Berri: Deniz sınırları hususunda İsrail ile anlaşmak üzereyiz

Lübanan Cumhurbaşkanı Mişel Avn (sağda) ve ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı David Hale (Solda) (Fotoğraf NNA)
Lübanan Cumhurbaşkanı Mişel Avn (sağda) ve ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı David Hale (Solda) (Fotoğraf NNA)
TT

Berri: Deniz sınırları hususunda İsrail ile anlaşmak üzereyiz

Lübanan Cumhurbaşkanı Mişel Avn (sağda) ve ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı David Hale (Solda) (Fotoğraf NNA)
Lübanan Cumhurbaşkanı Mişel Avn (sağda) ve ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı David Hale (Solda) (Fotoğraf NNA)

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Lübnan’ın güney deniz sınırının çizilmesi için Amerikalılarla yapılan görüşmelerin ‘’ sonuca varmak üzere’’ olduğu doğruladı. Berri, Amerikalı temsilci David Schenker’in yakında bu konuda İsrail’i bilgilendireceğini ve alınacak sonucun Lübnan’ın mevcut koşullarına olumlu etkide bulunacağını söyledi.
Berri, gazetecilerle yaptığı sohbette, kurulması beklenen yeni hükumet için şimdiye kadar öne çıkmış tek ciddi adayın Başkan Saad Hariri olduğunu belirterek, “Zaten kendisi de bunu istemediğini söylemedi’’ şeklinde konuştu.
Hariri’nin, kendisine ayrıcalıklı yetkiler talep etmesini reddeden Berri, Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın da Hariri’nin adaylığı hususunu, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Lübnan’ı ziyaret eden diğer uluslararası yetkililer ile de yaptığı görüşmelerde ele aldığını belirtti.
Berri, kurulması beklenen hükumetin şekli ile ilgili herhangi bir tanımlama yapmazken ‘’ Kararlar alıp uygulayabilen güçlü bir hükumet olmalı. Çünkü; Lübnan’a verilen fırsatlar tükeniyor ve bu sebeple kimse için lükse yer yok’’ ifadelerini kullandı.
Hükumetin ve diğer her şeyin, Lübnan’ın ihtiyaç duyduğu cerrahi operasyonun yerini alamayacağını söyleyen Berri şöyle dedi:
 ‘’Ben Taif Anlaşmasının değiştirilmesi gerektiğini düşünmüyorum, bilakis uygulanmalıdır. Zaten bu anlaşmanın 22. Maddesi mezhep temelinde değil, aynı zamanda ulusal düzeyde temsilciler meclisi kurulmasını da sağlamaktadır. Lübnan’ın kurtuluşunun ancak anayasal bir düzenleme ile sağlanabileceğinden herkeste medeni bir devlet için cesaretin olması gerekir.Lübnan’ın bundan başka kurtuluş yolu yoktur.’’
Nebih Berri, açıklamasında iki temel hususa dikkat çekerek ‘’Bizi hem anayasayı korumaktan hem de dinler ve mezheplerin haklarını korumaktan alıkoyan nedir?’’ diye sordu.
Berri sözlerini şöyle sürdürdü:
‘’Bu teklifin bugün yapılmasının doğru olmadığını düşünenler yanılır, aksine geç bile kalındı. Bunun yirmi yıl önce yapılması gerekliydi. Ayrıca medeni devlet meselesi daha önce diyalog masasına getirilip tarafların onayına sunulmuştu.  Ancak o masadan kalkıldıktan iki gün sonra bilinmeyen bir nedenle onaylarını geri çektiler.’’
Meclis Başkanı Berri ayrıca parlamento seçimleri, yetkileri belirli konularla sınırlı ve dini ailelerin temsiliyetinden oluşan Temsilciler Meclisinden kurulmasını mümkün kılan anayasanın 22.maddesinin sivil devlet ilkesiyle uyumlu olduğunu sözlerine ekledi.
Berri, yaklaşık on bir yıldır bizzat kendisinin ilgilendiği Lübnan’ın güney deniz sınırlarının çizilmesi meselesinde "sona doğru gelindiğini" açıklayarak “Çerçeveyi ve sınırın oluşturulacağı mekanizmayı duyurmak için bir tarih belirlemenin eşiğindeyiz" dedi.
Sorunun çözüm sürecinin kimin yönetiminde olduğu noktasındaki anlaşmazlık iddialarını ret eden Berri, Avn ve Hariri’nin bu meseleyi yönetmesi için kendisini bizzat görevlendirdiğini söyledi. Berri konuyla ilgili ‘’Sınırlar net olarak belirlendiğinde, bu mesele Cumhurbaşkanı, hükumet ve ordunun yönetiminde olacağını’’ sözlerine ekledi.
Ayrıca, Amerikalı Temsilcisi Schenker’in Beyrut’a yapacağı ziyarette beraberinde İsrail’in verdiği cevabı da getireceğini aktaran Berri, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı David Hale ile konuyla ilgili yapılan görüşmelerin ‘’çok iyi geçtiğini’’ kaydetti.
Uluslararası Özel Mahkemenin Refik Hariri suikastine ilişkin alacağı karar hakkında da konuşan Berri, Hariri ailesinin ve özellikle Saad Hariri’nin Lübnan’da sokakların karışmasına ve sorunların artmasına sebep olabilecek bir tavrın içinde olmayacağından emin olduğunu söyledi.
Berri sözlerini ‘’ Kimsenin ülkedeki tansiyonu arttırmaya istekli olmadığını düşünüyorum‘’ diyerek sonlandırdı.



