Netflix'in Hillary Swank'li Mars dizisi "Away"e dair tüm ayrıntılar

10 bölümlük dizinin hikayesi gerçek astronotların yaşadıklarından esinlendi

Hilary Swank dizide Mars'a gidecek Atlas misyonunun kumandanı NASA astronotu Emma Green'i canlandıracak (Netflix)
Hilary Swank dizide Mars'a gidecek Atlas misyonunun kumandanı NASA astronotu Emma Green'i canlandıracak (Netflix)
TT

Netflix'in Hillary Swank'li Mars dizisi "Away"e dair tüm ayrıntılar

Hilary Swank dizide Mars'a gidecek Atlas misyonunun kumandanı NASA astronotu Emma Green'i canlandıracak (Netflix)
Hilary Swank dizide Mars'a gidecek Atlas misyonunun kumandanı NASA astronotu Emma Green'i canlandıracak (Netflix)

Oscar ödüllü Hilary Swank'in başrolde olduğu "Away" adlı yeni Netflix dizisi 4 Eylül'de seyirciyle buluşacak.
Dizi, ilk Mars seyahatinde uluslararası bir mürettebatı komuta etmeye hazırlanan Amerikalı astronot Emma'nın öyküsünü anlatıyor.
Astronot Emma hem görevin getirdiği zorluklarla hem de uzun süre Dünya'daki ailesinden uzakta kalmanın etkileriyle mücadele edecek.
Dizinin hikayesine NASA astronotu Scott Kelly'nin Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) geçeirdiği bir yılda yaşadıklarını ele alan ve 2014'te Chris Jones'un Esquire dergisi için kaleme aldığı diziyle aynı adı taşıyan makalesi ilham vermiş.
Jones ayrıca Netflix'te 10 bölüm halinde yayımlanacak dizinin bölümlerinden birini yazarak senaryo ekibinde yer aldı.
Dizinin idari yapımcılarından Jason Katims "Uzayda geçen bir dizi yaratmak istedik ancak bunun aynı zamanda çok insani, duygusal, ilişki kurulabilir ve bilimkurgudan ziyade insan duygularından temellenmesini istedik. Ve farklı şekillerde uzakta olmanın ne anlama geldiğine bakmak istedik" dedi.
Katims sözlerini "Bu Hillary Swank'in canlandırdığı Emma'nın hikayesi ancak sadece ayrılmakla ilgili değil. Ailesi bir krizdeyken ve ona belki de en çok ihtiyaç duydukları anda ayrılmasıyla ilgili" diye sürdürdü.
Bir ABD vatandaşının yaptığı en uzun uzay yolculuğunu yapan kişi unvanına sahip NASA astronotu Kelly'nin yanı sıra başka NASA astronotları da dizide Mars'a gidecek Atlas adlı görevi şekillendirmede "Away" ekibine yardımcı oldu.
Senaryo yazarı Andrew Hinderaker "Uzayda en fazla zaman geçiren ABD'li astronot unvanına sahip Peggy Whitson beni çok etkiledi. Çok sayıda insan bunu gerçekleştiren kişinin bir kadın olduğunu bilmiyor" dedi.
Çocukken astronot olma hayali kuran iki Oscar ödüllü Hillary Swank de rol için araştırma yaparken Whitson ile tanışma şansı yakaladığını anlattı.
Swank "Peggy harikaydı ve benimle en küçük ve en önemli ayrıntıları paylaştı. Bir kumandan olmanın ne anlama geldiğini, bununla gelen sorumluluğu ve bunun bir insanın dünyasını nasıl biçimlendirdiğini anlamak gerçekten çok yardımcı oldu" dedi.
Senaryo yazarı Hinderaker karakterleri yaratırken ayrıca uzaya giden ilk siyahi Amerikalı kadın astronot olan Mae Jemison ile uzay istasyonundaki kişisel deneyleri ve çektiği fotoğraflarla tanınan, hala NASA'da aktif çalışan kimya mühendisi Donald Petitt'den de ilham aldığını açıkladı. Dizinin bazı bölümlerinde eski bir NASA astronotu Mike Massimino da kendisini canlandıracak. 
Ancak tüm rol modelleri NASA'dan değil.
Dizide bir Rus kozmonotu canlandıran Mark Ivanir rolüne hazırlanırken yaptığı araştırmadan bahsederek "Rus Bilim kanalı için 14 bölümlük bir program çekilmişti. Burada bir kozmonot yaklaşık bir yıl boyunca uzayda takip ediliyordu. Bu kişi uzay gemilerinde ne yediklerinden ne oynadıklarına, ne izlediklerinden ne üzerinde çalıştıklarına kadar her şeyi gösterdi. Bu çok bilgilendirici ve ilginçti" ifadelerini kullandı.



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature