Fırat’ın doğusundaki Arap aşiretler ABD’nin PKK'yı bölgelerinden uzaklaştırmasını istiyor

Fırat’ın doğusundaki Kamışlı kentinde bir SDG unsuru (AFP)
Fırat’ın doğusundaki Kamışlı kentinde bir SDG unsuru (AFP)
TT

Fırat’ın doğusundaki Arap aşiretler ABD’nin PKK'yı bölgelerinden uzaklaştırmasını istiyor

Fırat’ın doğusundaki Kamışlı kentinde bir SDG unsuru (AFP)
Fırat’ın doğusundaki Kamışlı kentinde bir SDG unsuru (AFP)

Suriye’nin kuzeydoğusundaki Arap aşiretler, ABD ordu yetkililerinden Kürt savaşçıların bölgelerinden uzaklaştırılmasını talep etti.
El-Akidat aşiretinin bir şeyhi, “Deyrizor’un 50 kilometre doğusundaki Ziban beldesinde durumu sakinleştirmek için bir toplantı düzenlendi. Toplantıda uluslararası koalisyon subaylarının yanı sıra Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) yakınlığıyla bilinen aşiretlerden bazı kişiler de yer aldı” bilgisini verdi.
Akidat şeyhi, açıklamasının devamında şunları kaydetti:
“Toplantıda dile getirilen talepler yalnızca durumun sakinleşmesiyle ilgili değildi. Bunun yanı sıra SDG’nin gasp ettiği haklar ve özellikle bölge evlatlarının yönetimlerinden uzaklaştırılması ve petrol güvenliği ajandasının PKK’ya teslim edilmesi ele alındı. Aşiret şeyhlerinin talepleri, Haseke, Rakka ve Deyrizor kırsalının yönetimini üstlenecek siyasi bir bölgesel Arap yönetiminin kurulmasına odaklandı. Ayrıca yolsuzluk ve yozlaşmışlarla mücadele ve güvenliğin temini meselelerinin Arap aşiretlerinin evlatlarına teslim edilmesi talebi dillendirildi.”
Bölgedeki Arap aşiretler ve aktivistler, PKK’nın bölgeden tamamen çıkarılması talebiyle gösteri düzenlenmesini talep etti.
Suriye’nin doğusundaki Arap aşiretlerinin imzasıyla yayınlanan bildiride “Akidat aşiretinin bir şeyhine düzenlenen suikasta karşı çıkılması, PKK’nın Deyrizor’dan tamamıyla çıkarılması ve bölgedeki kuşatmanın kaldırılması talebiyle” gösteri düzenleme çağrısı yapıldı.
Deyrizor’daki Akidat kabilesi şeyhleri, bildiride, “SDG’nin askeri ve sivil hizmetlerinde bulunan tüm Arap aşiret evlatlarına, SDG’den derhal ayrılarak Deyrizor kırsalında oluşturulan Arap aşiret ordusuna katılma” çağrısında bulundu.
Bildiride ayrıca Akidat aşiretinin bir mensubu olan Deyrizor Askeri Konseyi Genel Komutanı Ahmed Ebu Hewla’dan “aşiret ordusu devrimcilerine katılması ve ailesi ile aşiretinin yanında durması” istendi.
Barış ve Özgürlük Cephesi yetkililerinden oluşan bir heyet, geçen hafta Perşembe günü Haseke’deki uluslararası koalisyon güçlerine ait üste ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Fırat'ın doğusundaki temsilcisi Zahra Bill ve yardımcısı Emily Brandet ile bir toplantı düzenledi.
Barış ve Özgürlük Cephesi yetkililerinin Kürt müzakerelerine katılması ve Suriye muhalefetini birleştirme rolünü üstlenme imkanına değinilen toplantıda Zahra, Washington’un, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) 2254 sayılı kararının uygulanması ve Cenevre sürecini yeniden canlandırmak için çalıştığını belirtti. Zahra, Washington’un bu doğrultuda Suriye rejimine ekonomik yaptırımlarla baskı uygulayarak Suriye krizine siyasi çözüm oluşturmaya ve Suriye’nin kuzeydoğusunda istikrarı sağlamaya çalıştığını ifade etti
Barış ve Özgürlük Cephesi'nin bileşenlerinden bir olan Asuri Demokratik Örgütü Politbüro Üyesi Gabriel Muşi Kuriye, Zahra’nın toplantı sırasında, ABD’nin tüm muhalif grupları birleştirme ve koruma çabalarına vurgu yaptığını ve Kürtler arasındaki müzakerelerin de bu amaca hizmet ettiğini belirttiğini aktardı.
Kuriye, “Biz de Barış ve Özgürlük Cephesi olarak, Kürt müzakerelerini desteklediğimizi, Suriye muhalefetinin tüm taraflarıyla iyi ilişkiler kurmak için çalışacağımızı, aralarında görüş birliği sağlamaya katkı sağlayacağımızı ve Müzakere Yüksek Komitesi’nin (HNC) birliğini koruyacağımızı aktardık” diye konuştu.
Barış ve Özgürlük Cephe’sinin Suriye için nasıl bir gelecek hayal ettiğine ilişkin vizyonunu toplantıda Zahra ile paylaştıklarını aktaran Kuriye, “ABD’nin bölgedeki rolünün kapsamlı siyasi çözüm için bir denge faktörü oluşturduğunu vurguladık. Uluslararası kararlar doğrultusunda siyasi çözümün desteklenmesi için birlikte çalışma ve ilişkileri sürdürme hususunda anlaştık” dedi.
Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS), Suriye'nin Yarını Hareketi, Süryani Demokratik Birliği (ADO) ve Ahmet Carba liderliğindeki Cezire ve Fırat Bölgesi Arap Meclisi oluşumları, geçen ayın sonunda Kamışlı’da Barış ve Özgürlük Cephesi’nin kurulduğunu bildirmişti.

