devletleri'nin Venezuela'nın geniş petrol rezervlerini ele geçirmek için rejim değişikliği aradığını söylüyor.

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AP)Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro (AP)

Bu hamle, Trump'ın Maduro üzerindeki baskıyı artırması, iktidardan uzaklaştırılmasını istemesi ve güney Karayipler'e büyük bir askeri güç konuşlandırmasıyla eş zamanlı olarak geliyor.

Trump yönetimi ayrıca bölgede uyuşturucu kaçakçılığından şüphelenilen gemilere karşı saldırılar düzenledi, Venezuela kıyılarında yaptırım uygulanan bir petrol tankerine el koydu ve Venezuela'ya giren veya çıkan tüm yaptırım uygulanan petrol tankerlerine abluka ilan etti.

Trump, Venezuela toprakları içindeki hedeflere yönelik saldırıların yakında gerçekleştirileceğini defalarca belirtti.

Dün açıklanan yaptırımlar, ABD'nin devlet petrol şirketinde yolsuzluk planına karıştığını söylediği Maduro'nun eşinin yeğeni Carlos Eric Malpica Flores'in akrabalarını hedef aldı. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Washington geçen hafta Flores'e de yaptırımlar uygulamıştı.

Yaptırımlar ayrıca annesini, babasını, kız kardeşini, eşini ve kızını da hedef aldı.


ABD’nin Venezuela ablukası, Çin - Tayvan gerginliğine nasıl yansır?

ABD Adalet Bakanlığı, tankere düzenlenen operasyonun görüntülerini sosyal medyada paylaşmıştı (Reuters)
ABD Adalet Bakanlığı, tankere düzenlenen operasyonun görüntülerini sosyal medyada paylaşmıştı (Reuters)
TT

ABD’nin Venezuela ablukası, Çin - Tayvan gerginliğine nasıl yansır?

ABD Adalet Bakanlığı, tankere düzenlenen operasyonun görüntülerini sosyal medyada paylaşmıştı (Reuters)
ABD Adalet Bakanlığı, tankere düzenlenen operasyonun görüntülerini sosyal medyada paylaşmıştı (Reuters)

ABD'nin Venezuela açıklarındaki tankere el koyup limanları ablukaya almasıyla gerginlik tırmanırken, analistler bu hamlelerin olası Tayvan işgalinde Çin'in elini güçlendirebileceğine dikkat çekiyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Venezuela limanlarında yaptırıma tabi tankerlere tam abluka uygulanması talimatını salı günü vermişti.

Reuters'a konuşan uzmanlar, Pekin yönetiminin Tayvan'ı ablukaya alması durumunda Venezuela'daki hamleleri Washington'a karşı koz olarak kullanabileceğini belirtiyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Demokrasileri Savunma Vakfı'ndan Çin uzmanı Craig Singleton şunları söylüyor:

ABD, Venezuela'daki siyasi yapıyı değiştirmek için abluka uyguluyor, Çin de bundan hareketle sözümona güvenlik gerekçesiyle Tayvan'a karşı zorlayıcı önlemler alabilir.

Singleton, ABD'nin olası Tayvan işgaline karşı uluslararası kamuoyunu harekete geçirme kabiliyetinin Venezuela politikası nedeniyle zayıflayabileceğine dikkat çekiyor.

Trump, 11 Aralık'taki açıklamasında Venezuela açıklarında petrol taşıyan bir tankere el koyduklarını duyurmuştu. Beyaz Saray, Skipper adlı tankerin "yasadışı petrol taşımacılığı" yaptığını öne sürmüştü.

Venezuela lideri Nicolas Maduro ise tankerin ülkeden çıkarılan 1 milyon 900 bin varil petrolü taşıdığını belirterek ABD'nin hamlesini "hırsızlık ve korsanlık" diye nitelemişti. 

Venezuela ham petrolünün en büyük alıcısı olan Çin de Karayipler'deki gerginlikte Karakas yönetimini destekledi. Pekin'den dün yapılan açıklamada "tüm tek taraflı ve zorbaca eylemlere karşı olunduğu, ülkelerin egemenliklerini ve ulusal haysiyetlerini savunmalarının desteklendiği” bildirildi.

ABD merkezli düşünce kuruluşu Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'ndan Isaac Kardon da Çin'in Venezuela'daki mevcut durumu, Tayvan'ı destekleyen küresel bir koalisyon kurulmasını engellemek için kullanabileceğini söylüyor.

Ayrıca Çin'in de benzer hamlelerle Tayvan limanlarından çıkan petrol ve doğalgaz tankerlerine el koyabileceğine işaret ediyor. Bunlara ek olarak ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağı nedeniyle Tayvan Boğazı'nda oluşabilecek acil bir duruma zamanında müdahale edemeyebileceğini belirtiyor.

Pekin, "tek Çin" politikası kapsamında Tayvan'ı kendi toprağı olarak görüyor. Son yıllarda askeri baskıyı artıran Çin, adanın anakarayla yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanabileceğini vurguluyor.

