Yemen’deki siyasi kart: Kabile gelenekleri

Yemen’in başkenti Sana’daki silahlı Husi milisler (Reuters)
Yemen’in başkenti Sana’daki silahlı Husi milisler (Reuters)
TT

Yemen’deki siyasi kart: Kabile gelenekleri

Yemen’in başkenti Sana’daki silahlı Husi milisler (Reuters)
Yemen’in başkenti Sana’daki silahlı Husi milisler (Reuters)

Halud el-Halali
Yemen’de kabile şeyhlerinin onurlarını korumak için “yüz çevirme” adeti, ülkede yaşanan olumsuzluklara, adaletsizliklere karşı gösterilen geleneksel bir tavır. Geleneklere göre yüz çeviren liderin rızasının alınması ve yüzünü döndürmesi için yalvarılması gerekiyor.   
Ancak bu gelenek, Yemen’de on yıldan fazla bir süredir yaşanan çatışmalarda bir araç olarak kullanılıyor.
Yemen’de söz konusu duruma iki örnek yaşandı: İlk olarak, kabile lideri Şeyh Yasir el-Avadi, Cihad el-Asbahi’nin öldürülmesi üzerine el-Beyda vilayetinde yüz çevirdi. Asbahi, Husi milislerin aradıkları isimleri kovuşturmak için yaptığı bir güvenlik baskınında Husiler tarafından öldürülmüştü.

El-Beyda kabilesi
Öte yandan Husi yayın organları, 27 Nisan’da el-Beyda vilayetindeki et-Tafa kasabasında el-Asbahi aşiretinden bir kadının öldürülmesi sorununu çözmek üzere bir komite görevlendirildiğini duyurdu.
Husilerin siyasi kanadı Ensarullah örgütü Siyasi Büro üyesi Fadl Ebu Talib, Husilere bağlı Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin el-Azzi ve el-Beyda vilayeti kanaat önderlerinden Abdullah Ali İdris’i içeren komitenin yayınladığı bildiride, Şeyh Hıdır Abdurrab el-Asbahi’nin yanına gidildiği, komitede kendisini temsil edecek birini seçmesi şartıyla, bir soruşturma komitesi kurulması için uzlaşı sağlandığı aktarıldı. Nitekim Şura Konseyi üyesi Şeyh Maslah Ali Ebu Şaar’ın evinde, bir dizi yetkili, kabile lideri ve toplumsal ismin kalımıyla bir toplantı gerçekleşti.
El-Beyda kabileleri, katillere kısas uygulanmasının içeren bir çözüm benimsemeyen bu arabuluculuğu reddetmeye karar verdiler. Daha sonra Husiler, kabile taleplerini şeytanlaştırmaya yöneldi ve Husi medyası da kabilelere karşı karalama kampanya başlattı.
Yemen Enformasyon Bakan Yardımcısı Abdulbasıt el-Kaidi, Husilerin olası eylemlerinin de el-Beyda kabileleri de dahil Yemenlilere karşı sistematik bir saldırganlığın başlangıcı olduğunu belirtti.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre Kaidi’nin yaptığı açıklamada el-Beyda kabilelerinin yüz çevirmesi, ezilenleri destekleme ve milislerin bir kadına karşı gerçekleştirdiği acımasız saldırıya karşı tavrını yansıtıyor.
Geçen Haziran ayının sonunda, Marib’deki Subian aşiretinin meşru hükümet güçleri tarafından saldırıya maruz kaldığı benzer bir olay daha yaşandı.
Husi milisler, durumu istismar ederken, Sana, Zamar, İb, Hudeyde ve Amran kabileleri arasındaki hareketlerini de savaşçı aramak için yoğunlaştırdı.

Husilerden karşı atak
Husi lider Muhammed Alvan, Sana’daki kabile toplantısında “Subian ailesine karşı gerçekleşenler, insani değerlerle ve kabile normlarıyla çelişen bir suçtur” diyerek, durumun kabile geleneklerinde ‘kara bir leke’ olduğunu vurguladı.
Husi lider, bu uygulamaların, sadece dış güçlere hizmet eden ve kabileleri boyun eğdirmeyi amaçlayan Yemen meşruiyet hükümetine sadık kuvvetler tarafından yürütüldüğünü ileri sürdü.
Sana’daki Husi hükümetinde Başbakan Yardımcısı olan Hasan Makbuli, Subian aşiretine karşı işlenen suç sonrasında “Marib vilayetinin kurtuluşunun ve tekfirci milisleri temizlemenin vakti geldiğini” ifade etti.
Makbuli, Yemen’in tüm kabilelerinin Subian aşiretini desteklemesi gerektiğini vurgularken, kabileleri suç eyleminin tekrarlanmaması için Marib şehrinin katillerden temizlenmesi amacıyla ciddi bir adım atmaya çağırdı.
Husi lider, “milislerin kabilelerle olan ilişkisinin, Yemen'in yüksek çıkarları, Yemenlerin onurunun ve egemenliğinin restorasyonu için karşılıklı destekler içerdiğini” söyledi.
Basına konuşma yetkisi olmadığı için isminin verilmesini istemeyen bir Husi lider ise milislerin, Marib’deki Subian aşiretine saldırı suçu işleyen faillere misilleme yapmak için tüm kabilelerin güçlü şekilde seferber olduğunu vurguladı.

