Lübnan Cumhurbaşkanı Avn, Diyab hükümetinin kalmasında ısrar ediyor

Lübnan Başbakanı Hassan Diyab, bir televizyon kanalına açıklamada bulunuyor (AFP)
Lübnan Başbakanı Hassan Diyab, bir televizyon kanalına açıklamada bulunuyor (AFP)
TT

Lübnan Cumhurbaşkanı Avn, Diyab hükümetinin kalmasında ısrar ediyor

Lübnan Başbakanı Hassan Diyab, bir televizyon kanalına açıklamada bulunuyor (AFP)
Lübnan Başbakanı Hassan Diyab, bir televizyon kanalına açıklamada bulunuyor (AFP)

Lübnan yönetim kadroları, Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın diplomatik danışmanı ve emekli Büyükelçi Şerbel Vahbe’nin istifa eden Nasif Hitti’nin yerine Dışişleri Bakanı olarak atanmasının acele bir girişim olduğuna inanırlarsa hata etmiş olurlar.
Hitti, hükümetin bir yandan finansal ve ekonomik çöküşü durduramaması, uluslararası camianın ve Arap dünyasının ülkeye uyguladığı ambargoyu kırmakta aciz kalması ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ile müzakerelere kapı aralayamaması nedeniyle durumun hükümetin kendisi ve Lübnanlılar için bir yük haline geldiğini belirtmiş ve istifa etmişti.
Hitti’nin hükümetten ayrılması, kendisini ve diplomatik geçmişini kurtarırken eski bakan, iktidarın farklı bir vadide kendisinin de farklı bir vadide olduğunu belirtti. Bu nedenle Hitti’nin istifası, ülkeyi yaşanan çöküşten kurtarmak için karşılarına çıkan tüm fırsatları berbat etmeleri dolayısıyla iktidar ve hükümeti kınama amacıyla geldi.
Dışişleri Bakanlığı’na Vehbe’nin atanma işlemlerinin hızlandırılması, Avn ve Diyab’dan istifaya ilişkin ortak bir mesaj gönderme ısrarını içeriyor. Şarku’l Avsat’ın siyasi çevrelerden edindiği bilgilere göre bir sonraki duyuruya kadar istifa kararı, Diyab tarafından değil, Hizbullah’ı ve Özgür Yurtsever Hareketi içeren iktidar sistemi tarafından alınacak. Bununla birlikte ülkenin ölümcül bir boşluğa girmesini önlemek için boşalan bakanlık hususunda bir alternatif üzerinde anlaşmaya ulaşmak gerekiyor. Aynı çevreler, Avn’ın, cumhurbaşkanlığı görevini kuşatmaya iten yaklaşımını gözden geçirmediği sürece hükümetin değişikliğinin devam eden krize çözüm getirmeyeceğini söylüyor.
Aynı şekilde Hariri’nin başbakanlığa geri dönüşünün bile bir varsayım olarak da olsa herhangi bir değişiklik sağlamayacağına inanılıyor. Avn, Lübnan’ın uluslararası toplumla işbirliğinde yeni bir sayfa açacak olan yaklaşımını değiştirmesi gerektiğini kabul etmedikçe zararı azaltmak da mümkün olmayacak.
Siyasi çevreler, Diyab’ın Hizbullah ve ‘gölge cumhurbaşkanı olarak görev yapan ve Avn’ın nüfuzunu cumhurbaşkanlığı emelleri için kullanan’ Özgür Yurtsever Hareket’in hazırladığı koşullar kitabına bağlı kaldığı sürece görevini sürdüreceğini belirtti.
Bu yüzden siyasi topluluk, kafası karışmış ve uluslararası toplumu simüle edemeyen hükümetin, cumhurbaşkanı istifa etmese bile iş çevirme hükümetine dönüştüğüne inanıyor. Bu çerçevede Cumhurbaşkanının, birbiri ardına ülkeye zarar veren rastgele kararlar verdiği de belirtiliyor.



İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
TT

İsrail, Gazze’deki kafeyi 230 kiloluk bombalarla vurdu

İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)
İsrail ordusu, Filistinlilerin sıkça kullandığı deniz kenarındaki kafeyi harabeye çevirdi (AFP)

İsrail, Gazze’de internete erişim sağlayan kafeye düzenlediği saldırıda 230 kilogramlık bombalar kullandı.

Guardian’ın haberinde, İsrail ordusunun pazartesi günü düzenlediği saldırıda Amerikan yapımı MK-82 bombalarından kullandığı yazılıyor. Bu bombalar büyük bir krater oluşturuyor ve şarapnelin geniş bir alana yayılmasına yol açıyor.

El Beka adlı kafeye yapılan saldırıda en az 41 Filistinli öldürülmüş, 75 kişi yaralanmıştı. Hayatını kaybedenler arasında 4, 12 ve 14 yaşlarındaki çocuklar da vardı.

Gazetenin bombanın parçalarına dair elde ettiği fotoğrafları inceleyen uzmanlar, sivillerin böyle bir mühimmatla kasten vurulmasının savaş suçu teşkil edebileceğine dikkat çekiyor.

Kopenhag Üniversitesi'nde uluslararası hukuk alanında çalışan Marc Schack şunları söylüyor:

Bu tür bir mühimmatın kullanımını gerekçelendirmek neredeyse imkansız. Eğer 20, 30, 40 ya da daha fazla sivil kayıptan bahsediyorsanız, bu genellikle çok büyük öneme sahip bir hedef olmalıdır. Afganistan ve Irak'taki koalisyon güçleri açısından çok üst düzey bir hedef için kabul edilen rakam 30'dan az sivilin öldürülmesiydi, o zaman da istisnai koşullar söz konusuydu.

Diğer yandan saldırının ardından İsrail Savunma Kuvvetleri’nden (IDF) yapılan açıklamada “asla sivillerin hedef alınmadığı” ileri sürüldü. Ayrıca saldırıdan önce sivil kaybın azaltılması için adımlar atıldığı savunuldu. Analistler, İsrail ordusunun drone’larla kafe etrafındaki sivilleri görmesine rağmen saldırı düzenlediğini söylüyor.

Filistinli bir aile tarafından 40 yıl önce kurulan kafe, hızlı internet bağlantısıyla öğrenciler, gazeteciler ve uzaktan çalışanların sık uğradığı bir mekandı.

İsrail ordusu Gazze’yi her gün bombalarken bölgede ateşkes sağlanması için yürütülen çalışmalar da hızlandı.

İsrail medyasındaki haberlerde, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun 7 Temmuz’da yapacağı ABD ziyareti öncesinde ateşkes anlaşmasının imzalanmasının hedeflendiği yazılıyor.

Ayrıca ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail tarafından kabul edildiğini savunduğu 60 günlük ateşkes teklifine Hamas’ın da sıcak baktığı ileri sürülüyor. Anlaşmaya dair detaylar resmi kanallardan paylaşılmadı. Ancak haberlerde Hamas’tan kalan 50 rehinenin tamamını serbest bırakmasının isteneceği aktarılıyor.

Hamas’ın buna yanıtını cuma akşamına kadar arabuluculara sunması bekleniyor. Filistinli örgütün, Gazze’ye yardım girişine izin verilmesi ve İsrail ordusunun bölgedeki işgalini sonlandırması taleplerinden geri adım atmayacağı belirtiliyor. Anlaşma kapsamında IDF’nin Gazze’deki bazı bölgelerden çekilebileceği savunuluyor.

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel, Haaretz