Mısır ve Sudan Nahda Barajı’nın doldurulmasına karşı

Etiyopyalılar, geçen pazar günü başkent Addis Abada sokaklarında ellerinde Etiyopya bayraklarıyla Nahda Barajı’nın inşasında kaydedilen ilerlemeyi kutladı (AP)
Etiyopyalılar, geçen pazar günü başkent Addis Abada sokaklarında ellerinde Etiyopya bayraklarıyla Nahda Barajı’nın inşasında kaydedilen ilerlemeyi kutladı (AP)
TT

Mısır ve Sudan Nahda Barajı’nın doldurulmasına karşı

Etiyopyalılar, geçen pazar günü başkent Addis Abada sokaklarında ellerinde Etiyopya bayraklarıyla Nahda Barajı’nın inşasında kaydedilen ilerlemeyi kutladı (AP)
Etiyopyalılar, geçen pazar günü başkent Addis Abada sokaklarında ellerinde Etiyopya bayraklarıyla Nahda Barajı’nın inşasında kaydedilen ilerlemeyi kutladı (AP)

Mısır ve Sudan, Nil Nehri aşağı havzası ülkeleriyle koordinasyon olmaksızın Nahda (Rönesans) Barajı rezervuarını doldurmak için Etiyopya’nın tek taraflı eylemlerine karşı olduklarını açıkladı. İki ülke, Addis Abada’nın Nil’in ana kolu üzerinde inşa ettiği barajın doldurulması ve işletilmesi faaliyetlerini düzenleyen bir anlaşmaya varma çabalarının etkileri hakkında uyarı yaparken, durum su paylarının üzerinde beklenen etki dolayısıyla da Kahire ve Hartum ile gerginliğe yol açıyor. Aynı şekilde Sudan, üç ülke arasında bir anlaşmaya varmadan Nahda Barajı’nı doldurmaya devam ederken, Etiyopya’nın tek taraflı eylemlerinin tekrarlanması hususundaki endişelerini dile getirdi.
Afrika Birliği (AfB) himayesinde, ABD, Avrupa Birliği’nden (AB) gözlemciler ve AfB Komisyonu’ndan uzmanların katılımıyla Mısır, Etiyopya ve Sudan’ın Su Kaynakları Bakanları arasındaki müzakereler, 3 Ağustos’ta iki haftalık süreyle yeniden başladı. Sudan, geçiş hükümetinin bileşenleriyle iç istişarelerde bulunmak üzere bir haftalığına müzakerelerin ertelenmesini talep etmişti. Sudan Sulama ve Su Kaynakları Bakanı Yasir Abbas, yaptığı açıklamada, Sudan müzakere heyetinin bir önceki müzakere turunun sona ermesinden bu yana geniş istişareler gerçekleştirdiğini belirtti.
Abbas, üç ülke arasında bir anlaşmaya varmadan önce tek taraflı bir Etiyopya hareketinin, Nahda Barajı’nın çevresel ve toplumsal etkileri hakkında endişelere neden olduğunu ifade etti.
Mısır’ın açıklamasına göre teknik ve yasal komiteler, bugün (4 Ağustos) ve yarın tartışmalı noktaları iki paralel yolla tartışmaları ve tartışma sonuçlarını gelecek perşembe günü yapılacak bir bakanlık toplantısında sunmaları hususlarında uzlaşı sağladı.
AfB, geçen Temmuz ayından bu yana on yıldır var olan su çatışmasını sona erdirecek nihai bir anlaşmaya varma umuduyla zorlu müzakerelere sponsor oluyor.
Gerçekleştirilen birkaç toplantı ilerleme göstermedi. Ancak üç ülkenin liderleri himayesinde geçen Temmuz sonunda AfB ofisinin bir toplantısı, müzakereleri yeniden başlatmaya karar verdi.