Husilerin “yüz çevirme” kartı
Yemen Enformasyon Bakan Yardımcısı Abdulbasit el-Kaidi, “Husilerin Marib’deki tüm eylemlerinin başarısız olması ve vilayette tamamen etkisiz hale getirilmeleri sonrasında Marib’de ele geçirilen Husi hücrelere ilişkin yüz çevirme kartını kullanmaya yöneldiğini” ifade etti. Kaidi, durumu ‘kabileleri kendi kontrol alanlarına çekmek ve onları Marib’e karşı kışkırtmak üzere boş bir kart ve aptalca bir komplo’ olarak niteledi.
Yetkili, Husilerin bu adımının, ‘kabile mensuplarını savaş cephelerine dahil edemediklerinin bir kanıtı olduğunu’ vurguladı.

Hataların sömürülmesi
Yemenli siyasi analist Sam el-Gabari, kabilelerin yüz çevirme adetinin, kabilelerin utançlarını savunmak üzere kabile adetlerinin bir parçası olduğunu ifade etti. Ancak siyasi çekişmeler ve toplumun yapısındaki açık bölünmeler çerçevesinde bu adetin zayıfladığını belirtti.
Gabari, Husilerin işgal altında tuttukları bölgelerde artan yoksulluğu sömürdüğünü ve kabileleri hazinelerin ve fırsatların bulunduğu bölgelere gitmeye ikna etmek için hareket geçirebileceklerine inandığını vurguladı.
Gabari, “Husiler, bu geleneği sadece Marib gibi önemli bir şehri ele geçirmek üzere kullanıyor” dedi.
Sam el-Gabari, yüz çevirme adetinin bilgi devrimi ve iletişim araçları çerçevesinde işe yaramayacağını söylerken, üyelerini kaybedeceğini bilen kabilelerin, iki nedenden dolayı hesaplanmamış bir riski göze almaya cesaret edemeyeceğini ifade etti. Gabari, ilk olarak milisler olarak Husi işgalinin, dayanılmaz bir hale dönüştüğünü ve ilişkilerinin zoraki olduğunu, ikinci nedenin ise çocuklarını Husi milislere teslim eden ailelerin takip ettiği kayıp düzeyinin, kabileleri daha fazla unsur göndermemeye yönelttiğini belirtti.

İlişkilerde tutarsızlık
Gazeteci ve yazar Muhammed el-Absi, Husi milislerle kabileler arasında ilişkilere değinirken, her ikisi tarafın da Yemen’de kabile ile olan ilişkilerde iki zıt yönteme güvendiklerini belirtti.
Absi, Yemen toplumunun kabile yapısının Husiler için bir meydan okuma olduğunu, kontrol ve nüfuz açısından hırsa neden olduğunu ifade etti.
Muhammed el-Absi, Husilerin başlangıçta kabilelerin dini duygularını sömürmeye başvurduğunu ve kabilelerin beyinlerini yıkamak için uzun süre çaba sarf ettiklerini hatırlattı.
Gazeteci yazar Absi, Husi milislerin çıkarlar ve nüfuz konusunda dışlanmış kabilelerle ittifaklar kurmaya çalıştığını ifade etti.

