Erbil ve Bağdat arasında memur maaşları tartışması

Irak ve IKBY arasındaki karşılıklı suçlamalar yeniden başladı (INA)
Irak ve IKBY arasındaki karşılıklı suçlamalar yeniden başladı (INA)
TT

Erbil ve Bağdat arasında memur maaşları tartışması

Irak ve IKBY arasındaki karşılıklı suçlamalar yeniden başladı (INA)
Irak ve IKBY arasındaki karşılıklı suçlamalar yeniden başladı (INA)

Irak merkezi hükümet ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) hükümetinin geçtiğimiz aylarda memur maaşları konusunda yürüttükleri müzakerelerin sonuçsuz kalmasının ardından taraflar yeniden birbirini suçlayan açıklamalarda bulundu.
IKBY Bakanlar Kurulu’ndan yapılan açıklamada, merkezi hükümetin müzakereler sırasında istediği tüm şartların yerine getirilmesine rağmen, Bağdat’ın taahhüt ettiği memur maaşlarını göndermek için herhangi bir hazırlık yapmadığı belirtildi.
Açıklamada, Erbil yönetiminin “Bağdat merkezi hükümet ile yaptığı müzakerelerde anlaşmaya varılmasının önünde engel teşkil edebilecek hiçbir mali, idari, hukuki ve anayasal gerekçe bırakmadığı, merkezi hükümetin anayasa kapsamında öne sürdüğü tüm şartları kabul ettiği ancak buna rağmen Bağdat’ın taahhüt ettiği maaş ödemelerini göndermek için üç ayı aşkın bir süredir herhangi bir hazırlık yapmadığı” ifade edildi.
Bağdat’ın maaş ödemelerini teslim etmemesi nedeniyle IKBY’nin devletten maaş alan kişilere ödeme yapamadığına dikkat çekilen açıklamada, bu durumun zor sağlık şartlarında yaşam koşullarını olumsuz yönde etkilediği vurgulandı.
“IKBY, Irak'ın diğer tüm bölgelerinde olduğu gibi, Irak'ta yürürlükte olan yasalara göre memur maaşlarını alma hakkına sahiptir. IKBY vatandaşları ile Irak'ın geri kalan vatandaşları arasında özellikle maaşlar konusunda ayrım olmamalıdır” ifadelerinin yer aldığı açıklamada, maaş ödemeleri için ‘anayasal bir hak’ nitelemesi kullanılırken, IKBY Bakanlar Kurulu’nun bu meselede merkezi hükümetin takındığı tavırdan rahatsız olduğu kaydedildi.
IKBY Bakanlar Kurulu, açıklamada ayrıca Bağdat’a “IKBY hükümetinin anayasa maddeleri doğrultusunda sorunların köklü çözümü için gösterdiği ciddi çabalara yanıt verme” çağrısında bulundu.
IKBY kanadından yapılan açıklamaya yanıt Irak Maliye Bakanlığı’ndan geldi. Bakanlık, IKBY’nin tavrı karşısında şaşkınlığa uğradıklarını belirtti.
Maliye Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Merkezi hükümet diyalog yoluyla büyük mesafe kat edildiğini kabul ediyor. Merkezi hükümet diyaloğun başından bu yana IKBY vatandaşlarının haklarını ve maaşlarının güvence altına alınmasını önemsiyor. Ancak IKBY Maliye Bakanlığı’na gönderilen ödemelerin tüm hak sahiplerine ulaştırılmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca Bakanlığımız, on binlerce IKBY memurunun imzasını taşıyan ve maaşların banka üzerinden ödenmesi talebinin dile getirildiği dilekçeler aldı” denildi.
Irak Maliye Bakanlığı, IKBY hükümetinden yapılan açıklamada, sorunun temelini tespit etme noktasında gerekli hassasiyetin gözetilmediğini kaydetti.
Irak Meclis Başkan Yardımcısı Beşir Haddad, merkezi hükümet ile IKBY hükümetine, “diyalog masasına dönme ve iki taraf arasında askıda duran meselelerin anayasa çerçevesinde çözümü için müzakereleri yeniden başlatma” çağrısında bulundu.
Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) mensubu olan Haddad, dün yaptığı yazılı açıklamada, diyalog masasına dönme sürecinin hızlandırılması, görüşmelerin yeniden başlatılması ve iki taraf arasında askıda duran tüm sorunların hukuki ve anayasal çerçevede çözülerek anlaşmaya varılması gerektiğini söyledi.
IKBY vatandaşının, iki taraf arasındaki görüşmelerin gecikmesinden ve anlaşmaya varılamamasından zarar gördüğünü belirten Haddad, “Merkezi hükümet, IKBY’nin anayasal sorumluluklarına bağlı kalması ve Erbil-Bağdat arasında işbirliğini güçlendirecek ortak çözümler üretmeye yanaşması halinde mali ödemeleri, memur ve emekli maaşlarını, Irak’ın geri kalan vilayetlerinde olduğu gibi temin etmeye bağlıdır” dedi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Eski Milletvekili Macid Şengali, “Merkezi hükümet ile IKBY hükümeti arasında karşılıklı açıklamalar, suçlamalar ve sorumluluk atfetmelere şahit olduk. Ancak önemli olan iki tarafın anlaşmaya varmak için uzlaşma ve diyalogların sürdürülmesini istemesidir. Doğru çözüm, ister bütçe, maliye ve kaynaklar konusunda olsun ister sınır kapıları meselesinde olsun, anayasanın teknik konularla ilgili maddelerine dayanan uzun vadeli stratejik bir anlaşma yapılmasıdır. Abdulmehdi veya İbadi hükümetlerinin yaptığı gibi anlık anlaşmalardan kaçınılmalı. Nitekim bu anlaşmaların ömrü başbakanların görev süresiyle sınırlı kaldı. Önemli olan geçmişteki tüm sorunlara çözüm bulmaktır. Bu çözüm Irak ve IKBY’nin çıkarına hizmet etmelidir. Bu sorunlar devam etmemelidir. Sorunlar teknik bir yapıya sahipti ancak siyasi bir meseleye dönüştürüldü, bu doğru değil” ifadelerini kullandı.
IKBY Hükümeti Koordinasyon ve İzleme Dairesi Başkanı Abdulhakim Husrev, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı:
- Anayasa doğrultusunda Kürtlerin meşru haklarına karşı daha çok adaletli olmasını umduğumuz mevcut Başbakan Mustafa el-Kazimi dahil Irak hükümetlerinin izlediği merkeziyetçi yaklaşımın değişmesi yönünde bizde beklenti oluşturan tüm vaatlere ve umutlara rağmen Bağdat’ta Kürtlerle ilişkileri yöneten zihniyetin değişmediğini görmek bizi üzüyor.
- IKBY ve merkezi hükümet arasındaki ilişkilerden hareketle bu süreçte bir anlaşmaya varılması ve istisnai bir ekonomi politikasının benimsenmesi yönünde umudumuz vardı. İstisnai ekonomi politikasından kastım, IKBY’deki memur maaşlarını ödemesinin sürdürülmesi başta olmak üzere bazı ajandaların yönetilmesidir. Irak ise bu süreçte, özellikle koronavirüsün olduğu bu dönemde, 2021 yılı bütçe tasarısının detaylarıyla ilgili müzakerelere ve 2019 bütçe kanunun yürürlükte olmasına rağmen şaşırtıcı bir tavır takındı. Nitekim merkezi hükümet istisnai kazanımlar elde etmek için IKBY’deki hiçbir şeyi göz önünde bulundurmadan ve geçim koşullarını, ekonomik durumu hakkında bilgi sahibi olmadan IKBY’nin içinde bulunduğu zor şartlardan faydalanmaya çalıştı.
- Bu büyük bir hata. Başbakan Mustafa el-Kazimi’nin bu duruma düşeceğini ummazdık. Zira önden seçim kazanımları elde etmek için IKBY vatandaşlarının yaşam ve sağlık durumundan faydalanılması, tüm siyasi grupların desteğini alan bir hükümet için uygunsuz bir harekettir. Herkes bu hükümetten tüm sorunları çözmesini ve gerçek bir ulusal uzlaşı sağlamasını bekliyordu.
- Merkezi hükümetin üç aydır izlediği oyalama taktiği sadece IKBY ve Irak’ta değil, dünya genelinde kabul edilemez bir davranıştır. Bu davranış Kürt vatandaşta daha sonraları büyük yara bırakacaktır. Kazimi’nin bunu yapmasını beklemezdik.
- Bununla birlikte, bu tutumla ilk defa karşılaşmıyoruz. Nitekim önceki Irak hükümetleri de benzer davranışlar sergiledi. 2015 yılında da aynı şey yaşandı; IKBY vatandaşına ambargo uygulandı.
- Kazimi hükümetinin Kürtlere karşı bu politikaları sürdürmesi iki hükümet arasındaki ilişkiler ve IKBY vatandaşı üzerinde yansımaları olacak. Ayrıca uluslararası toplum Irak hükümetinin tüm vatandaşlarına eşit mesafede olması gerektiğini belirtiyor.
- Irak hükümeti ve onun şahsında Başbakan Kazimi, IKBY’yi düşman olarak görmemeli bilakis büyük ümitler beslediğimiz mevcut hükümet konusunda hayal kırıklığına uğramamamız için IKBY’yi ortak olarak görmelidir.



