Salgının ezip geçtiği İtalya’dan, salgını kontrol altına almayı başaran İtalya’ya

Dün Roma’daki iki turist (EPA)
Dün Roma’daki iki turist (EPA)
TT

Salgının ezip geçtiği İtalya’dan, salgını kontrol altına almayı başaran İtalya’ya

Dün Roma’daki iki turist (EPA)
Dün Roma’daki iki turist (EPA)

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Şubat ayının sonlarında Avrupa’da yayılmaya başladığı günden beri İtalya, Avrupa’nın bugüne kadar 210 bin kişinin hayatına mal olan virüsün etkilerinden kendi payına nelerin düşeceğini görmek için baktığı bir aynaydı. Salgın Mart ayı boyunca artık ölülerini gömecek mezarlar bulamadığı için gecenin karanlığında askeri araçlarla ölülerini başka bölgelere götüren Kuzey İtalya eyaletlerini kırıp geçirirken, vahşeti ve hızlı yayılmasıyla dünyayı şaşkına çeviren virüs krizi yüzünden İtalya hükümetine dört bir yandan eleştiriler yağıyordu. Bugün hala virüsün çıkış noktası, özellikleri ve insan vücuduna zararları sır perdeleri ile çevrili.
İtalya, geçtiğimiz Mart ayının başlarında tam gün sokağa çıkma yasağı uygulayan ilk ülke olmuştu ve virüs yüzünden hayatını kaybedenlerin sayısı 35 bini aştıktan ve ekonomisi bu yılın ilk yarısında ulusal üretiminin dörtte birini kaybetmesine sebep olan derin bir komaya girdikten sonra Haziran ayının başlarında sokağa çıkma yasağını kaldırmıştı. Ancak, salgın noktalarının Avrupa ülkelerinin çoğunda büyük ölçüde yeniden patlak vermesi ve virüsün dünya çapında resmi olarak 18 milyon kişiye bulaşarak hız kesmeden yayılmaya devam etmesiyle birlikte bu kez gözler İtalya’ya bir kez daha çevriliyor. ancak bu sefer uluslararası kuruluşların ve medyaların adından övgüyle söz ettiği ve salgın krizinde başkaları için emsal teşkil edebilecek bir ülke olarak.
İzolasyon önlemlerinin kaldırılmasından bu yana, İtalya’daki hastanelerde yoğun bakımda yatan vakalarının sayısı 50’yi geçmedi. Aynı şekilde hastaneye yatırılan ve yatırıldıkları günün üzerinden 10 gün geçmeden taburcu edilen vakaların sayısı birkaç 100’ü geçmiyor. Cenova şehrinde, hastalıktan kurtulanları takip eden, bunun hastalar üzerindeki etkilerini ve fiziksel ve psikolojik semptomlarını inceleyen dünyanın ilk merkezi yer alıyor.
Sokağa çıkma kısıtlamalarının kaldırıldığı günden beri günlük vaka sayısı İtalya’da 300’ü aşmıyor. Bu sayı Avrupa ülkelerinde bini aşarken haziran ayının sonlarında İspanya’da bin 500’e ulaşmıştı. Bu da İtalya’yı salgını kontrol altına alıp yayılma hızını yavaşlatan en başarılı ülke yapıyor. Kriz yönetimi ile ilgili son söz hala ekonomi üzerindeki etkileri ne olursa olsun, herhangi bir karar alırken görüşleri ve yönlendirmesi dikkate alınan Sağlık Bakanlığı ve Bilimsel Danışma Komitesi’ne ait.
