İspanya, Cezayir ve Fas’ın silahlanmasından endişeli

Cezayir ile Fas arasındaki silahlanma yarışı, İspanyol Krallığını sarsıyor (Getty Images)
Cezayir ile Fas arasındaki silahlanma yarışı, İspanyol Krallığını sarsıyor (Getty Images)
TT

İspanya, Cezayir ve Fas’ın silahlanmasından endişeli

Cezayir ile Fas arasındaki silahlanma yarışı, İspanyol Krallığını sarsıyor (Getty Images)
Cezayir ile Fas arasındaki silahlanma yarışı, İspanyol Krallığını sarsıyor (Getty Images)

Ali Yahya
Cezayir ve Fas arasındaki silahlanma yarışının, İspanyol krallığını sarstığı anlaşılıyor. Nitekim İspanya’nın milliyetçi Vox partisi, İspanyol parlamentosuna sunduğu tasarıda, daha fazla silah elde etmek ve Cezayir ile Fas’ın silahlanmasına karşı ABD ile ilişkileri güçlendirmek için savunma bütçesinin artırılması çağrısında bulundu.

Cezayir ve Fas'ın silahlanması, İspanya’nın güvenliğini tehdit mi ediyor?
İspanya’nın üçüncü büyük siyasi gücü olan söz konusu partinin önerisinde, Cezayir’in bilhassa donanma açısından çok güçlü bir silahlanma sürecine girdiği ve bu konuda bir sıçrama gerçekleştirdiği, nitekim hassas Rus füzelerine sahip İskender füze sistemi satın almasının ardından bu ülkenin Kuzey Akdeniz ülkelerini endişelendirir hale geldiği ifadeleri yer alıyor. Aynı şekilde Fas ordusunun da modernize edilerek Afrika’daki en güçlü orduya dönüştürülmesinin planlandığı, Fas ile ABD ilişkilerindeki seviyenin artırıldığı vurgulanıyor. Fas’ın komşu ülkeler ile arasında ihtilaf çıkması veya kara ve deniz sularında egemenlik talebi etmesi durumunda ABD-Fas yakınlaşmasının bu ülkeye destek sağlayacağına da değiniliyor. Böylece, Fas'ın İspanyol yönetimi altındaki Ceuta ve Melilla şehirlerini yeniden kazanma girişimlerinden korkusuna işaret ediliyor.
İki ‘dost ülke’ olarak tanımladığı Cezayir ve Fas'ın ordularını geliştirme hakkına sahip olduğunu belirten Vox partisi, karşılığında da İspanya'nın Ceuta, Melilla ve Kanarya Adaları üzerindeki egemenliğini korumak için askeri üstünlüğünü garanti etmesini talep ediyor. Aynı zamanda, ülkesi hükümetini ABD ile ilişkileri ihmal ettiği için eleştirerek İspanyol ordusu bütçesini gayri safi milli hasılanın yüzde 2’sine yükseltme ihtiyacını vurguluyor.

Tarihi korkular
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Cezayir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Prof. Dr. Beşir Budelal, İspanya içindeki güçlü sesleri temsil eden aşırı sağcı partilerin iki ülke arasındaki en az 300 yıl önceki savaşa dayanan eski İspanyol-Cezayir düşmanlığını hatırlatıp yaşatmak istiyor olabileceklerine değiniyor. Bu nedenle aşırı sağ, Güneybatı Akdeniz ülkelerine düşman tezlerini desteklemek için bugün bu tarihsel arka planı temel aldığını söyleyen Budelal, Cezayir’in son yıllarda Akdeniz’in en güçlü donanması haline gelmesini sağlayacak ve buradaki çıkarlarını koruyacak stratejik silahlara sahip olmasının İspanya’yı rahatsız ettiğini vurguluyor.
Fas konusunda ise, bu sağcı çevrelerin İspanyol karşıtı ve Ceuta ve Melilla gibi tartışmalı Fas bölgelerini isteyen bir hükümet ile sonuçlanacak siyasi değişikliklere karşı dikkatli olduğu anlaşılıyor. Nitekim Budelal, bilhassa küresel jeopolitik değişimler, Çin ve Rusya gibi uluslararası güçlerin yükselişi, Avrupa Birliği'nin dağılması ve bağımsız bir Avrupa savunmasının olmaması, ABD ve NATO savunma şemsiyesinin Avrupa üzerinden kaldırılması işaretlerinin görünmeye başlaması gibi hususlar dolayısıyla İspanya’nın söz konusu korkusunun yerinde olduğunu vurguluyor. İspanya'daki mevcut siyasi dengelerde azınlık olmasına rağmen aşırı sağın tüm dizginleri eline almak ve seçimde atılım gerçekleştirmek için bu öneriyi doğru zamanda gündeme getirdiğini dile getiren Budelal, zirâ koronavirüs salgınının toplumsal ve ekonomik yansımalarının bu cenâhın ülkenin iç ve dış politikalarında nüfuz alanı kazanmasını sağladığını da ekliyor.