Uzlaştırma Merkezi: ABD, toplumsal ve siyasi istikrarsızlığı körüklüyor
Suriye'deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada sözlerine yer verilen Merkez Başkanı Aleksandr Şerbitskiy, “ABD'nin Fırat'ın doğusundaki yasadışı varlığı, gerginliğin ve taraflar arasındaki diyaloğu engelleyen önemli bir unsuru haline geldi” değerlendirmesinde bulundu.
ABD’nin, Suriye’de toplumsal ve siyasi istikrarsızlığın daha fazla körüklenmesine ve taraflar arasındaki çatlağın genişlemesine neden olduğunu savunan Şerbitskiy, “Fırat’ın doğusunda ve özellikle de hükümetin kontrolünde olmayan Deyrizor’daki durum gittikçe daha da kötüleşiyor. ABD destekli birliklere düşman kabile güçleri bir dizi kasaba ve yerleşim merkezlerini kontrol altına aldı” ifadelerini kullandı.
Şerbitskiy, Rusya ve Suriye rejiminin “Fırat’ın doğusunda durumun çözüme kavuşması, bölgedeki durumun normale dönmesi, ulusal diyaloğun yeniden başlatılması ve bölge halkına barış ve güvenliği sağlamak için gerekli tüm tedbirleri aldığını” kaydetti.
İdlib’deki duruma da değinilen açıklamada, “Militanların İdlib'deki gerginliği azaltma bölgesi yakınındaki bölgelere tehdit oluşturacak faaliyetlerde bulunması halinde Rusya’nın yanıt verme hakkını saklı tutacağı” belirtildi.

ABD’li şirket ile SDG’nin petrol anlaşması Rus basınında
Öte yandan ABD merkezli Delta Crescent Energy LLC adlı şirketi, Suriye'nin kuzeydoğusunda petrol çıkarmak, işlemek ve ticaretini yapmak üzere SDG ile yaptığı sözleşme Rus basınında geniş yer buldu. Izvestia gazetesi, söz konusu anlaşmayla Bağdat-Şam ve Irak ile Suriye’nin kıyısı arasındaki ikmal yollarının kesilmesi hedeflendiğini yazdı.
Gazetenin görüşlerine yer verdiği uzmanlar, “ABD, Suriye’deki hidrokarbonları ele geçirmeye devam ediyor. Bu kez, ABD’li şirketlerin Fırat’ın doğusunu kontrol eden Kürt güçleri ile petrol yataklarının modernizasyonu konusunda yaptığı anlaşmayla birlikte bu durum açık bir hal aldı” ifadelerini kullandı.



İsrail’in Somaliland’da askeri üs kurma girişiminin ardından Mısır’ın muhtemel seçenekleri neler?

İsrail’in Somaliland’da askeri üs kurma girişiminin ardından Mısır’ın muhtemel seçenekleri neler?
TT

İsrail’in Somaliland’da askeri üs kurma girişiminin ardından Mısır’ın muhtemel seçenekleri neler?