İsrail'in saldırılarını sürdürdüğü Gazze'de can kaybı 32 bin 623’e yaralı sayısı 75 bini aştı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta düzenlenen baskın alanının yakınında yaralı bir Filistinli genç (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta düzenlenen baskın alanının yakınında yaralı bir Filistinli genç (AFP)
TT

İsrail'in saldırılarını sürdürdüğü Gazze'de can kaybı 32 bin 623’e yaralı sayısı 75 bini aştı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta düzenlenen baskın alanının yakınında yaralı bir Filistinli genç (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta düzenlenen baskın alanının yakınında yaralı bir Filistinli genç (AFP)

Gazze Şeridi Sağlık Bakanlığı bugün (Cuma) yaptığı açıklamada, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaş sonucunda öldürülen Filistinlilerin sayısının 32 bin 623'e, yaralananların sayısının ise 75 bin 92'ye yükseldiğini açıkladı.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne son 24 saatte düzenlediği saldırılarda 71 Filistinlinin öldüğü, 112 Filistinlinin de yaralandığı belirtildi.

Açıklamada, halen enkaz altında ve yollarda çok sayıda yaralının bulunduğu, ambulans ve sivil savunma ekiplerinin bu kişilere ulaşamadıkları belirtildi.

 


İsrail ordusu, önde gelen Hamas liderinin öldürüldüğünü duyurdu

El Şifa Hastanesi (Reuters)
El Şifa Hastanesi (Reuters)
TT

İsrail ordusu, önde gelen Hamas liderinin öldürüldüğünü duyurdu

El Şifa Hastanesi (Reuters)
El Şifa Hastanesi (Reuters)

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, ordu güçlerinin Hamas hareketinin askeri kanadının malzeme ve insan gücü bölümü başkanının öldürdüğünü açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Jerusalem Post gazetesinden aktardığı habere göre İsrail ordusunun Gazze'deki Şifa Tıp Kompleksi'nde hareketin üst düzey bir liderini öldürdü. Adraee, Raed Thabet adlı liderin "daha önce Hamas üretim sisteminin başkanı olarak çalıştığını ve örgütün malzeme ve silahlanma konusunda uzman olduğunu" belirtti.