Suveyda'daki olaylar SDG ile aşiretler arasındaki ittifaklara ışık tutuyor

Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)
TT

Suveyda'daki olaylar SDG ile aşiretler arasındaki ittifaklara ışık tutuyor

Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)

Suveyda'da yerel Dürzi gruplar ile Şam'daki hükümet güçlerini destekleyen Bedevi aşiretler arasında yaşanan kanlı olaylar ve Arap aşiretlerinin Bedeviler lehine savaşa girmesi, Suriye'nin güneyinde yaşananların ülkenin doğu ve kuzeyinde de tekrarlanabileceği ve ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) karşı bir aşiret ayaklanması olasılığı spekülasyonlarına yol açtı.

Bu olasılık, Halep, Deyrizor ve Rakka vilayetlerinden gelen binlerce aşiret savaşçısının Suveyda'daki cephe hatlarına ulaşmasının ardından ortaya çıktı. Bu vilayetler, Kürt-Arap ittifakı bağlamında SDG ve Suriye hükümeti tarafından ortaklaşa kontrol ediliyor.

dfrgthyu7
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG), 2024 yılında Rakka kentindeki Arap aşiretlerinin şeyhleri ve liderleri için bir program düzenledi. (Şarku’l Avsat)

Arap Şammar aşiretinin şeyhi Şeyh Mani Hamidi Deham el-Cerba'ya göre Suveyda'daki olayların Cezire bölgesindeki durumla ilişkilendirilmesi söz konusu olamaz. Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan el-Cerba, “SDG'nin ve lideri Mazlum Abdi'nin bu zor ve son derece hassas aşamada siyasi uzlaşma ve dengelerin sağlanmasındaki rolüne değer veriyoruz. Ortaklığımız sayesinde bölgemiz ve tüm halkımız için tarihi bir başarı olarak kabul edilen mutabakatlara ulaşmayı başardık” ifadelerini kullandı.

Çoğunlukla Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke vilayetinde bulunan Şammar aşireti, 2013 yılında kurulan ve doğudaki Irak sınırı boyunca Kamışlı'nın doğusundaki Tel Elo ve Tel Tahmis köylerinde konuşlanmış tahmini 7-10 bin savaşçısı olan es-Sanadid güçlerine bağlıdır. Aşiret, Rakka ve Deyrizor kentlerinden yerel Arap gruplarla birlikte SDG'nin kurucu ortakları arasında yer alıyor.

Şeyh el-Cerba sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yıllar boyunca, kendimizi toprağın kardeşleri olarak adlandırdığımız bir aşamaya ulaştık. Çünkü bizler aynı bölgenin evlatlarıyız ve bu bölgenin tüm bileşenleri arasında kardeşlik ruhuyla birleşen ortak bir davanın sahipleriyiz.”

SDG Ekim 2015'te yayınladığı ilk bildiride kendisini ‘Arapları, Kürtleri, Suriyelileri ve Suriye coğrafyasındaki diğer tüm bileşenleri bir araya getiren, tüm Suriyeliler için ortak bir ulusal askeri güç’ olarak tanımladı. SDG lideri Mazlum Abdi, 10 Mart'ta Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile güçlerini ve sivil idareyi bu yılın sonuna kadar Savunma Bakanlığı ve devlet kurumlarının yapılarına entegre etmek üzere tarihi bir anlaşma imzaladı.

Raman Araştırma Merkezi'nde (Raman Center) Kürt meseleleri konusunda uzmanlaşmış bir araştırmacı olan Bedr Mulla Reşid, SDG'nin kuruluşundan bu yana aşiret niteliğindeki Arap askeri konseyleriyle ittifaklara dayandığını açıkladı. Şarku’l Avsat'a konuşan Reşid, “Suveyda'daki olaylar Suriye'nin kuzeydoğusundaki ittifakları kesinlikle etkileyecek. Şam hükümetinin, Cezire bölgesinde yerel bir aktörün yokluğunda SDG üzerindeki baskısını artırmak için yeni gerçeklikten yararlanmaya çalışması da dahil olmak üzere çeşitli senaryolar ortaya çıkabilir” dedi.

fghyjuı
Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kenti el-Velde, Elbu Şaban ve el-Fedaile aşiretlerine ev sahipliği yapıyor. (Şarku’l Avsat)

