Krizlere ve travmaya rağmen Avn, damadını Başbakan yapmayı hedefliyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, dün Beyrut'ta Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas'ı kabul etti (AFP)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, dün Beyrut'ta Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas'ı kabul etti (AFP)
TT

Krizlere ve travmaya rağmen Avn, damadını Başbakan yapmayı hedefliyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, dün Beyrut'ta Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas'ı kabul etti (AFP)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, dün Beyrut'ta Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas'ı kabul etti (AFP)

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, Başbakan Hassan Diyab hükümetinin istifasının hemen ardından (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareketi (ÖYH) Genel Başkanı Cibran Basil’i Başbakan yapma teklifini getirdi. Basil Avn’ın aynı zamanda damadı.
Ancak Avn’ın henüz başlangıç aşamasında olan bu fikri, sanki hiç gündeme gelmemiş gibi kayboldu.
Şarku’l Avsat’a konuşan siyasi çevreler, Cumhurbaşkanı Avn’ın ‘güçlü dönemin çöküş sebebi olmasına rağmen damadı Cibran Basil’i yeniden onurlandırmak için öne sürmesi’ karşısında şaşkınlıklarını dile getirdiler. Aynı çevreler, Basil’in müttefiki Hizbullah’ı arkasına alarak güç gösterisi yapma girişiminin coşkuyla karşılanmadığını da ifade ettiler. Avn’ın bu teklifi sadece muhalif güçler tarafından değil, 8 Mart İttifakı içindeki kilit isimler tarafından da reddedildi.
Öte taraftan Cumhurbaşkanı Avn’ın, geçmişte herhangi bir hükümet kurulduğunda olduğu gibi şartlarını empoze edecek bir konumda olmadığı ve Basil’in yeni hükümetin kurulması için aday gösterilmesinin (Sünni) Müstakbel Hareketi lideri Saad Hariri'ye şantaj amaçlı bir manevradan ibaret olduğu düşünülüyor.
Şarku’l Avsat’ın haberinde, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri’nin Beyrut'a yaptığı ani ziyaret sırasında kendisiyle yapılacak görüşmelere ilişkin hazırlanan programda Basil’in yer almamasına dikkat çekildi. Siyasi çevreler bunun sebebi olarak, cumhurbaşkanıyla görüşmeler yapıldığı sürece böyle bir görüşmeye gerek olmadığı değerlendirmesinde bulundular.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Şükri, Avn ile yaptığı görüşmede Kahire'nin Beyrut limanındaki patlamanın soruşturmasına katılmaya hazır olduğunu bildirdi. Fakat Avn herhangi bir yorum yapmadan kendisini dinledi.
Lübnanlı kaynaklar, Şükri’nin önceki hükümet kurma formüllerinin yeniden devreye koyulmasının artık kabul edilemez olduğunu düşündüğünü aktardılar. Şükri, Lübnan'a yardım için yeni bir vizyona ve Arap ve uluslararası düzeylerdeki açık kapılardan istifade etmenin gerekliliğine dikkat çekti. Ayrıca yapılacak yardımların sadece insani düzeyde kalacağını ifade eden Şükri, ekonomik ve mali yardım sağlamanın reformlar başta olmak üzere büyük uygulamaları gerektirdiğini söyledi.
Şükri Lübnan’ın yeniden Arap evine dönmesi gerektiğini belirttiği açıklamasında, Lübnan dosyasındaki dış müdahalelerin durdurulması ve Lübnan'ın izolasyonundan çıkması gerektiğini söyledi. Ayrıca ülke dış politikasında mesafenin korunması ve eksen politikalarına dahil olunmaması çağrısında bulunarak, ülkenin önceki deneyimlerinden istifade etmesi gerektiğini belirtti.
Bakan Şükri, Beyrut'u vuran felaketle doruğa ulaşan Lübnan krizi başta olmak üzere bir dizi meseleye temas etti. Bununla birlikte görüştüğü kişilere, Arap ülkelerine ve uluslararası topluma açılma çağrısında bulunmayı ihmal etmedi. Fakat bu kez dünyanın kendisine olan güvenini yeniden kazanması için entegre bir siyasi ve ekonomik vizyonun da buna eşlik etmesi gerektiğini vurguladı.
Lübnan’da bir sonraki hükümetin kuruluşu, ülkeyi ekonomik olarak destekleyecek Arap ve uluslararası hazırlıklar temelinde gerçekleşmelidir. Bu hükümetin de önceki hükümetler gibi olması durumunda ülke fırsatı boşa harcamanın bedelini ödeyecektir.



Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
TT

Tunus’ta adaletsizliğe karşı ve özgürlükler talebiyle protesto yürüyüşleri düzenlendi

Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)
Tunus’ta daha fazla özgürlük ve sosyal adalet talebiyle düzenlenen protesto gösterilerinden bir kare (Reuters)

Tunus’ta çoğunluğu gençlerden oluşan protestocular, sivil toplum örgütleri, aktivistler ve bağımsız siyasetçiler dün, ‘adaletsizliğe karşı’ ve özgürlük talepleriyle bir yürüyüşe katıldı. Yürüyüş, İnsan Hakları Meydanı’ndan başlayarak başkentin merkezindeki 5. Muhammed Caddesi’ni geçerek devam etti.

Protesto yürüyüşü, Tunus’un güneyindeki Gabes'te çevre kirliliğine karşı geniş kapsamlı protestoların, sektörel grevlerin ve ‘devlet güvenliğine karşı komplo kurmak’ suçlamasıyla hapiste tutulan politikacılar için uzaktan yapılan duruşmalara tepki olarak düzenlendi.

Bu durum, gazetecilerin yargılanması, sivil toplum kuruluşlarının ve basın kuruluşlarının faaliyetlerinin dondurulmasına ilişkin mahkeme kararları, vergi denetim kampanyası ve siyasi partilerin faaliyetlerinde önemli bir düşüşün yaşandığı bir dönemde ortaya çıktı.

Protesto yürüyüşü organizatörlerinden oluşan komisyonun sözcüsü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Amacımız safları birleştirmek. Bildiğiniz gibi, bugün iklim zorlu. Adaletsizliği durdurmayı ve ülkenin uçuruma sürüklenmesini önlemeyi amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Protestolar sırasında göstericiler “Özgürlük, özgürlük, polis devleti bitti” ve “İş, özgürlük, ulusal onur” sloganları attılar. Göstericiler ayrıca üzerinde ‘Sadece adaletsizlik ve tehditleri bilen bir başkan! Halkın ve halkın isteklerinden uzaklaşan yolun nereye gidiyor?’ yazan büyük bir pankart açtılar.

Muhalefet kanadından Ulusal Kurtuluş Cephesi lideri Riyad Şuaybi, Alman Basın Ajansı DPA’ya yaptığı açıklamada, “Ulusal sahnede yaşanan çok yönlü siyasi, sosyal ve çevresel gelişmeler çerçevesinde, bu yürüyüş, beş yıldan fazla bir süredir durmuş olan demokrasi ve kalkınma sürecinin yeniden başlatılması hedefine ilişkin gerçek bir ulusal konsensüsü ifade ediyor” dedi.

Bu hareket, sokakta yetkililer ile Tunus'un en büyük sendikası olan Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) da dahil olmak üzere çeşitli parti ve örgütlerden muhalefet kanadındaki gruplar arasındaki gerginliğin bir göstergesi olarak görülüyor.

Paris'te yaşayan Tunuslu muhalif siyasetçi ve Fransa'daki Tunuslular Demokratik Derneği Başkanı Tarık Tukabri, “Siyasi partilerin genel sekreterlerinin çoğu bugün hapiste. Siyasi görüşleri ne olursa olsun, kamu özgürlüklerini savunmak ve onların serbest bırakılmasını talep etmek önemli” ifadelerini kullandı. Tukabri, “Siyasi ve demokratik hayata dönmemiz, partilerin ve sivil toplumun rolünü yeniden tesis etmemiz ve uzaktan yargılamalara son vermemiz gerekiyor” diye ekledi.

2019 yılında iktidara gelen Cumhurbaşkanı Kays Said, muhaliflerini devleti içeriden parçalamaya çalışmakla, yabancı güçlerle bağlantıları olmakla ve devlet kurumlarında yaygın şekilde yolsuzluğa neden olmakla suçluyor.

