Fizan Bölge Konseyi Libya’yı bölecek mi güçlendirecek mi?

Fizan Bölge Konseyi Libya’yı bölecek mi güçlendirecek mi?
TT

Fizan Bölge Konseyi Libya’yı bölecek mi güçlendirecek mi?

Fizan Bölge Konseyi Libya’yı bölecek mi güçlendirecek mi?

Libya’nın güneyinde bir araya gelen çeşitli kabileler, ‘bölgenin uzun yıllar süren kaos, adaletsizlik ve yoksullukla boğuştuğunu, bunun sefalet içinde olmalarına ve haklarını kaybetmelerine neden olduğunu ve güvenliklerine yönelik tehdit oluşturduğunu savunarak ‘Fizan Bölge Konseyi’nin kurulduğunu duyurdular.
İtalya, ülkenin güneydeki bazı önemli isimlerin itirazlarına rağmen bu adımı memnuniyetle karşıladığını bildirdi.
Dokuz yıl önce eski rejimin devrilmesinden bu yana Libya’nın güneyi, ötekileştirilme, dışlanma, hükümet hizmetlerinin eksikliği, başta petrol ürünleri olmak üzere yüksek emtia fiyatları ve elektrik kesintilerinden şikayet ediyordu. Fakat bazıları, bu tür şikâyetlerin ülkeyi böleceğinden korkuyordu. Bunlardan biri olan Libya Kentleri ve Kabileleri Yüksek Konseyi altındaki Fizan Kabileleri Konseyi Başkanı Ali Misbah Ebu Sibiha, Fizan bölgesindeki herhangi bir oluşumu kategorik olarak reddettiğini ve böyle bir adımın, Fizan’ı bir araya getirse bile vatanın bölünmesinin bir habercisi olduğunu söyledi.
Ebu Sibiha, tüm Fizanlılara seslenerek, “Hasta yatağımda ölümle mücadele ediyorum, ancak bu adımı reddediyor ve buna karşı uyarıyorum” ifadelerini kullandı.
Şarku’l Avsat’ın yerel kaynaklardan edindiği bilgiye göre Konsey bildirisinde, Libya’nın “bölünmez bütünlüğü” vurgulansa da birlik ve toprak bütünlüğünün, Fizan'ı yöneten adem-i merkeziyetçi oluşum için piramidin temeli olduğu belirtilerek yönetimin adem-i merkeziyetçi olarak değiştirildiği açıklandı. Bildiride, “Adem-i merkeziyetçiliğe geçiş, Fizan’ı yöneten özerk ve sivil bir yapının oluşturulması, kabul görmesi ve güçlendirilmesinin yanı sıra toplumunu ilerletmek, bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamak, bölge ekonomisini canlandırmak ve sakinlerine hizmet etmek için gerekli geniş yetkilere, bağımsız mali kaynaklara ve uygun yürütme mekanizmalarına sahip olmasını gerektiriyor” ifadeleri yer aldı.
Bildiride ayrıca şu uyarı yapıldı:
“BM Genel Kurulunun 21 Kasım 1949 tarihli kararı ve 24 Aralık 1951 Bağımsızlık Günü'nden gelen tarihi referans uyarınca Fizan kendisini siyasi olarak temsil etme hakkına sahiptir. Kendine has özelliklere sahip bir coğrafi bölge olan Fizan’ın sakinlerinin herhangi bir siyasi, ekonomik, askeri süreçte veya güvenlik düzenlemesinde üçte bir oranında temsil edilme hakkına vardır. Bu hakkın tanınmaması ya da uygulanmaması siyasi bir çözümün yanı sıra ulusal ve toplumsal adalet girişimlerini de zayıflatır.”
Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) eski İş ve Rehabilitasyon Bakanı Dr. Ali Kalme Muhammed, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada bildiriyi savunurken Fizan ve Cufra, Ubari, Merzuk, Gat, el-Katrun, eş-Şati gibi bölgelerinde yaşayanların çoğunun bildiriyi onayladıklarını söyledi. Dr. Muhammed, bildirinin, söz konusu bölgelerde yaşayan Araplar, Tebu ve Tuareg kabilelerine mensup halk, halkın önde gelenleri, siyasi elitler, akademisyenler, gençler ve kadınlar tarafından desteklendiğini vurguladı.
Dr. Muhammed, Fizan Bölge Konseyi'nin kurulmasının ülkenin bölünmesine katkıda bulunabileceğine düşünenler olduğuna dair bir soruyu, “Konsey bildirisinde yer alan hedefler ve talepler son derece açık. Bunun üzerine yorum yapmaya gerek olduğunu düşünmüyorum” şeklinde yanıtladı. Libya'nın doğusu Berka bölgesini yöneten Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih’in girişimiyle hemfikir olduğunu ifade eden Dr. Muhammed, ayrıca Kahire Girişimi ve Libya konulu Berlin Konferansı’nın sonuçlarını da desteklediğini kaydetti.
Bu gelişmeyi, Libya’nın batısını ve doğusunu yöneten hükümetleri sarsan ‘Büyük Fizan Başkaldırısı’ olarak niteleyen Dr. Muhammed, “Pratikte var olan Trablus ve Berka idari bölgelerindekine benzer şekilde Fizan Bölge Konseyi’nin kurulmasını talep eden bu kutlu ve barışçıl ayaklanmayla Fizan’ın üzerine hak güneşi doğdu. Bu ayaklanma, Fizan halkını kurtarmayı, milli servetin Libya'nın tüm bölgeleri arasında adil bir şekilde dağıtılması yoluyla Fizanlıların yaşadığı haksızlıkları, ötekileştirmeleri, yoksulluğu ve korkularını gidermeyi amaçlıyor” şeklinde konuştu.
Fizan bölgesinde birçok kültürü bir araya getiren faktörün, ‘ortak tarih ve kader’ olduğuna işaret edilen bildiride, tüm sakinlerinin hiçbir dışlamaya veya ötekileştirmeye maruz kalmadan adem-i merkeziyetçi yapıda yer alma hakkına sahip olduğu vurgulandı. Bildiride ayrıca “Fizan’ın siyasi, ekonomik, sosyal ve güvenlik kurumları tüm sakinlerinin adalet ve fırsat eşitliği temelinde katılımını garanti ediyor” denildi.
Bununla birlikte sosyal uzlaşıya dikkat çekilen bildiride, Fizan’ın adem-i merkeziyetçi yönetiminin ‘aynı vatandaki tüm insanlar için uzlaşı sağlamaya, barış içinde birlikte yaşamaya, ülke içinde ve dışında yerinden edilmiş kişilerin geri dönüşünü sağlamak için tüm önlemleri almaya, milli ve uluslararası yasa ve geleneklere uygun bir şekilde geçiş döneminde bölgeye adalet getirmeye ve genel af yasalarını uygulamaya’ istekli olduğu vurgulandı.
Bildiride ayrıca yönetim kadrolarında gücün adil dağılımının yanı sıra bu kadrolarda kadınların ve özel gereksinimli bireylerin de bulunmasına önem verileceğinin altı çizilirken, “Tüm bunlar, Fizan’ın gelişimi için temel direklerdir. Bununla birlikte bir bütün olarak ulusal düzeyde toplum katılımı ilkelerinin pekiştirilmesidir” ifadeleri yer aldı.
Libya’nın iç işlerine herhangi bir şekilde yabancı bir müdahalenin tamamen reddedildiği vurgulanan bildiride, “Ülkemiz içindeki sorunlarımızı, her türlü dış müdahaleden uzak, açık ve şeffaf ulusal diyalog yoluyla çözebiliyoruz” denildi.
Öte yandan İtalya, güneydeki bazı isimlerin Fizan Bölge Konseyi’nin kurulmasına yönelik itirazlarını görmezden gelirken Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanlığı aracılığıyla yaşanan gelişmeyi memnuniyetle karşıladığını bildirdi.
İtalyan haber ajansı Adnkronos (AKI) tarafından yayınlanan bir bakanlık açıklamasında bu adımın, güney bölgesindeki ‘geniş sosyal ve kabile gerçekliğinin bir göstergesi’ olduğu ve ‘siyasi uzlaşı sürecine giden yoldaki son gelişmeleri’ temsil ettiği belirtildi.

Fizan Libya’nın üçüncü parçası
Libya'yı oluşturan Trablus (Kuzeybatı) ve Berka (Doğu) üç ana bölgeden biri olan Fizan ülkenin güneybatısında yer almakta.
1551-1577 yılları arasında Fizan Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine girdi. 1711'de Trablus’un İstanbul'a sözde bağlı ama fiiliyatta özerk Karamanlı Hanedanı'nın eline geçmesiyle Fizan’ın Osmanlılarla bağlantısı kesildi. Osmanlılar 1835’te tekrar Fizan’ı İstanbul’a bağladı.
1911’de İtalya'nın Trablus'u işgal etmesinin ardından 1912’de Fizan da Uşi anlaşmasıyla İtalya’ya bağlandı. Fizan'daki Arap birliklerinin İtalyanlara direnişi ise 1930'lara kadar devam etti.
İtalyan ve Fransız işgallerinden 1947’de kurtulmasından sonra Trablusgarp, Fizan ve Berka (Sirenayka) birleşip 1951’de Libya Birleşik Krallığı'nı kurdular.



İsrail, Gazze'deki tampon bölgeyi genişletmek için acele ediyor

 İsrail ordusunun dün Gazze şehrinde bir evi yıkmasının ardından yükselen dumanlar (AP)
İsrail ordusunun dün Gazze şehrinde bir evi yıkmasının ardından yükselen dumanlar (AP)
TT

İsrail, Gazze'deki tampon bölgeyi genişletmek için acele ediyor

 İsrail ordusunun dün Gazze şehrinde bir evi yıkmasının ardından yükselen dumanlar (AP)
İsrail ordusunun dün Gazze şehrinde bir evi yıkmasının ardından yükselen dumanlar (AP)

İsrail, Gazze Şeridi’nde işgal altındaki bölgeler (Sarı Hattın doğusu) ile Hamas'ın faaliyet gösterdiği bölgeleri (Sarı Hattın batısı) birbirinden ayıran Sarı Hattın yaklaşık 3 kilometre batısında yeni bir tampon bölge oluşturmaya çalışıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan silahlı gruplardan saha kaynaklarına göre İsrail'in bu çabaları, ateşkesin ikinci aşamasına geçmeden önce sahadaki yeni durumu istikrara kavuşturmayı amaçlıyor. Bu çabalar, işgalci İsrail güçlerinin tampon bölge için istedikleri yerleri belirlemelerine olanak tanıyan evlerin yıkılması ve arazinin düzleştirilmesini içeriyor.

