Hitti, ‘krizi inkar eden ve çöküşe teslim olan’ hükümetten istifa etti

İstifa eden Lübnan Dışişleri Bakanı Nassif Hitti, 3 Ağustos’ta istifasını sunmasının ardından bakanlık binasından ayrılıyor (EPA)
İstifa eden Lübnan Dışişleri Bakanı Nassif Hitti, 3 Ağustos’ta istifasını sunmasının ardından bakanlık binasından ayrılıyor (EPA)
TT

Hitti, ‘krizi inkar eden ve çöküşe teslim olan’ hükümetten istifa etti

İstifa eden Lübnan Dışişleri Bakanı Nassif Hitti, 3 Ağustos’ta istifasını sunmasının ardından bakanlık binasından ayrılıyor (EPA)
İstifa eden Lübnan Dışişleri Bakanı Nassif Hitti, 3 Ağustos’ta istifasını sunmasının ardından bakanlık binasından ayrılıyor (EPA)

Lübnan kamuoyu, Uluslararası Mahkeme’nin eski Başbakan Refik Hariri suikastı davasına ilişkin kararını açıklamasından 4 gün önce Dışişleri ve Göçmenler Bakanı Nassif Hitti’nin 3 Ağustos’ta Başbakan Hassan Diyab’a sunduğu istifa dolayısıyla pek de şaşırmadı.
Öte yandan Sağlık Bakanı Hammad Hasan, vaka sayısında benzeri görülmemiş düzeyde artış yaşanması sonrasında koronavirüs salgınıyla mücadele etmek için önleyici bir tedbir olarak, ülkeyi 15 gün boyunca giriş çıkışlara kapatma kararı aldı.
Hitti’nin istifa hususundaki ısrar ve kendisini caydırma girişimlerine yanıt vermeyi reddetmesi ise hükümetin bir yandan finansal ve ekonomik çöküşü durduramaması, uluslararası camianın ve Arap dünyasının ülkeye uyguladığı ambargoyu kırmakta aciz kalması ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ile müzakerelere kapı aralayamaması nedeniyle durumun hükümetin kendisi ve Lübnanlılar için bir yük haline geldiği yönündeki değerlendirmesinden kaynaklanıyor.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Hitti’nin istifasının, harici tavsiyelere yanıt olarak geldiği söylentileri gerçeği yansıtmıyor. Daha ziyade istifa, Lübnan halkının hükümetlerine olan güvenini geri kazanamamasından kaynaklanıyor. Zira bu güven olmaksızın, Lübnan’ın ekonomik ve finansal krizlerinden kurtulmasına yardımcı olmak üzere uluslararası topluluğun güvenini yeniden sağlamak da imkansız. Siyasi kaynaklar, Bakan Hitti’nin, diplomatik hayatında yok olmasını istemediği bir tarihi olduğunu belirtti. Arap Birliği’ndeki varlığının, Lübnan’ı kurtarmak için kullanmak istediği bir ilişkiler ağı kurmasına izin verdiğini söyleyen kaynaklar, ancak siyasi meselelerle ilgilenmeyen ve kendisini yurt dışından izole ederek bir adaya dönüşen bir hükümetle çalışmasının boş olduğunu ifade etti. Aynı kaynaklar, Hitti’nin hükümetten yabancılaştığını belirtirken, uluslararası topluluğa ve yetenekli Arap ülkelerine karşı bağımsızlık elde etmek için hükümete, faaliyetlerini onarmaya yönelik bir fırsat verdiğini vurguladı. Bununla birlikte Hitti’nin, hükümetin bu tavsiyelerine sırt çevirmesine şaşırdığı ve Lübnan’ı saran trajik gerçekliğe karşı inkar politikasını sürdürmesine şaşırdığı belirtildi.
Öte yandan Hitti’yi istifaya zorlayan etkenler arasında, ‘Lübnan’ın kendisini bölgesel gerilimlerden uzak tutma politikasına bağlı kalmaması” da yatıyor.
ABD’nin Beyrut Büyükelçisi Dorothy Shea’yı eleştiren Başbakan Diyab’ın bu ‘sert’ tavrını eleştiren ilk kişi Hitti idi.
Nasif Hitti, ABD Büyükelçiliğinin tepkisini çekmek zorunda kalırken, onunla yeni bir sayfa açan Diyab ile bir toplantı gerçekleştirmek için de uygun atmosferi sağlamaya çalıştı. Lübnan Başbakanı, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ile görüşme sırasında ‘hükümetin reformları hayata geçirme konusundaki süreçle ilgili bilgilerinin eksik olduğunu’ söylemişti.
Kaynaklara göre Diyab, kendini uluslararası topluluğu hükümete bir şans vermeye ikna etmede rol oynayan Fransa ile bir sorun içinde yer aldı ve bu nedenle Lübnan’ı kurtarma rolünün engellenmesinden de sorumlu.
Bu çerçevede Hitti, Le Drian’ın, Diyab’ı büyükelçinin yokluğunda Fransız büyükelçiliğinden bir heyeti karşılayarak tavrını düzeltmeye zorlayan reformlar hakkındaki ifadelerini destekledi.
Aynı şekilde Hitti, Lübnan’ın tarafsızlığına yönelik bir çağrıya da öncülük ederken, savaş ve barış kararının hükümetin elinde olduğunu belirtti. Durum, Hizbullah’ı rahatsız ederken parti, herhangi bir kanıt olmaksızın Lübnan’a karşı komplo söylemlerinin sonlanması çağrısı yaptı. Cumhurbaşkanı Mişel Avn ve Özgür Yurtsever Hareketi Başkanı Cibran Basil ise hükümetin başarısızlığını haklı gösterme amaçlı çeşitli ifadelere desteklerini dile getirdi. Nihayetinde Hitti, dış işlerle ilgili her türlü olumsuzluğa müdahalede bulunan ve işleri yönetmeye çalışan Basil’in yolunu kesmek için inisiyatif aldı. Bu nedenle de hükümet, istifa nedeniyle sarsılmadan önce farklı bir sarsıntı yaşadı.