Reşid, ABD'nin durumu istikrara kavuşturma çabaları, Suriye'ye yönelik ekonomik yaptırımların kısmen kaldırılması ve Türkiye'deki Kürtlerle yürütülen barış sürecine dikkat çekerek mevcut koşullar altında bir aşiret ayaklanması olasılığını dışladı. Reşid, ülkenin kuzeydoğusundaki Suveyda'da yaşananların tekrarlanmasını engelleyen başka faktörlerin de bulunduğuna işaret ederek, Suveyda'daki gibi yerel bir askeri grubun ve bu eğilimi destekleyen bölgesel bir tarafın bulunmadığına dikkat çekti. Reşid sözlerine şöyle devam etti: “ABD Suriye'nin istikrarını korumaya çalışıyor ve Türkiye şu anda PKK ile barış süreciyle meşgul; kendi iç sürecini etkilememek için SDG bölgelerinde tam ölçekli bir çatışmayı desteklemeyecektir.”

Aşiret liderleri, Suriye'nin birlik ve bütünlüğüne vurgu yaptı

Suriye'nin kuzeydoğusundaki Cezire ve Fırat bölgeleri, başta el-Bakara, Tay, Şammar, Cis, el-Akidat, el-Velde ve Elbu Şaban olmak üzere Arap aşiretleriyle doludur. Ancak bu aşiretler savaşın son yıllarında ciddi bölünmeler yaşadılar. Geçen yılın yaz aylarında, el-Akidat aşireti lideri Musab el-Hifl'in kardeşi İbrahim el-Hifl'in, eski Suriye rejimi ve İranlı milislerin desteğiyle SDG'ye karşı yerel aşiretler ve savaşçılarla ittifak kurarak askeri bir isyana öncülük etmesinin ardından kanlı çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalarda yüzlerce sivil ve silahlı unsur öldürüldü.

sdfgthy
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)

Ancak Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İhtiyar Heyeti Başkanı ve Haseke'deki Arap Cabur aşiretinin danışmanı Ekrem Mahşuş ez-Zuba, ister Deyrizor'da ister Rakka'da olsun SDG ile yerel aşiretler arasında herhangi bir çatışma yaşanması ya da aşiret savaşçılarının Suveyda cephesinden Cezire bölgesine hareket etmesi ihtimaline ilişkin şunları söyledi: “Bu çağrılar ve hareketler Arap aşiretlerinin değerlerini temsil etmiyor. Burada Arap, Kürt ve Hıristiyan bölge bileşenlerinin kanı, tarihi direnişte ve DEAŞ terörünün yenilgiye uğratılmasında birbirine karıştı. Hepimiz tek bir halk olarak kalacağız ve ülkemize ve güçlerimize bağlı kalacağız”.

Ez-Zuba, SDG'nin tüm bileşenleri temsil ettiğini belirterek, “Birçok tarafın fitne çıkarma çabalarına rağmen kuzey ve doğu bileşenleri ile askeri güçler arasında çatlak yaratma çabalarını reddediyoruz” dedi. Özyönetim bölgelerini diğer bölge ve vilayetlere kıyasla en istikrarlı bölgeler olarak değerlendiren ez-Zuba, toprağın sahibinin kendileri olduğuna dikkat çekti. Ez-Zuba, “Kaderimizi biz belirleriz, sosyal medya sayfaları değil. Aşiret ya da kabile, bölge dışından kişiler tarafından değil, sahada kim varsa onlar tarafından temsil edilir. Biz Suriye topraklarının birlik ve bütünlüğünü vurguluyoruz… Hiç kimse vatanseverliğimize dil uzatamaz” şeklinde konuştu.

dfrgtyu
Arap el-Velde aşiretinin şeyhi Şeyh Hamid el-Ferac (Şarku’l Avsat)

Tabka ve Rakka vilayetindeki Arap el-Velde aşiretinin şeyhi Şeyh Hamid el-Ferac da Şeyh el-Cerba ve ez-Zuba’nın sözlerine katılarak, özerk yönetim bölgelerindeki Arap aşiret mensuplarının SDG'ye desteğini yineledi. “Buradaki tüm Arap aşiretleri ve bileşenleri, bölgelerimizin güvenlik ve istikrarını bozmaya çalışan tüm gündemlere karşı SDG ile dayanışma içindedir” diyen Şeyh el-Ferac, aşiret mensuplarına şu çağrıda bulundu: “Yönetim bölgelerindeki istikrarı her gün baltalamaya çalışan projelere karşı durmak için herkesin birleşmesi gerekiyor. SDG terörizmi ortadan kaldırdı, bölge halkının güvenliğini koruyor ve mevcut imkanlar doğrultusunda tüm hizmetleri sağlıyor.”

Elbette Arap aşiretlerinin SDG yanlısı tutumları ortak değil. Zira özerk yönetim bölgelerinin dışında yaşayan aşiret üyeleri arasında SDG'nin kontrolünü açıkça reddeden ve bölgelerinin Şam'daki Ahmed eş-Şera hükümetine devredilmesini destekleyenler de var.