Vatikan: Eski Papa 16'ncı Benedikt’in durumu endişe verici değil

Eski Papa 16'ncı Benedikt (EPA)
Eski Papa 16'ncı Benedikt (EPA)
TT

Vatikan: Eski Papa 16'ncı Benedikt’in durumu endişe verici değil

Eski Papa 16'ncı Benedikt (EPA)
Eski Papa 16'ncı Benedikt (EPA)

Vatikan’dan bir Alman gazetesinin eski Papa 16'ncı Benedikt’in ‘aşırı derece bitap’ olduğunu öne sürdüğü haberine yanıt olarak yapılan açıklamada, eski Papa’nın durumunun ‘endişe verici olmadığı’, küçük bir sağlık sorunu yaşadığı, tehlikeli bir durumun söz konusu olmadığı belirtildi.
Vatikan’ın açıklama yapma ihtiyacı duyduğu Alman gazetesi Passauer Neue Presse’in Papa 16’ıncı Benedict’in biyografi kitabını kaleme alan Peter Seewald’a dayandırdığı habere göre Seewald cumartesi günü kitabını göstermek için ziyaret ettiği 93 yaşındaki Papa’nın sesinin neredeyse hiç duyulamadığını söyledi.
Haberde Almanya doğumlu eski Papa’nın cumartesi günü Seewald ile yaptığı görüşmede aklı ve hafızasının iyi durumda olduğu vurgulanırken Seewald’ın Papa’nın sağlığına kavuşması halinde kitabını yazmaya devam edeceğini söylediği belirtildi. Haberde ayrıca Papa’nın zona hastalığına yakalandığı bildirildi.
Eski Papa 16’ıncı Benedict, geçtiğimiz Haziran ayında 96 yaşındaki ağabeyi George Ratzinger'i hasta yatağında ziyaret etmek için memleketi Almanya'nın Bavyera eyaletine gitmişti. Ratzinger, kardeşinin ziyaretinden kısa bir süre sonra vefat etti.
Benedict, bu ziyaret nedeniyle papalıktan istifa ettiği 2013 yılından bu yana İtalya dışına ilk kez çıktı.
Vatikan’dan yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Eski Papa'nın sağlık sorunları endişe verici ölçüde değil. Ancak bununla birlikte 93 yaşındaki bir adam olarak ağrılı bir hastalığın en şiddetli evresiyle boğuşuyor. Fakat bu hastalık, sağlığı için bir tehdit oluşturmuyor.”



Düğmeye basıldı: Araştırmacılar hayvanlarla iletişim kurmanın yollarını arıyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Düğmeye basıldı: Araştırmacılar hayvanlarla iletişim kurmanın yollarını arıyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Hayvanların bilincini araştırmaya odaklanan ilk bilimsel kurum kurulurken, yapay zeka araştırmacıları insanların evcil hayvanlarıyla nasıl "konuşabileceğini" keşfetmeye hazırlanıyor.

Londra Ekonomi ve Siyaset Bilimi Okulu'ndaki (LSE) 4 milyon sterlinlik (yaklaşık 218 milyon TL) Jeremy Coller Hayvan Duyarlılığı Merkezi, insan dışı hayvanları çeşitli disiplinlerden uzmanlarla araştıran çalışmalarını 30 Eylül'de başlatacak.

Merkezin projeleri arasında, yapay zekanın insanların evcil hayvanlarıyla nasıl "konuşmasını" sağlayabileceğini incelemenin yanı sıra sürecin neresinde sorunlar çıkabileceğini ve potansiyel tehlikelerden nasıl kaçınılacağını araştıracak bir çalışma da yer alıyor.

Merkezin ilk direktörü Profesör Jonathan Birch, Guardian'a konuştu:

Evcil hayvanlarımızın insani özellikler göstermesini çok seviyoruz ve yapay zekanın ortaya çıkmasıyla, evcil hayvanınızın sizinle konuşabileceği yollar yepyeni bir seviyeye taşınacak. Ancak yapay zeka genellikle nesnel gerçekliğe dayanmak yerine kullanıcıyı memnun eden uydurma yanıtlar üretir. Bu, evcil hayvanların refahına uygulanırsa felaket olabilir. Hayvanlarla ilgili sorumlu ve etik yapay zeka kullanımını yöneten düzenlemelere acilen ihtiyacımız var. Bu alanda tam bir düzenleme eksikliği var. Merkez, dünya çapında kabul görecek etik kurallar geliştirmek istiyor.

Merkez, daha sonra küresel lobi faaliyetlerinde kullanılabilecek rehberlik ve araştırmalar geliştirmek amacıyla sivil toplum örgütleriyle çalışacak.

New York Üniversitesi Çevre ve Hayvanları Koruma Merkezi Direktörü Jeff Sebo gazeteye, hayvan sezgisi ve refahı, yapay zekanın hayvanlar üzerindeki etkisi ve kamuoyunun hayvanlara yönelik tutumu gibi konuların "toplumca karşı karşıya olduğumuz en önemli, zor ve ihmal edilmiş konular arasında yer aldığını" söyledi.

"İnsanlar dünyayı milyonlarca tür ve kentilyonlarca bireysel hayvanla paylaşıyor ve hoşumuza gitse de gitmese de dünyanın her yerindeki hayvanları etkiliyoruz" diye ekledi.

Yeni merkezin mütevelli heyeti üyelerinden Profesör Kristin Andrews, yeni projenin bilimdeki en büyük soru olarak gördüğü insan bilinci ve bunun ne olduğu sorusuna bile yanıt verebileceğine inandığını söyledi.

İnsanları bilinçli yapan şeyin ne olduğunu ya da birinin neden bilinç kazandığını veya bilincini neden kaybettiğini hâlâ anlayabilmiş değiliz. Ancak cevaplara ulaşmanın yolunun önce basit sistemleri incelemekten geçtiğini biliyoruz: Bilim, genomik ve tıp alanlarındaki büyük ilerlemeleri basit organizmaları inceleyerek elde etti.

Independent Türkçe