Bununla birlikte Ağustos ayının başında turizm faaliyetlerinin, yerel turistlerle dolu sahil bölgelerinde zirveye ulaşmasıyla yeni vakalar ortaya çıkmaya başladı. Sağlık otoriteleri ise durumun kontrol altında olduğunu söyledi ve çoğu bunun sebebini yurtdışından gelen “ithal vakalara” bağladı. Bu otoriteler başta İspanya, Fransa ve Almanya olmak üzere komşu Avrupa ülkelerinde neler olup bittiğini aklından çıkarmadığı için yeni bir salgın noktası patlak verince salgının çıktığı binaları, iş yerlerini ya da tüm mahalleleri karantina altına alıp tüm gün sokağa çıkma yasağı uygulamaya başvuruyor. İtalya, Schengen bölgesi ve Avrupa Birliği (AB) dışından gelenlere uygulanan zorunlu karantina uygulamasını sürdürmeye karar veren tek Avrupa ülkesiydi ve son zamanlara bu listeye Romanya ve Bulgaristan da eklendi. Bunun ardından İtalya hükümeti Bangladeş’ten ülkeye gelen onlarca kişide virüs olduğu tespit edildikten sonra Bangladeş’ten gelen uçuşları askıya almaya karar verdi.
İtalya hükümeti Fransa’da (geçen perşembe bin 377) ve İspanya’da (cuma günü 3 bin 92) günlük vaka sayılarındaki hızlı artışın ardından olağanüstü hal (OHAL) durumunu Ekim ayının ortasına kadar uzatmaya karar verdi. Meclis önünde konuşma yapan Başbakan “Dünyadaki epidemiyolojik tablo hala endişe verici ve son derece dikkatli olmamızı gerektiriyor çünkü ülke, geçtiğimiz aylarda sunduğumuz gibi yeni kurbanlar feda etmeyi kaldıramaz” ifadelerini kullandı.
İtalya’da, maskelerin salgının yayılmasını engellemede büyük bir rolünün olduğu ortaya çıktıktan sonra kamuya açık kapalı yerlerde insanlara maske takma zorunluluğu getirildi. Şimdi ise Sağlık Bakanlığı bunun kapsamını genişletmeye çalışıyor. İtalya hükümetinin koyduğu tedbirlerin bir parçası olarak belirlenen yerlerde maske takmayan kişilere bin euro para cezası kesilirken, karantina kurallarına uymayan vakalara da hapis cezası verilebiliyor.
Ülkenin kuzeyinde bulunan Veneto bölgesinde salgını kontrol altına almaya yardımcı olmasıyla tanınan moleküler biyoloji profesörü Andrea Crisanti gibi bazı uzmanlar “Yeterli test yapılmadığı ve doğru yerlerde yapılmadığı için bu tablo İtalya’daki gerçek durumu yansıtmıyor” şeklinde değerlendirmelerde bulunuyor. Crisanti “Yarın kendimizi, bugün İspanya ve Fransa’nın olduğu konumda bulmamak için testlerin gece kulüplerinde ve yurtdışından gelen kişiler üzerinde uygulanmasını öneriyor ve diğer insanlara, son haftalarda yasadışı göçmenlerin yoğun bir şekilde güney kıyı bölgelerine akın etmesinin, patlamaya her an hazır saatli bir salgın bombası olabileceğine dair uyarıda bulunuyorum” dedi.
İtalya hükümeti, sıkı güvenlik önlemlerine devam etmeye çalışırken gittikçe artan zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Zira “salgının sona erdiği” bahanesiyle OHAL’in süresinin uzatılmasına karşı çıkan muhaliflerden gelen sert eleştirilere maruz kalıyor. Aşırı sağcı muhalefet partisinin lideri Matteo Salvini maske takmayı reddedip meslektaşları ile el sıkışma konusunda ısrar ediyor ve onlara da koruyucu tedbirlere uymama çağrısında bulunuyor.