Kabile adetleri
Muhammed el-Absi, Husi milislerin kabile halkını kan parası ödemeye ikna etmek ve dini inançlarını tahrif etmek için mevcut tüm araçları kullanarak kabile geleneklerini sömürmeye başvurduğunu belirtti.
Yemenli gazeteci, Husilerin Yemen kabilelerine karşı yüzlerce suç ve ihlal gerçekleştirdiğini söylerken, barınma alanlarını ve ibadet mekanlarını kötüye kullandıklarını, kadınları öldürdüklerini kaydetti. Absi ayrıca, söz konusu faaliyetlerin, ülkenin çoğu bölgesinde, özellikle de kabile alanlarında tekrarlandığını söyledi.
Muhammed el-Absi, Husilerin bugün kendi çıkarlarına ulaşmak için yüz çevirme geleneğini sömürdüklerini de belirtti. Gazeteci, Husilerin kabile sakinlerini aynı başlık altında diğer kabile sakinlerine karşı saldırmaları amacıyla seferber etmeye çalıştığını ifade etti.
Yemenli gazeteci Muhammed el-Absi ayrıca, kabilelerin ve cephelerin birleşmemesinin de milislerin ayakta olmasının arkasındaki nedenlerden biri olduğuna dikkati çekti. Absi’ye göre bu durum düzeltilmeden de ihlaller, yaşanmaya devam edecek.

Yemen’in yakın tarihi
Nüfusunun yüzde 56’sı Sünni yüzde 44’ü Zeydi mezhebine mensup olan Yemen’de bir aşiret olan Husiler, 1979 İran Devrimi sonrası Tahran rejimi tarafından 12 İmam Şiiliğine dönüştürüldüler. Politik olarak Tahran rejimine bağlı bir 12 İmamcı Şii teokrasisi kurmayı hedefleyen Husilerin nüfusa oranı ise yüzde 2’yi geçmiyor.  
1978’den bu yana Kuzey Yemen’i, 1990’daki Kuzey-Güney birleşmesinden bu yana da tüm ülkeyi yöneten Ali Abdullah Salih rejimi “Arap Baharı” sürecinde Kasım 2011’de son buldu.
Salih’in yerine Başkan Yardımcısı Abdu Rabbuh Mansur al-Hadi Ocak 2012’de yapılan seçimlerde cumhurbaşkanı seçilirken genel seçimleri de Islah Partisi kazandı.
İran rejimi tarafından silahlandırılan ve ideolojik/dini dönüşüme uğrayan Husiler ise Eylül 2014'ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgeleri işgal ederek yönetime askeri darbe yaptı. Darbe sonrası Husiler ile ittifak yapan Ali Abdullah Salih ise Aralık 2017’de ittifakı bozduğu için Husiler tarafından öldürüldü.
Meşru Yemen Cumhurbaşkanı ve Hükümeti ise darbecilerle mücadele için ülkenin ikinci büyükşehiri Aden’i geçici başkent ilan etti. Yemen Ulusal Ordusu Husi işgalini geriletse de mücadelesi sürüyor.
Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri ise Mart 2015'ten bu yana Husilere karşı uluslararası toplumun tanıdığı meşru Yemen hükümetine destek veriyor. Koalisyon Husi darbecilerin yanı sıra Yemen’in doğusunda mevzilenen Arap Yarımadası el-Kaidesi ve DEAŞ Sana Vilayeti terör örgütlerine karşı da  mücadele ediyor.
Suudi Arabistan öncülüğündeki Yemen'de Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu’nda Bahreyn, Mısır, Ürdün, Kuveyt, Fas, Senegal, Sudan, ve Birleşik Arap Emirlikleri silahlı kuvvetleri bulunuyor. Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Pakistan ve Somali ise koalisyona dışarıdan destek veriyor.



Google, Fas'a ilişkin haritalarında herhangi bir değişiklik yapmadığını vurguladı

Google, Fas'a ilişkin haritalarında herhangi bir değişiklik yapmadığını vurguladı
TT

Google, Fas'a ilişkin haritalarında herhangi bir değişiklik yapmadığını vurguladı

Google, Fas'a ilişkin haritalarında herhangi bir değişiklik yapmadığını vurguladı

Google, Fas ve Batı Sahra'yı geleneksel olarak ayıran noktalı çizgilerin Faslı kullanıcılara yönelik haritalarında hiçbir zaman gösterilmediğini belirtti.

BM Güvenlik Konseyi'nin Fas'ın Batı Sahra özerklik planını ilk kez onaylamasından sadece birkaç saat sonra, Faslı çevrimiçi aktivistler çizgilerin yokluğuna dikkat çekti.

Yerel medya kuruluşları, çizgilerin kaybolmasını Google'ın haritalarında yaptığı bir değişikliğe bağladı.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Amerikalı şirketin bir sözcüsü yaptığı açıklamada, "Google Haritalar'da Fas ve Batı Sahra ile ilgili herhangi bir değişiklik yapmadı" dedi ve şirketin tartışmalı bölgelerle ilgili düzenlemelere uyduğunu ifade etti.