Batı Akdeniz'deki askeri dinamikler
Nitekim İspanyol siyasi sınıfının korkuları, ülkenin askeri kurumu içerisinde Fas ve Cezayir’in silahlanma yarışı ve bu yarışın İspanyol krallığını zayıflatabileceği hakkındaki endişelerini ortaya koyuyor. Zirâ Madrid, kendisini, Fas ve Cezayir'in dikkat edilmesi gereken askeri güçlere dönüştüğü askeri dinamiğin ortasında buldu.
Fakat bu endişe yeni değil; daha önce de İspanyol Deniz Kuvvetleri Komutanlığından önemli bir isim, ülkesinin Cezayir denizaltı silahının İspanyol muadilinden daha iyi performans göstermesi dolayısıyla, kendisini Cezayir'den gelecek olası saldırılara açık gördüğünü dile getirmişti. Aynı zamanda Cezayir denizaltı silahının daha önce görüşmemiş gelişmişlik seviyelerine ulaştığı, İspanya’nın denizaltı silahının ise üzerine durulması gereken bir seviyede kaldığını vurgulamıştı.

Endişenin üstesinden gelinmesi yönünde ABD ve Avrupa hareketliliği
Afrikalı Gazeteci ve Hukukçular Birliği Genel Sekreteri Beki Binamir’in Independent Arabia’ya yaptığı açıklamaya göre, İspanyol partisi Ciudadanos’un geçtiğimiz Nisan ayında ABD'li milletvekillerine, Washington'un Fas lehine onayladığı ve Harpoon saldırı füzeleri ile ilgili silah anlaşmalarını durdurmaları talebinde bulunan bir mektup yollamıştı. Partinin Avrupa Parlamentosu’nda Dış İlişkilerden Sorumlu milletvekili Ramon Bauza; ABD Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı James Rich ve Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Eliot Engel’den İspanyol ulusal güvenliğine ve ABD ve Batı Avrupa ülkeleri için stratejik önem arz eden Cebelitarık Boğazı’na olası olumsuz askeri etkileri nedeniyle bu anlaşmaya karşı çıkmaları talebinde bulunmuştu. 
İspanyol partisinin, aynı zamanda İspanya'daki çeşitli siyasi partiler ve ordunun Fas'ın bu füzeleri deniz sınırı dosyasında kullanmayı planladığını tahmin ettiğine değinen Binamir, Ceuta ve Melilla gibi tozlu dosyaları nedeniyle Fas’ın askeri tehlike kaynağı olarak görüldüğünü de ekliyor. ABD’nin Fas'a sattığı silahların İspanya için herhangi bir tehlike oluşturmadığı iddiası ile karşı karşıya kalan söz konusu İspanyol korkularının bölgenin yakın dönemde yenin gelişmelere şahit olacağı yeni bir döneme girildiğine işaret ettiğine değinen Binamir; İspanya’nın Cezayir ve Fas donanmalarına karşı dikkatli olacağını da vurguluyor.