Trump'ın hakaretlerinin ardından Minneapolis'te göçmenlere yönelik operasyonda Somalililer gözaltına aldı

New Orleans polis memurları, şehirde federal ajanların konuşlandırılmasına karşı düzenlenen protestoya katılan bir kişiyi Belediye Binası'ndan dışarı taşıyor (AFP)
New Orleans polis memurları, şehirde federal ajanların konuşlandırılmasına karşı düzenlenen protestoya katılan bir kişiyi Belediye Binası'ndan dışarı taşıyor (AFP)
TT

Trump'ın hakaretlerinin ardından Minneapolis'te göçmenlere yönelik operasyonda Somalililer gözaltına aldı

New Orleans polis memurları, şehirde federal ajanların konuşlandırılmasına karşı düzenlenen protestoya katılan bir kişiyi Belediye Binası'ndan dışarı taşıyor (AFP)
New Orleans polis memurları, şehirde federal ajanların konuşlandırılmasına karşı düzenlenen protestoya katılan bir kişiyi Belediye Binası'ndan dışarı taşıyor (AFP)

Federal yetkililer dün, Başkan Donald Trump'ın Afrika Boynuzu ülkesinden gelen göçmenlere hakaretlerde bulunup, onların Amerika Birleşik Devletleri'nden çıkarılmasını istediğini söylemesinden iki gün sonra Minneapolis'te göçmenlere yönelik düzenlenen operasyonda gözaltına alınanlar arasında Somali kökenli kişilerin de bulunduğunu açıkladı.

ABD İç Güvenlik Bakanlığı, operasyonla ilgili ilk açıklamasında, Minneapolis'teki gözaltıların pazartesi günü başladığını belirtti. Yetkililer gözaltına alınanların toplam sayısını açıklamadı, ancak 12'si hakkında bilgi verdi: Beşi Somali'den, geri kalanı Meksika ve El Salvador'dan. İç Güvenlik Bakan Yardımcısı Tricia McLaughlin yaptığı açıklamada, gözaltına alınanların hepsini dolandırıcılıktan araç hırsızlığına, cinsel suçlardan alkollü araç kullanmaya kadar çeşitli suçlardan hüküm giymiş tehlikeli suçlular olarak nitelendirdi.

Demokrat Partili Minneapolis Belediye Başkanı Jacob Frey, Trump'ın şehrin Somali sakinlerine yönelik saldırılarını eleştirdi ve dün Amerikalılara, Kuzey Amerika'nın en büyüğü olan Minnesota'nın Somali göçmen topluluğunu "sevme ve saygı duyma" çağrısında bulundu.

Trump'ın müttefikleri, Somalililere yönelik ırkçı söylemlerini ve onları savunan Minnesota'lı politikacılara yönelik saldırılarını övdüler. Salı günü televizyonda yayınlanan bir kabine toplantısında Trump, Minnesotalıları ilgilendiren hükümet yolsuzlukları hakkındaki haberlere, göçmenleri "çöp" olarak nitelendirerek ve onları "geldikleri yere geri göndermek" istediğini söyleyerek yorum yaptı.


ABD, Kanada'ya 2,68 milyar dolar değerinde bomba satışını onayladı

Amerikan yapımı GBU-39 bombaları (Arşiv)
Amerikan yapımı GBU-39 bombaları (Arşiv)
TT

ABD, Kanada'ya 2,68 milyar dolar değerinde bomba satışını onayladı

Amerikan yapımı GBU-39 bombaları (Arşiv)
Amerikan yapımı GBU-39 bombaları (Arşiv)

ABD, Başbakan Mark Carney'nin Washington ile ilişkilerdeki belirsizlik ortamında savunma harcamalarını önemli ölçüde artırmasının ardından, dün Kanada'ya 2,68 milyar dolar değerinde bomba satışını onayladığını duyurdu.

Dışişleri Bakanlığı, anlaşmanın, her biri 226 kg (500 pound) ağırlığında ve birlik formasyonlarını vurabilen 3 bin 414 adede kadar BLU-111 bombası ve sabit hedeflere karşı hassas vuruşlar için tasarlanmış 3 bin 108 adede kadar GBU-39 bombası içerdiğini belirtti. Ayrıca anlaşma, güdümsüz bombaları güdümlü mühimmata dönüştürmek için 5 binden fazla Ortak Doğrudan Saldırı Mühimmatı (JDAM) da içeriyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Kongre'ye gönderdiği bildirimde, anlaşmanın "Kanada'nın bölgedeki saldırganlığı caydırmak için güvenilir savunma kabiliyetini artıracağını, ABD kuvvetleriyle birlikte çalışabilirliği sağlayacağını ve Kanada'nın ortak kıta savunmasına katkıda bulunma yeteneğini güçlendireceğini" belirtti.