"Fas dışındaki haritaları kullananlar Batı Sahra'yı ve noktalı çizgileri görüyor", ancak "Fas'ta kullananlar görmüyor" diye açıkladı.

BM Güvenlik Konseyi, 31 Ekim'de ABD tarafından önerilen bir kararı 11 evet ve üç çekimser oyla kabul ederek, Rabat'ın 2007'de sunduğu planı onayladı.

Güvenlik Konseyi daha önce Fas, Polisario Cephesi, Cezayir ve Moritanya'yı, 2019'dan beri tıkanmış olan müzakereleri yeniden başlatmaya ve "uygulanabilir, kalıcı ve karşılıklı olarak kabul edilebilir bir siyasi çözüme" ulaşmaya çağırmıştı.

Rabat'ın önerisi, Sahra'ya Fas egemenliği altında özerklik verilmesini öngörüyor.


Irak'taki seçimlerde oy verme işlemi sona ererken hükümet “iktidarın barışçıl bir şekilde devredilmesini garanti altına alma” sözü verdi

Musul'daki bir sandıkta oy sayım ve tasnif işlemi başladı (Reuters)
Musul'daki bir sandıkta oy sayım ve tasnif işlemi başladı (Reuters)
TT

Irak'taki seçimlerde oy verme işlemi sona ererken hükümet “iktidarın barışçıl bir şekilde devredilmesini garanti altına alma” sözü verdi

Musul'daki bir sandıkta oy sayım ve tasnif işlemi başladı (Reuters)
Musul'daki bir sandıkta oy sayım ve tasnif işlemi başladı (Reuters)

Irak Temsilciler Meclisi genel seçimleri için oy sandıkları dün akşam kapatıldı. Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu, sandıklar kapatılır kapatılmaz oyların elle sayım ve tasnif işlemine başlanacağını açıkladı ve seçim sürecinin herhangi bir teknik ya da idari sorun yaşanmadan ilerlediğini vurguladı.

Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu’nun hukuk danışmanı Hasan Selman, Irak resmi haber ajansı INA’ya yaptığı açıklamada, komisyonun oy verme işlemi sona erdikten sonra elle sayım ve tasnif işlemine başlayacağını söyledi. Selman, komisyonun seçim sürecinde herhangi bir teknik veya idari sorun tespit etmediğini de sözlerine ekledi.

Parti temsilcilerinin oy verme işlemi sona erdikten sonra oy sonuçlarını alacaklarını açıklayan Selman, herhangi bir ihlal kaydedilmesi durumunda parti gözlemcilerinin şikayette bulunabileceklerini belirtti.

Öte yandan Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu seçimlere katılım oranının yüzde 55'i aştığını duyurdu.

Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani ise Irak hükümetinin iktidarı barışçıl bir şekilde devrini sağlamak için anayasal takvime bağlı kaldığını söyledi. Sudani, ülkedeki altıncı yasama seçimlerinin başarılı bir şekilde gerçekleştirildiğini vurguladı.

Hükümetin yürütme programındaki en önemli taahhütlerinden birini yerine getirdiğini ve anayasal takvimlere ve haklara bağlı kalarak iktidarın barışçıl bir şekilde devredilmesini sağladığını belirten Başbakan, Iraklıların seçimlere katılımını överek, bunun onların ‘özgür anayasal iradesini’ yansıttığını söyledi.

asdfrgt
Süleymaniye'de oy verme işleminin sona ermesinin ardından sandık başında iki hükümet çalışanı (Reuters)

Başbakan Sudani, sandık başına giden vatandaşlara, yasama ve yargı makamlarına, silahlı kuvvetlere, Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'na, siyasi güçlere, sivil toplum kuruluşlarına ve medyaya seçim sürecinin başarısını sağlamadaki rolleri için teşekkür etti.

ABD’nin 2003 yılında Saddam Hüseyin rejimini deviren Irak’ı işgalinden bu yana altıncı kez yapılan parlamento seçimleri, altyapısını tahrip eden ve sonrasında yaygın yolsuzluk vakalarının yaşandığı on yıllar süren çatışmaların ardından, petrol zengini Irak'ta nispeten istikrarlı bir ortamda gerçekleştirildi.

Iraklıların çoğu, seçimlerin gerçek bir değişim getireceğine dair hiçbir umut olmadığını düşünüyor. Aynı zamanda oy verme işleminin, nihayetinde üst düzey politikacılar ve bölgesel aktörlerin yararına olacak siyasi çatışmalar için bir platformdan ibaret olduğuna inanıyorlar.