İslamofobi hastalığı
Siyasi analist Muhammed es-Sadık Emin, Independent Arabia’ya verdiği demeçte, nüfusun yalnızca 2,6’sının Müslüman olmasına rağmen (Avrupa’da ise yüzde 4,6) bilhassa İspanya’daki sağcı partilerin İslamofobi hastalığına yakalandığı düşüncesinden bahsediyor. Diğer yandan, aşırı sağın Fas ve Cezayir’in silahlanmasından korkusunun abartı olduğunu, zirâ bu gelişmenin ne İspanya ne de başka ülkelere yönelik herhangi bir güvenlik tehdidi oluşturmadığını vurguluyor. Nitekim Fas'ın zorlu iç ve ekonomik koşullarının, İspanyolların işgal ettiği Fas topraklarını geri almasına veya geri almayı talep etmesine dahi izin vermediğine değiniyor.
Cezayir sınırlarında ciddi derecede güvenlik sorunları ve tehlikenin varlığına değinen Emin, bu nedenle Cezayir ordusunun silahlandırılmasının yalnızca Cezayir'in değil, Fas ve İspanya da dahil olmak üzere bölgedeki tüm ülkelerin güvenliği için gerekli olduğuna işaret ediyor. Aynı zamanda Cezayir'in İspanya ile herhangi bir sınır anlaşmazlığının bulunmadığını ekleyen Binamir, iki ülkenin dışişleri bakanlarının deniz sınırlarıyla ilgili açıklamalarının aralarındaki dostane ilişkilerle ilgili tüm belirsizlikleri ortadan kaldırabileceği, iddia edilen deniz anlaşmazlıklarına dair söylentileri çürütebileceğini belirtiyor.



Etiyopya, Mısır'ı Afrika Boynuzu'nda ‘istikrarsızlaştırma kampanyası’ yürütmekle suçluyor

Rönesans Barajı (Reuters)
Rönesans Barajı (Reuters)
TT

Etiyopya, Mısır'ı Afrika Boynuzu'nda ‘istikrarsızlaştırma kampanyası’ yürütmekle suçluyor

Rönesans Barajı (Reuters)
Rönesans Barajı (Reuters)

Etiyopya Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır’ı Afrika Boynuzu bölgesinde ‘Etiyopya’yı hedef alan bir istikrarsızlaştırma kampanyası yürütmekle’ ve ‘gerilimi artırmaya zemin hazırlamakla’ suçladı.

İki ülke arasında Mavi Nil üzerindeki Rönesans Barajı konusunda süren anlaşmazlığa atıfta bulunan bakanlık, açıklamasında Mısır’ın ‘Afrika Boynuzu’nda Etiyopya’yı merkeze alan, ancak onunla sınırlı olmayan bir istikrarsızlaştırma kampanyası yürüttüğünü’ savundu.

Bakanlık, Mısır’ın ‘diyaloğu reddettiğini ve gerilimi artırma niyetini açıkça ortaya koyan düşmanca söylemini yoğunlaştırdığını’ iddia etti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise dün yaptığı açıklamada, ülkesinin Etiyopya’nın Rönesans Barajı’na ilişkin tek taraflı adımlarını reddettiğini yineleyerek, “Etiyopya’nın uygulamaları tüm Afrika kıtasının istikrarını tehdit eden ciddi bir tehlike oluşturuyor” dedi.

Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanlığı da geçen ay yaptığı açıklamada, Etiyopya’nın baraj yönetiminde ‘tek taraflı ve kontrolsüz uygulamalarını’ sürdürdüğünü, bunun ‘havza ülkelerinin hak ve çıkarlarını tehdit eden ciddi riskler barındırdığını’ vurguladı.

Etiyopya, milyarlarca dolara mâl olan dev Rönesans Barajı’nın inşasına Nil Nehri üzerinde 2011 yılında başladı. Mısır ise projeyi, Afrika’nın en uzun nehrindeki tarihi su haklarını tehdit eden bir girişim olarak görüyor.

