Joe Biden, Kamala Harris’i başkan yardımcısı adayı olarak seçti

Joe Biden, Kamala Harris’i başkan yardımcısı adayı olarak seçti
TT

Joe Biden, Kamala Harris’i başkan yardımcısı adayı olarak seçti

Joe Biden, Kamala Harris’i başkan yardımcısı adayı olarak seçti

Demokrat Parti’nin başkan adayı Joe Biden dün, kasım ayında yapılması planlanan başkanlık yarışında Senatör Kamala Harris’i başkan yardımcısı adayı olarak seçtiğini duyurdu.
Harris, Biden’ın duyurusu ile birlikte böylesine büyük bir partiden bu pozisyon için yarışan ilk siyahi kadın olarak adını tarihe yazdırdı. ABD medyasına göre bu hamle, Biden’ın ABD Başkanı Cumhuriyetçi Donald Trump’ı yenme hamleleri açısından siyahi seçmenlerin oynayacağı hayati rolü kabul etmesi olarak görülüyor.
Diğer taraftan ABD Başkanı Donald Trump, başkanlık seçimlerinde Demokrat rakibinin başkan yardımcısı olarak Senatör Kamala Harris’i seçmesi hakkında yaptığı değerlendirmede Harris’i Senato’daki en korkunç üye olarak tanımladı. Biden’ın yaptığı seçim karşısında “şaşırdığını” vurguladı.
Beyaz Saray’da basın mensuplarının karşısına geçen Trump, Biden’in kazandığı Demokrat Parti ön seçimleri sırasında Harris’in kendisini etkilemeyi başaramadığı belirterek “performansı zayıf olduğu için” bu seçim karşısında şaşkınlığa uğradığını söyledi.
Trump, 2018 yılında Yargıç Brett Kavanaugh’un Yüksek Mahkeme üyesi olarak Senato’da oylandığı oturum sırasında Harris’in “Senato üyeleri arasında en acımasız, en korkunç, en saygısız olan” kişi olduğunu söyledi.
55 yaşındaki Senatör, Demokrat Parti’nin ön seçimleri sırasında yaptığı açıklamalarda sürekli olarak şu sözleri tekrarlıyordu:
“Annem bana çoğu zaman bana şöyle derdi: Kamala, pek çok şeyi başaran kişiler arasında sen ilk olabilirsin. Sonuncu olmadığına da emin ol.”
Jamaika ve Hindistan kökenli göçmen bir aileden gelen ve kariyerinin başlangıcından itibaren başarılara imza atan Kamala Harris unvanları arasına ABD’nin ilk siyahi başkan yardımcısını da eklemek istiyor.
Harris, 2004-2011 yılları arasında San Francisco Bölge Savcısı olarak iki dönem görev yaptıktan sonra 2011-2017 yılları arasında iki kez Kaliforniya Başsavcısı seçildi. Böylece ülkenin en yoğun nüfuslu eyaletinde adli organlara başkanlık eden ilk kadın ve aynı zamanda ilk siyahi olmuştu.
Harris’in ayrıca 2017 yılının ocak ayında Senato önünde yemin etmesi kendisini Güney Asya kökenli ilk kadın ve ABD tarihindeki ikinci siyahi senatör yaptı.
Kamala Harris, 1960’ların gelişen Kaliforniya eyaletinin Oakland şehrinde ailesinin sivil haklar için verdiği mücadeleden gurur duyarak büyüdü.
Harris’in 2019’da Biden ile kendisini bir araya getiren ilk münazarada Biden’a özellikle 1970’li yıllardaki ırk ayrımcılığı politikaları konusundaki tutumu hakkında sürpriz bir şekilde saldırmasıyla izleyenleri ve Biden’ı şaşırtmıştı. Siyahi öğrencileri beyazların oturduğu mahallelere taşıyan bir otobüste genç bir kız olarak nasıl seyahat ettiğini etkili bir biçimde anlatmıştı.
Söz konusu münazara, anketlerde Harris’e kısa bir süre için de olsa destek sağlamış ancak seçim programını net bir şekilde belirlemede zorluk çekmesinin ardından çok geçmeden aldığı destek kaybolmuştu.
Harris aralık ayında Demokrat Parti’nin ön seçimlerinde başarısız olduktan sonra mart ayında Joe Biden ile ittifak kurmuştu.
Bununla birlikte eski başkan yardımcısının bazı müttefikleri, Harris’in eleştirileri sonrasında yeteri kadar “pişmanlık” göstermemesi ve “hırslı” bir aday olabileceği nedenlerinden dolayı Biden’a uyarıda bulundular.
 