Adraee’nın açıklamasına göre Gazze Şeridi'ndeki Hamas hareketinin lideri Yahya Sinvar ve hareketin askeri komutanı Muhammad ed Dayf'a yakın olduğunu kaydeden Thabet, askeri kanadın en önde gelen on lideri arasında değerlendiriliyordu.

Adraee, “Thabet, güçlerimizle çatışarak hastaneden kaçmaya çalışırken yanındaki iki kişiyle birlikte etkisiz hale getirildi" ifadelerini kullandı.


İsrail'in Halep'e gerçekleştirdiği saldırılarda aralarında  sivil ve askerlerin de olduğu çok sayıda kişi öldü öldü

Halep Uluslararası Havalimanı (North Press Agency)
Halep Uluslararası Havalimanı (North Press Agency)
TT

İsrail'in Halep'e gerçekleştirdiği saldırılarda aralarında  sivil ve askerlerin de olduğu çok sayıda kişi öldü öldü

Halep Uluslararası Havalimanı (North Press Agency)
Halep Uluslararası Havalimanı (North Press Agency)

Suriye Savunma Bakanlığı bugün (Cuma) yaptığı açıklamada, İsrail'in Halep kırsalına düzenlediği saldırılarda aralarından sivil ve askerlerin olduğu çok sayıda kişi öldüğünü açıkladı. Bakanlık saldırıda çok sayıda kişinin de yaralandığını duyurdu.

Açıklamada, saldırının Halep'in güneydoğusundaki Ariya yönünden gerçekleştiği belirtildi. Bombalamanın, "İdlib ve Halep'in batı kırsalındaki terör örgütlerinin Halep şehri ve çevresindeki sivilleri hedef alan drone saldırısı" olarak tanımladığı olayla örtüştüğü dikkat çekti.

Açıklamada ayrıca kamu ve özel mülklerde de maddi kayıpların meydana geldiği belirtildi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), daha önce Halep Uluslararası Havaalanı bölgesinde şiddetli patlamaların duyulduğunu açıklamıştı.

SOHR, daha fazla ayrıntı vermemiş, ancak Suriye hava savunmasının saldırıya karşı koymaya çalıştığını belirtmişti.


Rapor: Gazze'deki konutların yüzde 70'inden fazlası yaşanmaz hale geldi

Gazze'de bir ev (Reuters)
Gazze'de bir ev (Reuters)
TT

Rapor: Gazze'deki konutların yüzde 70'inden fazlası yaşanmaz hale geldi

Gazze'de bir ev (Reuters)
Gazze'de bir ev (Reuters)

Filistin Merkezi İstatistik Bürosu'nun resmi raporunda, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'ye karşı başlattığı savaş sonucunda Gazze Şeridi'ndeki konutların yüzde 70'inden fazlasının yaşanmaz hale geldiği, İsrail'in geçen yıl Batı Şeria'da 50 bin dönüm araziyi ele geçirdiğine dikkat çekildi.

Filistin Merkezi İstatistik Bürosu'nun her yıl 30 Mart Filistin Toprak Günü dolayısıyla dün (Perşembe) yayınladığı raporda, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana 31 binden fazla binayı yıktığı belirtildi.

Raporda, yaklaşık 17 bin  binanın ağır hasarlı olduğu, 41 binden fazla binanın ise orta derecede hasar gördüğü belirtilirken, hasarlı binaların 100'den fazlasının Birleşmiş Milletler binası olduğu, toplam hasarlı bina sayısının yaklaşık 89 bin binaya ulaştığı ifade edildi.

Raporda, toplam konut sayısının yaklaşık yüzde 70'ini oluşturan 290 binde fazla konut biriminin kısmi olarak yıkıldığı, tamamen yıkılan konut birimi sayısının ise en az 79 bin  konut olduğu tahmin ediliyor.

Okulların, üniversitelerin, hastanelerin, camilerin, kiliselerin ve hükümet binalarının yanı sıra binlerce ekonomik tesisin, altyapının ve tarım arazisinin tahrip edilerek, Gazze Şeridi'nin yaşanmaz bir yer haline geldiğine dikkat çekildi.

Rapora göre İsrail yetkilileri, Doğu Kudüs'teki 70 binayı sahiplerine yıktırmak dahil olmak üzere, 659'dan fazla bina ve tesisi tamamen veya kısmen yıkıp yıktı; ayrıca ruhsatsız yapıldığı bahanesiyle bin 333 Filistin tesisine yıkım emri çıkardı.

İsrailli yetkililer, Batı Şeria'da 2022 yılında yaklaşık 26 bin dönüm arazi ele geçirirken, 2023 yılında bu miktarın 50.526 dönüme çıktığı belirtti.

Rapora göre İsrail yetkilileri geçen yıl yaklaşık 619 dönümlük 32 el koyma emri, yaklaşık 433 dönümlük dört kamulaştırma emri ve yaklaşık 515 dönümlük iki devlet arazisi ilan etti.

Yerleşimler ve askeri üslerle ilgili olarak, 2022'nin sonunda Batı Şeria'da 151 koloniye, 188 işgal ileri karakoluna ve (endüstriyel, turistik, hizmet alanları ve İsrail ordu kamplarını) içeren 144 diğer sınıflandırılmış 483 bölge vardı.

