Sirte’de gerginlik artarken Hafter, Cufra’yı ziyarete hazırlanıyor

Libya’nın başkenti Trablus’taki mayın temizleme operasyonlarından biri (AFP)
Libya’nın başkenti Trablus’taki mayın temizleme operasyonlarından biri (AFP)
TT

Sirte’de gerginlik artarken Hafter, Cufra’yı ziyarete hazırlanıyor

Libya’nın başkenti Trablus’taki mayın temizleme operasyonlarından biri (AFP)
Libya’nın başkenti Trablus’taki mayın temizleme operasyonlarından biri (AFP)

Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’nun (LUO) şehrin dış mahallelerinde gerçek mühimmatla askeri tatbikatlarını sonlandırdığı Sirte şehrinde, 10 Ağustos’ta da askeri gerginlik devam etti. İsminin belirtilmesini istemeyen LUO’dan askeri kaynaklar, Mareşal Hafter’in, Cufra şehrine yakın bir ziyaret yapmayı planladığını belirtti.
Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) yürüttüğü Burkan el-Gadab (Öfke Volkanı) operasyon odası, Brega bölgesinden Sirte’ye doğru ilerlerken, LUO’ya bağlı 70 silahlı aracın ve mühimmat kamyonlarının görüntülerini yayınladı. UMH’ye bağlı Sirte ve Cufra Operasyon Odası medya yetkilisi de kuvvetlerin, hala Sirte’nin batısında ve el-Cufra’nın kuzeyinde askeri hareketliliği takip ettiğini belirtti. Yetkili, UMH kuvvetlerinin hala talimat beklediğini ve herhangi bir harekete cevap vermeye hazır olduğunu vurguladı. Yetkili ayrıca, UMH kuvvetlerinin suç çetelerini kovuşturmak üzere el-Vişka’nın güneyinde güvenlik devriyelerini sürdürdüğüne dikkati çekti.
Öte yandan Fayiz es-Serrac’ın yardımcısı Ahmed Maitik, UMH içerisindeki artan anlaşmazlık uçurumunu derinleştirirken, geçen pazar akşamı Ortak Güvenlik Gücü Komutanı Fituri Gribel ile gerçekleştirdiği görüşmesi sırasında, hayati önem taşıyan alanlarda güvenlik ve istikrar sağlamak için gücün oynadığı rolün önemine dikkati çekti.
Maitik, yayınladığı bir bildiride, Fituri’nin, kendisine ‘sabotaj eylemlerini önlemek amacıyla elektrik santrallerinin güvenliğini sağlamak için görev üstlenecek olan gücün ihtiyaçları’ hakkında bilgi verdiğini belirtti.
Görüşme öncesinde, UMH’nin üst düzey askeri komutanlarından biri olan batı bölgesi ortak operasyon odası direktörü Tuğgeneral Usame Cuveyli, ortak güç tarafından yayınlanan bir bildiriyi eleştirerek, ortak gücün siyasi liderler arasındaki görüş ayrılıklarına hiçbir şekilde müdahalede bulunmaması gerektiğini söylemişti. Cuveyli, “Bu gücün görevi, kurulma kararında açıkça belirtilmiştir” ifadelerini kullanmıştı.
Başkent Trablus’ta silahlı milislerin etkisini sınırlandırmaya yönelik çekingen çabalar çerçevesinde UMH’ye bağlı yerel basın organları, şehrin önde gelen silahlı milislerinden biri olan ve hükümete bağlı Trablus Devrimci Güçleri’nin, 10 Ağustos’ta el-Farnac’daki Ahlaki Rehberlik Dairesi karargahını, UMH’de ilgili bir komiteye devrettiğini açıkladı.
Öte yandan geçen pazar akşamı geç saatlerde, Tarhuna şehrinde UMH yandaşı silahlı milisler arasında 1 haftada art arda dördüncü kez çatışmalar patlak verdi. Çatışmalarda, 1 kişi ölürken, 9 kişi de yaralandı. Şehri kontrol eden UMH, olaya ilişkin olarak sessizliğini korurken, Emniyet Müdürlüğü de yorum yapmayı reddetti.
Diğer taraftan Mareşal Halife Hafter ve Mısır’ı ziyaret eden Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih arasında 10 Ağustos’ta bazı anlaşmazlıklar yaşandı. İlgili kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, Hafter’in ABD ordusunun ‘Sirte ve Cufra şehirlerinden geri çekilme ve Petrol Hilali bölgesini tahliye etme talebine’ itiraz ettiğini belirtti. Salih’in ise Hafter’i siyasi sahneden çıkarmak için ABD baskısıyla karşı karşıya olduğunu söyleyen kaynaklar, Akile Salih’in bu hususta yürüttüğü uluslararası ve bölgesel müzakerelerin de Hafter’in onayını almadığına dikkati çekti. Kaynaklar, Salih’in Mısır’a yönelik resmi ziyareti öncesinde iki tarafın bir araya gelmediğinin de altını çizdi.
Salih, ABD'nin Trablus Büyükelçisi Richard Norland ile 10 Ağustos’ta Kahire’de gerçekleştirdiği görüşmede, ‘servetin adil bir şekilde dağıtılmasının’ önemine vurgu yaparken, uluslararası toplumun petrol gelirlerinin adil dağıtımı ve bu gelirlerin UMH yandaşı milislere ya da UMH safında savaşmak amacıyla Suriye’den getirilen paralı askerlere sızdırılmaması talebine ilişkin devam eden tartışmalara dikkati çekti.
Akile Salih, ABD Büyükelçisi ile ‘Libya’daki çözüm girişimlerini’, ‘Berlin Konferansı’nın çıktıları uyarınca Salih’in, Kahire Bildirgesi ile zirveye ulaşan girişimleri çerçevesinde ilerlemek üzere atılan fiili adımları’ ayrıntılı şekilde ele aldı. Ayrıca görüşmede, Sirte ve Cufra’daki silah tezahürlerinin kaldırılması, LUO kuvvetlerinin söz konusu iki şehirden geri çekilmesi olasılığı da masaya yatırıldı. Kaynaklar, ABD Büyükelçisinin ‘Libya’da barışçıl bir çözüm gerekliliği, ABD’nin Libya’daki ateşkese yönelik tavrı ve krize askeri bir çözümün bulunamaması hususundaki tutumuna’ değindiğini ifade etti. Aynı şekilde ‘ateşkesin devamlılığı, siyasi diyalog yeniden başlayana kadar Sirte ve Cufra şehirlerinin silahtan arındırılması ve diyalog masasına geri dönülmesi’ hususlarında uzlaşı sağlandığı belirtildi.



‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
TT

‘Hayalet kamp’... Batı Şeria'da on binlerce kişi İsrail operasyonları nedeniyle yerinden edildi

Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)
Tulkerim Mülteci Kampı (DPA)

İsrail güçleri, işgal altındaki Batı Şeria'da büyüdüğü Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki evleri yıkmaya başladığında Malik Lütfi, sahip olduğu birkaç dakika içinde ailesinin eşyalarından ne alacağını düşünürken kafası karışmıştı.

Altı çocuk babası 51 yaşındaki Lütfi, yakınlardaki Tulkerim kentinde küçük bir oda kiraladı. Ancak kuşatma altındaki kampta elektronik ev aletleri tamirhanesine erişimi olmadığı için kirayı ödeyecek geliri yok ve ailesinin geleceği konusunda endişeli.

asdfrgt
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin üzerini arayan İsrail askeri (DPA)

Lütfi şunları söyledi: “Bizi 27 Ocak 2024'te yerlerimizden ettiler. Bizi evlerimizden çıkardılar ve geri gelmememizi söylediler. Bu yüzden altı aydır Tulkerim Mülteci Kampı’na dönmedik. Kendi başımıza oradan ayrıldık, çoğu insan yanına hiçbir şey almadı.”

Lütfi, durumu kendisinden daha kötü olan, aşırı kalabalık okullarda ya da tarım arazilerinde yaşamak zorunda kalan çok sayıda aile tanıdığını söyledi.

Lütfi, “Hükümetten ve insanların masraflarının karşılanması için yardım sözü veren hayırseverlerden yardım bekliyoruz” dedi.

cdfrgt
İsrail askerlerinin kestiği yolun kenarında bekleyen Tulkerim Mülteci Kampı sakinleri (DPA)

İşgal Edilmiş Topraklarda İnsan Hakları için İsrail Bilgi Merkezi (B'Tselem), İsrail operasyonlarının Batı Şeria'da Lütfi gibi on binlerce Filistinliyi evlerinden etmeye zorladığını bildirdi.

Bağımsız bir merkez olan B'Tselem, Tulkerim, Nur Şems ve Cenin mülteci kamplarında yaşayan yaklaşık 40 bin kişinin bu yıl askeri operasyonlar nedeniyle yerlerinden edildiğini belirtti.

İsrail, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tulkerim ve Cenin kentleri de dahil olmak üzere Filistinli militanların faaliyetlerine karşı harekete geçtiğini söylüyor.