İsrail Savunma Bakanı: Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğiz

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)
TT

İsrail Savunma Bakanı: Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğiz

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, bugün salı günü yaptığı açıklamada, İsrail’in “Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğini” söyledi. Katz, uygun zaman geldiğinde Gazze’nin kuzeyinde yeni yerleşim odakları kurulacağını da belirtti.

İsrail medyasının aktardığına göre Katz, Beyt El’de düzenlenen bir törende yaptığı konuşmada, “Bunu doğru şekilde ve doğru zamanda yapacağız. Protesto edenler olacaktır, ama biz bakanlarız” ifadelerini kullandı.


ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı şüphesiyle bir tekneye düzenlediği saldırıda bir kişi öldü

Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
TT

ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı şüphesiyle bir tekneye düzenlediği saldırıda bir kişi öldü

Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)

ABD ordusu dün, Doğu Pasifik'te uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıldığı bilinen rotada seyreden bir teknede şüpheli bir uyuşturucu kaçakçısını öldürdüğünü açıkladı.

Latin Amerika'daki Washington askeri operasyonlarını denetleyen ABD Güney Komutanlığı, X'te yayınlanan açıklamada, "Birleşik Müşterek Görev Gücü Güney Mızrağı, uluslararası sularda belirlenmiş terör örgütleri tarafından işletilen gemiye karşı ölümcül bir saldırı düzenledi" dedi. Açıklamada, hiçbir ABD askeri personelinin yaralanmadığı da belirtildi. Güney Komutanlığı, teknenin gerçekten uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili olduğuna dair kanıt sunmadı.

Güney Komutanlığı tarafından yayınlanan videoda, teknenin bir tarafına su püskürtüldüğü görülüyor. İkinci bir püskürtmenin ardından, teknenin arka kısmı alev alıyor, etrafı daha fazla su püskürtmesiyle çevrili ve alevler şiddetleniyor. Videonun son saniyesinde, teknenin yanında büyük bir alev topuyla sürüklendiği görülüyor.

Daha önceki ABD saldırılarında teknelere yönelik patlamaları gösteren videolarda, gemilerde ani patlamalar görülmüş ve bu da füze kullanımına işaret etmişti. Bazı kayıtlarda ise füze benzeri cisimlerin teknelere doğru düştüğü açıkça görülmüştü.

Trump yönetimi, saldırıların ABD'ye uyuşturucu akışını durdurmayı ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro üzerindeki baskıyı artırmayı amaçladığını belirtmişti.


Pentagon: Çin, fırlatma rampalarında yaklaşık 100 kıtalararası balistik füze yüklemiş olabilir

ABD Savunma Bakanlığı (Reuters)
ABD Savunma Bakanlığı (Reuters)
TT

Pentagon: Çin, fırlatma rampalarında yaklaşık 100 kıtalararası balistik füze yüklemiş olabilir

ABD Savunma Bakanlığı (Reuters)
ABD Savunma Bakanlığı (Reuters)

Çin'in büyük askeri emellerini vurgulayan bir Pentagon rapor taslağında, Pekin'in muhtemelen en yeni üç fırlatma üssüne 100'den fazla kıtalararası balistik füze yüklediği ve silah kontrolü görüşmelerine girmeye yanaşmadığı belirtildi.

Çin, nükleer silahlarını modernize ediyor ve menzilini diğer tüm nükleer güçlerden daha hızlı bir şekilde genişletiyor. Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Pekin, askeri yığılmasıyla ilgili haberleri "itibarını zedelemek ve uluslararası toplumu kasıtlı olarak yanıltmak" girişimleri olarak nitelendirerek reddetti.

