Ortadoğu bir yandan komplo teorilerinin yastığında uyurken, diğer yandan gerçek gizli savaşların kabuslarını yaşıyor. Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta yaşanan patlamanın bu bağlamdan sapmadığı şüphesiz. Bazıları yaşanan patlamanın dış güçler tarafından gerçekleştirildiğine inanırken şimdiye dek ortaya çıkan tüm veriler patlamanın bir ihmal sonucu yaşandığını gösteriyor. Maddi ve ekonomik felaketin büyüklüğü Lübnan'daki oyunun kurallarını değiştirebilir. Zaten bazı ülkelerin istediği de tam olarak bu.
Gizli savaşlar
Batılı bir yetkiliye göre, Ortadoğu'daki gelişmeler ışığında uzmanlar ve bölge takipçileri özellikle iki dosyada birçok şeyin birikmesi nedeniyle büyük bir olay bekliyorlardı. Bir yandan İran ile İsrail arasındaki gizli savaş, diğer yandan Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri mahkemesi ve Hizbullah’ın suçlanması.
Geçtiğimiz haftalarda ise İran, nükleer programını hedef alan bir dizi gizemli patlamalara tanıklık etti. Suriye’deki tesisleri saldırıya uğrayan İran’ın 100 gün içerisinde Suriye’nin 8 bölgesinde 20 tesisi hedef alınırken, 10 unsuru öldü. Bu bağlamda Deyrizor kırsalındaki Ebukemal kırsalındaki İranlı milisler hedeflendi. Saldırının ABD mi yoksa İsrail kaynaklı mı olduğu ise henüz bilinmiyor. Geçtiğimiz Pazartesi günü İsrail, işgal altındaki Suriye’nin Golan Tepeleri’nden Kuneytıra kırsalındaki İran’a ait bir 'hücreyi' vurdu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu birkaç gün önce Şam ve Hizbullah’a Suriye’de gerçekleştirilen saldırı sonucu hayatını kaybeden Hizbullah üyesine cevap verilmesi halinde yanıtın çok ağır olacağını söyledi.
Yaşanan bu durum İran’a karşı koordinasyon sağlamak adına ABD Genelkurmay Başkanı General Mark Milley’in uzun yıllardır yapılmayan bölge ülkeleri ile nadir görüşmeler yapmasının ardından geldi. Yetkili açıklamasında, ABD Başkanı Donald Trump’ın görev süresinin sona ermesiyle İsraillilerin İran'ın Suriye'deki stratejik konumunu önlenmek adına büyük saldırılar başlatmak için acele ettiklerini söyledi.
Yetkili ayrıca, Lübnan’daki patlamanın Hariri suikastı davasından bir gün önceye denk gelmesine değinerek, patlamanın büyük bir siyasi bölünme, ekonomik kriz ve Hizbullah üzerindeki baskı sebebiyle olayların karmaşıklaştığını artırdığını söyledi.
Bu gerçeklerle yüz yüze kalan Ortadoğu, bölgede askeri bir çatışma veya bir tur 'gizli savaş' gibi büyük bir olaya hazırdı. Beyrut limanı patlamasının 'amonyum nitrat' ile gerçekleşmiş olması, bazı insanların 'gizli savaş' olayı olarak şikayetlerini güçlendirdi.
İzolasyon ve normalizasyon arasında
Trump, patlamanın 'korkunç bir saldırı' gibi göründüğünü belirterek, ABD askeri uzmanlarının patlamanın ‘bombalama’ kaynaklı olduğunu söylediğini belirtti. Ancak Pentagon Sözcüsü Başkan’ın açıklamalarına yanıt olarak, konuyu aydınlatmak için Beyaz Saray’la iletişime geçeceklerini bildirdi.
Olayın saldırı olduğuna dair bir açıklama yapılmamasına rağmen Batılı yetkililer, Lübnan’da yaşanan bu büyük olayın kural değişikliğine yol açabileceğini düşünüyor. Bazıları, yetkililerin bu olayı insani ve tıbbi yardım dosyasını normalleştirme adına destek sağlamak için önceden belirlenmiş koşullardan uzak ekonomik yardım alarak hükümetten tecridin kaldırılması için kullanmaya çalışacaklarını iddia ediyor.
Ancak bazılarına göre ise Batılı ülkeler, bu olayı Hizbullah üzerindeki baskıyı güçlendirmek, uluslararası bağımsız soruşturmalar talep etmek için kullanmaya çalışacak olup yolsuzlukla mücadele, reformlar ve bu felaketin sorumlularını bulma ihtiyacını ortaya koyacağını iddia ediyor. Bazıları ise, kısa vadede siyasi güçler arasında yakınlaşma yaşanabileceğini ancak daha sonra farklıların yeniden ortaya çıkabileceğini düşünüyor.
Batılı yetkililer patlamanın ekonomik sonuçlarının 'felaket' olacağına inanıyor. Beyrut limanı şehrin ve Lübnan'ın akciğeri gibi. Beyrut Valisi, zararın maliyetinin 3 ila 5 milyar dolar arasında olduğunu tahmin ettiklerini bildirdi.