Yerleşimci sayısı ise 2022 yılı sonunda, çoğu Kudüs'te yaşayan (336.272 kişi, toplam sömürgecilerin yüzde 45,1'ini oluşturuyor) ve geri kalanı Batı Şeria'da bulunan 745 bin 467 yerleşimciye ulaştı.

Rapora göre Batı Şeria'da yerleşimcilerin Filistinlilere oranı her 100 Filistinliye karşılık 23 yerleşimci civarında iken, Kudüs'te bu oran her 100 Filistinliye karşılık yaklaşık 69 yerleşimciye ulaşıyor.

Şarku’l Avsat’ın rapordan aktardığına göre İsrail yetkililerinin Kudüs dahil Batı Şeria'da 18 binden fazla yerleşim birimi inşa etmeyi öngören birçok yapısal planı onaylamasıyla, 2023 yılında yerleşimlerin inşaat ve genişleme hızında önemli bir artış yaşandığına dikkat çekildi.

Raporda ayrıca 2023 yılı sonunda dünyadaki tahmini Filistinli sayısı yaklaşık 14,63 milyon kişiydi, bunların 5,55 milyonu Filistin Devleti'nde ikamet ediyor. İsrail'de yaklaşık 1,75 milyon Filistinli bulunurken, Arap ülkelerindeki Filistinlilerin sayısı 6,56 milyon, yabancı ülkelerde ise yaklaşık 772 bin Filistinli yaşamakta.


Burhan’ın yardımcısı ‘silahlı halk direnişi’ tehlikesine karşı uyarıda bulundu

Dün (perşembe) el-Gadarif eyaletinde düzenlenen mezuniyet töreninde Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan'ı destekleyen silahlı bir grubun üyelerini izleyen Sudanlılar. (AFP)
Dün (perşembe) el-Gadarif eyaletinde düzenlenen mezuniyet töreninde Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan'ı destekleyen silahlı bir grubun üyelerini izleyen Sudanlılar. (AFP)
TT

Burhan’ın yardımcısı ‘silahlı halk direnişi’ tehlikesine karşı uyarıda bulundu

Dün (perşembe) el-Gadarif eyaletinde düzenlenen mezuniyet töreninde Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan'ı destekleyen silahlı bir grubun üyelerini izleyen Sudanlılar. (AFP)
Dün (perşembe) el-Gadarif eyaletinde düzenlenen mezuniyet töreninde Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan'ı destekleyen silahlı bir grubun üyelerini izleyen Sudanlılar. (AFP)

Sudan Ordusu Komutan Yardımcısı Korgeneral Şemseddin el-Kebaşi, silahlı kuvvetlerin komutası dışında faaliyet gösteren ‘silahlı halk direnişi’ tehlikesine karşı uyarıda bulundu. Düzenli kampların silahlı kuvvetlerin milliyetçiliğini yansıtmayan sloganlar atarak herhangi bir siyasi parti tarafından istismar edilmemesi gerektiğini vurguladı. El-Kebaşi’nin sözleri açıkça, taburları Hızlı Destek Kuvvetleri'ne (HDK) karşı savaşan devrik rejimin destekçilerinin İslamcı örgütüne yönelikti.

Dün (perşembe) el-Gadarif'te Sudan Kurtuluş Hareketi askeri güçlerinin mezuniyet töreninde konuşan el-Kebaşi, ordu komutanlarına halk direnişi üyelerinin kamplar dışında silah taşımalarına izin vermemeleri talimatını verdi ve düzenli çerçeveler dışında her türlü silahın toplanmasını emretti. “Direniş ülke için bir sonraki tehlike olacak” diyen el-Kebaşi, “Ordunun bu direnişe ihtiyacı olduğu kadar disipline de ihtiyacı var. Bu konuda bir yasa taslağı hazırlıyor ve yönetmelikler çıkarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Siyasi ve sivil güçler daha önce, ülkedeki mevcut çatışmalarda ordunun yanında savaşan İslamcı gruplarla birlikte, ordunun himayesi altında savaşı körükleyecek silahlı milislerin ortaya çıkmasına karşı uyarıda bulunmuşlardı.

ABD'nin Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “ABD, Ramazan Ayı’ndan sonra Cidde'de resmi Sudan barış görüşmelerinin yeniden başlamasını dört gözle bekliyor” dedi. Perriello sözlerini şöyle sürdürdü: “Ramazan ve bayramın görüşmelerin başlamasına daha birkaç hafta olduğu anlamına gelebileceği gerçeğine saygı duyuyoruz. Ancak bu süreyi siviller ve ortaklarımızla bu krizi çözmek ve savaşı durdurmak için nasıl bir yol bulabileceğimizi konuşmak için de kullanmak istiyoruz.”