Gazze'nin güneyinde 13 evin enkazı altında kalan 55 Filistinlinin cesetlerinin çıkarılması süreci başladı

Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)
Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)
TT

Gazze'nin güneyinde 13 evin enkazı altında kalan 55 Filistinlinin cesetlerinin çıkarılması süreci başladı

Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)
Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)

Filistin haber ajansı Safa’nın haberine göre Sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılan 13 evin enkazı altında kalan 55 şehidin cesedini aramaya başladı.

Ajans, "Sivil Savunma ekiplerinin, uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde, Gazze şehrinin Rimal mahallesindeki bir evin enkazı altından Filistinli ailenin şehitlerinin cesetlerini çıkardığını" belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Safa’dan aktardığına göre "Gazze Şeridi'nde iki yıldır süren İsrail imha savaşının kurbanı olan 9 binden fazla şehit, halen evlerin enkazı altında gömülü kalmaya devam ediyor."


Ürdün, Suriye'deki DEAŞ mevzilerine yönelik saldırılara katıldı

Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]
Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]
TT

Ürdün, Suriye'deki DEAŞ mevzilerine yönelik saldırılara katıldı

Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]
Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]

Ürdün, Kraliyet Ürdün Hava Kuvvetleri aracılığıyla, dün sabah erken saatlerde Suriye'nin güneyindeki çeşitli DEAŞ mevzilerini hedef alan hassas hava saldırılarına katıldı.

Ürdün devletine ait el-Memleke TV internet sitesine göre, ABD ile iş birliği içinde gerçekleştirilen bu katılım, Suriye hükümetinin yakın zamanda katıldığı DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyon operasyonlarının bir parçasıdır.

Bu operasyon, terörle mücadele çerçevesinde ve özellikle DEAŞ terör örgütünün güney Suriye'de yeniden yapılanıp kapasitesini güçlendirmesinin ardından, aşırılıkçı örgütlerin bu bölgeleri Suriye'nin komşularının ve bölgenin güvenliğini tehdit etmek için birer üs olarak kullanmasını önlemek amacıyla gerçekleştirildi.


El-Hakim, silahların devletle sınırlandırılmasını istiyor

Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)
Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)
TT

El-Hakim, silahların devletle sınırlandırılmasını istiyor

Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)
Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)

Irak'taki "Koordinasyon Çerçevesi" ittifakının liderlerinden Ammar el-Hakim, devletin güç kullanımında tekel sahibi olması gerektiğini belirterek, silahların ülkedeki karar vericiler üzerinde baskı aracı olarak kullanılmaması gerektiğini vurguladı.

El-Hakim dün yaptığı konuşmada, "Silahlar, anayasaya uygun olarak, Irak halkının ve siyasi partilerinin iradesiyle, dışarıdan dayatmalarla değil, devletin elinde olmalıdır" dedi.

Hikmet Hareketi partisinin lideri el-Hakim, karar vericiler üzerinde baskı kurmak için devlet dışında silah kullanılmasına karşı olduğunu ifade etti.

El-Hakim'in partisinin liderlerinden Fahd el-Cuburi, "Washington, yeni hükümette grupların yer alması konusunda çekincelerini dile getirdi" dedi.

Son dönemde parlamentoda birkaç sandalye kazanan ve silahlı bir fraksiyon olan İmam Ali Tugayları ise "devletin elindeki silahların tekelleştirilmesini ve Haşdi Şabi Güçlerinin güçlendirilmesini" savundu. Tugayların genel sekreteri Şibl el-Zaidi, yaptığı açıklamada, "fraksiyonel güçlerin seçimlerdeki önemli zaferi, onları önemli bir sınavın önüne koyuyor" ifadelerini kullandı.