Beyrut faciası, Yemenlilerin Safir tankeri endişesini artırıyor

Safir gemisinin sosyal medyada dolaşan fotoğraflarından biri
Safir gemisinin sosyal medyada dolaşan fotoğraflarından biri
TT

Beyrut faciası, Yemenlilerin Safir tankeri endişesini artırıyor

Safir gemisinin sosyal medyada dolaşan fotoğraflarından biri
Safir gemisinin sosyal medyada dolaşan fotoğraflarından biri

Lübnan'ın başkenti Beyrut'un merkezinde bulunan limanda depolanan tonlarca amonyum nitratın patlaması nedeniyle yaşadığı trajedi, Yemenlilerin Hudeyde’nin kuzeyindeki Ras İsa limanında da benzer bir felaket olacağına dair endişelerini arttırdı. Zirâ Husi milisler, Birleşmiş Milletler ekiplerinin Safir gemisi petrol tankına girişini ve geminin patlamasını önlemek için burada gerekli bakımların ve boşaltımın yapılmasını engellemeye devam ediyor.
Hükümet ve uluslararası raporlar, yaklaşık 1,2 milyon ham petrol varili içinde bulunduran tankın patlamasının ülkenin ithalatının yüzde 70’inin girdiği Hudeyde limanının kapanmasına neden olacak bir felakete, aynı zamanda üç farklı sözleşme ile çözülecek çevresel zarara yol açacağı düşüncesinde.
Şarku’l Avsat, Yemenli aktivist ve siyasilerin Beyrut’ta yaşanan ciddi yıkıma verdikleri tepkiyi ve bu olayı olası Safir gemisi felaketine bağlayışlarını izledi. Yemen hükümeti Enformasyon Bakanı Yardımcısı Abdulbasit el-Kaidi, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı:
“Husi milislerin Hizbullah milisleri gibi konuya ilgisiz kalması benzerlik gösteriyor. Sonuç ise Tahran tarafından kontrol edilen bu terörist çeteler ile imtihan edilen bu ülkeler için ağır kayıplar oluyor. Bu milisler hangi bölgedeyse felaket de orada. Kızıldeniz'de bir petrol tankının patlayacağı felaketi, Beyrut’taki patlamadan daha az tehlikeli olmayacaktır. Zirâ etkileri, bir nükleer bombanın ardında bırakacağı etkilere benzeyecektir. Patladığı taktirde bir çözüm sağlamak ise yıllar sürecektir. Husi milisler ise bunu umursamıyor bile; aksine kötülüğü kucaklayıp musibetlere yatırım yapıyor. Uluslararası toplumun bu gruba karşı gösterdiği nazik muamele, bu sorunu çözmeye yaramayacaktır.”
Kaidi, Husilerin uzmanların Safir gemisine girişini defalarca kez reddetmesinin grubun Yemen’i tehdit eden riskleri Tahran’ın hedeflerine ulaştığı zaman elde ettiği kar kadar umursamadığını kanıtladığına değindi.
Yemenli yazar ve gazeteci Ahmed Abbas ise, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, Beyrut’taki patlamanın ardından İran destekli milislerin konuşlandığı ülkelerin girdiği panik halinden bahsetti.
Aynı zamanda, “Husilerin bakım ve girişe izin vermediği Safir petrol tankı gemisi patladığı taktirde meydana gelecek felaket hakkında yeniden uyarıda bulunuyoruz. Böyle bir patlama gerçekleşirse deniz ortamı tahrip olacaktır” ifadelerinde bulundu.
Husilerin istediklerini yaptırmak için bu felaketi kullandığına dikkat çeken gazeteci Abbas, Husilerin başkent Sana’nın doğusundaki Savan mahallesindeki bir mühimmat deposunda ve mayın üretim atölyesinde meydana gelen eski bir patlamaya değindi. Zirâ bu patlama, ağır hasarlara, maddi ve manevi kayıplara neden olmuştu.
Abbas, açıklamalarına “Lübnan, Yemen ve Irak'ta olup bitenleri takip edenler; operasyonlar, yolsuzluk, milis kültürünün yayılması ve devletin yokluğu hakkındaki benzerliklerin farkına varacaktır. Zirâ milisleri destekleyen tek bir ülke var. Bu ülke, Arap halklarının gücünü yerle bir etmek için kollarını çeşitli yerlere uzatan İran’dır” sözleriyle devam etti.
Sosyal medya aktivistlerinin yazdıkları da bu açıklamalara benzerlik gösterdi. Bazıları, Twitter hesaplarından yaptıkları açıklamalarda, İran'a bağlı Husi milislerinin halk arasında kasıtlı olarak silah ve patlayıcı madde depoladığına zirâ insan hayatına yer olmayan amaçlarını bu şekilde gerçekleştirmek istediklerine işaret etti.
Husi milislerinin Sana'daki yerleşim bölgelerinde yüksek patlayıcı madde depolarının bulunduğu olasılığı, Yemenlilerin ülkede benzer felaketlerin yaşanacağı korkusunu körüklüyor. Zirâ milislerin meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu güçlerinin bu maddeleri hedef alacağı korkusu ile depoları askeri üslerden çektiği biliniyor.
Yemen Hükümeti Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani, İran rejiminin bölgedeki birçok ülkeye kaos ihraç ederek bu ülkeleri yıkıma ve hüzne terk ettiğini, Yemen’in de ölüm ve yıkımı topraklarına yayan Husi milislerin darbesinden mustarip olduğunu vurguladı.
Bakan İryani, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “İran rejiminin girip de yıkım ve zarar getirmediği bir ülke olmadı. Tahran rejiminin de halklara zarar vererek yıkıcı bir rol aldığı İranlı milislerin sahneleri haline gelen Yemen, Irak ve Lübnan bu ülkelere örnektir” ifadelerini kullandı.
İran’ın Husi milisler aracılığıyla Yemen’deki varlığını sürdürmeye devam etmesinin Yemenlilerin yaşadığı trajedinin bitmeyeceği anlamına geldiğini söyleyen İryani, bu minvalde milislerin varlığını gösterdiği 2004’ten bu yana ülkede yaşanan yıkım ve zararın artacağını belirtti. Diğerleri terörist milisler gibi İran'a sadık Husilerin de ölüm, suç, terörizm ve radikalizm bataklığında yaşadığına değinen İryani, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bölgedeki kolları aracılığıyla Arap ülkelerinin gücünü kırmak, ümmeti zayıflatmak, ülkelerin ilgilerini asıl meselelerden alarak milisleriyle meşgul etmek ve nüfuzunu genişletmek uğraşan İran, direnişçi projeyi benimsediği yalanını söylüyor.”