Geçtiğimiz ay ABD Başkanı Donald Trump, Çin ve Rusya ile nükleer silahsızlanma planı üzerinde çalışıyor olabileceğini söylemişti. Ancak Reuters'in gördüğü bir Pentagon raporu taslağı, Pekin'in böyle bir planla ilgilenmediğini gösteriyor.

Raporda, "Pekin'in bu tür adımlar atmaya veya kapsamlı silah kontrolü görüşmelerine katılmaya yönelik bir istekliliğini hala göremiyoruz" ifadesi yer aldı.

Raporda ayrıca, Çin'in Moğolistan sınırına yakın füze depolama tesislerinde 100'den fazla DF-31 katı yakıtlı kıtalararası balistik füze konuşlandırmış olabileceği ve bunun da inşa ettiği bir dizi füze depolama tesisinin en yenisi olduğu belirtildi.

Pentagon daha önce bu bölgeleri belirlemişti, ancak oraya konuşlandırılan füze sayısını belirtmemişti. Pentagon taslak rapor hakkında yorum yapmayı reddetti ve Washington'daki Çin Büyükelçiliği henüz yorum talebine yanıt vermedi. Taslak Pentagon raporunda bu füzeler için potansiyel hedefler belirlenmedi. ABD yetkilileri, raporun yasa koyuculara sunulmadan önce revize edilebileceğini ifade etti.

Raporda, Çin'in nükleer savaş başlığı stokunun 2024 yılında yaklaşık 600 civarında kaldığı ve bunun "önceki yıllara kıyasla daha yavaş bir üretim oranını" yansıttığı belirtildi.

Ancak raporda Çin'in nükleer genişlemesinin devam ettiği ve 2030 yılına kadar 1000'den fazla nükleer savaş başlığına sahip olma yolunda ilerlediği belirtildi.

Çin, "kendini savunma amaçlı nükleer strateji" ve "ilk kullanan taraf olmama" politikasına bağlı olduğunu söylüyor.

Trump, Amerika Birleşik Devletleri'nin nükleer silah testlerine yeniden başlamasını istediğini dile getirdi, ancak bunun nasıl uygulanacağı belirsizliğini koruyor.

ABD eski Başkanı Joe Biden ve Trump, ilk dönemlerinde Çin ve Rusya'yı Yeni START anlaşmasının yerine üçlü stratejik nükleer silah azaltma anlaşması getirmek için müzakerelere dahil etmeye çalışmışlardı.

Pentagon raporunda Çin'in askeri yığılması detaylı bir şekilde ele alınarak, "Pekin'in 2027 yılının sonuna kadar Tayvan'da savaşabilecek ve kazanabilecek durumda olacağı" belirtildi.

Tayvan'ı, demokratik olarak yönetilen bir ada olarak kendi topraklarının bir parçası olarak gören Çin, adayı "yeniden birleştirmek" için güç kullanma fikrinden hiçbir zaman vazgeçmedi.

Pentagon raporu, ABD ve Rusya arasında kalan son nükleer silah kontrol anlaşması olan ve her iki tarafı da 700 fırlatma platformunda en fazla bin 550 konuşlandırılmış nükleer savaş başlığıyla sınırlayan 2010 Yeni START Antlaşması'nın sona ermesinden iki aydan kısa bir süre önce geldi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Joe Biden, Şubat 2021'de anlaşmayı beş yıl daha uzattı, ancak anlaşma, daha fazla resmi uzatmayı engelleyen çeşitli hükümler içeriyor. Birçok uzman, anlaşmanın sona ermesinin üç yönlü bir nükleer silahlanma yarışını tetikleyebileceğinden endişe ediyor.

Silah Kontrol Birliği'nin genel müdürü Darrell Kimball şunları söyledi: "Daha fazla nükleer silah ve diplomasi eksikliği hiçbir tarafı daha güvenli hale getirmeyecektir; ne Çin'i, ne Rusya'yı, ne de Amerika Birleşik Devletleri'ni."