Irak: Hişam el-Haşimi’nin katili ‘delil yetersizliği’ nedeniyle serbest bırakıldı

Hişam el-Haşimi'ye suikast düzenleyen subay Ahmed el-Kenani (sağda) - Temmuz 2020'de Bağdat'ta vurularak öldürülen araştırmacı Hişam el-Haşimi'nin posterinin önünde bir Iraklı. (AP)
Hişam el-Haşimi'ye suikast düzenleyen subay Ahmed el-Kenani (sağda) - Temmuz 2020'de Bağdat'ta vurularak öldürülen araştırmacı Hişam el-Haşimi'nin posterinin önünde bir Iraklı. (AP)
TT

Irak: Hişam el-Haşimi’nin katili ‘delil yetersizliği’ nedeniyle serbest bırakıldı

Hişam el-Haşimi'ye suikast düzenleyen subay Ahmed el-Kenani (sağda) - Temmuz 2020'de Bağdat'ta vurularak öldürülen araştırmacı Hişam el-Haşimi'nin posterinin önünde bir Iraklı. (AP)
Hişam el-Haşimi'ye suikast düzenleyen subay Ahmed el-Kenani (sağda) - Temmuz 2020'de Bağdat'ta vurularak öldürülen araştırmacı Hişam el-Haşimi'nin posterinin önünde bir Iraklı. (AP)

Irak yargısı, araştırmacı Hişam el-Haşimi'nin 2020 yılında öldürülmesine ilişkin davayla ilgili ilk resmî açıklamasında, daha önce kendisini öldürmekten suçlu bulunan kişinin beraat ettiğini ve serbest bırakıldığını doğruladı.

Yargı Konseyi Sözcüsü Sinan Ganem, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada “Irak mahkemesi delil yetersizliği nedeniyle Ahmed Hamdavi el-Kenani lehine beraat kararı verdi” dedi. Şarku’l Avsat'a konuşan bir yargı kaynağı, “El-Kenani, davanın incelendiği oturumda hâkim önünde suçu işlediğini inkâr etti” bilgisini paylaştı. Ancak kaynak, ‘beraat kararının el-Haşimi davasının tamamen kapandığı anlamına gelmediğini, çünkü cinayet suçlarının zaman aşımına uğramadığını’ belirtti.

Aynı kaynağa göre bundan sonraki iki yıl içinde, davada yeni kanıtlar ortaya çıkarsa, el-Kenani veya başka bir sanık hakkındaki adli dava yeniden başlatılabilir.

El-Haşimi, Temmuz 2020'de Bağdat'ın doğusundaki evinin yakınında arabasını park ederken silahlı bir kişinin saldırısına uğramış ve vurularak öldürülmüştü.

Mayıs 2023'te, sekiz ertelemenin ardından Merkez Mahkeme, el-Kenani hakkında gıyabında idam kararı verdi. Ancak Yargıtay, 31 Temmuz 2023'te kararı bozdu ve davanın Rusafa'daki Merkez Soruşturma Mahkemesi'ne iade edilmesine karar verdi.

Beraat kararından saatler sonra, bu hafta başında, el-Kenani'nin devlet görevine ‘normal’ bir şekilde döndüğü bilgisi sızdı. Bir güvenlik kaynağı “Teğmen rütbesindeki el-Kenani İçişleri Bakanlığı'nda çalışmaya başladı” dedi. Bir başka kaynak ise Mühendislik İşleri Müdürlüğü'ne katıldığını doğruladı.

Devlet Yönetimi Koalisyonu’ndan adının açıklanmasını istemeyen bir siyasetçi “El-Haşimi dosyasına dahil olan Şii güçler kamuoyundan öfkeli bir tepki beklemiyor” değerlendirmesinde bulundu. Bağımsız Milletvekili Seccad Salim ise Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada “Bu, protestocuları, aktivistleri ve araştırmacıları öldüren katillerin beraat ettiği dördüncü dava” ifadelerini kullandı.


Hamas ve İslami Cihad Şifa Hastanesi savaşında güçlerini birleştirdi

Gazze'deki yıkımın ortasında tekerlekli sandalyedeki bir kızı iten Filistinli çocuk. (AFP)
Gazze'deki yıkımın ortasında tekerlekli sandalyedeki bir kızı iten Filistinli çocuk. (AFP)
TT

Hamas ve İslami Cihad Şifa Hastanesi savaşında güçlerini birleştirdi

Gazze'deki yıkımın ortasında tekerlekli sandalyedeki bir kızı iten Filistinli çocuk. (AFP)
Gazze'deki yıkımın ortasında tekerlekli sandalyedeki bir kızı iten Filistinli çocuk. (AFP)

Gazze'de bulunan Şifa Hastanesi çevresindeki çatışmaların yoğunluğu, Hamas ve İslami Cihad hareketlerini askeri kanatları aracılığıyla ‘ortak operasyonlar’ düzenlemeye sevk etti. İki hareket, ‘İsrail güçlerini ve tanklarını roket ve havan mermileriyle’ hedef aldıklarını duyurdu.

İsrail güçleri ile Filistinli savaşçılar arasında Şifa Hastanesi civarında yakın çatışmalar yaşanırken, Hamas ve İslami Cihad'ın askeri kanatları ‘ortak operasyonlarda İsrail güçlerine, tanklarına, roket ve havan toplarıyla saldırdıklarını’ açıkladı.

İsrail ordusu, bir haftadan uzun süre önce baskın düzenlediği hastane çevresinde operasyonlara devam ettiğini bildirdi. ‘Operasyonun başlangıcından bu yana yaklaşık 200 militanın öldürüldüğü’ belirtilen açıklamada, ‘sivillere, hastalara, sağlık ekiplerine ve tıbbi ekipmana zarar verilmediği’ iddia edildi. Hamas tarafından yönetilen Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı, Şifa Hastanesi yerleşkesinde sağlık hizmeti vermek için gerekli donanıma sahip olmayan bir idari binada, mahsur kalan yaralı ve hastalar olduğunu söyledi.

Filistinli tıbbi kaynaklar, dün (Perşembe) bir çocuğun açlık ve tedavi yetersizliği nedeniyle hayatını kaybettiğini ve Gazze Şeridi'nde yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 30'a yükseldiğini duyurdu. Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahya'da bulunan Kemal Advan Hastanesi'nde bir çocuğun yetersiz beslenme, susuzluk ve tıbbi malzeme eksikliği nedeniyle öldüğünü’ bildirdi.