ABD, Gazze'de ‘iki aylık ateşkes’ için baskı yapıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki El-Bureyc Mülteci Kampı’nda çöpleri karıştıran Filistinli bir çocuk, 7 Haziran 2025 (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki El-Bureyc Mülteci Kampı’nda çöpleri karıştıran Filistinli bir çocuk, 7 Haziran 2025 (AFP)
TT

ABD, Gazze'de ‘iki aylık ateşkes’ için baskı yapıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki El-Bureyc Mülteci Kampı’nda çöpleri karıştıran Filistinli bir çocuk, 7 Haziran 2025 (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki El-Bureyc Mülteci Kampı’nda çöpleri karıştıran Filistinli bir çocuk, 7 Haziran 2025 (AFP)

Hamas’tan kaynaklar, Katar’ın başkenti Doha'da İsrail ile devam eden ve Gazze'de iki aylık bir ateşkes sağlanmasının yanı sıra bu süre zarfında savaşın sona erdirilmesi için görüşmelerin yapılmasını amaçlayan müzakereler sırasında ‘ABD’nin en kısa zamanda bir anlaşmaya varılması için açıkça baskısı yaptığını’ teyit ettiler.

Öte yandan Beyaz Saray’dan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun dün akşam Washington'da ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmeye birkaç saat kala yapılan açıklamada, Trump'ın Gazze'deki savaşı sona erdirmeyi ‘en önemli öncelik’ olarak gördüğü vurgulandı.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un bu hafta içinde Gazze'deki ateşkes için görüşmelere katılmak üzere Doha'ya gideceğini açıkladı.

Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, müzakerelerin atmosferini ‘İsrail ve ABD'nin ciddiyetsiz tavır sergilediği önceki görüşmelere kıyasla daha ciddi’ olarak nitelendirerek “Sonuçları tahmin etmek zor olsa da başarı olasılığı konusunda iyimser olabiliriz” dediler.

Kaynaklara göre müzakereler devam ediyor ve birkaç gün sürebilir. Kaynaklar, müzakerelerin olumlu yönde ilerlemesi halinde anlaşmanın önümüzdeki perşembe günü yürürlüğe gireceğinin açıklanabileceğini söylediler.

Tüm bunlar olurken İsrail'in Gazze Şeridi'nde sahadaki tırmanışını sürdürmesiyle birlikte, bazıları konutlara, barınaklara ve mülteci çadırlarına, ayrıca yardım bekleyenlere yönelik olan hava saldırıları sonucunda onlarca kişi öldü, onlarcası da yaralandı. Gazze’deki Sağlık Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamaya göre İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de gerçekleştirdiği saldırılarda ölen Filistinlilerin sayısı 57 bin 523'e yükseldi.