Cezayir ekonomik krizden çıkmak için takas ticaretine yöneldi

Cezayir hükümeti, Afrikalı komşularıyla ticaretini geliştirmek için takas kanununda değişikliklere gitti (AFP)
Cezayir hükümeti, Afrikalı komşularıyla ticaretini geliştirmek için takas kanununda değişikliklere gitti (AFP)
TT

Cezayir ekonomik krizden çıkmak için takas ticaretine yöneldi

Cezayir hükümeti, Afrikalı komşularıyla ticaretini geliştirmek için takas kanununda değişikliklere gitti (AFP)
Cezayir hükümeti, Afrikalı komşularıyla ticaretini geliştirmek için takas kanununda değişikliklere gitti (AFP)

Ali Yahya
Cezayir için endişe edici boyutlara ulaşan ekonomik kriz, Abdülaziz Cerad hükümetini çözüm arayışlarına zorluyor.
Hükümet, ekonominin canlanması için arz-talep döngüsünün işlemesini sağlamak zorunda. Cerad ancak bu yolla koronavirüs tedbirlerinin baskıladığı toplumsal patlamayı önleyebilir.
Bu kapsam da Cezayir Hükümeti, sanayi, tarım ve ihracatı teşvik etmek ve toplumsal tepkilerin başladığı bölgelerde işsizlikle mücadele için, Afrika’nın “Sahel Kuşağı” (Moritanya, Senegal, Mali, Burkina Faso, Nijer, Nijerya, Çad, Sudan, Güney Sudan, Eritre ve Etiyopya) bölgesi ülkeleriyle ‘bir ürünü başka bir ürün ile almak’ anlamına gelen takas ticareti yapıyor.

Sahel ülkeleriyle takas ticareti
Cezayir, Afrikalı komşularıyla olan ticaretini geliştirmek, azalan petrol gelirlerinin yol açtığı zararı azaltmak ve Tuareg kabilelerinin gönlünü kazanmak için takas kanununda değişikliklere gitti. Ticaret ve Maliye Bakanlıklarının aldığı ortak karar, sınır takas ticaretinin nasıl yapılacağını ve takasın izin verildiği ürünlerin listesini belirledi. Bu ticaretin istisnai olduğu, ülkenin güneyindeki valiliklerde ikamet eden nüfusun arzını kolaylaştırmayı amaçladığı, yalnızca Adrar, İlizi, Tamanrasset ve Tinduf’ta gerçekleştirileceği belirtildi.
Karar metnine göre, sınır ticareti, ilgili valiliklerde ikamet eden ve ticaret sicili toptancı sıfatıyla kayıtlı, depolama yapısı ve taşımaya elverişli araçları bulunan herhangi bir gerçek veya tüzel kişi tarafından yapılabilir. Karar gereği, her yıl takas ticaret işlemlerini yapmaya yetkili toptancıların listesini belirleyecek olan ilgili vali; yıl içinde herhangi bir ithalat veya ihracat yapmayan, ticaret ve gümrükle veya veterinerlik ve bitki sağlığı ile ilgili düzenleyici hükümlere uyum sağlamayan tüccarın ruhsatını iptal edebilecek.

Sınır bölgeleri nüfusunun korunması
Şarku’l Avsat’ın aktardığına göre Independent Arabia’ya konuşan ekonomist Prof. Dr. Abdulkadir Berriş, insanlar arasındaki en eski araçlardan biri sayılan takas formülünün özellikle sınır bölgelerindeki halk ve uluslar arasındaki iletişim ve yakınlaşmayı teşvik etmeye katkıda bulunduğuna inanıyor. Aynı zamanda, Cezayir'in güney komşularıyla (Moritanya, Mali ve Nijer) yapacağı takas anlaşmalarının yasallaştırıp kontrol altına alınmasının bölgedeki ticaret hareketini canlandırmaya ve güney sınırlarındaki kaçakçılık gibi çeşitli suçları azaltmaya yardımcı olacağını söylüyor. Takas faaliyetinin aynı zamanda birçok genci bu tür suçlardan alıkoyarak meşru ticarete atılmaya iteceği ve böylece istihdam sağlayacağını da ekleyen Berriş, bu şekilde Afrika pazarlarına girmek de dahil olmak üzere Sahel ülkeleriyle serbest dolaşım alanlarının gelişimine katkıda bulunacağını ifade ediyor.
Hükümetin bu düzenleme ve kontrol adımıyla sınır bölgelerindeki halkın ticari faaliyetlerini meşrulaştırmayı, buradakilerin sıkıntılarını azaltmayı ve sınır bölgelerinin güvenliğini sağlamayı amaçladığını söyleyen Berriş, bu adımın, devlet gelirleri kaynaklarını çeşitlendirme yönünde değişen eğilimi ortaya koyduğunu vurguladı.