Bu arada, Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları dün, İsrail'in Gazze Şeridi'ne insani yardım ulaştırmak için gerekli tedbirleri almasını istedi.

Lahey merkezli UAD’ın yeni kararında, “İsrail, kuvvetlerinin Gazze'deki Filistinlilerin haklarını ihlal eden herhangi bir eylemde bulunmamasını ve temel gıda malzemelerinin gecikmeksizin Gazze Şeridi'ne girmesini sağlamalıdır” ifadesi yer aldı.

UAD, İsrail'den kararlarını uygulamak için aldığı tüm tedbirleri bir ay içinde kendisine rapor etmesini talep etti. Mahkeme, Gazze'deki Filistinlilerin zor yaşam koşullarıyla karşı karşıya olduğunu ve kıtlığın yaygın olduğunu belirtti. Ayrıca Gazze'deki Filistinlilerin ‘sadece kıtlık riskiyle karşı karşıya olmadıklarını, kıtlığın şimdiden baş gösterdiğini’ belirttiğini vurguladı.


İsrail, Filistinlileri takip etmek için Gazze’de yüz tanıma teknolojisini kullanıyor

İsrail, Gazze’de yüz tanıma teknolojisini yoğun olarak kullanıyor (Reuters)
İsrail, Gazze’de yüz tanıma teknolojisini yoğun olarak kullanıyor (Reuters)
TT

İsrail, Filistinlileri takip etmek için Gazze’de yüz tanıma teknolojisini kullanıyor

İsrail, Gazze’de yüz tanıma teknolojisini yoğun olarak kullanıyor (Reuters)
İsrail, Gazze’de yüz tanıma teknolojisini yoğun olarak kullanıyor (Reuters)

İsrail, Filistinlileri izlemek ve takip etmek için geçen yılın sonlarından bu yana Gazze’de yüz tanıma teknolojisini yoğun bir şekilde kullanıyor.

Şarku’l Avsat’ın New York Times gazetesinden aktardığı habere göre istihbarat yetkilileri, bu teknolojinin ilk olarak Gazze’de 7 Ekim’deki saldırılarda Hamas tarafından rehin alınan İsraillileri aramak için kullanıldığını söyledi.

Yüz tanıma teknolojisi, Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin kitlesel gözetimini yürütmek, Filistinlilerin yüzlerini bilgileri veya rızaları olmadan toplayıp kataloglamak için kullanılıyor.

İsrail, Gazze’ye kara saldırısına başladıktan sonra, Hamas veya diğer silahlı gruplarla bağlantısı olan herkesin kökünü kazımak için bu programa giderek daha fazla yöneldi.

Bir yetkili, teknolojinin zaman zaman yanlışlıkla sivilleri, aranan Hamas militanları olarak işaretlediğini söyledi.

Dört istihbarat görevlisi, siber istihbarat bölümü Unit 8200 de dahil olmak üzere İsrail’in askeri istihbarat birimi tarafından yürütülen yüz tanıma programının, özel bir İsrail şirketi olan Corsight’ın teknolojisine dayandığını söyledi.

Ayrıca, Corsight’ın teknolojisini desteklemek için İsrailli görevlilerin Google’ın ücretsiz fotoğraf paylaşım ve depolama hizmeti olan Google Fotoğraflar’ı kullandığını belirtti.

Program hakkında bilgisi olan üç kişi, bu teknoloji hakkında kamuoyuna konuşmaya karar verdiklerini, çünkü bu teknolojinin kullanımının ‘İsrail tarafından zaman ve kaynakların kötüye kullanılması’ olduğuna inandıklarını dile getirdi.

İsrail ordu sözcüsü Gazze’deki faaliyetler hakkında yorum yapmaktan kaçındı.

Ancak ordunun gerekli güvenlik ve istihbarat operasyonlarını yürütürken, olaylara karışmayan sivil halka verilecek zararı en aza indirmek için önemli çabalar gösterdiğini söyledi.

Sözcü açıklamasında, “Doğal olarak bu bağlamda operasyonel ve istihbarat yeteneklerinden söz edemeyiz” ekledi.

FOTO: Teknoloji yanlışlıkla bazı sivilleri Hamas unsurları olarak sınıflandırdı (Reuters-Arşiv)
Teknoloji yanlışlıkla bazı sivilleri Hamas unsurları olarak sınıflandırdı (Reuters-Arşiv)

Yüz tanıma teknolojisi, son yıllarda giderek daha gelişmiş yapay zeka sistemleriyle desteklenerek tüm dünyaya yayıldı.

Bazı ülkeler, bu teknolojiyi hava yolculuğunu kolaylaştırmak için kullanırken, Çin ve Rusya’da teknoloji azınlıklara karşı ve muhalefeti bastırmak için kullanılıyor.

Uluslararası Af Örgütü’nde araştırmacı olan Matt Mahmudi, İsrail’in yüz tanımayı kullanmasının endişe verici olduğunu çünkü bunun, İsraillilerin nazarında ‘Filistinlilerin tamamen insanlıktan çıkarılmasına’ yol açabileceğini söyledi.

Mahmudi, teknoloji hata yapsa bile, İsrail askerlerinin bir kişiyi militan bir grubun parçası olarak tespit ettiklerinde, teknolojinin hata yapmış olabileceğini düşünmeyeceklerini belirtti.

Uluslararası Af Örgütü’nün geçen yılki raporuna göre İsrail daha önce Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te yüz tanıma özelliğini kullandı, ancak Gazze’de bu konuda daha yoğun çabalar yürütüyor.