Bir İsrail ordu sözcüsü dün yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu, kuvvetlerin bölgede serbestçe hareket etmesine ve engellenmeden hareket etmesine izin vermek için binaların yıkılmasını gerektiriyor.”

dfvghy
Tulkerim Mülteci Kampı’ndaki İsrail askerleri (DPA)

Açıklamada, “Bu yapıları yıkma kararı operasyonel gerekliliğe dayanmaktadır ve alternatif seçenekler değerlendirildikten sonra alınmıştır” denildi.

İsrail'in yıkımları yaygın uluslararası eleştirilere neden oldu ve Filistinliler arasında İsrail'in 1967 savaşında ele geçirdiği Batı Şeria'yı resmen ilhak etmek için organize bir çaba içinde olduğuna dair korkuların arttığı bir döneme denk geldi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre görgü tanıkları, bu hafta buldozerlerin bina enkazları arasında ilerlediğini ve yeni yolların moloz ve beton bloklarla dolduğunu ifade etti. Bölge sakinleri kamyonların üzerine sandalye, battaniye ve mutfak aletleri gibi eşyalarını yığdı.

swdert
Tulkerim Mülteci Kampı’nda bir Filistinlinin kimliğini kontrol eden İsrail askeri (DPA)

Tulkerim Valisi Abdullah Kemyil, yıkımların son haftalarda arttığını, yakındaki Tulkerim ve Nur Şems mülteci kamplarında 106 ev ve 104 diğer yapının yıkıldığını açıkladı.

Kemyil, “Tulkerim Mülteci Kampı'nda yaşananlar İsrail'in siyasi kararıyla işlenen bir suçtur ve bunun güvenlikle hiçbir ilgisi yoktur” dedi.

Kemyil sözlerine şöyle devam etti: “Operasyon devam ediyor, altyapının yıkımı sürüyor. Kampta hiçbir şey bırakmadılar. Tulkerim Mülteci Kampı, çeşitli yerlerinde sadece keskin nişancıların bulunduğu bir ‘hayalet kamp’ haline geldi.”

İsrail'in Batı Şeria'nın kuzeyinde ocak ayında başlattığı operasyon, 20 yıl önceki İkinci İntifada’dan bu yana gerçekleştirilen en büyük operasyonlardan biri.

Operasyonda insansız hava araçları (İHA) ve helikopterler tarafından desteklenen birkaç ordu tümeninin yanı sıra on yıllardır ilk kez ağır savaş tankları da kullanılıyor.

ABD ve Katar'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlama çabaları yoğunlaşırken, bazı uluslararası yetkililer ve insan hakları örgütleri de Batı Şeria'daki çalkantılı durumdan duydukları endişeyi dile getirdiler.

B'Tselem İletişim Direktörü Shai Barnes, “İsrail, Gazze Şeridi'ne yönelik mevcut saldırısında geliştirdiği taktik ve savaş doktrinlerini Batı Şeria'nın kuzeyinde de uygulamaya başladı. Bu, evlerin ve sivil altyapının kasıtlı ve yaygın bir şekilde tahrip edilmesini ve sivillerin ordunun savaş bölgesi olarak belirlediği alanlardan zorla göç ettirilmesini içeriyor” ifadelerini kullandı.

Hükümet içindeki ve dışındaki İsrailli aşırılık yanlıları, Filistinlilerin başkenti Doğu Kudüs olan ve Gazze Şeridi'ni de içine alacak bağımsız bir devlet kurmak istedikleri Batı Şeria'nın ilhak edilmesi için defalarca çağrıda bulundu.

İsrailli bakanlar Batı Şeria operasyonunun militan gruplarla mücadele dışında bir amacı olduğunu reddediyor. İsrail ordusu yaptığı açıklamada, uluslararası hukuka uyduğunu ve militanları hedef aldığını ifade etti.

Vali Abdullah Kemyil, yerinden edilmenin zaten ekonomik olarak zor durumda olan bir toplum üzerinde baskı yarattığını söyledi. Binlerce kişi camilere, okullara ve aileleriyle birlikte tıkış tıkış yaşadıkları evlere sığındı.

Altı ay sonra ilk kez geri dönen Lütfi, evlerdeki yıkımın boyutunun kendisini şok ettiğini söyledi.

Lütfi, “Çoğu insan gitti ve geri dönüp evlerine baktığınızda yıkılmış olduklarını görüyorsunuz. Yıkım çok büyük; geniş caddeler, altyapı, elektrik, internet… Eğer yeniden inşa etmek istiyorsanız, bu uzun zaman alacak” şeklinde konuştu.