Ahmed Abdülhakim
Mısır, Sudan ve Etiyopya, Mavi Nil üzerinde kurulu Nahda (Rönesans) Barajı’nın Etiyopya tarafından işletilmesine ilişkin daha önce üç ülke tarafından sunulan anlaşmaların taslak metinlerinin birleştirilmesi ve önümüzdeki salı günü müzakerelerin tekrar başlaması için uzlaşma sağladı.
Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli cumartesi günü Sudan’a kalabalık bir heyetle resmi ziyarette bulunmuş, Başbakan Abdullah Hamduk ve Sudanlı yetkililerle bir araya gelerek ikili ilişkileri ve ‘Nahda Barajı krizini’ ele almıştı. Görüşme sonrasında yapılan ortak açıklamada; müzakere ve diyalog yolunun, ‘krizi’ çözmek için ‘en iyi yol’ olduğu ve ‘uyuşmazlıkların çözümü için bağlayıcı bir mekanizma oluşturulması gerektiği’ vurgulanmıştı.
Başbakan Medbuli’nin ziyareti, Ömer el-Beşir yönetiminin devrilmesinden sonra Mısır’dan Sudan’a gerçekleştirilen ilk üst düzey ziyaret oldu.
Gözlemciler; söz konusu ziyaretin, Etiyopya’ya karşı iki ülkenin fikir birliğini pekiştirme amacıyla gerçekleştiğinde hemfikir.
Sudan’ın başkenti Hartum’daki Sadaka Salonunda gerçekleşen görüşmelerin ardından diyalog ve müzakereden yana olunduğu ve bu bağlamda Afrika Birliği (AfB) gözetiminde gerçekleşen müzakerelerde konuya taraf üç ülkenin haklarını garanti altına alan ‘bağlayıcı bir mekanizmanın’ oluşturulmasının zorunlu olduğu ifade edildi. AfB’nin rolünü önemsediklerini ifade eden Mısır ve Sudanlı yetkililer iyimser olduklarını belirttiler. Ayrıca Etiyopya’yı tarafların ittifak edeceği bir taslak oluşmadan tek taraflı hareket etmemesi yönünde uyardılar.
Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli ile Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Kahire geçtiğimiz günlerde müzakerelerden çekilmek tehdidinde bulunmuş, Sudan ise iç istişarelerini gerçekleştirebilmek için süre isteyerek müzakerelerin bir hafta için ertelenmesini talep etmişti. Sudan’ın bu talebi kabul görmüş ve bir haftanın ardından dün müzakerelerin yeniden başladığı duyurulmuştu.
Etiyopya’nın 2011 yılında başlayarak Mavi Nil Nehri üzerinde inşa ettiği Nahda Barajı bir taraftan Addis Ababa diğer taraftan ise Kahire ve Hartum arasında gerilim kaynağı haine geldi. Barajda Afrika’nın en büyük hidroelektrik santrali olması bekleniyor.
Üç ülke 2011 yılından bu yana barajın doldurulması ve işletilmesi konusunda bir anlaşmaya varmak için müzakerelerde bulunuyor. Ancak halen anlaşmaya varılabilmiş değil.
Etiyopya, barajın ekonomik kalkınması için gerekli olduğunu savunurken Mısır ve Sudan, Nil Nehri’nin büyük oranda sulama ve içme suyu ihtiyacını karşıladığı için bu projeyi kendileri için tehdit olarak görüyor.
İki ülke arasında ekonomik işbirliği anlaşmaları
Mısır bu kritik evrede üst düzey yetkilileri Sudan’a göndererek hem ikili ilişkileri geliştirmeyi hem de ‘geçiş sürecinde’ ekonomik zorluklarla mücadele eden Sudan’ın yanında olduğunu göstermek istedi.
Başbakan Mustafa Medbuli yaptığı konuşmada Sudan’daki ‘geçiş yönetimini’ kararlı bir şekilde desteklediklerini ve Sudan halkının refahı ve kalkınması için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Buna karşılık Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk da ülkesinin ikili ilişkileri bir üst seviyeye çıkarmak için hazır olduğunu belirtti.
