Türkiye’de 7 milyon 940 bin üniversite öğrencisi var

Türkiye’de 7 milyon 940 bin üniversite öğrencisi var
TT

Türkiye’de 7 milyon 940 bin üniversite öğrencisi var

Türkiye’de 7 milyon 940 bin üniversite öğrencisi var

Son verilere göre Türkiye’de önlisans, lisans, yüksek lisans, doktora olmak üzere toplam öğrenci sayısı 7 milyon 940 bin 133 olurken, en çok öğrencinin 3 milyon 361 bin 273 ile Anadolu Üniversitesi’nde olduğu kaydedildi.
Medya takibinin öncü kurumlarından Ajans Press’in, Yükseköğretim Kurumu(YÖK) verilerinden elde ettiği bilgilere göre, Türkiye’de önlisans, lisans, yüksek lisans, doktora olmak üzere toplam öğrenci sayıları belli oldu. Veriler 2019-2020 istatistiklerini yansıtırken, toplam öğrenci sayısının 7 milyon 940 bin 133 olduğu kaydedildi. En çok öğrencinin ise 3 milyon 361 bin 273 ile Anadolu Üniversitesi’nde olduğu kaydedilirken, Türkiye’de 129 devlet, 74 vakıf, 4 adette vakıf MYO olduğu gözlendi. Lisans yapan öğrenci sayısına ayrıca bakıldığında ise 4 milyon 538 bin 926 olduğu saptandı.
Ajans Press, üniversitelerle ile alakalı basına yansıyan haber adetlerini inceledi. Ajans Press’in dijital basın arşivinden derlediği bilgilere göre geçen yıldan bugüne üniversiteler ile alakalı 231 bin 727 haber çıkışı olduğu görüldü. Üniversite öğrencileri ile alakalı çıkan haber adedi ise 49 bin 80 olurken, COVID-19 ile birlikte üniversitelerinde online eğitim modeline geçmesi en çok konuşulan başlıklar arasında yer aldı. Eylül ayında üniversitelerin nasıl bir stratejiye gideceği ise merak konusu.



Arizona'da tarihi keşif: 200 milyon yıllık uçan sürüngen fosili bulundu

Araştırmacılar, 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti (Smithsonian)
Araştırmacılar, 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti (Smithsonian)
TT

Arizona'da tarihi keşif: 200 milyon yıllık uçan sürüngen fosili bulundu

Araştırmacılar, 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti (Smithsonian)
Araştırmacılar, 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti (Smithsonian)

Araştırmacılar 200 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yaşamış kanatlı bir sürüngen olan yeni bir teruzor türü keşfetti.

Smithsonian Ulusal Doğa Tarihi Müzesi'nden bilim insanları 2011'de, fosilleşmiş çene kemiğini ortaya çıkardıkları bu canlının, artık Kuzey Amerika'da bilinen en eski teruzor türü olduğunu belirledi.

Arizona'daki Taşlaşmış Orman Milli Parkı'ndaki ücra bir kemik yatağında keşfedilen bu canlının çene kemiği 209 milyon yıl önce volkanik kül içinde korunmuş.

Yeni türün, bir insanın omzuna rahatça tüneyebilecek kadar küçük olduğu düşünülüyor.

Bu olağanüstü fosili, müzenin FossiLab bölümünde 18 yıldır gönüllü olarak çalışan Suzanne McIntire keşfetti.

McIntire şöyle diyor:

Bu örneği ortaya çıkarmanın heyecan verici tarafı, dişlerin hâlâ kemiğin içinde olmasıydı, bu yüzden hayvanı tanımlamanın çok daha kolay olacağını biliyordum.

Ekip, diş uçlarının aşınmış olmasından yola çıkarak teruzorun, çoğu zırh benzeri pullarla kaplı balıklarla beslendiği sonucuna vardı.

Ekip yeni teruzor türüne Eotephradactylus mcintireae adını verdi. "Kül kanatlı şafak tanrıçası" anlamına gelen bu isim, fosilin bulunduğu alandaki volkanik küle atıf yapıyor.

Arizona'nın kuzeydoğusundaki bu bölge, 209 milyon yıl önce Pangaea'nın ortasında ve ekvatorun hemen üzerinde yer alıyordu.

Küçük nehir kanallarının kesiştiği bölge muhtemelen mevsimsel sellere maruz kalıyordu; bu seller kanallara tortu ve volkanik kül taşıyarak muhtemelen kemik yatağında muhafaza edilen canlıları gömdü.

Ekip toplamda kemikler, dişler, balık pulları ve koprolitler yani fosilleşmiş dışkılar da dahil 1200'den fazla fosil ortaya çıkardı.

Araştırmacılar ayrıca sivri uçlu zırhı ve ayakkabı kutusuna sığabilecek kabuğuyla, eski bir kaplumbağanın fosillerini de tanımladı. Kara kaplumbağası benzeri bu hayvan, fosilleri daha önce Almanya'da keşfedilen, bilinen en eski kaplumbağayla aynı zamanlarda yaşamıştı.

Kligman, "Bu, kaplumbağaların Pangea genelinde hızla yayıldığını gösteriyor ki bu çok büyük olmayan ve muhtemelen yavaş bir tempoda yürüyen bir hayvan için şaşırtıcı" diyor.

Independent Türkçe