ABD Fransa’nın Hizbullah ile yakınlaşmasından endişeli

2010 yılında Hizbullah milisleri (AP)
2010 yılında Hizbullah milisleri (AP)
TT

ABD Fransa’nın Hizbullah ile yakınlaşmasından endişeli

2010 yılında Hizbullah milisleri (AP)
2010 yılında Hizbullah milisleri (AP)

Lübnan hükümetinin öfkeli halkın veya ‘siyasi elitlerin’ baskısı altında istifa etmesi sonrasında Başbakan Hassan Diyab’ın, Beyrut limanındaki patlamayı takiben yaşanan olayları mevcut boyutundan daha yanlış bir şekilde okuduğu açıkça görülmüş oldu.
Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri’nin kotasından Maliye Bakanı seçilen Gazi Vezni’nin istifasını sunacağını sızdırmasından bu yana Lübnanlı siyasi elitlerin, Diyab hükümetinden desteğini çektiği belirtildi.
Bu çerçevede Washington’daki bazı kesimler, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un hükümetin durumunu yeniden düzenlemek için ABD Başkanı Donald Trump yönetimi ile Beyrut’a yönelik siyasi eylemini koordine ettiğini belirtti. Ancak Washington, Lübnan’daki durumdan, doğrudan mevcut siyasi elitlerin sorumlu olduğunu düşündüğü gerekçesiyle en azından bu aşamada ‘ulusal birlik hükümetinin’ kurulmasını desteklemediğini vurguladı.
Bu çevreler, ister Trablus’ta isterse de Beyrut’ta olsun Ankara’nın aktif diplomasi yürüttüğüne dikkati çekti. ABD ve Fransa, Türkiye’nin Lübnan’daki siyasi boşluğu doldurmaya çalışarak nüfuzunu arttırmasından endişe ederken, İran’ın da açık ya da gizli koordinasyon halinde ülkedeki İslamcı gruplarla ilişkilerini derinleştirebileceğine dikkati çekiyor. Bu ABD’li çevrelere göre korkunç siyasi sonuçlara yol açabilir. Bu çerçevede söz konusu ABD çevreleri, Körfez ülkelerinin Lübnan’da yeniden güçlenmesi ve Lübnanlılarla iletişim kanallarının sağlanması çağrısında bulunuyor.
Washington, büyük bir bölgesel çözümün olgunlaştırılması beklentisiyle, bazılarının ‘kurtarma hükümeti’ olarak isimlendirebileceği ‘tarafsız’ bir hükümet kurma konusunda uzlaşı çabalarını sürdürmek için Fransa’ya yönelik ısrarını sürdürüyor. ABD’deki söz konusu çevreler, Washington’un, (ABD’nin Özel Temsilcisi David Hale’nin bu hafta Beyrut’ta ele alacağı bir mesele olarak) İsrail ile kara ve deniz sınırları çizmek için Şii ikilinin uzlaşısına ulaştığına inanıyor. Ancak ABD’nin, Fransa’nın başta Hizbullah olmak üzere Lübnanlı taraflarla gerçekleştirdiği söylenen görüşmelere karşı ihtiyatlı davrandığı belirtiliyor.
Fransa, 17 Ekim’den bu yana Lübnan’da art arda sokak hareketleri ve son olarak limandaki patlama sonra patlak veren olaylar nedeniyle, ayrıca Uluslararası Mahkeme’nin eski Başbakan Refik Hariri suikastına ilişkin sonuçlarını yakın zamanda açıklayacak ve Acil Durum Kuvvetleri’nin bu ay yenilenecek olması dolayısıyla Hizbullah’ın savunma haline geçtiği kanaati taşıyor. Ancak Washington, ülkenin Hizbullah’a devredilmesine ilişkin bir anlaşmayı kabul etmiyor. Aynı şekilde İran ile ‘sadece nükleer hedeflerini değil, aynı zamanda bölgedeki istikrarsızlaştırıcı davranışını da terk etmesini şart koştuğu’ büyük bir anlaşmanın parçası olmaması halinde, Washington’un bu çözümü kabul etmesi de zor görünüyor.
ABD’deki aynı çevreler, şu andan bu yılın sonuna kadar beklenebilecek durumun, yalnızca uluslararası kurumlarla sağlanabilecek olan insani yardım köprüsü aracılığıyla yaşam koşullarının çökmesini durduran bir hükümetin kurulmasını engellemediğine inanıyor.
Beyrut’un yeniden inşasıyla ilgili araştırmalara gelince maliyetin 15 milyar dolara ulaşabileceği belirtildi. Bu konu ise Suriye’den Irak’a kadar zarar gören bölgedeki diğer yeniden yapılanma meseleleri dolayısıyla bu yılın sonuna kadar ertelenmiş bir mesele olarak görülüyor.