Öte yandan Adalet Bakanı Leyla Ceffal, ifade özgürlüğüne karşı davalar veya kovuşturmalar ya da hapishanelerde muhaliflere işkence uygulandığı iddialarını reddediyor. Ancak Tunus İnsan Hakları Birliği ve Tunus Gazeteciler Sendikası gibi insan hakları örgütleri, kamusal özgürlüklerde ciddi bir gerileme olduğuna işaret ederken hapishanelerde tutuklu bulunan politikacıların sağlık durumunun kötüleştiğini vurguluyor.

Yetkililer, özgürlük kısıtlamalarını kaldırmak, kamu hizmetlerini ve yaşam koşullarını iyileştirmek ve artan fiyatlarla mücadele etmek konusunda çifte baskı altında bulunuyor.

Tukabri, yaptığı açıklamada ayrıca “Bu boşluk bir an önce kapatılmalı ve vatandaşların sağlık, çevre kirliliği, barınma ve diğer alanlardaki gerçek sorunlarına çözüm bulmaya özen gösterilmeli” diye vurguladı.


Sudan’da çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne sıçradı

Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
TT

Sudan’da çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne sıçradı

Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)
Sudan Ordusu Komutanı Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Sudan’da Kordofan'ın kuzey bölgelerinde, özellikle stratejik öneme sahip Babnusa şehrinde şiddetli çatışmalar devam ederken çatışmalar Kuzey Eyaleti’ne de sıçradı. Kuzey Eyaleti’nin yönetim şehri Dongola, Sudan ordusu ile ‘Evlad Kamari’ adıyla bilinen yerel milisler arasında patlak veren ilk çatışmaya tanık oldu. Bu olay, yerel halk arasında terör ve korku dalgasına yol açarken, çok sayıda milis öldürüldü ve liderleri ağır yaralı halde hastaneye kaldırıldı.

Öte yandan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ABD Başkanı Donald Trump'ın Sudan'daki savaşı sona erdirme isteğini memnuniyetle karşıladı. Cumartesi günü, BAE Devlet Başkanı Diplomasi Danışmanı Enver Karkaş, ‘Sudan’daki kanlı iç savaşın acilen sona erdirilmesi ve acil ateşkes’ çağrısında bulundu.

Karkaş, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı açıklamada, Sudan'ın birliğine vurgu yaparken Müslüman Kardeşler'in (İhvan-ı Müslimin) etkisinin geri dönüşünün ciddi endişe kaynağı olduğunu söyledi. Karkaş, Sudan’da çatışan her iki tarafta da ihlallere karışanların hesap vermesi gerektiğinin altını çizdi.


Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi “başbakanın görevlerini” belirledi

KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
TT

Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi “başbakanın görevlerini” belirledi

KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi
KDP lideri Mesud Barzani ile Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki dün Erbil'de bir araya geldi

Irak’ta Şii siyasi güçlerin ittifakı olan Koordinasyon Çerçevesi’nin başbakanlık için potansiyel adaylara ön koşullar getirmeyi kabul ettiği bildirildi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Koordinasyon Çerçevesi, Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki’ye cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve meclis başkanlığı (üç başkanlık) makamlarına atanacak isimlerle ilgili müzakereleri yürütmek üzere ‘tam yetki’ verdi.

Kaynaklara göre başbakanlık adayı Sünni ve Kürt güçler tarafından kabul edilebilir olacak ve ne Washington’ın ne de Tahran'ın hassasiyetlerini tetikleyecek. Bu da onu uzlaşı adayı haline getirecek.

Kaynaklar, adayın kimliğinin, yürütme kararlarının parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran Şii güçlerde kalmasını sağlayan önceden belirlenmiş bir siyasi programı uyguladığı sürece Koordinasyon Çerçevesi için ‘artık bir önem teşkil etmediğini’ belirttiler.

Kaynaklar ayrıca Koordinasyon Çerçevesi komisyonunun, adaylardan Şii partilerle nüfuz mücadelesine girmemelerini ve mali kriz ile artan kamu borcunu çözmek için çalışmasını istediğini aktardı.