Yemen’deki sel felaketi halkın acısını ikiye katladı

Yaşanan sel sonucu Yemen’in Marib valiliğinde göçmenlerin kaldığı bir kamp alanı su altında kaldı. (Saba)
Yaşanan sel sonucu Yemen’in Marib valiliğinde göçmenlerin kaldığı bir kamp alanı su altında kaldı. (Saba)
TT

Yemen’deki sel felaketi halkın acısını ikiye katladı

Yaşanan sel sonucu Yemen’in Marib valiliğinde göçmenlerin kaldığı bir kamp alanı su altında kaldı. (Saba)
Yaşanan sel sonucu Yemen’in Marib valiliğinde göçmenlerin kaldığı bir kamp alanı su altında kaldı. (Saba)

Meşru Yemen hükümeti tarafından yardıma muhtaç binlerce Yemenli aileye destek olmaya yönelik yapılan çağrıların ortasında, ülkede bir haftadır devam eden sürekli yağmurların neden olduğu şiddetli seller özellikle Tihame (Batı) ve Marib (Sana'nın doğusu) bölgelerindeki iç savaştan etkilenen binlerce Yemenlinin acısını ikiye katladı. Şiddetli yağmurlara eşlik eden rüzgarlar el-Hucce, Hudeyde ve el-Mahvit valiliklerinde yaşayan ailelere ait yüzlerce evin yıkılmasına yol açtı. Hukuki kaynakların Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamaya göre Abs Müdürlüğü el-Hucce’ye bağlı el-Kanavis bölgesindeki yüzlerce göçmen aile kaldıkları yerler yıkıldıktan sonra dışarıda yaşamaya başladı.
Resmi raporlar binlerce Yemenli ailenin kaçtığı Marib Valiliği'nde, çevre dağlardan bölgeye akan şiddetli yağmurların özellikle Marib Barajı'nın 30 yıldan fazla bir süredir ilk kez taşmasının ardından birçok çadırı yıktığını bildirdi.
Yemen Göçmen Kampları İdaresi İcra Birimi'nin raporu, Marib, Abyan ve Dali bölgelerinde şiddetli rüzgarların eşlik ettiği yağmurların kamplara ciddi zarar verdiğini ve üç valilikteki ön istatistiklere göre 2 bin 242 kişinin konutlarında toplam veya kısmi bir zarara yol açtığını gösterdi. Rapor, Marib Valiliği'nin batısındaki Sirvah bölgesindeki baraj havzasında yaşanan yüksek su seviyesinin, es-Savabin, el-Vardah, Zenet’ul Ayal ve Arak kamplarına ciddi zarar verdiğini ortaya koydu.
Söz konusu kamplardaki etkilenen aile sayısının, Baraj Havzası çevresinde ikamet eden 4 bin 871 yerinden edilmiş aileden bin 340 kişi olduğu kaydedildi.
Rapora göre zararlar, binaların yıkılması ve çadırların sürüklenmesi şeklinde gerçekleşti. 430 ailenin barakası tamamen, bin ailenin evi ise kısmi zarar gördü. Ayrıca 900 ailenin tamamen, 123 ailenin ise kısmen gıda dışı olan ve barınma eşyaları zarar gördü. Bunun yanı sıra, ailelerin neredeyse tamamının (bin 430 aile) gıda maddeleri su altında kaldı. Aynı şekilde banyolar, kanalizasyon sistemleri ve su depoları büyük bir zarara uğradı.
Abyan valiliğindeki yağmurlar, Zanzibar ve Hanfar bölgelerindeki Hısn Şedad, Ba Şahara, Dehl Ahmed, et-Tumeysi, Umudiye, Sevahil, Aryaf Bacidar, en-Necmetü’l Hamra ve Nuba Miklan kamplarında hasara neden oldu. Dali valiliği yayınladığı raporda şiddetli yağışların ve kuvvetli rüzgarların yerinden edilmiş 60 ailenin yaşadığı el-Haşa bölgesindeki Aska kampında ciddi hasara yol açtığını bildirdi.
Yerel kaynaklar, Husi milisleri tarafından kontrol edilen bölgelerdeki su bariyerlerinin, San’a ve İmran bölgelerindeki tarım alanlarının ve kısmen yıkılan evlerin süpürülmesine yol açan şiddetli rüzgar ve sağanak yağışlar nedeniyle daha önce görülmemiş bir şekilde taştığını kaydetti. Husiler, kontrol altına aldığı alanlardaki halkın acılarını önemsemese de resmi kaynaklar Yemen Devlet Başkanı Abdurabbi Mansur el-Hadi'nin Marib, Abyan, Dali, Hucce ve yağmura maruz kalan diğer bölgelerdeki göçmenlerin tahliye edilmesi için gerekli önlemleri aldığını ve zararları gidermeye çalıştığını doğruladı.
Şarku’l Avsat’ın SABA haber ajansından aktardığı habere göre Başkan Hadi, valilerle yaptığı telefon görüşmeleri sırasında yardım, kurtarma, tüm mağdurları barındırma ve teselli etme ile ilgili saha komitelerinin çalışmalarını etkinleştirme gerekliliği ve ortaya çıkan hasarları Yüksek Acil Durum Komitesi ile koordinasyon ve işbirliği için gidermesi üzerinde durdu. Hadi ayrıca, çeşitli valilikler ve ilgili kurumlar tarafından gerekli önlemleri almanın ve sürekli desteğe devam etmenin önemini vurgularken, devletin şiddetli yağmurların bıraktığı tüm zararın üstesinden gelmek için tüm araç ve yeteneklerinden yararlanacağını ve yurt dışında istenen desteği sağlamak için çalışacağını belirtti.
Yemen hükümetinde Yerel Yönetim Bakanı ve Yüksek Yardım Komitesi Başkanı Abdurrakib Feth, valiliklerdeki hava koşullarının etkilerinin siyasi liderlik ve hükümet tarafından sürekli izlemeye tabi olduğunu vurguladı. Feth, dün yaptığı resmi açıklamada Başkan Hadi'nin bu sonuçlarla mücadele etmek ve acilen etkilenenlere gerekli tüm ihtiyaçları sağlamak için tüm imkanları seferber etmeyi amaçladığını belirtti. Bakan, BM’nin Yemen'deki İnsani İşler Koordinatörü Lise Grande'ye, Birleşmiş Milletler’e yardım ve insani ekipleri etkilenen valiliklere göndermek, etkilenen insanlara acil yardım sağlamak ve yerel makamların sağanak yağmurun etkileriyle mücadele etme çabalarını desteklemesi için çağrıda bulundu.
SABA haber ajansının Abdurrakib Feth’den aktardığı bilgilere göre yerel makamlar zararları hızlı bir şekilde gidermek ve vatandaşlara acil ve kapsamlı yardım sağlamak için BM’ye ve uluslararası kuruluşlara acil raporlar sundu. 
Öte yandan Yemen’deki hava durumu uzmanları, önümüzdeki günlerde ülkenin farklı bölgelerinde yağmur yağışlarının devam etmesini beklerken, vatandaşların hayatını korumak için vadilerin kenarlarındaki yollardan ve sel akıntılarının geçtiği yerlerden uzak durmaları için uyarıda bulundular.



Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.


Netanyahu, ABD elçisiyle Lübnan'daki durumu görüştü

Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
TT

Netanyahu, ABD elçisiyle Lübnan'daki durumu görüştü

Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)

Papa 14. Leo'nun uçağı Beyrut'tan ayrılır ayrılmaz İsrail'e ait insansız hava araçlarının (İHA) yeniden şehrin semalarında uçmaya başlaması, ziyarete eşlik eden sakinliğin hesaplanmış, geçici ve ziyaretle ilgili kaygılarla dayatılan bir durum olduğunu gösteriyor.

İsrail Yayın Kurumu, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın, Lübnan'a yönelik İsrail tehditleri arasında, ABD elçisi Morgan Ortagus'la, Lübnan'ın başkenti Lübnan'a yapacağı ziyaret öncesinde bir araya geldiğini bildirdi.

Ayrıca İsrail ordusu sözcüsü Avichay Adraee, "X" hesabından paylaştığı videoda, "Hizbullah"ın 121. Birimi'nin, 2020'deki Beyrut limanı patlamasıyla ilgili ipuçlarını ortaya çıkarmak üzere oldukları için Joseph Skaff, Munir Ebu Racili, Joe Bejjani ve Lokman Slim olmak üzere dört önemli Lübnanlı ismin öldürülmesinin arkasında olduğunu söyledi.

Papa Leo, liman patlamasının yaşandığı yeri ziyaret ederek, patlamada hayatını kaybedenlerin ruhları için sessizce dua etti ve kendisini gözyaşlarıyla karşılayan, ellerinde sevdiklerinin fotoğrafları olan çok sayıda vatandaşla tokalaştı.


İsrail: Hizbullah, Beyrut limanındaki patlamayla bağlantılı olarak 4 Lübnanlıyı öldürdü

Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
TT

İsrail: Hizbullah, Beyrut limanındaki patlamayla bağlantılı olarak 4 Lübnanlıyı öldürdü

Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)

İsrail, Lübnanlı Hizbullah örgütünü, 2020 yılında Beyrut limanında meydana gelen ölümcül patlamada örgütün rolünü ifşa edebilecekleri gerekçesiyle çok sayıda Lübnan vatandaşını öldürmekle suçladı.

İsrail ordusunun dün yaptığı açıklamaya göre dört kurban, patlamanın Hizbullah'ın yüksek patlayıcı amonyum nitrat depolamasından kaynaklandığını ortaya koymuş olabilir.

İsrail ordusu, ölen kişilerin Hizbullah ile patlama arasında bir bağlantı olduğunu ileri süren gümrük memurları ve gazeteciler olduğunu iddia etti.

Bilgiler bağımsız kaynaklarca doğrulanamadı. Hizbullah daha önce patlamanın sorumluluğunu reddetmişti.

Ağustos 2020'de Beyrut limanında meydana gelen patlamada 200'den fazla kişi hayatını kaybetmiş, 6 bin kişi yaralanmış ve mahalleler yerle bir olmuştu.

Patlamaya, güvenlik önlemleri alınmadan yıllarca depolanmış yüzlerce ton yüksek patlayıcı amonyum nitrat neden oldu. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bu, dünyanın en büyük nükleer olmayan patlamalarından biriydi.

Patlamadan bugüne kadar kimse sorumlu tutulmadı.

Soruşturma, öncelikle siyasi nüfuz, yargısal engeller ve yaygın yolsuzluk nedeniyle tıkandı.

Yetkililer soruşturmadan kaçıyor ve hâkimler engelleniyor.

Hükümet, yılın başında soruşturmayı yeniden başlatacağını duyurdu. Bu girişim, siyasi açıdan güçlü Hizbullah'ın İsrail'le savaş nedeniyle zayıflaması ve soruşturmaların yıllardır ilerlemesinin engellenmesiyle de desteklendi.