Görüşme sonrasında Mısır Başbakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada iki ülke yetkililerinin ticaret, ekonomi, altyapı, elektrik ve enerji alanlarında iş birliği sağlanması için ortak bir yol haritası belirlenmesini kararlaştırdığı, ayrıca Mısır’ın Sudan’ın stratejik sektörlerine yatırım kararı aldığı kaydedildi. Lojistik konusunda da hızlı adımlar atılacağı, Nil Nehri başta olmak üzere hava, kara ve nehir taşımacılığının ortak bir heyet tarafından geliştirileceği kaydedildi. İki ülke arasında demiryolu projesi için de çalışmaların kısa sürede başlayacağı, Kızıldeniz üzerindeki limanların ortak kullanımı için de gerekli çalışmaların yapılacağı, ayrıca sağlık sektöründe de iş birliğinin arttırılarak salgın hastalıklara karşı ortak mücadele ve tıbbi ekipman paylaşımı yapılacağı bilgisi verildi.
Eğitim alanındaki iş birliği çerçevesinde de Sudan Üniversitesi yüz Mısırlı öğrenciye, Ezher Üniversitesi de 200 Sudanlı öğrenciye kapılarını açacak. Hâlihazırda Mısır’dan Sudan’a aktarılan 70 megavat elektrik de 300 megavata çıkarılacak.
Mısır’ın hamlesi ‘baraj krizine’ olumlu yansır mı?
The Independent Arabia'ya konuşan gözlemcilere göre Mısır'ın Sudan ile ilişkilerini tüm yönleriyle güçlendirme ‘şemsiyesi’ altında gerçekleştirdiği hamle esas olarak iki ülkenin ortak kaderi anlamına gelen Nahda Barajı krizine ilişkin pozisyonlarını birleştirmeyi ve yoğunlaştırmayı amaçlıyor.
Kahire Üniversitesi Afrika Araştırma Enstitüsü'nde siyaset bilimi profesörü olan Eymen Şebbane konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Başbakan Medbuli’nin ve öncesinde İstihbarat Başkanı Abbas Kamil’in Sudan ziyaretinin asıl hedefi Nahda Barajı ile ilgili uzun süren müzakereler boyunca kendilerini oyaladıklarını düşündükleri Etiyopya’ya karşı dil birliği oluşturmak ve koordinasyonu güçlendirmektir. Ömer el-Beşir döneminde barajın oluşturacağı riskler üzerinde yeterince durulmuyordu. Geçiş yönetimi bilimsel verilerle felaketin boyutlarını kavrayabildi. O saatten sonra da Sudan’ın tepkisinde artış gözledik. Etiyopya tek taraflı bir adım atarak Nahda Barajı’nı doldurmaya başladığında Sudan’daki bazı barajlar su yetersizliğinden işlevsiz hale geldi ve hizmet dışı kaldı. Şimdilerde Sudan, Mısır’ın görüşlerine yakınlaşmış durumda. Yani aynı gemide oldukları anlaşıldı. Krizi aşabilmek için yardımlaşmaları zorunlu ve iki ülke yetkilileri de bunun bilincindeler.”
Nitekim Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk, Mısır heyetinin ziyaretinin iki ülke yöneticilerinin halklar arasındaki müşterek çıkarları gözeten ‘siyasi iradeyi’ yansıttığını vurgulamış ve ilişkilerinde ‘yeni bir sayfanın’ açıldığını ifade etmişti.
Afrika işlerinden sorumlu eski Dışişleri Bakanı Yardımcısı Büyükelçi Müna Amr “Mısır’ın bu ziyaretinin, Nahda Barajı krizine olumlu yansımaları olacağına inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Amr sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hâlihazırdaki Sudan hükümeti bağımsızlığını önemsiyor, daha önceki yönetimin aksine, Nahda Barajı’nın ülkesine yansıyacak olumsuz taraflarını görebiliyor. Bu riskin sadece Mısır’ı değil kendilerini de tehdit ettiğini kavradılar. İki ülkenin dil birliği etmesinin Afrika Birliği’nin gözetimindeki müzakerelerde ellerini güçlendireceği ve krizin çözümüne katkı sağlayacağı açıktır.”