"Amerikan paralı askerleri, yardım kuyruğundaki Filistinlileri katlediyor"

GHF'nin faaliyetlerini başlattığı 27 Mayıs'tan bu yana 500'den fazla Filistinli yardım bölgelerinde öldürüldü (AFP)
GHF'nin faaliyetlerini başlattığı 27 Mayıs'tan bu yana 500'den fazla Filistinli yardım bölgelerinde öldürüldü (AFP)
TT

"Amerikan paralı askerleri, yardım kuyruğundaki Filistinlileri katlediyor"

GHF'nin faaliyetlerini başlattığı 27 Mayıs'tan bu yana 500'den fazla Filistinli yardım bölgelerinde öldürüldü (AFP)
GHF'nin faaliyetlerini başlattığı 27 Mayıs'tan bu yana 500'den fazla Filistinli yardım bölgelerinde öldürüldü (AFP)

ABD'li güvenlik şirketlerine bağlı paralı askerlerin Gazze'de yardım almaya çalışan Filistinlileri öldürdüğü iddiaları gündemden düşmüyor.

ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın (GHF) erzak dağıtım bölgelerinde görev yapan eski güvenlik görevlilerinden biri, paralı askerlerin savunmasız sivillere ateş açtığını savunuyor.

Kimliğinin gizli kalması koşuluyla BBC'ye konuşan görgü tanığı, paralı askerlerin hiçbir tehdit oluşturmayan aç Filistinlilere makineli tüfeklerle saldırdığını ileri sürüyor.

Kaynak, bir paralı askerin, erzak dağıtım noktasından yavaş ayrıldıkları gerekçesiyle kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan bir gruba makineli tüfekle ateş açtığını iddia ediyor.

GHF'nin yardım bölgelerinde görev yapmış paralı asker, şahit olduğu bir diğer olayı da şöyle anlatıyor:

Paralı askerler kalabalığa 15 ila 20 el ateş açtı. Filistinli bir adam yere düştü, hareketsiz kaldı. Orada duran diğer paralı asker de 'Vay canına, sanırım bir tane vurdun' dedi. Sonra da gülüştüler.

Kaynak, olayın GHF'ye raporlandığını fakat yöneticilerin Filistinli adamın "yorgun düşüp bayılmış ya da ayağı takılmış" olabileceğini savunduğunu iddia ediyor.

Ayrıca paralı askerlere standart operasyon prosedürleri verilmediğini ve bir ekip liderinin kendilerine "Tehdit altında hissederseniz öldürmek için ateş edin" dediğini savunuyor. Kaynak, GHF'nin kültürünü şöyle özetliyor:

Gazze'ye gidiyoruz, o yüzden kural yok. Ne istiyorsanız onu yapın.

Diğer yandan ABD-İsrail destekli yardım kuruluşu, bir dönem kendileriyle çalışmış bu kişinin iddialarının gerçeği yansıtmadığını iddia ediyor.

Amerikan haber ajansı Associated Press de dünkü haberinde, ABD'li paralı askerlerin gerçek mermi kullandığını ve Filistinlileri öldürdüğünü yazmıştı. GHF bu haberi de yalanlamıştı.

Bunlara ek olarak eski Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell, Amerikan paralı askerlerinin bir ayda 550 Gazzeliyi öldürdüğünü savunmuştu.

Filistinli yetkililer, Netzarim ve Refah bölgelerindeki GHF'ye ait erzak dağıtım noktalarının "insani yardım" kisvesi altındaki ölüm tuzaklarına dönüştüğünü ve İsrail'in sivilleri kasıtlı olarak hedef aldığını savunuyor. İsrail ordusuysa iddiaları reddederek kurallara uymayan kişilere "uyarı ateşi" açıldığını öne sürüyor.

Öte yandan İsrail-Hamas arasında ateşkes görüşmeleri de hızlandırıldı. Suudi Arabistan merkezli medya kuruluşu Şark News'ün aktardığına göre Hamas, silah bırakma meselesinde "esnek" davranabilir.

Filistinli örgütün, Katar ve Mısır aracılığıyla silah kaçakçılığına son vermeyi, Gazze Şeridi'ndeki silah üretim faaliyetlerini durdurmayı ve mevcut silah stoklarını başka bir yerde depolanması için teslim edebileceği savunuluyor. Hamas'ın İsrail ve ABD'nin 60 günlük ateşkes teklifine henüz yanıt vermediği aktarılıyor.

Independent Türkçe, BBC, Times of Israel, AP