Uluslararası Af Örgütü’nün raporuna göre İsrail, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te ‘Mavi Kurt’ adında kendi geliştirdiği bir yüz tanıma sistemine sahip.

El Halil gibi Batı Şeria şehirlerindeki kontrol noktalarında, Filistinliler geçişlerine izin verilmeden önce yüksek çözünürlüklü kameralarla taranıyor.

Askerler ayrıca, Filistinlilerin yüzlerini taramak ve bunları bir veritabanına eklemek için akıllı telefon uygulamalarını da kullanıyor.

İsrail’in 2005’te çekildiği Gazze’de yüz tanıma teknolojisi yoktu.

İsrail istihbarat yetkililerine göre, bunun yerine Gazze’de Hamas’a yönelik gözetim, telefon hatlarını dinleyerek, Filistinli mahkumları sorgulayarak, insansız hava aracı görüntülerini toplayarak, özel sosyal medya hesaplarına erişerek ve telekomünikasyon sistemlerine girerek gerçekleştirildi.

7 Ekim’den sonra Birim 8200’deki İsrail istihbarat memurları, İsrail sınırlarını aşan Hamas üyeleri hakkında bilgi almak için bu gözetleme yöntemlerine başvurdu.

Bir yetkili, birimin güvenlik kameralarından alınan saldırı görüntülerinin yanı sıra Hamas’ın sosyal medyaya yüklediği videoları da taradığını söyledi.

Birime, saldırıya katılan Hamas üyelerini içeren bir ‘öldürülecekler listesi’ oluşturmasının söylendiğini de ekledi.

İsrailli üç istihbarat yetkilisi, Corsight’ın Gazze’de bir yüz tanıma programı oluşturmak için istihdam edildiğini belirtti.

Genel merkezi Tel Aviv’de bulunan şirketin web sitesinde, teknolojisinin doğru tanıma için yüzün en az yüzde 50’sinin görünür olmasını gerektirdiği ifade ediliyor.

Corsight’ın Başkanı Robert Watts, yüz tanıma teknolojisinin ‘aşırı açılarda (dronlardan bile) karanlık ve düşük kaliteyle çalışabileceğini bildirdi.

Ancak İsrailli bir istihbarat görevlisine göre Birim 8200 personeli, görüntülerin net olmaması, kalitesiz olması veya kişinin yüzünü gizlemesi durumunda Corsight’ın teknolojisinin zorlandığını fark etti.

Ordu, 7 Ekim’de öldürülen İsraillilerin cesetlerini teşhis etmeye çalıştığında, teknoloji, yüzleri yaralanan insanlar için her zaman işe yaramıyordu.

Yetkili, hatalı sonuçların ya da bir kişinin yanlışlıkla Hamas’la bağlantılı olduğunun belirlendiği vakaların da olduğunu söyledi.

İsrail’in Gazze'deki askeri saldırısını genişletmesiyle birlikte Gazze’deki yüz tanıma programı da büyüdü.

Gazze’ye giren İsrail askerlerine teknolojiyle donatılmış kameralar verildi.

Askerler ayrıca Filistinlilerin yoğun çatışmaların olduğu bölgelerden kaçmak için kullandıkları ana yollar boyunca, yüzleri tarayan kameralarla kontrol noktaları kurdu.

İsrail, bu hafta yayınlanan ve tüm tarafları ateşkese uymaya çağıran son Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararına rağmen Gazze’ye yönelik savaşını sürdürüyor.

Hamas Sağlık Bakanlığı’na göre Gazze Şeridi’ndeki ölü sayısı 32 binden fazla ölüye ve yaklaşık 74 binden yaralıya yükseldi.


İsrail'in Gazze ikilemi: "Hamas mı rehineler mi?"

Rehinelerin serbest bırakılmasını isteyenler, Tel Aviv'de dün hükümet karşıtı yürüyüş düzenledi (Reuters)
Rehinelerin serbest bırakılmasını isteyenler, Tel Aviv'de dün hükümet karşıtı yürüyüş düzenledi (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze ikilemi: "Hamas mı rehineler mi?"

Rehinelerin serbest bırakılmasını isteyenler, Tel Aviv'de dün hükümet karşıtı yürüyüş düzenledi (Reuters)
Rehinelerin serbest bırakılmasını isteyenler, Tel Aviv'de dün hükümet karşıtı yürüyüş düzenledi (Reuters)

ABD'nin önde gelen gazetelerinden Wall Street Journal (WSJ), İsrail'in hem Hamas'ı yok etme hem de rehineleri kurtarma hedeflerini aynı anda gerçekleştiremeyebileceğini yazdı. 

Haberde, İsrail'in Gazze savaşındaki ana hedefleri olan Hamas'ın dağıtılması ve rehinelerin kurtarılması konularının, toplumda bölünme yarattığına dikkat çekildi.

Kudüs merkezli düşünce kuruluşu İsrail Demokrasi Enstitüsü'nün geçen ay yaptığı ankette, katılımcılardan yüzde 47'si rehinelerin kurtarılmasına, yüzde 42'siyse Hamas'ın yok edilmesine öncelik verilmesi gerektiğini savunmuştu.

WSJ, sözkonusu bölünmenin daha çok ideolojik nitelikte olduğuna işaret etti. Ankete göre rehinelerin serbest bırakılmasından yana olanlar çoğunlukla solcu veya merkezdeki partilere oy verirken, Hamas'ın yok edilmesini isteyenler sağcı ve dindar partileri destekliyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise bu hedeflerin birbirinden ayrı düşünülemeyeceğini, savaşın kazanılması için ikisinde de başarıya ulaşılması gerektiğini savunuyor.