Kanada Başbakanı Mark Carney, ağustos ayında ülkesinin NATO'nun bu yıl savunmaya GSYİH'nın %2'sini harcama hedefini, planlanandan yıllar önce karşılayacağını doğruladı. Carney, Kanada'nın komşusu ve NATO içinde uzun süredir güvenliğin garantörü olan Amerika Birleşik Devletleri'nin rolüne ilişkin artan belirsizliğin yanı sıra, Rusya'nın Arktik'teki olası saldırganlığına da değindi.

Trump, özellikle Carney'nin Justin Trudeau'nun yerine başbakanlık görevini üstlenmesinden önce, Kanada'nın 51. ABD eyaleti olması gerektiğini söyleyerek, Kanada'yı sık sık küçümsemişti.


Amerika, seyahat yasağı listesindeki ülke sayısını 30'un üzerine çıkarmayı planlıyor

Donald Trump (EPA)
Donald Trump (EPA)
TT

Amerika, seyahat yasağı listesindeki ülke sayısını 30'un üzerine çıkarmayı planlıyor

Donald Trump (EPA)
Donald Trump (EPA)

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem dün yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump yönetiminin seyahat yasağının kapsadığı ülke sayısını 30'un üzerine çıkarmayı planladığını söyledi.

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, Portland'daki Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) merkezinin yakınındaki protestoları gözlemliyor (AFP) ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, Portland'daki Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) merkezinin yakınındaki protestoları gözlemliyor (AFP)

Fox News'e verdiği bir röportajda Noem'e, Trump yönetiminin seyahat yasağı listesindeki ülke sayısını 32'ye çıkarıp çıkarmayacağı soruldu.

Noem, "Sayı konusunda net bir şey söylemeyeceğim, ancak 30'dan fazla ülke var ve başkan ülkeleri değerlendirmeye devam ediyor" diye yanıt verdi.

Trump, haziran ayında 12 ülkenin vatandaşlarının Amerika Birleşik Devletleri'ne girişini yasaklayan ve 7 ülkenin vatandaşlarının girişini kısıtlayan bir bildiriyi imzalayarak, bunun "yabancı teröristlere" ve diğer güvenlik tehditlerine karşı koruma sağlamak için gerekli olduğunu belirtti. Yasak, turistler, öğrenciler ve iş seyahatinde olanlar da dahil olmak üzere hem göçmenler hem de göçmen olmayanlar için geçerli.

Hangi ülkelerin ekleneceğini belirtmeyen Noem, "Eğer orada istikrarlı bir hükümet yoksa ve kendilerini geçindirebilecek, bu kişileri bize teşhis edebilecek ve kimliklerini doğrulamamıza yardımcı olabilecek bir ülkeleri yoksa, neden o ülkeden insanların Amerika Birleşik Devletleri'ne gelmesine izin verelim?" ifadelerini kullandı.

ABD'nin başkanı Donald Trump (Arşiv-Reuters)ABD'nin başkanı Donald Trump (Arşiv-Reuters)

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre, Dışişleri Bakanlığı'na ait bir iç yazışma, Trump yönetiminin 36 ülkenin vatandaşlarının Amerika Birleşik Devletleri'ne girişini yasaklamayı düşündüğünü ortaya koydu.

Listenin genişletilmesi, yönetimin geçen hafta Washington, D.C.'de iki Ulusal Muhafızın vurulmasından bu yana aldığı göçmenlik önlemlerinin daha da artırılması anlamına gelecek.

Soruşturmacılar saldırının, 2021 yılında Trump yönetimi yetkililerinin yeterli güvenlik incelemesinden yoksun olduğunu söylediği bir yeniden yerleştirme programı aracılığıyla Amerika Birleşik Devletleri'ne giren bir Afgan vatandaşı tarafından gerçekleştirildiğini belirtiyor.

Saldırıdan birkaç gün sonra Trump, herhangi bir ülke ismi vermeden veya hangilerini kastettiğini belirtmeden, tüm "Üçüncü Dünya" ülkelerinden göçü "kalıcı olarak durduracağına" yemin etti.