Oy verme merkezleri, 21,4 milyondan fazla kayıtlı seçmenin dört yıl boyunca görev yapacak olan parlamentoyu seçmesi için sabah 7:00'de (GMT 4:00) açıldı ve akşam 6:00'da (GMT 3:00) kapandı. Ön sonuçların, sandıkların kapanmasından sonraki 24 saat içinde açıklanması bekleniyor.

Irak seçimlerinde üçte bir kadarı kadın olmak üzere 7 bin 740'tan fazla aday, 46 milyondan fazla insanı temsil edecek 329 sandalye için yarışıyor. Adayların çoğu büyük siyasi partilere ve koalisyonlara mensupken bu yıl seçimlere sadece 75 bağımsız aday katılıyor.

gt
Bağdat'ta Mukteda es-Sadr destekçilerinin açtığı pankartta seçimlerin boykot edilmesi çağrısı yapıldı (AP)

Diğer taraftan geniş bir halk tabanına sahip olan Şii lider Muktada es-Sadr, seçim sürecinin ‘yolsuzlukla’ lekelendiğini öne sürerek bu yılki seçim yarışına katılmadı. Destekçilerini oy kullanmayıp ve aday olmayıp seçimleri boykot etmeye çağırdı.

2021'de en düşük katılım oranının (yüzde 41) görüldüğü son seçimler, Sadr'ın parlamentoda en fazla sandalyeyi (73 sandalye) kazanmasıyla sonuçlandı. Ancak hükümetin kurulması konusunda İran yanlısı Şii partilerin yer aldığı Şii Koordinasyon Çerçevesi ile yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle parlamentodan çekildi. Birkaç ay süren kriz, kanlı şiddet olaylarına yol açtı.

Sadr'ın destekçileri sanki tatil günüymüş gibi evlerinde kalarak aileleriyle vakit geçirdiler.

Sadr Hareketi’nin başkent Bağdat'taki kalesi Sadr şehrinde, bölgenin girişlerinden birinde yoğun güvenlik önlemleri alınırken, birçok duvara Sadr’ın resimleri asıldı.

Bir seçim sandığının yakınlarında bir grup, hep bir ağızdan, ‘Mukteda es-Sadr'ın emriyle boykot ediyoruz’ sloganı attı. Şu an 52 yaşında olan din adamı Sadr, geniş bir halk desteğine sahip ve istediği zaman tüm tabanını harekete geçirebiliyor.

ABD’nin 2003 yılında Irak’ı işgalinin ardından Amerikan güçlerine karşı savaşan Sadr, birkaç kez siyasetten çekileceğini açıklamıştı.


Suveyda'daki silahlı gruplar güvenlik noktalarını hedef alıyor

Geçtiğimiz temmuz ayında Suveyda'da bir araçtaki silahlı kişiler (Arşiv - Reuters)
Geçtiğimiz temmuz ayında Suveyda'da bir araçtaki silahlı kişiler (Arşiv - Reuters)
TT

Suveyda'daki silahlı gruplar güvenlik noktalarını hedef alıyor

Geçtiğimiz temmuz ayında Suveyda'da bir araçtaki silahlı kişiler (Arşiv - Reuters)
Geçtiğimiz temmuz ayında Suveyda'da bir araçtaki silahlı kişiler (Arşiv - Reuters)

Suriye'nin resmi televizyonu el-İhbariyye dün akşam, Suriye'nin güneyindeki Suveyda'da ‘yasadışı çeteler’ olarak nitelendirdiği grupların bölgedeki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal ettiğini bildirdi.

El-İhbariyye TV, bir güvenlik kaynağından silahlı grupların Tel Hadid ve Tel Akra beldelerinde güvenlik güçlerinin mevzilerini havan topları ve uçaksavar silahlarıyla hedef aldığı bilgisini aktardı.

Dün, haber ajansı ayrıca güvenlik kaynaklarına dayanarak, ‘yasadışı çetelerin’ ülkenin güneyindeki Suveyda'nın dış mahallelerinde iç güvenlik güçlerini ve zeytin toplayan sivilleri hedef aldığını bildirdi.

Dürzi silahlı gruplar ile Bedevi kabilelerinin silahlı grupları arasındaki gerginlikler silahlı çatışmalara dönüştü. Tarafların birbirlerini ihlallerle suçlamaları üzerine savunma ve içişleri bakanlıkları müdahale etti.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani eylül ayında, hükümetin Suveyda'daki kanlı şiddetin etkilerini ele almak için bir ‘yol haritası’ hazırladığını duyurdu.