Dünyaca ünlü bilim insanı: Zeki uzaylıları ölmeden önce göreceğiz

Israelian, “En azından zeki yaşama ait belirgin işaretleri bulacağız. Bu insanlığı sarsacak türden bir keşif olacak“ dedi

Bilim insanları kısa süre önce Samanyolu’nda iletişim kurabileceğimiz 36 uzaylı medeniyeti olduğunu hesaplamıştı (Pixabay)
Bilim insanları kısa süre önce Samanyolu’nda iletişim kurabileceğimiz 36 uzaylı medeniyeti olduğunu hesaplamıştı (Pixabay)
TT

Dünyaca ünlü bilim insanı: Zeki uzaylıları ölmeden önce göreceğiz

Bilim insanları kısa süre önce Samanyolu’nda iletişim kurabileceğimiz 36 uzaylı medeniyeti olduğunu hesaplamıştı (Pixabay)
Bilim insanları kısa süre önce Samanyolu’nda iletişim kurabileceğimiz 36 uzaylı medeniyeti olduğunu hesaplamıştı (Pixabay)

Astronotların, nobel ödüllü bilim insanlarının, doğal bilimcilerin bir araya gelerek konferanslar verdiği, sanatçıların da performanslarını sergilediği bilim ve sanat etkinliği Starmus Festivali’nin kurucusu Dr. Garik Israelian Dünya dışı yaşam arayışıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Dünyaca ünlü bilim insanı, zeki uzaylıları ölmeden görebileceğimizi ileri sürdü.
Israelian, önümüzdeki birkaç on yıl içinde uzaylıların bulunabileceğini ve bu keşfin “insanlığı sarsacağını” söyledi.
Mirror’ın haberine göre bilim insanı, “Zeki uzaylıları yaşam süremiz içerisinde bulacağımızı düşünüyorum” dedi ve ekledi:
"En azından zeki yaşama ait belirgin işaretleri (yaşamın kanıtını) bulacağız. Bu insanlığı sarsacak türden bir keşif olacak.
Şüphesiz, bilim açısından çok ilginç bir keşif olacak. Diğer yandan insanların şunu anlamasını sağlayacak: Hayat o kadar inanılmaz bir şey ki kendi gezegenimizde ne yaptığımıza dikkat etsek iyi olur."
Israelian, NASA’nın temmuz sonunda uzaya fırlattığı Mars aracına dair de konuştu. Bilim insanına göre Perseverance isimli aracın Kızıl Gezegen’de mikroskobik canlı bulma olasılığının yüzde 10 olduğunu öne sürdü.
Perseverance'ın Mars'ta mikrop bulma ihtimali yüzde 10. Bu tamamen spekülatif. Ama gerçekten de iyi bir oran.
30 Temmuz’da 7 aylık yolculuğuna çıkan yer aracının 18 Şubat 2021'de Kızıl Gezegenin Jezero Krateri'ne inmesi bekleniyor.
Mars geçmişindeki olası mikrobiyal yaşama dair izler arayacak yer aracı, aynı zamanda gezegenin iklimsel ve jeolojik özelliklerini de belirleyecek. Gelecekte Dünya’ya göndermek üzere örnekler toplayacak ve Kızıl Gezegen’in insanlı keşfinin yolunu açacak.



Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
TT

Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)

Bilim insanları, kuşların kutup bölgelerine en azından 73 milyon yıldır yuva yaptığını keşfetti. 

Günümüzde Arktika'da yuva yapan 200'den fazla kuş türü var. Bilim insanları bu hayvanların ekosistemin önemli üyeleri olduğunu, polenleşme ve tohum dağılımı gibi temel görevlere katkı sağladığını söylüyor.

Daha önce yapılan araştırmalarda bu davranışın yeni olmadığı görülmüştü. Princeton Üniversitesi'nden Lauren Wilson "Kutup bölgelerinde yuva yapmaya dair en eski kanıt, Antarktika'nın Eosen dönemine ait yaklaşık 46,5 milyon yıl önce yaşamış bir penguen kolonisiydi" diyor.

Wilson liderliğindeki ekibin yeni araştırmasıysa bu tarihi yaklaşık 25 milyon yıl daha geriye çekti. 

Bilim insanları Alaska'nın kuzeyindeki Prince Creek formasyonunda yaptıkları kazılarda aralarında embriyo ve yavru kalıntıları da olan 50'den fazla kuş fosili ortaya çıkardı. Çoğunun boyu 2 milimetreden daha kısa olan bu fosiller, kuşların kutup bölgelerinde yuva yaptığına dair en eski kanıtı sunuyor. 

Bulguları hakemli dergi Science'ta yayımlanan çalışmanın ortak yazarı Patrick Druckenmiller, "Bu yeni fosiller, kuşların evrimi hakkındaki bilgilerimizde önemli bir boşluğu dolduruyor" diyerek ekliyor:

Bu çalışmadan önce, birkaç ayak izi dışında Alaska'da kuş fosilleri bulunmamıştı.

Araştırmacılar yaklaşık 73 milyon yıl önce Arktika'da yuva yapan bu kuşların en azından üç ayrı gruptan geldiğini saptadı. Fosillerin bir kısmı martıya benzeyen Ichthyornithes ve dalgıç kuşuna benzeyen Hesperornithes gruplarına aitti. Artık soyu tükenen bu gruplar dişli kuşları içeriyordu.

Ancak kalıntıların çoğu ördeklere benzeyen dişsiz kuşlara aitti. Araştırmacılar dişsizliğin, bugün yaşayan bütün kuşları içeren grubun belirleyici özelliği olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle bulgular, milyonlarca yıl önce Arktika'da yuva yapan kuşların, modern kuşların yakın akrabaları olduğuna işaret ediyor.

Ekip, bölgenin o dönemde bugüne kıyasla daha sıcak olduğunu ve muhtemelen 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığı aldığını söylüyor. Ancak bu durum kuşların dondurucu soğuklara maruz kalmadıkları anlamına gelmiyor.

Druckenmiller "Kışlar bugünkü kadar sert olmasa da yıl boyunca burada yaşayan hayvanlar dondurucu soğuklara, ara sıra yağan kara ve yaklaşık 4 ay süren kış karanlığına katlanmak zorundaydı" diye açıklıyor.

Ancak bölgede o zaman yuva yapan kuşların tek sorunu sıcaklıklar değildi. Araştırmacılar bazılarının uzunluğu 5 metreye ve ağırlığı 2 tona çıkan yaklaşık 12-13 dinozor türüyle beraber yaşadıklarını söylüyor. 

Druckenmiller, Troodon gibi etçil dinozorların, "bu sevimli küçük kuşları akşam yemeğinde seve seve yiyeceğini" söylüyor. 

Edinburgh Üniversitesi'nden paleontolog Steve Brusatte, yer almadığı çalışmanın bulgularını şöyle değerlendiriyor:

Bu fosiller, kuşların onlarca milyon yıl önce bu yüksek enlemlerdeki toplulukların ayrılmaz bir parçası olduğunu ve bu toplulukların modern zamanlardaki ekolojik bir yenilik değil, Dünya tarihinin uzun vadeli bir normu olduğunu gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, Live Science, Science