Taipei yönetimiyse Çin tehdidine karşı ABD'nin askeri ve siyasi desteğine güveniyor. ABD'de 1979'da yürürlüğe konan Tayvan İlişkileri Yasası kapsamında Washington, olası bir Çin saldırısına karşı Tayvan'a kendini koruyacak askeri teçhizatı sağlamak zorunda.

ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağı

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını geçen ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

Bölgede eylülden bu yana en az 26 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 100'den fazla kişiyi öldürdü.

Independent Türkçe, Reuters, Guardian


Faşir katliamı: Kolombiyalı paralı askerler Londra’dan gönderilmiş

HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle Nisan 2023'te patlak veren iç savaş yüzünden 25 milyondan fazla kişi insani yardıma muhtaç (AFP)
HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle Nisan 2023'te patlak veren iç savaş yüzünden 25 milyondan fazla kişi insani yardıma muhtaç (AFP)
TT

Faşir katliamı: Kolombiyalı paralı askerler Londra’dan gönderilmiş

HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle Nisan 2023'te patlak veren iç savaş yüzünden 25 milyondan fazla kişi insani yardıma muhtaç (AFP)
HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle Nisan 2023'te patlak veren iç savaş yüzünden 25 milyondan fazla kişi insani yardıma muhtaç (AFP)

Sudan'da orduya karşı savaşan Hızlı Destek Kuvvetleri'ndeki (HDK) Kolombiyalı paralı askerlerin, Birleşik Krallık'ta (BK) kayıtlı bir şirket tarafından işe alındığı iddia ediliyor.

HDK militanları, ekimde düzenledikleri saldırılarda Faşir'deki Suudi Hastanesi'ni basıp 450'den fazla kişiyi öldürmüştü. 

Ülkenin batısındaki Darfur bölgesinin en büyük kentinde düzenlenen katliamda toplamda en az 60 bin kişi hayatını kaybetmişti.

Guardian'ın incelemesine göre katliamda rol oynayan Kolombiyalı paralı askerler, Londra'da kayıtlı bir şirket tarafından işe alındı.

Zeuz Global, ABD Hazine Bakanlığı tarafından bu ay yaptırım listesine alınan kişiler tarafından yönetiliyor.

Bu kişilerden biri Kolombiya ve İtalya pasaportlarına sahip Kolombiya ordusundan emekli subay Álvaro Andrés Quijano Becerra. Subayın eşi Claudia Viviana Oliveros Forero da yaptırım listesine alınmıştı.

Şirketin başındaki diğer isimse Kolombiya ve İspanya vatandaşı Mateo Andrés Duque Botero.

Duque ve Oliveros'un Zeuz Global'ı 10 bin sterlin (yaklaşık 573 bin TL) yatırımla 8 Nisan'da kurduğu belirtiliyor. Bundan üç gün sonra HDK militanları, Sudan'daki Zamzam Mülteci Kampı'na saldırı düzenlemiş, 1500'den fazla sivili katletmişti.

HDK, 13 Nisan'da kampın kontrolünün ele geçirildiğini açıklamıştı. Haberde, kampın Kolombiyalı paralı askerlere devredildiği, bu savaşçıların da Faşir katliamını planladığı aktarılıyor.  

Haberde, firmanın Tottenham'daki adresini ABD'nin yaptırımları açıkladığı 9 Aralık tarihinden sonra Londra merkezine taşıdığına dikkat çekiliyor. Şirkete ait iki adreste de otellerin yer aldığı ve bu işletmelerin Zeuz Global'la herhangi bir bağı olmadığını savunduğu belirtiliyor.

Gazete, BK'deki şirketlerin sicil kayıtlarını tutan devlet kurumlarından firmaya dair bilgi taleplerine yanıt alınamadığını belirtiyor.

Birleşmiş Milletler Sudan Uzmanlar Paneli'nin eski üyesi Mike Lewis, BK'de kurulan paravan şirketlerin sayısının arttığına dikkat çekerek, "Spor salonuna kayıt yaptırmak BK'de firma kurmaktan daha zor" diyor.

Araştırmacı, Kolombiyalı paralı askerlerin HDK militanlarına drone ve uzun menzilli silah kullanmayı öğrettiğini, bunun Kuzey Afrika ülkesindeki iç savaşın gidişatını değiştirdiğini belirtiyor:

Sudan'daki savaş, güdümlü silahlar ve uzun menzilli insansız hava araçlarının her gün sivillerin ölümüne neden olduğu, yüksek teknolojinin kullanıldığı bir savaş. Bunların çalıştırılabilmesi için dışarıdan destek gerekiyor. Kolombiyalı paralı askerlerin operasyonunun bu dış yardımın önemli bir bileşeni olduğunu biliyoruz.

Kolombiyalı savaşçıların Sudan'daki rolü ilk kez geçen yıl ortaya çıkmıştı. Bogota merkezli medya kuruluşu La Silla Vacía'nın haberinde, 300'den fazla emekli askerin savaşmak üzere sözleşmeyle Sudan'a gittiği belirtilmişti. Bunun üzerine Kolombiya Dışişleri Bakanlığı özür dilemişti.

Independent Türkçe, Guardian, Sudan Tribune