İsrail’in Somaliland’da askeri üs kurma girişiminin ardından Mısır’ın muhtemel seçenekleri neler?

Binyamin Netanyahu hükümeti, iç siyasi krizlerden kaçmak amacıyla bölgesel cephelerde gerilimi tırmandırma yarışına girerken, son dönemde Afrika Boynuzu’nda, özellikle de Somaliland’da İsrail kaynaklı “tehlikeli” olarak nitelendirilen hamleler dikkat çekiyor.

Somaliland’da bir İsrail askeri üssü kurulması ihtimali, Mısır ve Arap dünyasının ulusal güvenliğini yeni bir stratejik sınavla karşı karşıya bırakıyor. Kızıldeniz’in girişine yönelik herhangi bir müdahalenin “kırmızı çizgi” olduğu yönündeki resmî ve hukuki uyarılar, bu tür bir adımın bölgeyi daha önce gündeme gelmemiş askerî seçeneklere sürükleyebileceğine işaret ediyor.

Şarku’l Avsat Al Arabiya’dan aktardığı habere göre Askerî tabloyu ayrıntılı biçimde analiz eden Harp Akademileri Yüksek Askerî Çalışmalar Akademisi’nden öğretim üyesi Tümgeneral Usame Mahmud Kebir, yaptığı açıklamalarda, Netanyahu’nun hükümetinin dağılmasını önlemek için siyasi ve askerî gerilimi canlı tutmaya çalıştığını belirtti.

Kebir’e göre İsrail’in uluslararası hukuku ihlal ederek Somaliland’ı bağımsız bir devlet olarak tanıması, üç temel jeostratejik hedefe dayanıyor:

  • Birincisi, Husileri yakın mesafeden tehdit edebilecek bir askerî üs kurmak;
  • İkincisi, Somali’deki Türk çıkarlarını hedef almak;
  • Üçüncüsü ve en tehlikelisi ise Kızıldeniz’in girişindeki deniz trafiğini kontrol ederek Mısır’a baskı uygulamak. Bu durumun Süveyş Kanalı gelirlerini olumsuz etkileyeceğini ve Etiyopya’nın Nahda Barajı dosyasında Kahire’ye karşı siyasi koz kazanmasına hizmet edeceğini vurguladı.

Mısırlı askerî uzman, Kahire’nin bu girişimleri diplomatik olarak derhal kınadığını, ancak İsrail’in fiilen askerî üs inşasına başlaması halinde sürecin “daha etkili bir aşamaya” evrilebileceğini ifade etti. Kebir, Mısır’ın ulusal güvenliğini ve stratejik kazanımlarını koruyacak yeterli araç ve düzenlemelere sahip olduğunun altını çizdi.

Hukuki ve uluslararası boyuta ilişkin değerlendirmede bulunan uluslararası hukuk profesörü Dr. Muhammed Mahmud Mehran ise, İsrail’in bu adımda ısrar etmesinin “stratejik kırmızı çizginin aşılması” anlamına geleceğini söyledi. Mehran, Al Arabiya.net ve Al Hadath.net’e yaptığı açıklamada, Mısır’ın yalnızca diplomatik seçeneklerle yetinme lüksüne sahip olmadığını; Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. maddesi uyarınca önleyici savunma tedbirleri alma yükümlülüğü doğacağını dile getirdi.

Mehran ayrıca, Somali’nin meşru hükümetiyle Mogadişu’da imzalanan ortak savunma anlaşmaları çerçevesinde Mısır’ın halihazırda bölgede askerî varlık bulundurmasının, Kahire’ye “hukuki ve sahadaki araçlar” sağladığını ve bu sayede gayrimeşru üs kurma girişimlerinin engellenebileceğini belirtti.

Coğrafi mesafenin Mısır Silahlı Kuvvetleri için caydırıcı bir unsur olmayacağını vurgulayan Mehran, Babülmendep’teki hayati çıkarların korunmasının mümkün olduğunu ifade etti.

Mehran, değerlendirmesini şu sözlerle tamamladı: Somaliland’da herhangi bir İsrail askerî varlığı Mısır tarafından tek başına karşılanmayacak; bu adım, 1950 tarihli Arap Ortak Savunma Sistemi ile de karşı karşıya kalacak. Söz konusu sistem, Arap ülkelerini varoluşsal tehditlere karşı ortak hareket etmeye zorunlu kılıyor.


Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu askeri operasyona hazırlık amacıyla Mukalla Limanı’nın tahliyesini istedi

Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
TT

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu askeri operasyona hazırlık amacıyla Mukalla Limanı’nın tahliyesini istedi

Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu bugün, tüm sivillere Hadramut ilindeki Mukalla Limanı’nı bir sonraki duyuruya kadar derhal tahliye etmeleri çağrısında bulundu. Koalisyon, bu önlemin onların güvenliğini sağlamak amacıyla alındığını vurguladı.

Tahliye talebinin liman çevresinde yapılacak askeri operasyon hazırlıkları ile birlikte can ve mal güvenliğini korumayı amaçladığını açıklayan Arap Koalisyonu, herkesin verilen talimatlara uymasını ve güvenliklerinin sağlanması için iş birliği yapmasını istedi.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral el-Maliki, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Dr. Reşad el-Alimi’nin Güney Geçiş Konseyi'ne (GGK) bağlı silahlı unsurların Hadramut’taki sivillere karşı işlediği ciddi ve korkunç insani ihlalleri nedeniyle talebi üzerine sivilleri korumak için acil önlemler alınacağını açıkladı. Bu önlemler, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) gerilimi yatıştırmak, GGK güçlerini geri çekmek, mevzilerini Vatan Kalkanı Güçleri'ne devretmek ve yerel makamların sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlamak için yorulmak bilmeden sürdürdükleri ortak çabaların devamı niteliğinde. Arap Koalisyonu güçleri, bu çabaları bozacak her türlü askeri eyleme, sivil hayatları korumak ve Suud Arabistan-BAE’nin çabalarının başarısını sağlamak için doğrudan ve derhal müdahale edileceğini teyit ediyor.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı'nın meşru Yemen hükümetine yönelik sürekli desteğini ve kararlı tutumunu teyit eden Tümgeneral Maliki, herkesi ulusal sorumluluklarını yerine getirmeye, itidal göstermeye ve güvenlik ve istikrarı korumak için barışçıl çabalara yanıt vermeye çağırdı.


Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
TT

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare

Yemen'de meşru hükümete destek veren Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı, Mukalla Limanı’nda dışarıdan verilen askeri desteği hedef alan ‘sınırlı’ bir hava saldırısı düzenlediğini duyurdu.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral el-Maliki, yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz cumartesi ve pazar günü, iki geminin Koalisyon Ortak Kuvvetler Komutanlığı'ndan resmi izin almadan Fuceyra Limanı’ndan Mukalla Limanı’na girerken görüldü. İki geminin mürettebatı, izleme sistemlerini devre dışı bıraktı ve çatışmayı körüklemek amacıyla Yemen'in doğu illerindeki (Hadramut ve el-Mahra) Güney Geçiş Konseyi (GGK) güçlerini desteklemek için büyük miktarda silah ve savaş aracı indirdi. Bu eylem, ateşkese ve barışçıl bir çözüm arayışına karşı yapılmış açık bir ihlaldir. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2216 sayılı kararı da ihlal edilmiştir.” İfadelerini kullandı.

Tümgeneral Maliki, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi’nin Arap Koalisyonu güçlerine yönelik Hadramut ve el-Mahra’daki sivilleri korumak için gerekli tüm askeri önlemleri alması yönündeki talebine dayanarak güvenliği ve istikrarı tehdit eden bu silahların oluşturduğu tehlike ve gerginlik çerçevesinde bu kararı aldıklarını açıkladı.

Arap Koalisyonu Hava Kuvvetleri, bu sabah, Mukalla Limanı’nda iki gemiden indirilen silah ve savaş araçlarını hedef alan sınırlı bir askeri operasyon gerçekleştirdi. Bu operasyon, uluslararası insani hukuk ve geleneksel kurallar çerçevesinde ve hiçbir yan hasar meydana gelmeyecek şekilde belgelendikten sonra gerçekleştirildi.

Tümgeneral Maliki, Arap Koalisyonu’nun Hadramaut ve el-Mahra'da gerilimi azaltmaya ve sükuneti sağlamaya devam edeceğini, meşru Yemen hükümeti ve koalisyonla koordinasyon sağlanmadan herhangi ülkenin Yemen’deki herhangi bir gruba askeri destek sağlamasını engelleyeceğini, böylece Suudi Arabistan ve Arap Koalisyonu’nun güvenlik ve istikrarı sağlama ve çatışmanın yayılmasını önleme çabalarının başarıya ulaşmasının amaçlandığını vurguladı.