Koronavirüs salgını sırasında çeşmelerden su içmek güvenli mi?

Roma’nın merkezinde bir çeşmeden su içen bir turist (AFP)
Roma’nın merkezinde bir çeşmeden su içen bir turist (AFP)
TT

Koronavirüs salgını sırasında çeşmelerden su içmek güvenli mi?

Roma’nın merkezinde bir çeşmeden su içen bir turist (AFP)
Roma’nın merkezinde bir çeşmeden su içen bir turist (AFP)

Dünyanın birçok ülkesinde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının suyun kendisinden geçtiğine ilişkin hiçbir kanıt bulunmazken, uzmanlar virüsün yüzeylerde kalabildiğine dikkat çekerek, çeşmelerden kaçınılmasını veya kullanırken herhangi bir doğrudan temasın sınırlandırılmasını tavsiye ediyor.
ABC News’e göre, ABD’nin New York şehrinde asılan posterlerde insanlara çeşmeleri açmak için eldiven veya kağıt mendil kullanmaları tavsiyesi veriliyor. Bunların olmaması halinde ise çeşmeye dokunduktan sonra yüze dokunmaktan kaçınarak ellerin iyice yıkanması ve suyu içmek için eğilirken musluğa yüz değdirmekten kaçınılması öneriliyor.
Columbia Üniversitesi’nde Virolog olan Angela Rasmussen, “Suyu bir şişeye doldurmak, doğrudan çeşmeden içmekten daha iyi. Bu, tükürüğün çeşmede kalmamasına yardımcı olur ve başkaları için daha güvenli hale getirir” yorumunda bulundu.
Uzmanlar, virüsün yayılmasının ana yolunun insanların konuşurken, öksürürken veya hapşırırken püskürttüğü damlacıklar olduğunu söylese de, yüzeylerin Kovid-19’un yayılmasına katkıda bulunduğuna inanılıyor.
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), çeşmelerle doğrudan teması en aza indirmek için, okullar ve işletmelerde herkesin evden kendi suyunu getirmesi gerektiğine dikkat çekerek, çeşmelerin kullanması gerekenler için temizlenip sterilize edilmesinin önemine vurgu yaptı.
CDC ayrıca, okullar ve işletmelerin çeşmeleri yeniden açılmadan önce kontrol etmeleri gerektiğini belirterek, uzun süreli kapanmalarda sıhhi tesisat sistemlerindeki su birikintisinin bakterilerin artmasına neden olabileceği ve suyla ilişkili diğer hastalıkların riskini artırabileceğini ifade etti.
 



Bilim insanları: Uzun yaşam için belirleyici organ beyin

Beynin biyolojik yaşı, ölüm ve hastalık riskleri açısından en güçlü tahmini sunuyor (Unsplash)
Beynin biyolojik yaşı, ölüm ve hastalık riskleri açısından en güçlü tahmini sunuyor (Unsplash)
TT

Bilim insanları: Uzun yaşam için belirleyici organ beyin

Beynin biyolojik yaşı, ölüm ve hastalık riskleri açısından en güçlü tahmini sunuyor (Unsplash)
Beynin biyolojik yaşı, ölüm ve hastalık riskleri açısından en güçlü tahmini sunuyor (Unsplash)

Bilim insanları bir kişinin ne kadar yaşayacağını öngörmede açık ara en iyi tahminin beyin yaşı üzerinden yapıldığını tespit etti. 

Kaliforniya'daki Stanford Üniversitesi'nden araştırmacılar, Birleşik Krallık'taki yaklaşık 45 bin yetişkinden alınan kan örneklerini yeni bir yöntemle analiz ederek en az 3 bin proteinin seviyelerini ölçtü. 

Araştırmacılar beyin, kalp, akciğer, karaciğer ve bağışıklık sistemi gibi vücudun farklı bölümlerindeki bu proteinler yoluyla, belirli bir organ sisteminin biyolojik yaşını, yani ne kadar yıprandığını hesapladı.

Bir organın protein analizi, kişinin kronolojik yaşından kayda değer derece farklı olduğunda bu organ "aşırı yaşlı" ya da "aşırı genç" diye sınıflandırıldı.

Bu şekilde 11 organ sistemini ve dokuyu inceleyen bilim insanları, sağlık sonuçlarını en iyi öngören yapının beyin olduğu sonucuna vardı.

Bulguları hakemli dergi Nature Medicine'da bugün (9 Temmuz) yayımlanan çalışmada aşırı yaşlı beyne sahip katılımcılara 10 yıl içinde Alzheimer teşhisi konma olasılığının, genç beyne sahip aynı yaştaki katılımcılara göre 12 kat daha fazla olduğu bulundu.

15 yıl içinde herhangi bir nedenden ölüm riski yaşlı beyinlerde yüzde 182 artarken, genç beyinler ölüm oranında yüzde 40'lık bir azalmayla ilişkilendirildi.

Çalışmanın başyazarı Tony Wyss-Coray, "Beyin uzun yaşamın bekçisi" diyerek ekliyor: 

Eğer bir kişinin yaşlı bir beyni varsa ölüm olasılığı artar. Genç bir beyni varsa muhtemelen daha uzun yaşar.

Araştırmacılar beyinden sonraki en önemli faktörün bağışıklık sistemi olduğunu saptadı. 17 yıllık takip süresi boyunca normal yaşta beyin ve bağışıklık sistemi olan katılımcıların yaklaşık yüzde 8'i, genç beyin ve bağışıklık sistemine sahip kişilerinse sadece yüzde 4'ü hayatını kaybetti. 

Bilim insanları beyin ve diğer organların biyolojik yaşlarına göre değerlendirilmesinin tıpta yeni bir çağı başlatabileceğini söylüyor. Organların biyolojik yaşının erken teşhis aracı olarak kullanılması umuluyor.

Basel Üniversitesi'nden çalışmada yer almayan Heike Bischoff-Ferrari, "Kan bazlı organ yaşı saatleri, günümüz tıbbında kullandığımız önlemlerden çok daha önce, yapısal değişiklikler ortaya çıkmadan yüksek hastalık riskine işaret edebilir ve önleyici tedavinin çok daha etkili olmasını sağlayabilir" diyor.

Wyss-Coray de bunun "tıbbın geleceği" olduğunu söyleyerek ekliyor: 

Bugün doktora bir yeriniz ağrıdığı için gidiyorsunuz ve onlar da sorunu anlamak için muayene ediyor. Biz hastalık tedavisinden önleyici sağlık bakımına geçmeye ve insanlar belirli organlarında hastalık yaşamadan önce müdahale etmeye çalışıyoruz.

Ekip yeni çalışmada geliştirdikleri testi ticarileştirmeyi ve iki ila üç yıl içinde kullanıma sunmayı amaçlıyor. Bu test muhtemelen ilk başta beyin, kalp ve bağışıklık sistemi gibi kilit organların yaşını hesaplamak için kullanılacak.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, Financial Times, Nature Medicine