Son haftalarda Etiyopya’nın, bir anlaşmaya varmadan önce baraj rezervuarını doldurma faaliyetinin ilk aşamasının sona erdiğini ilan etmesi sonrasında anlaşmazlık tırmandı. Mısır, 3 Ağustos’ta Nahda Barajı’nı doldurmak için aşağı havza ülkeleriyle istişare ve koordinasyon olmaksızın tek taraflı eylemlere karşı olduğunu ifade etti. Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanı Muhammed Abdulati, yaptığı açıklamada, söz konusu eylemin ‘Etiyopya’nın adil bir anlaşmaya varmak istemediğini ve (üç ülke arasında 2015 yılında imzalanan) İlkeler Bildirgesine karşı çıktığını gösterdiğini’ vurguladı.
Abdulati, barajın doldurulması ve işletilmesi ile ilgili bir anlaşmanın hızlı bir şekilde sonuçlandırılmasının önemine dikkati çekerken, Mısır’ın iki haftalığına düzenlenecek mevcut müzakereler sırasında çalışma mekanizması önerdiğini belirtti.
Sudan da Mısır’ın tavrına destek verirken, Sudan Su Kaynakları Bakanı Yasir Abbas ise yaptığı açıklamada, “Üç ülke arasında bir anlaşmaya varmadan önce Etiyopya’nın tek taraflı şekilde ortaya koyduğu eylem, gelecekte de bu tür bir eylemin tekrarlanması halinde özellikle Mavi Nil kıyısındaki Nahda Barajı’nın çevresel ve toplumsal etkileriyle ilgili endişeleri yeniden gündeme getirdi” dedi.
Sudanlı heyet, yaptığı açıklamada, uluslararası hukukun gereklerine uygun olarak, üç ülke arasında Nahda Barajı’nın güvenliğini garanti eden bir anlaşmanın imzalanması ve bu alanda bilgi alışverişi yapılması gerektiğini kaydetti.
4 milyar dolara mal olan ve 6 bin 450 megavat elektrik üretim kapasitesine sahip olacak olan baraj, Etiyopya’nın Afrika’nın en büyük elektrik ihracatçısı olma hedefini taşıyan temel taşı olarak nitelendiriliyor. Ancak aynı zamanda Mısır’ın 100 milyondan fazla insanın bağlı olduğu Nil’den sağlanan, su kaynaklarındaki düşüşle ilgili endişesini yüzde 90’ın üzerine çıkarıyor. Sudan, toplantılarla ilgili raporlarında, Afrikalı uzmanların sunduğu çözüm önerilerini memnuniyetle karşıladığını açıkladı.
Sudan Su Kaynakları Bakanı, mevcut müzakere turunun belirleyici olması ve iki haftalık müzakere dönemi için net bir gündem belirlenmesi çağrısı yaptı.
Sudanlı heyet, 6 Ağustos’ta müzakere turlarının bakanlık düzeyinde yeniden başlayacağını duyurdu. Müzakere oturumunun arifesinde Etiyopya, geçen pazar günü vatandaşlarını, başkent Addis Abada’da ‘Nil’de Nahda Barajı’nın inşasına dair ilerlemelerin kutlanması ve inşaatın tamamlanmasını desteklenmesi’ için seferber etti.
Bu çerçevede on binlerce Etiyopyalı, ellerinde ülkelerinin bayrağını ve hükümetin başarısını yücelten posterler taşıyarak, başkent sokaklarına akın etti. Bazı vatandaşlar, kutlama yapmak üzere halka açık yerlerde dans etti. Etiyopya’nın diğer şehirlerde de benzer kutlamalar düzenlendi. Etiyopya Haber Ajansı’na göre etkinlik, ‘Seslerimiz baraj için’ gibi çeşitli sloganlar altında Ulusal Konsey ofisi tarafından düzenlendi. Aynı şekilde Etiyopya Başbakan Yardımcısı Demeke Mekonnen de yaptığı açıklamada, “Yaşamın her kesiminden Etiyopyalılar, Nahda Barajı projesinin inşasına büyük katkıda bulundular” dedi.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.