Öte yandan Kudüs merkezli düşünce kuruluşu Keevoon Küresel Araştırma'dan Mitchell Barak, "Bu iki hedef birbiriyle uyumlu değil, ikisinin aynı anda gerçekleştirilmesi mümkün değil. Burada mutlu olacak bir taraf yok" dedi.

WSJ, bu açmazın hükümette çatlak yarattığına da işaret etti. Netanyahu'nun radikal sağcı koalisyon ortaklarının, ateşkes görüşmelerinde Hamas'a taktiksel zafer kazandıracak bir anlaşma sağlanması durumunda, İsrail Başbakanı'nı hükümetten çekilmekle tehdit ettiği belirtildi.

Rehinelerin serbest bırakılması için bir anlaşma sağlanamaması durumundaysa bu sefer merkez partilerdeki koalisyon ortaklarının hükümetten ayrılabileceği ve büyük çaplı protestolar yaşanabileceği ifade edildi. 

Kimliğini paylaşmayan İsrailli yetkililer, Netanyahu'nun müzakerelerde anlaşma yapmak istediğini fakat mevcut hükümetin dağılmasını önleyecek bir pozisyon bulmakta zorlandığını söyledi. 

İsrail Savunma Kuvvetleri'ne göre Hamas'ın elinde 130'a yakın rehine var. Katar, Mısır ve ABD arabuluculuğunda gerçekleştirilen ateşkes görüşmeleriyse tıkanmış durumda. 24 Kasım'da sağlanan ve bir hafta süren ateşkeste 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakılmıştı.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu'nda (BMGK) 25 Mart'ta yapılan oylamada Gazze'de Ramazan'da acilen ateşkes sağlanmasını öngören karar tasarısı 14 "evet" ve 1 "çekimser" oyla kabul edilmişti. İsrail, ABD'nin "çekimser" oy vermesine tepki göstererek bunun rehine kurtarma çalışmalarını olumsuz etkileyeceğini savunmuştu. 

Böylelikle Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları'nın 7 Ekim'deki Aksa Tufanı operasyonuyla başlayan savaşta, Gazze'de ateşkes talep edilen bir karar ilk kez kabul edilmişti.

Netanyahu, Refah'a kara operasyonundan geri adım atmıyor

BMGK kararına rağmen Netanyahu, dün ABD Kongresi'ne bağlanarak yaptığı açıklamada, Gazze'nin güneyindeki Refah kentine kara operasyonu düzenlemekten başka seçenekleri olmadığını öne sürdü.

Netanyahu, "Hamas'ın bir ve iki numarasını da öldüreceğiz. Zafere çok yakınız. Haftalar içinde bu işi tamamlayabiliriz" dedi.

Washington ise operasyona başından beri karşı çıkıyor. Gazze'nin kuzeyinden kaçan birçok kişinin sığındığı Refah'ta yaklaşık 1,5 milyon sivil var.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN


Birleşmiş Milletler: İsrail’in Gazze’de açlığı bir savaş silahı olarak kullandığına inanmak için makul nedenler var

Aralarında çocukların da bulunduğu Filistinliler, şiddetli gıda krizi ve kıtlık uyarılarının ortasında, Gazze Şeridi’ndeki Cibaliye mülteci kampında Ramazan ayı boyunca yemek almayı bekliyor (DPA)
Aralarında çocukların da bulunduğu Filistinliler, şiddetli gıda krizi ve kıtlık uyarılarının ortasında, Gazze Şeridi’ndeki Cibaliye mülteci kampında Ramazan ayı boyunca yemek almayı bekliyor (DPA)
TT

Birleşmiş Milletler: İsrail’in Gazze’de açlığı bir savaş silahı olarak kullandığına inanmak için makul nedenler var

Aralarında çocukların da bulunduğu Filistinliler, şiddetli gıda krizi ve kıtlık uyarılarının ortasında, Gazze Şeridi’ndeki Cibaliye mülteci kampında Ramazan ayı boyunca yemek almayı bekliyor (DPA)
Aralarında çocukların da bulunduğu Filistinliler, şiddetli gıda krizi ve kıtlık uyarılarının ortasında, Gazze Şeridi’ndeki Cibaliye mülteci kampında Ramazan ayı boyunca yemek almayı bekliyor (DPA)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, İsrail’in Gazze’de açlığı bir savaş silahı olarak kullandığına inanmak için ‘makul’ nedenler olduğunu söyledi.

Türk bugün BBC’ye yaptığı açıklamada, İsrail’in bu niyetinin kanıtlanması halinde bunun savaş suçu anlamına geleceğini vurguladı.

İsrail’in yardım dağıtımını yavaşlattığına veya durdurduğuna dair kanıtların ortaya çıktığını söyleyen Türk, “İnsani durum o kadar trajik ki acil ateşkes gerektiriyor” diye ekledi.

İsrail’in Gazze’de açlığı bir savaş silahı olarak kullandığına inanmak için ‘makul’ nedenler var (DPA)
İsrail’in Gazze’de açlığı bir savaş silahı olarak kullandığına inanmak için ‘makul’ nedenler var (DPA)

Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safadi, geçtiğimiz pazartesi günü yaptığı bir açıklamada, İsrail’i Gazze Şeridi’nde ‘açlığı’ silah olarak kullanmakla suçladı.

Safadi, Gazze’de yaşananların derhal durdurulması gerektiğini söyleyerek, İsrail’in uluslararası meşruiyet kararlarına uyması gerektiğini vurguladı.