Sıkı şart ve prosedürler
Söz konusu karar mucibince, halk sağlığı ile oynama ve sahtekarlığın önlenmesi için, ithal edilen malların Cezayir topraklarına girişi veterinerlik ve bitki sağlığı hakkındaki kural ve yükümlülüklere bağlı olacak. Aynı şekilde, takasına izin verilen malların tüketici sağlığına tehdit oluşturmaması gerekiyor.
Karara göre, ihracat amacıyla satın alınan ürün miktarının izin verilenden fazla olmaması gerekiyor. İhracat işlemleri gümrük beyannamesine tabi iken, aynı zamanda tüccarların ithal edilen malların tüketime uygun olduğu açıklamasının bir kopyası ve ihracatı istenen ürünlerin satın alma faturalarını mutlaka yanlarında bulundurması gerekiyor. İhracat ithalattan önce olduğu taktirde ise, toptancı üç ayı geçmeyecek bir süre karşılığında malların ithalatını garanti altına almakla yükümlü oluyor. Sınır takası ticareti kapsamında ithal edilen mallar, ilgili valiliklerin bölge sınırları haricinde pazarlanamıyor.

Bölgesel çevreye geri dönüş
Ekonomist Murad Mellah’a göre, sınır bölgeleri ekonomisi, bilimsel temeli olan bağımsız bir konudur; dengeli gelişme ve karşılıklı fayda sağlamak için uygun bir seçimdir, barış ve birlikte yaşamayı kolaylaştırdığı için de oldukça önemlidir. Mellah, komşularıyla arasında ekonomik eşitsizlik bulunan Cezayir’in aynı zamanda kaçakçılık nedeniyle yılda en az 4 milyar dolar kaybettiğine, bu miktarın yalnızca 1 buçuk milyar dolarının benzin kaçakçılığı olduğuna değiniyor. Takas ticaretini meşru zemine oturtma kararının yerinde ve önemli bir karar olduğunu, ortak çıkarları artıracağını söyleyen Mellah, bu konunun Cezayir’in omuzlarına yük olması ve mali kaynaklardaki azalma nedeniyle doğru bir zamanda geldiğini de ifade ediyor.  
Karar sayesinde sınır bölgelerinin yeniden değer kazanacağına, kaçakçılığa alternatif sağlanacağı ve bu bölgelerdeki gençlere iş ve daha iyi bir hayat fırsatı doğacağına inanan Mellah, bu minvalde Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun’un da ifade ettiği gibi güneye doğru bir eğilimin de gerçekleşeceğini söylüyor. Aynı zamanda, “Bu yönde, komşu ülkelerle yalnızca yardım mantığıyla ilgilenme yaklaşımından uzak bir şekilde, bölgesel çevremize geri dönüş gerçekleştirilmiş, gerçek ekonomik ilişkiler ve ortaklıklar kurulmuş, mantıksal ve pragmatik yaklaşımlar benimsenmiş olacak. Zirâ bu ülkeler, zor ve hassas bölgesel ve uluslararası koşullarda stratejik derinliğimizi temsil ediyor” ifadelerinde bulunuyor.

Tuaregleri kazanmak
Gazeteci Velid Medkur, Independent Arabia’ya verdiği demeçte, hükümetin her yönden ekonomik çözüm yolları aradığını ve takas ticaretine balta vurup işsizliğin yayılmasına neden olacak şekilde Mali ile Nijer sınırlarını kapatan önceki hükümetlerin gidişatını düzeltmek istediğini dile getiriyor.
Hükümetin takas ticaretini canlandırma ve Afrika ülkeleriyle ticaret ilişkilerini geliştirme kararının Avrupa'ya ihracatın güçlü rekabet nedeniyle zorlaştırılmasına yanıt niteliğinde olduğunu ekleyen Medkur, Cezayir’in yüzünü Afrika’ya döndüğünü, güney eyaletleri rahatlatmak istediğini vurguluyor. Takas ürün listesinin genişletilmesi, gümrük işlemlerinin kolaylaştırılması çağrısında bulunan Medkur, bu adımın jeopolitik boyutlarına da değinerek Cezayir’in Tuaregleri kazanmak istediğini vurguluyor.
Kuzey Afrika’daki en büyük Berberi kabilesi olan ve nüfusları yaklaşık 2 milyona ulaşan Tuaregler Cezayir, Libya, Mali, Nijer ve Burkina Faso’da yaşıyorlar. 
 



Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.


Netanyahu, ABD elçisiyle Lübnan'daki durumu görüştü

Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
TT

Netanyahu, ABD elçisiyle Lübnan'daki durumu görüştü

Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)

Papa 14. Leo'nun uçağı Beyrut'tan ayrılır ayrılmaz İsrail'e ait insansız hava araçlarının (İHA) yeniden şehrin semalarında uçmaya başlaması, ziyarete eşlik eden sakinliğin hesaplanmış, geçici ve ziyaretle ilgili kaygılarla dayatılan bir durum olduğunu gösteriyor.

İsrail Yayın Kurumu, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın, Lübnan'a yönelik İsrail tehditleri arasında, ABD elçisi Morgan Ortagus'la, Lübnan'ın başkenti Lübnan'a yapacağı ziyaret öncesinde bir araya geldiğini bildirdi.

Ayrıca İsrail ordusu sözcüsü Avichay Adraee, "X" hesabından paylaştığı videoda, "Hizbullah"ın 121. Birimi'nin, 2020'deki Beyrut limanı patlamasıyla ilgili ipuçlarını ortaya çıkarmak üzere oldukları için Joseph Skaff, Munir Ebu Racili, Joe Bejjani ve Lokman Slim olmak üzere dört önemli Lübnanlı ismin öldürülmesinin arkasında olduğunu söyledi.

Papa Leo, liman patlamasının yaşandığı yeri ziyaret ederek, patlamada hayatını kaybedenlerin ruhları için sessizce dua etti ve kendisini gözyaşlarıyla karşılayan, ellerinde sevdiklerinin fotoğrafları olan çok sayıda vatandaşla tokalaştı.


İsrail: Hizbullah, Beyrut limanındaki patlamayla bağlantılı olarak 4 Lübnanlıyı öldürdü

Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
TT

İsrail: Hizbullah, Beyrut limanındaki patlamayla bağlantılı olarak 4 Lübnanlıyı öldürdü

Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)

İsrail, Lübnanlı Hizbullah örgütünü, 2020 yılında Beyrut limanında meydana gelen ölümcül patlamada örgütün rolünü ifşa edebilecekleri gerekçesiyle çok sayıda Lübnan vatandaşını öldürmekle suçladı.

İsrail ordusunun dün yaptığı açıklamaya göre dört kurban, patlamanın Hizbullah'ın yüksek patlayıcı amonyum nitrat depolamasından kaynaklandığını ortaya koymuş olabilir.

İsrail ordusu, ölen kişilerin Hizbullah ile patlama arasında bir bağlantı olduğunu ileri süren gümrük memurları ve gazeteciler olduğunu iddia etti.

Bilgiler bağımsız kaynaklarca doğrulanamadı. Hizbullah daha önce patlamanın sorumluluğunu reddetmişti.

Ağustos 2020'de Beyrut limanında meydana gelen patlamada 200'den fazla kişi hayatını kaybetmiş, 6 bin kişi yaralanmış ve mahalleler yerle bir olmuştu.

Patlamaya, güvenlik önlemleri alınmadan yıllarca depolanmış yüzlerce ton yüksek patlayıcı amonyum nitrat neden oldu. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bu, dünyanın en büyük nükleer olmayan patlamalarından biriydi.

Patlamadan bugüne kadar kimse sorumlu tutulmadı.

Soruşturma, öncelikle siyasi nüfuz, yargısal engeller ve yaygın yolsuzluk nedeniyle tıkandı.

Yetkililer soruşturmadan kaçıyor ve hâkimler engelleniyor.

Hükümet, yılın başında soruşturmayı yeniden başlatacağını duyurdu. Bu girişim, siyasi açıdan güçlü Hizbullah'ın İsrail'le savaş nedeniyle zayıflaması ve soruşturmaların yıllardır ilerlemesinin engellenmesiyle de desteklendi.