Sahadaki bu gelişmeler, İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in geçtiğimiz pazar günü Gazze Şeridi'ndeki İsrail güçlerini teftiş ederken yaptığı açıklamalarla tutarlıydı. Zamir, Sarı Hattın yeni bir sınır, yerleşim yerleri için ileri bir savunma hattı ve bir saldırı hattı oluşturduğunu söyledi.

Buna karşın Hamas liderlerinden Husam Bedran, Zamir'in açıklamalarının işgalin ateşkes anlaşmasının şartlarına uymadığını açıkça ortaya koyduğunu vurguladı. Bedran dün Fransız Haber Ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, Hamas’ın anlaşmanın ikinci aşamasına geçilmeden önce İsrail'in ateşkese yönelik ihlallerine son verilmesini istediğini belirtti.


Netanyahu: Şam ile temaslar bir anlaşmayla sonuçlanmadı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump (AP)
TT

Netanyahu: Şam ile temaslar bir anlaşmayla sonuçlanmadı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisinden dün yapılan açıklamada, Suriye meselesine ilişkin ABD'nin de katıldığı son görüşmelerin iki taraf arasında bir anlaşma veya mutabakata yol açtığı iddiaları yalanlandı.

Açıklamada, Suriye ile ilgili konularda Washington'ın himayesinde görüşmeler ve temaslar yapıldığı, ancak bunların henüz ön görüşme aşamasında olduğu vurgulandı.

Bu konuda herhangi bir anlaşma veya niteliksel ilerleme olduğu yönündeki iddiaların doğru olmadığı vurgulanan açıklamada, temasların ABD'nin bölgede yürüttüğü daha geniş diplomatik çabaların bir parçası olduğu belirtildi.

Kaynaklara göre Netanyahu, İsrail medyasının, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul toplantıları sırasında, ABD'nin arabuluculuğuyla iki taraf arasında varılan anlaşmayı imzalamayı reddettiğini bildirmesinin ardından bu açıklamayı yapmak zorunda kaldı.


Şam'daki Mezze Askeri Havaalanı çevresine havan toplu saldırı: Can kaybı yok

İsrail'in geçtiğimiz yaz Şam'a düzenlediği hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in geçtiğimiz yaz Şam'a düzenlediği hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (Reuters)
TT

Şam'daki Mezze Askeri Havaalanı çevresine havan toplu saldırı: Can kaybı yok

İsrail'in geçtiğimiz yaz Şam'a düzenlediği hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in geçtiğimiz yaz Şam'a düzenlediği hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (Reuters)

Suriye Devlet Televizyonu dün akşam başkent Şam'daki Mezze Askeri Havaalanı çevresine ‘nereden ateşlendiği bilinmeyen’ havan topları düştüğünü, ancak herhangi bir can kaybı yaşanmadığını bildirdi.

Suriye Arap Haber Ajansı SANA’ya konuşan askeri bir kaynak, üç havan topunun Şam'daki Mezze Askeri Havaalanı çevresini hedef aldığını, ancak herhangi bir can kaybı veya maddi hasara yol açmadığını söyledi. SANA, ‘İlgili yetkililer Mezze Askeri Havaalanı çevresine konuşlandı ve havan toplarının nereden ateşlendiğini belirlemek için soruşturma başlattı’ bilgisini aktardı.

Reuters geçtiğimiz kasım ayında, ABD'nin Suriye ile İsrail arasında bir güvenlik anlaşmasının önünü açmak için Şam'daki bir hava üssünde askeri olarak konuşlanmayı planladığını bildirmişti.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre hava üssü, İsrail ve Suriye arasında gelecekte imzalanacak bir saldırmazlık anlaşması kapsamında silahsızlandırılmış bölge oluşturulması beklenen Suriye'nin güneyindeki bazı bölgelerin girişinde yer alıyor.

O dönemde SANA, Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan bir kaynaktan bilgiler aktaran Reuters'ın haberini yalanlamış ve ‘Reuters'ın Suriye'deki ABD üsleri hakkında yayınladığı haberlerin hiçbir gerçeklik payı yoktur’ ifadelerini kullanmıştı.

ABD, Suriye ile İsrail arasındaki gerilimi azaltmak ve Şam'ın İsrail'in son zamanlarda ele geçirdiği topraklarını geri almasını sağlayacağını umduğu bir güvenlik anlaşmasına varmak için iki taraf arasında arabuluculuk yapıyor.