Afrika Birliği (AfB) arabuluculuğunda Mısır ile Etiyopya arasında yürütülen müzakereler Nisan 2021’de sonuçsuz kalmış; bunun üzerine Kahire, Addis Ababa’ya baskı uygulanması için konuyu Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne taşımıştı.


İsrail, Gazze’nin güneyine düzenlediği hava saldırılarında 2’si çocuk 6 Filistinli hayatını kaybetti

İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
TT

İsrail, Gazze’nin güneyine düzenlediği hava saldırılarında 2’si çocuk 6 Filistinli hayatını kaybetti

İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusunda düzenlediği hava saldırılarının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)

Filistin merkezli Ma'an haber ajansının bildirdiğine göre, dün akşam (Çarşamba) Gazze Şeridi’nin güneyine düzenlenen İsrail hava saldırılarında 6 Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı.

Ajans, İsrail ordusunun Han Yunus kentinin batı bölgelerini en az dört füzeyle vurduğunu aktardı.

Filistinli sağlık kaynakları, “aralarında iki çocuğun da bulunduğu 6 kişinin İsrail bombardımanında yaşamını yitirdiğini” bildirdi.

Saldırının, Han Yunus’un batısındaki Mevasi bölgesinde bulunan bir çadırı hedef aldığı belirtilirken, gelişmenin İsrail ordusunun gün içinde Refah’ın güneyinde yaşanan çatışmalarda 5 askerinin yaralandığını duyurmasının ardından geldiği ifade edildi.


40 yıldır bir ilk: Lübnan ve İsrail arasında ‘sivil’ müzakereler

UNIFIL güçleri, Lübnan’ın güneyinde İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgeden enkazın kaldırılmasını izliyor (AFP)
UNIFIL güçleri, Lübnan’ın güneyinde İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgeden enkazın kaldırılmasını izliyor (AFP)
TT

40 yıldır bir ilk: Lübnan ve İsrail arasında ‘sivil’ müzakereler

UNIFIL güçleri, Lübnan’ın güneyinde İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgeden enkazın kaldırılmasını izliyor (AFP)
UNIFIL güçleri, Lübnan’ın güneyinde İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgeden enkazın kaldırılmasını izliyor (AFP)

Dün, Lübnan ve İsrail arasında 40 yıldır bir ilk olarak sivil müzakereler başladı. ABD eski Beyrut Büyükelçisi ve avukat Simon Karam ve İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Dış Politika Kıdemli Direktörü Uri Resnick, ABD Danışmanı Morgan Deann Ortagus ile birlikte Ateşkes Anlaşması'nın Uygulanması Denetim Komitesi (Mekanizma) toplantısına sivil katılımcılar olarak katıldı.

ABD’nin Beyrut Büyükelçiliği bu katılımı ‘her iki taraf için kalıcı barış ve karşılıklı refahı desteklemek’ olarak değerlendirirken, Lübnan Cumhurbaşkanlığı bu adımı, Mekanizma'nın başkanlığını yürüten ABD yönetiminin ‘takdire şayan çabalarına yanıt vermek’ olarak nitelendirdi. Bu atamanın, ‘Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri ve Nevvaf Selam hükümeti ile koordinasyon ve istişare sonrasında’ yapıldığını doğruladı. Meclis Başkanı Berri ise görüşmelerin ‘henüz bir sonuca ulaşmadığını’ söyledi. Bu adımın, ‘Berri ve Başbakan Selam ile koordinasyon ve istişare toplantısı sonrasında’ atıldığını vurgulayan Lübnan Cumhurbaşkanlığı, görüşmelerin ‘henüz barış görüşmeleri aşamasına gelmediğini’ belirtti.

Şarku’l Avsat’a konuşan Lübnanlı kaynaklara göre Cumhurbaşkanı Joseph Avn, bu hamlesiyle gerilimin tırmanmasını engellerken uluslararası taleplere açık olduğunu teyit ederek İsrail'i uluslararası alanda zor durumda bıraktı.

Öte yandan Hizbullah destekçileri İsrail ile normalleşmeyi protesto etmek için Beyrut'un güneyinde sokaklara döküldü.